• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
Yasaktan sonra Diyarbakır`a ziyaretçi akını
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Diyarbakır merkez Sur ilçesinde 4 gün boyunca uygulanan sokağa çıkma yasağının kaldırılmasının ardından şehrin dini ve tarihi yerlerini görmek isteyenler Türkiye'nin her yerinden Peygamberler ve sahabeler şehrine gelmeye başladı.

Hakkari`den Diyarbakır`ı ziyaret amacıyla geldiğini belirten Araştırmacı Yazar Taylan Güneş, Diyarbakır`ın dünyada maneviyat olarak sayılı şehirlerden biri olduğunu ve her şeye rağmen burada yaşamak istediğini kaydetti.

Hz. Peygamber`in nikah sünnetini ihya etmek amacıyla Diyarbakır`ı ziyarete geldiğini ve şehirde huzur bulduğunu belirten Güneş, Diyarbakır`ın hakkıyla bilinmediğine dikkat çekerek, şehrin sahabeler ve Peygamberler şehri olduğunu, manevi ve kutsal bir şehir olduğunu dile getirdi.

‘Müslüman gençlerin yürüyüşü, oturuşu ve kalkışı İslamî olmalı`

İslam tarihinde vuku bulan hadiselerin günümüze göre değerlendirilmesi gerektiğini belirten Güneş, Müslümanların hassasiyetleri noktasında değerlendirmelerde bulunarak Kur'an-ı Kerim`in aslına uygun şekilde tanımlamasının başta Müslüman coğrafyası olmak üzere tüm İslam dünyasının görevi olduğunu ve Kur`an`ın yaşam biçimini şekillendirerek, insanı toplum içinde örnek şahsiyet yaptığını belirtti.

Yakın zamanda yaşanan bütün kötü hadiselerin bilinçli bir şekilde İslam alemine mal edildiğine dikkat çeken Güneş, “Neden bütün kanlı eylemler İslam coğrafyasında meydana geliyor. Allah kimseye zulmetmez. Bütün Müslümanların Hz. Peygamber`in sünnetini yaşamına uygulayarak İslamiyeti aslına ve hürriyetine uygun olarak anlaması gerekir. Bunun dışında her şey sembolik kalır. Müslüman gençlerin amacı, İslam olmalı. Yürüyüşü, oturuşu, kalkışı İslami olmalı.” dedi.

Gençlerin İslami kişiliği ve duruşu hakkında tavsiyelerde bulunan Güneş, “Müslüman bir genç Hz. Peygamberin ahlakıyla ahlaklanmalı ve onun ahlakını yansıtmalıdır. Cenab-ı Allah, Hz. Muhammed`in hayatını, yaşam felsefesini ve yüce Kur`an`ın düsturunu içselleştirip bütün dünyaya örneklik eden nesillerden ve salih kullardan eylesin bizleri.” diye temennide bulundu.

‘İslam demek kardeşçe yaşamak demektir`

İslam`ın kardeşçe yaşamayı, insanca bir arada yaşamayı öğrettiğine değinen Mehdi Tutuş ise, Müslümanların birbirine kardeşliği, güzel ahlakı ve insanlığı tavsiye etmesi gerektiğini söyledi.

Kendisinin sık sık Diyarbakır`ın Cami ve türbelerini ziyaret ederek geçmiş hatıralardan ibret ve ders çıkardığını belirten Tutuş, “İslam demek, kardeşçe yaşamak demektir. İslam`da Müslümanların vahdeti farzdır. Ayrılık ve ihtilaf ise haramdır. Müslümanların birbirine yüz çevirmesi ve Müslümanların birbirine sırt çevirmesi kabul edilemeyecek bir şeydir.” diye konuştu.

‘İslam tarihini bu şehirde teneffüs ettim`

Pakistan`dan gelerek  Hz. Süleyman Camisini ziyaret eden Muhammed Kemal,  İslam`ın geçmişini bu şehirde gördüğünü ve çok etkilendiğini ve söyledi.

İslam tarihinin havasını bu şehirde solduğunu kaydeden Kemal, İslam`ın sadece savaşlarla anılmaması gerektiğini belirterek, İslam`ın bütün insanları kucaklayıcı ve affedici bir özelliği olduğuna dikkat çekti.

Müslümanların birlik ve beraberliğine de vurgu yapan Kemal, “Herkes Müslüman kardeşine Ensar ve Muhacir gözüyle bakmalı ve öyle muamele etmelidir.” dedi.

Hz. Süleyman Caminin tarihçesi

Hz. Süleyman Camii Diyarbakır'ın İslam`la şereflenişinin ardından   Nisanoğulları döneminde inşa edilmiştir. Merkez Sur İlçesi Saraykapı yanında bulunan Hz.Süleyman Camii, Nasıriyye, Murtaza Paşa, Kale ve Halid bin Velid Camii isimleri ile de anılmaktadır. Minare üzerindeki kitabede, H:555/M:1160 tarihinde Nisanoğulları döneminde Cemalüddevle ünvanlı Nisanoğlu Kemaleddin Ebu'l Kasım Ali (1156-1179) tarafından yaptırıldığı yazılıdır. Mimarı net olarak bilinmemekle beraber Nisanoğulları dönemi yapılarında adı geçen Hibetullah el- Gürgani olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca Evliya Çelebi, caminin fetih sonrası yapılan ilk cami olduğunu söylemektedir. Diyarbakır'da olması ve çevresinde 27 Sahabe kabrinin bulunması sebebiyle her dönemde en çok ziyaret edilen mekânlar arasında yer alan Camiye, farklı dönemlerde eklemeler yapılmıştır. Yine farklı tarihlerde tadilat gören Cami, Osmanlı döneminde, 1631 tarihinde Silahdar Murtaza Paşa tarafından tamir ettirilmiş, caminin yanına da bir çeşme ile beş tuvalet eklenmiştir.

Hz. Süleyman Cami, son olarak Vakıflar Genel Müdürlüğünce yaklaşık iki yıl süren bir onarımdan geçirilerek 27 Ocak 2012'de ibadete yeniden açıldı.

 Mimari özellikleri

Hz. Süleyman Camisinin neredeyse tamamı taştan yapılmıştır. Yapıda ilgi çekici önemli süsleme özelliklerine rastlanmamaktadır. Yapı, tarihi sürecinde birçok tadilattan geçirildiği için orijinal halinde de değişiklikler olmuştur. Caminin biri batıda diğeri güneyde olmak üzere iki ayrı girişi bulunmaktadır. Caminin her iki girişi de ilk olarak güneyde mihrap, kuzeyde ise üç sütuna dayanan dört kubbeli abdest alma musluklarının bulunduğu  avluya açılır. Bu avluda özellikle yaz aylarında namaz kılınmaktadır.  Açık alanın doğusunda yakın tarihte yapılan türbe dikkat çeker. Avlunun Kuzey kısmında ise kubbeli bölüm ve şadırvan yer almaktadır.  Caminin batı duvarına bitişik olarak eklenen türbeye camiden geçitler sağlanmıştır.  

 Harim

Tek katlı olan Cami harimi, içerden beşik dışarıda düz çatıyla örtülmüştür. Cami alanının özelliklerinden dolayı harim, iki ayak sırası yapıyı enine üçe bölmektedir. Harimin güneyindeki ilk bölümü enine planlı olup, kıble duvarındaki iki pencere ve mihrabı vardır. Batısındaki pencere hazireye, kapı ise türbeye açılır. Batıda burca, kuzeyde sura yaslanan kubbeli ufak türbe ve bunun doğusundaki musluklu kesim ile harim arasında ancak kesiti sağlayan ufak bir kapalı koridor olup doğuya, merdivenle ikinci kata çıkılır. İlk şeklini koruyamayan caminin ilk mescidi, güneydeki mihraplı ufak alandı. Minareyle arasında avlu vardı ve bu yörenin tasarım anlayışına çok uygundu. İkinci ve üçüncü bölümler sonra eklenerek cami büyütülmüştür.

 Cami minaresi

Caminin minaresi Diyarbakır ve çevresinde başta olmak Ulu Cami olmak üzere birçok camide olduğu gibi kare biçimindedir, enine yer yer silmeler atılarak dikey görüntüsü zayıflatılmaya çalışılmıştır. İçkale'de surlara bitişik olan bu cami, Selçuklu tarzında olup minaresi ise Arap üslubunda yapılmıştır.

Caminin diğer özellikleri

Caminin doğusunda yer alan tek odalı medrese, batısındaki örtülü türbe ve hazire bölümü eklenti olup taş sıraları ana kitleye uydurulmaya çalışılmıştır. Helâlar, abdest alma bölümü, yazlık namazlık bölümü, çevre duvarı merdivenler buna bağlı olarak kapılar ve döşeme kaplamaları yakın dönemin inşaatlarıdır. En az değişen kesim harimin kıble yönüne ve doğuya bakan duvarlarıdır.

 Camide bulunan türbeler

Caminin en önemli özelliklerinden bir tanesi Diyarbakır'ın fethi sırasında şehit olan ve kimi kaynaklarda 25, kimi kaynaklarda ise 27 olarak belirtilen sahabelerinin mezarlarının bulunmasıdır. Hz. Süleyman Camisinde şehit düşen sahabeler dışında farklı türbeler olduğunu, caminin duvarındaki manzum kitabelerden ve bunun yanında mevcut bazı kaynaklarda anlıyoruz. Bu türbelerden ilki 1631-1633 yılları arasında Diyarbakır valiliğini yapmış olan Silahtar Murtaza Paşa'ya aittir. Diğerleri ise Osmanlı döneminde farklı zamanlarda valilere aittir. (M. Sıddık Bilge/Yunus Sırat – İLKHA)
















 

Bu haberler de ilginizi çekebilir