• DOLAR 32.517
  • EURO 34.807
  • ALTIN 2427.76
  • ...
İslami Ortadoğu`ya Doğru
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
ABD ve onun Batılı müttefikleri önemli stratejik ve jeopolitik öneme sahip bu bölgede birçok projeye sahiptirler. Bunlar; “Yol Haritası”, “Büyük Ortadoğu Projesi”, “Yeni Ortadoğu Projesi”… şeklindedir.

ÖYLEYSE ORTADOĞU’NUN BU ÖNEMİ NEREDEN GELMEKTEDİR?
Ortadoğu’nun önemi birçok delile dayanır. Kültürel açıdan, Ortadoğu bütün ilahi dinlerin çıkış yeridir. Bu bölgenin halkında dini inanışta ciddi bir yoğunluk görünür. Coğrafi açıdan ise Asya, Avrupa ve Afrika’nın kesiştiği noktadır. Jeopolitik açıdan Bab-ul Mündeb, Hürmüz Geçidi ve Süveyş Kanalı gibi önemli jeopolitik noktalara sahiptir. Bölge ekonomik açıdan dünya petrol ve gazının % 64’ten fazlasını barındırmaktadır.

Yaklaşık 500 yıldır bütün uluslararası güçler ve sömürgeciler gözlerini buraya dikmiş, bölgeye yerleşmeye çalışmaktadırlar. Portekiz, Hollanda, Fransa, İngiltere ve Amerikalılar ikinci Dünya Savaşından sonra bile bu bölgeye yerleşmek için çabaladılar. Büyük güçler tarih boyunca dünyaya hakim olmanın Ortadoğu’dan geçtiğine inandılar. ABD bölge ile ilgili sürekli doktrinler geliştirir. Örneğin Nixon ve Kissinger “İki sütun siyaseti” gibi Ortadoğu ile ilgili farklı siyasi programlar oluşturmuşlar. ABD başkanları burayla ilgili hesaplarını şu cümlelerle ifade ederler: “Dış güçlerden herhangi birinin Ortadoğu üzerindeki hesabı ABD’nin menfaatlerine tecavüz sayılır. ABD, gerek ordusuyla ve gerekse diğer imkânlarıyla buradaki varlığını sürdürecektir

BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ
11 Eylül’den sonra Colin Powell tarafından ilan edilen bu proje Ortadoğu için yeni bir sömürgecilik anlamı taşıyordu. Bu, sömürgeci güçlerin onayı olup siyasi, kültürel ve ekonomik çerçevelere sahiptir.

BOP, Amerika’nın Heretic kurumunda hazırlanıp 2004 yılında sanayileşmiş sekiz ülke yöneticisinin katıldığı toplantıda kabul edildi. Bu ülkeler desteklerini resmen açıkladılar. Amaç olarak bölge halkının kültürünün tamamıyla değiştirilmesi, inkılabi İslami hareketlerin engellenmesi, siyonist işgalcilerin bölge jandarması olarak merkez kabul edilmesi, petrolün kontrol altına alınması… şeklinde özetlenebilir.

Projeye göre değişik programlardan istifade ederek, farklı eğitim yöntemleriyle bölge halkının kültürünü değiştirme, NGO yoluyla toplumsal yapıyı düzenleme, iletişim araçlarını kullanarak medeni toplumun şeklinde değişikliğe gitme, ekonomik alanda değişiklik, Ortadoğu kalkınma bankası oluşturma, sanayileşmiş ülkelerle bölge arasında doğrudan ticari ilişkiler geliştirme… gibi yöntemlerle bölgeyi değiştirmeyi amaçlıyorlardı.

Bu projenin en önemli ayağı siyonist rejimin bölgenin en büyük gücüne dönüştürülmesiydi. Bölgede siyonist rejimin ve ABD’nin çıkarlarına aykırı görülen İslami hareketler, özellikle de İran etkisiz hale getirilecekti.
 
siyonist rejimin Hamas ve Hizbullah’a karşı savaşı, bu projenin gerçekleştirilmesine yönelikti, ancak bu rejim yenilince proje sonuçsuz kaldı. Şu anda birçok uzmana göre gerçekleşmesi mümkün olmayan BOP projesi bir hayalden öteye geçemez.

İslami Ortadoğu projesi, ABD’’nin Afganistan’da, Irak’ta, 33 günlük savaşta ve 22 günlük savaşta yenilmesiyle şekillendi. Bölgede büyük bir İslami uyanış dalgası kabarmaya başladı.

Bu iki Ortadoğu’da siyonist rejimin yerine işaret ettiğimiz zaman BOP, bu rejimi bölge jandarması ve en büyük askeri güç haline getirecekti. İlk günden beri cinayetler işleyen bu rejim, projelerini icra edip Filistin’i ortadan kaldırma, Kudüs’ü Yahudileştirme, Filistin’in dört tarafına yerleşim yerleri kurma, sürgündeki Filistinlilerin vatanlarına dönmelerini ebediyen imkânsız hale getirmek… için çabalıyordu.

Ancak Müslüman halkın ayaklanmalarından sonra yeni bir jeopolitik şekil alan İslami Ortadoğu, İslami direnişin istediği şekle dönüşmektedir. Burada siyonist rejimi tehdit eden en büyük sıkıntı, varlığı ve meşruiyet sorunudur.

İslam dünyasının vahdet ve işbirliğinin önünü açan İslami Ortadoğu, İslam ülkelerinin tehdit ve fırsatlarını ortak tehdit ve fırsatlara çevirmektedir. Bu ülkeler topluca güvenlik sistemi oluşturarak istikbarın nüfuzunu önlemeye çalışmaktadır. Aralarında savunma ittifakları oluşturarak dünyanın en önemli birkaç kutbundan biri haline gelecekler.

İslami Ortadoğu, İslam ümmetinin birliği çerçevesinde zulüm ve zalime karşı mücadeleyi esas alan tek bir rehberlik esasına dayanmaktadır. Burada siyonist ve ABD’nin devlet ya da grupsal terörizmine izin verilmeyecek.

İslami Ortadoğu’da seküler kanunlar yerine bütün alanlarda İslami kanunların teorize edilmesi ve İslam’ın bölgesel sistemlere hakim olması üzerine ABD sisteminin yıkılması bu ülkenin ve işbirlikçilerinin bölgedeki varlığını sona erdirecek. Bölgede Amerikancı İslam adına bir şey kalmayacak. Ortadoğu’daki varlığını sürdüren bozguncu sistemlerin tepesindekilerin akıbeti Mübarek gibi olacak.

İslam konferansının yapısının değiştirilmesi ve aktif hale getirilmesi, onun gibi organların canlandırılması yeni müesseselerin oluşmasına yol açacak. Yine İslami uluslararası mahkemenin kuruluşuyla bundan böyle, Gazze, Suriye, Irak, Çeçenistan’da… yeni katliamlar yaşanmayacak.

Mezhepleri ne olursa olsun İslami Ortadoğu Müslümanların kardeşliği üzerinde şekillenecek. Burada mezhepsel, kavmi ve diğer çekişme ve dışlamalara rastlanmayacak. Müslümanlar kendilerini ümmet ailesinin uzvu sayacak. Burada önemli olan İslami vahdettir. Bunun da siyasi, ekonomik, kültürel, ilmi, askeri… yönleri bulunmaktadır.

İslami Ortadoğu’da zulüm, sömürü ve istismar kalmayacak. Özgürlük, adalet ve zafer en önemli hedefler olup bir bir gerçekleşecek. Kalkınmanın ışığında ilmi ilerlemelerle dünyanın birinci kutbu haline gelecek.

Müslüman halkların uyanışıyla birlikte İslami Ortadoğu’nun istenilen güzel neticeye ulaşması için yoğun çaba sarf edilmektedir. Bölgedeki Müslümanların gönlünde “Medine-i Fazıla” yatmaktadır. İslam ümmetinin ortak evrensel sisteminin kurulması için ortam hazır hale getirilirse bunun ötesi İslam’ın parlak günlerine dönüş niteliği taşımaktadır.
 
Yazan: İman Esedi Kaynak: Reja News
Çeviren: Hanefi Aydın
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir