• DOLAR 32.369
  • EURO 34.975
  • ALTIN 2325.427
  • ...
17 Ocak anısına… ŞEHİT REHBER HÜSEYIN VELIOĞLU
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

 

Şehit Rehber Hüseyin Velioğlu`nun hayatını yazmak, böyle bir çalışmadan çok daha kapsamlıdır. Daha baştan şunu ifade edelim ki bu çalışma, O`nun hayatını kapsamlı bir şekilde ortaya koymaktan uzaktır. Çünkü O`nun hayatı İslami mücadele ile şekillenmiş ve bu mücadeleli hayatında çok sayıda önemli hadiseler yaşanmıştır. Bunların tümünü yazıya döküp kayıt altına almak için büyük bir çalışmaya ihtiyaç vardır. Bu çalışma ise elden geldiği kadarıyla kısa ve öz bir şekilde onu tanıyan Molla Enver Kılıçaslan`ın onun hakkında anlattıklarıdır.

Şehit Rehber`in, fenafilcemaat olduğu için Cemaatin kurulduğu 1979 yılından şehit olduğu 2000 yılına kadar bireysel bir hayatı olmamıştır dense yeridir. Çünkü gecesini ve gündüzünü tamamen Cemaat işlerine vermiş, O`nun hayatı Cemaat tarihçesi ile özdeş hale gelmiştir. Doğruhaber Gazetesi olarak Şehit Rehberi yakından tanıyan Seyda Molla Enver`in dilinden Şehit Rehberi tanımaya çalıştık. 1979 yılının sonlarında bir taziyede Hüseyin Velioğlu ile tanıştıklarını belirten Molla Enver, “Kardeşliğimiz, muhabbetimiz orada oluştu. Şehidin hayatı insanlara Allah`ın dinini tebliğ etmekle, insanları uyandırmakla, İslam hizmeti için insanları teşvik etmekle, özellikle komünizme karşı halkı uyarmakla geçti” dedi.

DAVAYI HER TARAFA TAŞIDI
Şehit Rehberin bölgedeki tüm âlimlere giderek İslami mücadeleden bahsettiğinin altını çizen Molla Enver, “Memlekette ne kadar şeyh, molla varsa hiçbiri ‘Hüseyin Velioğlu bize İslam davasından bahsetmedi` diyemez. Hemen hemen bölgedeki tüm âlimlere ulaştı” dedi.

HİZMET İÇİN ENGEL TANIMAZDI
Davayı insanlara götürmek için Şehit Rehberin hiçbir engel tanımadığını anlatan Molla Enver, “Bir gün bana Bismil`e gidelim, orada bazı arkadaşlarımız var, onları görmeye gidelim` dedi.

Gittik, Bismil`in içinde bazı insanlarla görüştü. İki üç köy ismi verdi ‘Onların Mollalarını ziyarete gideceğiz, bazılarınız da orada olsun` dedi. Akşam köye doğru gittik, o zamanlar yol yoktu, elektrik yoktu, kıştı, topraklar çamurdu… Köye gittik, gelmesini istediği kişiler köye gelmemişti. Hatırlıyorum o köy ile diğer köy arasında bir belki iki saat mesafe vardı. Yol yoktu, çamurdu, hava yağmurluydu, araba da yoktu. Ayakkabılarımızı çıkardık, dizlerimize kadar elbiselerimizi çektik, bu köyden o köye gittik. ‘Ben hayret etmiştim! Bir iki adam için bu köyden başka bir köye bu hal ile gideceğiz ne çıkacak bunlardan` diye içimden geçirmiştim. Lakin onun o azmi ile oraya gittik, görüşeceği adamlar oradaydı. Hatta hatırlıyorum yolda benden, oraya gidince bu davaya hizmet konusunda hassas olmamız gerektiğiyle ilgili konuşmamı istemişti” ifadelerini kullandı.

BİRİNİN HİDAYETİNE VESİLE OLMAM TÜM DÜNYALIKLARDAN DEĞERLİDİR
Şehit Rehberin tam da bir dava adamı ve tebliğci olduğunu ifade eden Molla Enver, “Şehidin kendisine bir gün şunları söyledim: ‘Siz siyasal bilimler fakültesini bitirdiniz, diplomanız var; makam-mevkii seçseydiniz, ne olurdunuz? diye sordum. Kendisi bana, ‘Ben bir bankanın müdürü, bir ilçenin kaymakamı veya bir ilin valisi olabilirdim, lakin bir gün bir erkeğe bir kadına veya bir çocuğa İslam`ı anlatmayı ne valiliğe ne kaymakamlığa ne de Türkiye riyasetine değişmem` dedi” şeklinde konuştu.

DIŞ DÜNYAYI VE İSLAMİ HAREKETLERİ YAKINDAN TAKİP EDERDİ
Şehit Rehberin, İslami konferanslara gitmeye çalıştığını ifade eden Molla Enver, “Dış ülkelere gidip gelirdi. Büyük konferanslara giderdi. Dünyada yapılan İslami büyük toplantılara imkânları ölçüsünde iştirak ederdi. İnkılâbın yıldönümünde yapılanlara iştirak ederdi. Avrupa`da Kelim Sıddıki ile konuşmuştu. Suriye ve Mısır İhvanı ile ziyade alakası vardı. Öyle bir zihni yapısı, bir hafızası vardı ki ‘bütün dünyayı idare edebilir` derdik. Tavsiyesi üzerine Seyyid Kutub`un Fizilal`ini okuduk. Üstad Beidüzzaman`ın Risale-i Nur kitabını fazla tavsiye ediyordu. Hatta ‘Risale-i Nur ruhumdur, Üstad benim mürşidimdir` derdi. Hasal El Benna ve Seyyid Kutub`u fazla severdi” dedi.

HERKESE DEĞER VERİRDİ
Yine bir gün davayı insanlara ulaştırmak için seyahatte olduklarını belirten Molla Enver, “Ağrı`da yol üstünde bir lokantada durduk. Lokanta sahibi namazlı biriydi. Hal hatırımızı sordu, biz de epey karşılıklı konuşmadan sonra kendisine ‘Bizim İslami hizmet ve çalışmalarımız var. Ağrı`da ne yapabiliriz, nasıl yardımcı olabilirsiniz?` diye sorduk. Adam, ‘Valla ben lokantacıyım, benden bir şey olmaz` deyince Şehid ona, ‘Lokantacılığını da yap hizmet ve çalışmalarını da” diyerek ikna etmeye çalıştı. Suphanallah bana çok ilginç gelmişti. Aradan üç dört sene geçti, Şehid Rehberin o azminin meyvelerini bizzat müşahede etmiştik. (Bu olay bize anlatılmadan önce bu arada bir vesile gittiğimiz seyahatimizde lokantacı bir arkadaşımız Ağrı`da lokantacılık yaparken Şehid Rehber bizi ziyaret etmişti deyince anladık ki aynı kişiyle biz de karşılaştık.)

DÜNYA MALINA DEĞER VERMEZDİ
Şehit Rehberin, kendi imkanlarımızla hizmet etmemiz gerektiği üzerinde çok durduğunu ifade eden Molla Enver hoca, ‘Şehid, ‘biz yağımızda kavrulmalıyız, büyük eziyetleri biz görmeliyiz. Nasıl ki Peygamberin yakın ashabı büyük eziyetler gördü; açlık, eziyet, hicreti onlar gördü; üç sene ambargoda kaldılar. Bizim de yağımızda kavrulmamız gerekiyor ki gayemizin ne menfaat ne dünya olduğu anlaşılsın` diyordu” şeklinde konuştu.

KÜFRE KARŞI ŞEDİD MÜMİNLERE MERHAMETLİ İDİ
Şehit Rehberin küfre karşı tavizsiz olduğuna dikkat çeken Molla Enver, “Şehit, küfür ehline karşı zerre kadar taviz vermezdi, tabi imkânlar ölçüsünde onlara tebliğ ediyordu. İslam`ın yolunu anlatıyordu. Lakin düzelmezlerse onlara karşı şiddetli bir şekilde cephe alırdı. Arkadaşları hakkında ise fazla merhametliydi, fazla şefkatliydi” şeklinde konuştu.

SON DERECE MÜTEVAZI İDİ
Şehit Rehberin israfa karşı olduğunu ve çok da mütevazi olduğunu söyleyen Molla Enver, “Öyle fazla yeni, güzel elbiseler giyme merakı yoktu. Ayrıca çok mütevazıydı. Bir gün bir yerdeydik, üç kişiydik, yer serili değildi ve sadece iki ranza(yatak) vardı. Yatacak yer olmadığı için birimizin yerde yatması lazımdı. Biz ne kadar ısrar ettiysek kendisinin yerde yatacağını söyleyerek öyle de yaptı. Kendisi yerde yattı. Çok ısrar ettik kabul etmedi. Yemeklerde, daima arkadaşını öne alırdı, hizmet ve çalışmalarda ise kendisi hep öndeydi” diye konuştu.

****************

Kerbeladan Güncele HÜSEYNÎ SİLSİLE
Cehdin Öncüsü,
Timsali cesaretin
Elifi oldun alfabenin
Ah Huseyn…Can Huseyin

Didindin… Direndin…
Ve
Dirildin ölümsüzler diyarında

Yöneldin… Yükseldin…
Ve
Yüceldin
Şüheda yurtlarında.

Ahh Huseyn.. Can Huseyn…
Işık oldun… umut ektin
Başına geçtin ‘Şehidler Kervanı`nın`
Ebed diyarlarına doludizgin…
Tazedir hala izin.

Yâd ol!
Biçilecek ekinin
Kuruyacak kökü
Leheb yoldaş Yezidin…

Ey Huseyn… Can Huseyn…
Daha bitmedi matemin!!!
Kurumadı gözyaşları Zeynebinin…
Kerbela daha hazin
Kanı hala sıcak Aziz`in…
Yarenler mi?...
Kışında bahar gözlerler
Zindanlar zincirinin…

Ahhh Huseyn… Can Huseyn
Yezidler bilsin
Yüreklerde yüreksin
Gözlerde fersin.
İlahi vaad`dendir
Kışlar çetin geçse de
Mutlaka geleceksin.
Ahh Huseyn… Can Huseyn…
Davan davamız
Kervanına da varız…
Bir kervan ki yola çıkar.
Hedef belli, konak belli… Fark etmez…
Bir dava ki, umut olur, hayat bulur
Amed olur, Yesrib olur… Fark etmez
Bir kıyam ki akar akar, çağlar sürer…
Zafer bulur noktalanır;
HUSEYİN`dir yine HUSEYN… Fark etmez…

Yasin Demir Silivri Cezaevi
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir