Yeni anayasanın asker postallı ve tehditler ile değil halkın eli ile yapılma zamanı olduğunu belirten Öztürk, 88 yıllık Cumhuriyet tarihinde ilk kez kapalı kapılar ardından değil, asker postalı ve tehditler altında değil, atanmış bürokratların hazırladıkları değil, milletin bizzat sürece dahil olduğu, bir anayasa sürecine girmiş olduklarını belirterek."Artık gün şikâyet etme günü değil, gün süreci sabote etme günü değildir. Aksine gün halkın taleplerini meclise taşıma günüdür, uzun soluklu ve uzun ömürlü anayasalar halkın sürece katılımı ile gerçekleşeceği de unutulmamalıdır`` dedi.

Yeni anayasadan beklentilerine değinen Öztürk, basın açıklamasına şöyle devam etti: "Yapılacak anayasa yıllardır kanayan yaramız olan başörtüsü sorununu anayasal güvence altına alması ve bunun da sadece üniversiteler de değil tüm kamu kurum ve kuruluşlarında bu sorunun çözülmesi gerektiğine inanıyoruz.

Askeri mahkemelerin kaldırıldığı, milli güvenlik kurulunun kaldırıldığı, askeri kurumların harcamalarının Sayıştay denetimine tabi tutulduğu, Genelkurmay Başkanlığının Milli Savunma Bakanlığına bağlandığı bir anayasa istiyoruz``
Anayasanın değiştirilemez denilen maddelerinin değiştirilmeden tam bir değişiklik olmayacağını belirten Öztürk, "Türkiye Devleti bir cumhuriyet`tir der. Oysaki Cumhuriyet bir yönetim biçimidir. Devlet biçimi değildir. Türkiye`nin devlet biçimi demokrasidir. Teklifimiz Türkiye devletinin biçimi demokrasi, yönetimi ise Cumhuriyettir.