• DOLAR 32.322
  • EURO 35.096
  • ALTIN 2300.938
  • ...
TARİHTE BUGÜN (6 HAZİRAN 2016)
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

TARİHTE BUGÜN / DOĞRUHABER / İSTANBUL / 6 HAZİRAN

1901: Endonezya bağımsızlık hareketinin önderi ve 1949 - 1966 arası Endonezya'nın ilk devlet başkanı Achmed Sukarno ya da Ahmed Şükrani, Cava`nın Surabaya kasabasında doğdu.. (), Cavalı yoksul bir öğretmenin oğluydu. Sukarno öğrenciliği sırasında Cava, Sunda ve Bali dillerini çok iyi öğrendi. Çağdaş Endonezya dili üzerindeki çalışmaları, gelecekte bu dilin geliştirilmesine yapacağı katkıların temelini oluşturdu. Arapça ve Felemenkçenin yanı sıra İngilizce, Fransızca, Almanca ve Japonca öğrendi. Zamanla feodal prenslerden kaçak komünistlere kadar, ülkenin hızla genişleyen siyasal yelpazesinin her kanadındaki yeni önderlerle tanıştı. İnşaat mühendisliği eğitimini tamamladığı Bandung'da 1927'de yaşamının gerçek yönünün siyaset ve hitabette yattığını hesapladı. Sokarno, sömürgeciliğe karşı çıktığı için Hollandalılar tarafından Bandung'da 2 yıl (1929 - 1931) hapsedildi, Sumatra ve Flores'te sekiz yıla aşkın süre sürgünde yaşadı (1933 - 1942). 1 Haziran1945'te yaptığı en ünlü konuşmasında, Pancasila diye bilinen Beş İlke'yi (Bir olan Allah`a iman, adil ve modern toplum, Endonezya'nın birliği, demokrasi, sosyal adalet) tanımladı. Mart1942'de Hint Adalarını işgal eden Japonları hem ulusu, hem de kendisi için kurtarıcı olarak karşıladı. 17 Ağustos1945'te Endonezya'nın bağımsızlığını ilan etti. Yeni ve güçsüz cumhuriyetin devlet başkanı olarak Hollanda'ya başarıyla meydan okudu. Eski sömürgelerinde denetimi yeniden ele geçirmek için iki başarısız harekat düzenleyen Hollanda, 27 Aralık1949'da Endonezya'nın bağımsızlığını resmen tanıdı. Devlet başkanlığı boyunca ülke yönetimi için birçok sistem denedi ama hiçbirinde başarı elde edemedi. Hem sevilen hem de çok eleştirilen Sukarno 21 Haziran1970`teCakarta`daki evinde göz hapsinde iken öldü. Sonraları itibarı iade edilerek kendisi için Devlet töreni yapıldı.

1832: Pragmatizm'in kurucusu olarak kabul edilen İngiliz filozof ve hukukçu Jeremy Bentham öldü. Felsefede Faydacılık manasına gelen Pragmatizm,refahçıdır. İyi en fazla faydayı sağlayandır ve burada fayda zevk, tatmin veya bir nesnel değerler listesine göre tanımlanır. Pragmatizm aynı zamanda neticecidir. Eğer bir bilgi günlük hayatta işe yarıyorsa o bilgi doğrudur. Yaramıyorsa yanlıştır.

Faydacılık ilk olarak 18. yüzyıl İngiltere'sinde Jeremy Bentham ve diğerleri tarafından öne sürülmüştür. Fakat Epikür gibi antik Yunan filozoflarına kadar geri gidilebilir. İlk kez ortaya atıldığında iyi en fazla insana en fazla mutluluğu getiren şey olarak tanımlanmıştı. Ancak daha sonra Bentham iki farklı ve birbiri ile çelişme potansiyeli olan kavram içerdiğinden birinci kısmı atıp sadece “en büyük mutluluk prensibi” demiştir. Kendi içinde bir çok çelişkiler barındıran Modern Pragmatizm, insanın faydacı yönüne dikkat çekmişse de bu faydayı zevk, tatmin ve işe yararlılık şeklinde değerlendirdiğinden insanoğlunu menfaatperest ve zevkperest bir yaratık konumuna düşürmüştür.

Bu anlayışıyla Modern Pragmatizm`in sonradan ortaya atılan bir tutum olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz; zira Kur`an`da geçen Hz. Adem`in oğullarının kıssasındaki Kabil`in de aslında olaylara Pragmatist yaklaştığı için Allah`a isyan ettiğini ve kötü yola saptığı söylenebilir.

1947: Necip Fazıl Kısakürek Büyük Doğu dergisinde yayımlanan bir şiiri nedeniyle tutuklandı. Gerekçe; padişahlığı övmek ve Türklüğe hakaret etmekti.

1950: Yeni hükümet orduda tasfiye yaptı.Bir ihbarla cuntadan haberi olup 15 generali ve 150 albayı emekliye sevk eden Menderes, 1958`deki darbe uyarısını ciddiye almadı ve bedelini ağır ödedi.
Siyasi hayatı 3 darbe ve 2 askeri muhtıra ile kesintiye uğrayan Türkiye`de, darbelerin önlenip önlenemeyeceği tartışılırken, 1960 ihtilalinin ardından 2 bakanı ile birlikte idam edilen Başbakan Adnan Menderes 1950`de bir cunta girişimini tasfiye etti. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nafiz Gürman, Celal Bayar'ın evine giderek "Ordu seçim sonuçlarına saygılıdır" diye güvence verdi. Ancak söylentilerin ardı arkası kesilmedi. Menderes hükümetinin Meclis'ten güvenoyu almasının ardından ezanın tekrar Arapça okunabileceğinin açıklanması ordu içindeki cunta faaliyetlerini hareketlendirdi, tansiyon iyice yükseldi. Darbe hazırlıklarını tespit eden Menderes, Bayar ile görüşerek orduda Türkiye tarihinin en büyük cunta tasfiyesine imza attı.

1961: Ordu içindeki Silahlı Kuvvetler Birliği, darbeyle gelen Devlet Başkanı Cemal Gürsel'e muhtıra verdi. Muhtırada, görevden alınan Hava Kuvvetleri Komutanı İrfan Tansel'in göreve iadesi istendi. İrfan Tansel, 8 Haziranda Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na döndü.

1968: ABD senatörü ve Başkan adayı Robert Kennedy, suikaste kurban gitti.l Robert Francis "Bobby" Kennedy, ABD'li siyaset adamı olup Ağabeyi Başkan John F. Kennedy'nin yönetiminde adalet bakanlığı ve danışmanlık yapmış, daha sonra senato üyeliğine seçilmiş, başkan adaylığı sırasında öldürülmüştür.
Kennedy 44 ay süren adalet bakanlığı görevinde hukuka bağlı bir devlet adamı görüntüsü çizdi. 20 Mayıs1961'de medeni haklar savunucusu Martin Luther King'le 1,200 yandaşının Montgomery'de saldırıya uğrayacağını öğrenince 400 federal polisi onları korumakla görevlendirdi. Irkçıların çıkardığı olayları yatıştırmak için yoğun çaba harcadı. Ayrıca örgütlü suçlara karşı sert ve zekice bir politika izledi. Robert Kennedy`nin suikastının arkasındaki sır perdesi de ağabeyininki gibi aralanamadı.

1980: Süleyman Demirel başkanlığında Adalet Partisi azınlık hükümetinin kurulduğu Kasım 1979 tarihinden sonraki 6 ay içinde 1553 kişinin öldürüldüğü, 1918 kişinin yaralandığı bildirildi. 12 Eylül darbesinin bahane nedeni de böylece hazırlanmış oluyordu. Darbe öncesi katliamların devlet içindeki çetelerin eliyle yapıldığına dair bulgular ve iddialar çokça gündeme gelmiş Ergenekon terör örgütünün de darbeye zemin hazırlamak için Ak Parti iktidarı döneminde bu tür komplo cinayetlere giriştiği belirtilmişti.

1982: Siyonist İsrail rejimi Lübnan'ı işgal etti. İsrail`in en uzun ve yıpratıcı saldırıları Lübnan topraklarındadır; 1982 yazında, kanlı savaşlarla Beyrut`a girerek kenti işgal eder… Bu savaşlarda Filistin Kurtuluş Örgütü`nün gücü kırılacak; ama yerine Hizbullah gelecektir. İsrail kuvvetleri 1982 yılının 6 Haziran günü, Lübnan sınırını geçerek, üç koldan kuzeye doğru ilerler. Dünya, bağımsız bir ülkenin işgalini seyrederken batıdaki kol, kıyıdan Beyrut`a doğru yönelir; ortadaki kol Beyrut-Şam yolunu kesmek üzere, kuzeye çıkar; doğudaki üçüncü kol ise, Suriye sınırını kontrol ederek Bekaa Vadisi`ni boydan boya geçmeyi hedefler. İsrail uçakları zırhlı birlikleri destekler, Filistin direniş odaklarını bombalarken siviller de bundan fazlasıyla nasibini alır. Lübnan yine kan gölüne döner; 15 bin Filistin savaşçısını ezmek için, İsrail Ordusu (IDF) 76 bin asker ve 800 tank ile saldırır, 600 uçağının üçte ikisi de bu harekâta yönlendirir. Beyrut'a Ariel Şaron`un komutasında giren İsrail siyonist güçleri, tarihte eşine rastlanmamış bir katliam gerçekleştirdiler ve bu nedenle de daha sonra başbakan olacak olan Ariel Şaron`a Beyrut kasabı denilmiştir.

1984: Hindistan ordusuna bağlı askerler, ''Sih''lerin kutsal mabedi olan ''Altın Tapınak''a kanlı bir baskın düzenlediler. Bu baskından sonra, Hindistan'ın çeşitli kesimlerindeki militan olmayan Sihler de silahlanmaya başladılar. Sihizm  Genel olarak 16. ve 17. yüzyıllarda Kuzey Hindistan'da yaşamış olan on Guru Keşişinin öğretilerini temel alan tek tanrıcı bir dindir. 1500'lü yıllar civarında ortaya çıkmıştır. Dünya'daki büyük dinlerden sayılan Sihizm'in 23 milyondan fazla inananı vardır. Sihizm kelimesi Sih kelimesinden türemiştir. Sih ise öğrenci anlamına gelen Sanskrit kökünden türemiştir. Sihizm Sih Dini olarak da anılır. Bu dine inananlara Sih denir. Sihizm'in iki ana inanç esası vardır:
-Tek Tanrı'ya inanmak. Sihlerin mukaddes metinlerinin açılış cümlesi sadece iki kelime uzunluğundadır ve Sih inancının temelini açıklar: "Tek Yaratıcı".
-Sihizm'e inananlar On Sih Gurusu'nun ve diğer azizlerin öğretilerine Sihizm'in kutsal metni olan Guru Granth Sahib'de anlatıldığı üzere itaat etmek zorundadır.

1989: Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Hükümetin İran İslam İnkılabı Rehberi İmam Humeyni'nin vefatı üzerine aldığı tüm yurtta bayrakları yarıya indirme kararına uymayacağını belirtti ve Çankaya Köşkü'ndeki bayrakları indirtmedi.

2002: Siyonist İsrail askerleri, İsrail`le masaya oturmayı kabul eden ve pek çok kez barış görüşmeleri için taviz de vermiş olan Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat`ın Ramallah`taki karargahına saldırı düzenleyerek, karargahtaki üç binayı havaya uçurdu. Arafat`ın yaşam alanı içine kurşunlar yağdırıldı. Başta ABD olmak üzere tüm Batı ülkeleri bunu afiyetle seyrettiler. Buna rağmen Arafat İsrail yandaşı ABD ile sözde barış müzakerelerine devam etti.

2002: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, AKP Genel Başkanı Erdoğan hakkında "haksız mal edinimi" iddiasıyla 5 yıl 10 aya kadar hapis cezası istemiyle dava açtı.Erdoğan'ın, "haksız edindiği malların zor alımı ve ömür boyu kamu hizmetlerinden yasaklanması" da talep edilen iddianamede, Erdoğan'ın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden ayrıldığı 1998 yılının sonunda verdiği mal beyanı ile AKP Genel Başkanı seçildikten sonraki mal bildirimi arasında 256 milyar 138 milyon 421 bin lira artış olduğu iddia edildi. Fakat tüm uğraşlara rağmen haksız mal edinme ile ilgili bir bulguya rastlanmadı.

2012:  Afganistan'da Sivillere Saldırı
İşgalci Abd Askerleri Bir Köyü Bastı, 23 Kişiyi Katletti. El Cezire İse Yerel Kaynaklara Dayanarak Öldürülenlerden 17'sinin Sivil Olduğunu Duyurdu. Kandahar`da İse Nato Askerlerine Yönelik Bombalı Saldırı Düzenlendi, 21 Kişi Öldü.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir