Yavuz: İslam medeniyetini Avrupa sahiplenmiş
HÜDA PAR Genel Sekreteri ve parti sözcüsü Mehmet Yavuz, Belçika`nın Anvers şehrinde gurbetçilere hitaben yaptığı konuşmada, "Biz Müslümanların kayıp olan medeniyetini Avrupa sahiplenmiş durumdadır. Bu bizim kaybettiğimiz yitik medeniyetimizdir, işte ben bu yitik medeniyetimizin ayak izlerine buralarda rastladım." dedi.
HÜDA PAR Genel Sekreteri Yavuz, Anvers El Gazali Eğitim Kültür Derneği müdavimleri ile bir araya gelerek buradaki gurbetçilerle hem hasret giderdi hem de partisinin kuruluş amacı ve projeleri hakkında gurbetçileri bilgilendirdi.
Serdin Gülsoy`un Kuran`ı Kerim tilavetinin ardından Mehmet Yavuz kürsüye davet edildi.
Sözlerine Avrupa'da seyahat ederken tanık olduğu bir olaya değinerek başlayan Yavuz, Avrupa ülkeleri arasında herhangi bir engel olmadan bir ülkeden başka bir ülkeye geçilebildiğini, halbuki 50-60 yıl öncesine kadar da çok tuhaf gelişmelerin yaşandığı bu ülkelerde, insanların sebepsiz yere katledildiğini, Avrupa'nın yüzyıl savaşları ve mezhep savaşlarıyla birbirlerinden on binlerce insanı katlettiğini dile getirdi.
"İslam medeniyetini Avrupa sahiplenmiş"
Daha sonra Avrupa'nın düşünmeye yöneldiğini, düşüncenin gücünü keşfettiğini ve kendi kendini sorgulamaya başladığını belirten Yavuz, “Akabinde üç beş kişi bir araya gelerek savaşların sona ermesine karar verdiler. Savaşsızlık halinin başlamasıyla birlikte aralarında uzun müzakereler sonucu ticari, siyasi birliktelikler kurdular ve aralarındaki sınırları kaldırarak Avrupa Birliği´ni kurdular ve birlikte hareket etmeye başladılar. Avrupa´da bunlar yaşanırken, İslam coğrafyasında ise, Müslüman ülkeler Arasında çizilen sınırlarla birlikte siyasi anlaşmazlıklar, mezhep kavgaları kin ve nefretin baş göstererek bu ülkeleri kan golüne çevirdiler. İnsanlığa en güzel örnek olarak gönderilen Peygamber Efendimizin o kutlu ahlakı, insanlara olan sevgisi İslam medeniyetinin temellerini oluşturmaktadır. Biz Müslümanların kayıp olan medeniyetini Avrupa sahiplenmiş durumdadır. Bu bizim kaybettiğimiz yitik medeniyetimizdir, işte ben bu yitik medeniyetimizin ayak izlerine buralarda rastladım.” şeklinde konuştu.
"Neden Medine bir medeniyetin başlangıcıdır?"
Avrupa toplumunun yakın tarihte elde ettiği kültürü, İslam toplumunun Hz. Muhammed'in (sav) Medine`ye gerçekleştirdiği hicretten çok uzun bir süre sonra elde ettiğini hatırlatan Yavuz, şunları kaydetti: "Neden Medine bir medeniyetin başlangıcıdır? Çünkü insana saygının, sadece Müslüman'a değil hangi dinden olursa olsun her insanin o saygıyı hak ettiğini ispat etmiştir de ondan. Medineye hicretten sonra Peygamberin İlk yaptığı işlerinden birinin de, Yahudi ve Medine'nin putperest müşrikleri ile ortak bir yaşam alanı olusturacak biçimde toplumsal bir sözleşme imzalamak olmustur. 'Hep beraber yaşayabiliriz, bu mümkündür. Ben sizin anlayışınıza saygı duyuyorum, lütfen siz de benim anlayışıma saygı duyun' diyerek İslam Medeniyetinin temelini olusturan 'Òteki ile birlikte yaşama' anlayisini pratize etmiştir. İslam`ın medeniyet anlayışı budur... Batıyı eleştirmemizin sebebi nedir? Kendi vatandaşına her türlü hakkı tanırken, kendi sınırlarının dışındaki başka yerleri yok edip, yer altı ve yer üstü zenginliklerine kendi emperyalist emelleri doğrultusunda, sömürgeci zihniyeti doğrultusunda kendisine kaynak olarak aktarmak istemesidir. Yoksa bizler hiç bir zaman bir halka karşı olamayız. Bizler halklara karşı değiliz. Karşı olduğumuz şey işgaldir, zulümdür, kulun kula tahakküm etmek istemedir. İşgalcinin Alman olması, Iraklı olması hiç bir kıymeti harbiye taşımaz. Zulmün adı coğrafya tanımaz. Onun için İslam medeniyet ve kültürünün başlangıçta neler ortaya koyduğunu iyi bilmemiz gerekiyor."
"Gerçeklerle yüzleşmenin zamanı gelmiştir"
HÜDA PAR'ın bu kayıp medeniyeti tekrar bulma ve ihya etme çabasının bir ürünü olduğunu, amaçlarının birkaç milletvekili veya belediye başkanlıkları elde etmek olmadığını dile getiren Yavuz, Ortadoğu denilen İslam coğrafyasının ve kendi ülkelerinin bu medeniyete hasret olduğunu, imkanlar ölçüsünde halkları bu medeniyetle tekrar buluşturarak bir öze dönüşü, bir ıslah ve ihyayı hedef edindiklerini belirterek partilerinin kuruluş gerekçelerini kısaca şu şekilde özetledi:
"90 yıllık sistemin gasp ettiği İslami ve insani hakların iade edilmesi meselesi ısrarla görmezden geliniyor, sonuçlara odaklanılarak çözüm sürekli erteleniyor. Kürt halkının anadilinde eğitim yapabilme hakkı başta olmak üzere sistem tarafından gasp edilen, inkar ve asimile edilmeye çalışılan temel haklarının hiçbir şekilde pazarlık konusu edilmeden bir an önce iade edilmesi gerekiyor. Allah`ın kullarına verdiği hakların yok sayılmasının çatışma, kaos ve cerbeze oluşturacağını bilmemiz gerekiyor. 50 bin insanın hayatına, bir buçuk trilyon dolar maddi kayba, göçlere, sosyal travmalara sebebiyet veren bu meselede artık gerçeklerle yüzleşmenin zamanı gelmiştir. Kimsenin artik çözümü erteleme, bu halka vakit, nakit ve can kaybı yaşatma hakkı yoktur. PKK bu sistemin bir sonucudur. Nedeni veya kendisi değildir. Devlet örgütle silahları bıraktırma amacıyla görüşebilir, ancak bu temel hakları örgütün silah bırakmasına endeksleyemez. İşte bu şekildeki yaklaşımların çözümsüzlük oluşturduğunu gördük ve siyasetten beklentilerimiz yerine gelmediği için partimizi kurma kararı aldık. Nihai ve kalıcı bir çözümün gerçekleşmesi için bu konuda üzerimize düşeni yapmaya gayret edeceğiz.
"Türkiye'de manevi anlamda ciddi çözülmeler yaşanmaktadır"
Gerek toplumsal ahlâki çöküntü ve gerekse de maddi anlamda gelir dengesindeki adaletsizlikler ve İslam Aleminin içinde bulunduğu akıl tutulması ve kaotik ortamla ilgili de katkı sunma ve çözüm önerisinde bulunma anlayışıyla hareket ediyoruz. Bunu da İslami muhalefetimizin bir gereği olarak yerine getiriyoruz. Yaşadığımız ülkede hem maddi hem de manevi anlamda ciddi çözülmeler yaşanmaktadır. Gelir dengesindeki adaletsizlik yoksulluk ve işsizlik konularındaki veriler toplumsal barışı tehdit edecek derecede ürkütücü boyutlara varmıştır. Kamu ve özel sektördeki israf, kaynakların yerli yerinde kullanılmaması, haksız kazanç elde etme ve yandaşları kayırmak suretiyle haksız kazanç temin etme hususlarında toplumun çok ciddi şikayetleri vardır. Yoksullukla mücadele etme, gelir dengesindeki adaletsizliği giderme, yolsuzluk ve israfı önleme konusunda ciddi adımların atılmaması toplumdaki huzursuzluğun artmasına sebebiyet vermektedir.
"HÜDA PAR islami muhalefet görevini yerine getiriyor"
Toplumdaki ahlaki çöküntünün önlenmesi noktasında sadece pansuman tedavilerin uygulanması, kurumsallaşan haramlar ve estetize edilen günahların her geçen gün hızlı bir şekilde neticelenmesine sebebiyet vermektedir. Kitle iletişim araçları üzerinden özellikle genç nesilleri manevi buhranlara sürükleyecek yayın politikalarının izlenmesine engel olamaması yakın bir gelecekte memleketi yangın yerine çevirecektir. Hem maddi hem de manevi alandaki bu düzensizliklerin topluma nasıl bir maliyet çıkaracağının farkında olan HÜDA PAR olarak bu konuda halkımızı uyarmak ve hükümeti müspet anlamda adım atmaya sevketmek için islami muhalefet görevimizi yerine getirmeye devam edeceğiz."
İslam ülkelerine fedakarlık çağrısı
İslam ümmetinin içinde bulunduğu acıklı hale de değinen Yavuz, sorunun İslam ülkelerinin kendi meselelerini kendi aralarında halledememesi sorunu olduğunu dile getirerek, "Ortadoğu denilen İslam coğrafyasında yeni sınırlar çizme peşinde olan, bunun için de etnik ve mezhep temelli ayrılıkları körükleyen küresel emperyalist devletlerin ajandaları doğrultusunda hareket etmenin İslam alemine çok ağır bedellerinin olacağını HÜDA PAR olarak öteden beri dile getiriyoruz. Bu vesile ile bir kez daha İslam ülkelerini kendi aralarında sorunlarını çözme noktasında fedakarlık yapmaya davet ediyoruz."
Konuşmasının ardından yapılan ikramlar esnasında kendisine sorulan soruları da cevaplayan Yavuz, gençlerin ve kadınların bu ıslah ve ihya çabalarında aktif görevler üstlenmeleri gerektiğini belirterek, kendisini misafir eden ve sevgi gösterisinde bulunan gurbetçi Müslümanlara ve dernek yetkililerine teşekkür etti.(Abdurrahman Ekinci - Hürseda Haber)