• DOLAR 32.345
  • EURO 35.12
  • ALTIN 2307.127
  • ...
G20 Liderleri Bu Sesi Duyacaklar mı?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Türkiye'de yaklaşık 2 milyon 200 bin Suriyeli sığınmacı yaşıyor. Ama hayat koşulları her geçen gün zorlaşıyor.

Suriye'deki savaş 4 milyondan fazla Suriyeliyi vatanlarından etti. 2 milyon 200 bini Türkiye'de yaşıyor. 15-16 Kasım'da Antalya'da yapılacak G-20 Zirvesi'nde mülteciler konusu da Türkiye'nin talebiyle liderlerin gündeminde olacak. Vatanından uzak Suriyelilerin, liderlerden beklentisi ülkelerindeki savaşın bir an önce bitmesi ya da göç koşullarının iyileştirilmesi...

Suriye`deki savaş uzadıkça, diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye`deki Suriyeliler için de hayat zorlaşıyor. Çalışamayan, iş bulamayan Suriyelilerin çoğu yardıma muhtaç durumda. Kimi hasta, kiminin ailesi paramparça olmuş, kimi aç... Bir şekilde iş bulup çalışan ise kıt kanaat geçiniyor.

Bodrum katında iki oda 10 kişi
Tıpkı 60 yaşındaki Bekir Hüseyin ve ailesi gibi… Yaklaşık dört yıl önce Türkiye`ye geldiler. Şam`ın kırsal kesimindeki evleri bombardımanda yıkılınca başka çareleri kalmamıştı. Esenler`de iki odalı bir bodrum katında evli olan iki oğlu, gelinleri ve torunlarıyla yaşıyorlar. Yani toplamda üç aile, 10 kişi... İki odalı evde hayata tutunmaya çalışıyorlar.

Ev rutubetli, eski… Doğalgaz yok, soba yok… Elektrik sobasıyla ısınıyorlar. Ama dertleri bununla da sınırlı değil. Yatalak bir hastaları var. 34 yaşındaki oğlu Imad Hüseyin Türkiye`ye geldikten sonra hasta olmuş. Bekir Hüseyin nedenini şöyle anlatıyor:
“Türkiye`ye geldikten sonra bir süre çalıştı. Bazen iş buldu. Bazen bulamadı. Hanede 10 kişi varız. Türkiye pahalı, geçinmek zor. Çok düşünüyordu, ne yapacağız, nasıl geçineceğiz diye. Düşünmekten hasta oldu. Geçen mayıs ayında bir gece aniden rahatsızlandı. Acile götürdük. Tansiyonu 28`e fırlamış. 14 gün hastanede yattı. Sonra çıktı. Sonra tekrar götürdük. Dört ay yattı. Şimdi evde bakıyoruz.”

34 yaşında felç oldu
Babası bunları anlatırken 34 yaşındaki Imad Hüseyin ağlamaya başlıyor. Babası Bekir Hüseyin tüm yükün ağabeyinde olmasına üzüldüğünü zaman zaman ağladığını söylüyor. Suriye`de otobüs şoförlüğü yaparak hayatını kazanan Imad Hüseyin`in şimdi tüm vücudu felç. Yutkunma yetisi yok. Bu yüzden boğazından açılan bir delikten besleniyor. Sadece gözlerini oynatabiliyor. Doktorlara göre yaşaması bile mucize. Ömür boyu bakıma ihtiyacı var. 24 yaşındaki eşi Sozdar da kalp hastası. Yakın zamanda by-pass operasyonu yapılmış. İki küçük çocuğu var. Onlar da Imad Hüseyin`in ağabeyinin eline bakıyor.

Bütün yükü sırtlayan ağabey de bir tekstil atölyesinde kot taşlama işçisi olarak çalışıyor. Sabah 7.30`da evden çıkıyor, akşam 10`da eve geliyor. Bazen bin lira kadar alıyor. Bazen daha az. Anlattıklarına göre bu paranın 600 lirası kiraya, 200 lirası faturalara gidiyor. Geri kalanı ile geçinmeye çalışıyorlar. Okul çağındaki iki torun Suriyelilerin açtığı Şamuna okuluna gidiyor. Okula da para ödeyemiyorlar.

Şimdi bir yanda ömür boyu bakıma muhtaç genç bir oğul, bir yanda geçimlerini sağlaması gereken 10 kişi. Bekir Hüseyin bir yolunu bulup Avrupa`ya gitmek istediklerini söylüyor. Ama bu durumda çok zor olduğunu ekleyip kendilerine uzanacak bir yardım eli bekliyor.


Abdullah ailesi bu küçük dükkânda sekiz kişi yaşıyor. 

Sekiz kişi dükkanda yaşıyorlar
Ahmed Abdullah 54 yaşında. Aslen İdlipli, savaştan önce Halep`te yaşıyordu. Bir sene önce altı çocuğu ve eşiyle birlikte Türkiye`ye geldi. Bir kızı daha var, o da Suriye`de evli. Esenler`de bir mahalle arasındaki bir dükkânda yaşıyorlar.

Suriye`de polislik yapan Ahmed Abdullah Halep`te evleri bombalanınca önce memleketleri İdlip`e gittiklerini anlatıyor. Ancak orada da bombardıman ve çatışmalar yoğunlaşınca Türkiye`ye gelmeye karar vermişler:

“Çocuklarım için geldim. Onlar için endişelendim. Sürekli bombardıman ve çatışmalar vardı. Bir evim vardı bombardımanda yıkıldı.”

Anlattığına göre bir arkadaşı vasıtasıyla Esenler`e geldiler ve bu dükkânı buldular. Komşuların yardımı ile bir kaç eşya yerleştirdiler. Yaklaşık bir yıldır burada yaşıyorlar. Banyo yok, bu yüzden dükkânın tuvalet bölümünü de banyo olarak kullanıyorlar. Mutfak da yok. Bir perde ile ayırdıkları arka bölümün köşesini mutfağa, bir köşesinin yatak odasına çevirmişler.

Bu dükkâna 500 lira ödüyorlar. Faturalar da var. Toplam masraflarının 700 lirayı bulduğunu söylüyorlar. Baba iş bulamamış. Eşi, çocukların bakımıyla uğraşıyor.17 yaşındaki oğlu Muhannet bir Suriye okulunda temizlik işleri yapıyor. 800 lira civarında para kazanıyor. 11 yaşındaki kardeşi ise öğleye kadar okula gidiyor, öğleden sonra bir tekstil atölyesinde ortacı olarak çalışıyor. Bazen komşulardan borç alarak geçimlerini sağlıyorlar. Baba Ahmed Abdullah çocukları için üzüldüğünü söylüyor:

"Kızım okuldan dönüyor. Sonra tekstil atölyesine gidiyor. Annesine diyor ki 'Anne okuldan dönen çocuk yemek yer. Dinlenir. Ama benim işe gitmem lazım.' Çocuğum için üzülüyorum."

Ahmed Abdullah bir iş bulup çalışmak, çocuklarına bakmak istiyor. Tabii bir de dükkândan çevirdikleri evde değil ‘gerçek bir evde` yaşamak....

Emre itaatsizlikten bir yıl hapis yattı
Tarık, 23 yaşında. Suriye`de liseyi dokuzuncu sınıfa kadar okumuş. İç savaş başladığında Şam`da yaşıyordu. Dört kardeşler. İki erkek kardeşi Ürdün`de. Küçük kardeşi, annesi ve babasıyla hâlâ Suriye`de, kendisi ise İstanbul`da hayata tutunmaya çalışıyor.
Anlattığına göre Tarık, Suriye`deyken okulu bıraktıktan sonra berberlik yapmaya başladı. Sonra askere gitti. Askerliğinin son döneminde iç savaş başladı. Ondan protestoculara gerektiğinde ateş etmesi istendi. O ise reddetti. Gerisini şöyle anlatıyor:
“Sokakta protesto yapanlara ateş etmemi istediler. Ama reddettim. Çünkü onlar bizim kardeşlerimizdi. Hepimiz kardeşiz. Nasıl onlara ateş edebilirdim? Emre itaatsizlikten hapse atıldım. Bir yıl boyunca mahkemeye çıkmadım.”


Tarık dört yıldır ayrı olduğu ailesi ile bir arada yaşamayı umuyor. 

“70 kilodan 45 kiloya düştüm”
Tarık, bir yıl boyunca hapisteyken ailesi de onu aradı. Hastanelere, hapishanelere, karakollara baktılar. Ancak ondan haber alamadılar. Tarık bu süre zarfında en az üç hapishane değiştirdiğini söylüyor. Orada yaşadıklarını ise şöyle anlatıyor:
“Bir yıl boyunca ne ben ailemden haber aldım, ne onlar benden. Her türlü işkence gördük. Neler olduğunu anlatmayacağım. Hepsini sosyal medyadan öğrenebilirsiniz. Ama küçük bir koğuşta 200 kişi oluyorduk. Doğru dürüst yemek yoktu. 70 kilo girdim, 45 kilo çıktım. Hijyen yoktu. Banyo tuvaletler çok pisti. Hasta oluyorduk. Bizi doktora diye götürüyorlardı. Ama dövüp geri getiriyorlardı.”

Tarık anlattığına göre bir yıl sonra şartlı salıverildi. Hapisten çıktıktan sonra bir ay ne konuşabildi ne yemek yiyebildi. Psikolojisi çok kötüydü. Hemen Suriye`den kaçmak istedi. Ancak şartlı salıverildiği için pasaport alma hakkı yoktu. Bu yüzden rüşvetle pasaport aldı. Önce Lübnan`a gitti. Bir ay orada kaldı. Orada iş bulamayınca Malezya`daki bir akrabasının yanına gitti. Bir berber dükkanında iş buldu. Ancak üç aylık vizesinin süresi dolunca ikâmetini uzatması gerekiyordu. Uzatamadı. Türkiye`ye geldi. Burada ağabeyinin bir arkadaşı onu aldı, Zeytinburnu`nda bir eve götürdü.

Tarık sonrasını şöyle anlatıyor:

“Küçücük bir odada 8-9 kişi kalıyorduk. Çok zordu. Ama mecburdum kalmaya. Bir ay kaldım orada. Sonra babamın bir arkadaşı vardı. onun da burada bir Türk arkadaşı vardı. Halil ağabey. Çok iyi biriydi. Bana çok yardım etti. Bana dükkân açtı. Neden bu iyiliği yaptı? İyi bir Müslümandı çünkü. Yadım etmek istedi. Ama ben Türkçe bilmediğim için yapamadım. Yürütemedim işi. Para kazanamadım. Ona daha fazla yük olmak istemedim. Teşekkür ettim, özür diledim ayrıldım.”

Avrupa hayali hüsranla bitti
Tarık, daha sonra Avrupa`ya gitmeye karar verdi. Sosyal medyadan insan kaçakçıları ile anlaştı. Parayı ucu ucuna denkleştirdi. Edirne`ye gitti. Anlattığına göre Edirne`den sınıra arkadaşları ile birlikte 13 saat yürüdü. Sınırdan kaçmaya çalışırken güvenlik görevlileri gördü. Onlardan kaçmaya çalışırken bir taşın üzerine düştü. Yaralandı. Bacağı incinmişti. Bacağı bir ay sargıda kaldı, bir ay yattı. İyileşince Fatih`te bir berberde iş buldu. Şimdi bu berberde çalışıyor. Arkadaşları ile ev tutmuş. Kişi başı 250 lira veriyorlar. İki odalı evde 9 kişi kalıyorlar.

Tarık Avrupa hayalinden vazgeçiş değil. Tekrar denemek istiyor. Nedeni ise ne iş ne para:

“Sevdiğimden değil. Yaşamak için ama yalnız değil tabii ki. Asıl gitmek istememin nedeni belki annemi babamı kardeşlerimi de oraya getirebilirim. Dört yıldır ailemden ayrı yaşıyorum. Onlarla yaşamayı özledim. Ailemi özledim. Artık ailemle birlikte yaşamak istiyorum. Ailemi Türkiye`ye getiremem, burada hayat çok zor. Ben zor geçiniyorum.”

Halbuki hepsinin Suriye`de iyi bir hayatları vardı. Kendilerine ait evleri, arabaları, işleri vardı. Durumları kendilerini geçindirecek kadar iyiydi. Ancak ülkede çıkan iç savaş onların da hayatlarını kararttı. Aradan geçen dört yıldan fazla zamanda her şey onlar için daha kötüye gitti.

el cezire türk

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir