• DOLAR 32.351
  • EURO 35.129
  • ALTIN 2308.823
  • ...
Üniversitelerde İslami kimlikli öğrenci ve etkinlikler neden hedefte
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Üniversitelerde İslami kimlikli öğrencilere yönelik baskı ve pervasız saldırılar her geçen gün şiddetini daha da artıyor.  Son olarak Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) solcu grupların, mescitte namaz kılan öğrencilere yönelik sopalarla yaptığı saldırı tazeliğini koruyorken bir de Artuklu Üniversitesi`ndeki ‘Mevlid Programı`nın da rektörlükçe engellenmesi, İslami kimlikli öğrencilerin ve etkinliklerin neden devamlı hedefe alındığı sorusunu tekrar gündeme getirdi.

Türkiye`nin farklı üniversitelerinde dindar, mütedeyyin öğrenciler bir taraftan şiddete maruz kalırken diğer taraftan da düzenlenmek istenen İslami etkinlikler tehditlerle engellenmeye çalışılıyor.

Bilindiği üzere 21 Aralık`ı 22 Aralık`a bağlayan gece Mevlid Kandili`ydi. Bu münasebetle tüm Türkiye`de başta camilerde olmak üzere çeşitli etkinlikler düzenlendi. Viladet-i Nebi`yi kutlamak, bu günün içerdiği mesajı yeniden idraklere sunmak için kimi üniversitelerde de çeşitli panel ve konferanslar düzenlendi. Benzeri bir program da Mardin Artuklu Üniversitesi`nde İlahiyat Fakültesi Öğrencileri Topluluğu tarafından düzenlenmek istendi. Fakat “Özgürlük ve Kurtuluş Önderi Hz. Muhammed” adlı program, üniversite yönetimi tarafından engellendi.  

Düzenlenecek programa önce izin veren ama ardından emekli müftü Mehmet Göktaş`ın konuşmacı olarak katılmasının uygun olmayacağını gerekçe gösteren üniversite yönetimi,  etkinliği engelledi. Oysaki Mehmet Göktaş, üniversitenin bir önceki yönetimi döneminde, aynı yerde, farklı tarihlerdeki üç ayrı etkinliğe konuşmacı olarak katılmıştı. Programın engellenmesine bir anlam veremeyen öğrenciler, üniversitelerinde farklı öğrenci gruplarının sürekli çeşitli etkinlikler yaptıklarını, hatta düzenlenen newroz etkinliklerine Rektör Ahmet Ağırakça`nın da katılıp öğrencilerle halay çektiğini, ama kendilerinin düzenlemek istedikleri ‘Mevlid Programı`nın art niyetli bir yaklaşımla engellendiğini belirttiler.

Peygamber Efendimizin Mevlid Kandiline izin vermeyerek “Programı yaparsanız polis çağırırım” diyerek adeta öğrencileri tehdit eden rektörün, hemen hemen her hafta yapılan PKK yürüyüşlerine ise ses çıkartmadığı ortaya çıktı. Farklı kesimlerden öğrencilerin program yaptığı üniversitede Peygamberimizin Mevlid etkinliğine izin verilmemesi Mardinlileri derinden üzdü.

Tüm bu olup bitenlerle beraber kimi üniversitelerdeki öğrenci gruplarının aleni bir şekilde örgütsel faaliyetlerde bulunması ise görmezlikten geliniyor. Örneğin Dicle Üniversitesinde İslami etkinlikler engellenirken diğer taraftan aynı üniversitede PKK`ye yakınlığıyla bilinen öğrenci gruplarının Eğitim, Fen ve Mimarlık Fakültelerinde PKK`liler için taziye kurmaları, flama ve posterleri kantindeki duvarlara astıkları da basına yansımıştı. Aynı öğrenci grupları çeşitli tarihlerde çıkardıkları olaylarda bulundukları fakülteleri tahrip ettikleri ve kimi zaman okulu boykot etmek suretiyle kendileri dışındaki öğrencilerin eğitim görmelerini tehditlerle engelledikleri de biliniyor.

Bu öğrenci gruplarının yasal olmayan faaliyetlerine üniversite yönetimi tarafından herhangi bir engelleme konulmazken; Kutulu Doğum programına, Ashab-ı Uhdud tiyatrosuna, Diyarbakır`ın Fethi konferansına, Mısır ve Suriye`de yapılan zulümleri konu alan konferansa ve Üstad Beziüzzaman Said-i Nursi`nin anlatılacağı konferansa izin verilmemişti.

Üniversitelerde İslami kimlikli öğrenci ve etkinlikler neden hedefte

Türkiye`deki üniversitelerde öteden beri solcu grupların, kimi üniversite yönetimlerinin de desteğiyle oluşturdukları hegemonya sayesinde uyguladıkları faşist pratikler, ilim ve bilim yuvalarını militarize ettiği gibi toplumsal şiddetin merkezi haline de getirdiği herkesçe bilinen bir gerçek.

Kendinden başka hiçbir düşünceye, inanca hayat hakkı tanımayan sol ideolojinin üniversitelerdeki şiddet eylemlerinin özellikle Müslüman, mütedeyyin öğrenciler üzerinde yoğunlaşması, aslında bu ideolojinin İslam düşmanlığını kendi itikadının temel ilkesi saymasından kaynaklandığına dikkat çekiliyor.

En küçük bir konuda dahi yaptıkları yürüyüş, açıklama veya herhangi bir etkinlikte kendilerini şiddet eylemleri icra ederek ifade eden solcu grupların, üniversitelerde istedikleri gibi hareket etmeleri ise özellikle üniversite yönetimleri tarafından tolere edilmesi dikkat çekiyor.

Öteden beri üniversite yönetimlerine hâkim olan seküler anlayışın; sol, liberal, demokrat örgütlenmelerin önünü açması, akademisyen seçimlerinde ideolojik tercihlerde bulunması ilmin, bilimin, aydınlanmanın yuvası olarak adlandırılan üniversiteleri özünden uzaklaştırmış ve bu da dünya üniversiteleri klasmanında bırakın ilk 100`ü, ilk 350`ye bile girememeleriyle içler acısı durumu gözler önüne sermiştir.

Türkiye`de üniversitelerdeki akademik düzey, öğretim görevlilerinin liyakati, ilmi ve bilimsel çalışmaların Avrupa`yla kıyaslanmayacak kadar geride olmasının nedenlerinin sorgulanmadığı bir ülkede yaşadığımızı da unutmayalım.

Tabi sorun sadece üniversitelerle sınırlı değil. Türkiye`deki eğitim sisteminin genel olarak ideolojik bir tahakkümün esiri olduğu gerçeği de orta yerde duruyor. Eğitim sisteminin içinde bulunduğu çıkmaz, somut olarak görülüyorken üniversitelerdeki ahvalin pimi çekilmiş bomba gibi her gün farklı bir şiddet eylemiyle gündeme gelmesi kamuoyunu fazlasıyla tedirgin ediyor.    

Çocuklarının istikbali, daha iyi bir eğitim almaları, kariyer sahibi olmaları ve maişetlerini giderecek iş ve ehliyete ulaşabilmeleri için üniversiteleri bir umut olarak gören aileler, özellikle solcu grupların şiddet eylemlerinin merkezi haline gelen üniversiteler konusunda kaygılarını artırıyor.  (İLKHA)










 

Bu haberler de ilginizi çekebilir