• DOLAR 32.504
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...
Batının işgal yöntemleri ve  İhvan Hareketinin doğuşu
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mustafa Karakaş / Doğruhaber / Araştırma/Analiz

EKONOMİK EROZYON

16.yy başında Mercidabık ve Ridaniye savaşları ile Osmanlı hâkimiyetine giren Mısır coğrafi konumundan dolayı tarih boyunca tacizlere uğramıştır. 1798 yılında uzun yıllar Osmanlı`nın müttefiki olan Fransızlar Mısır`ı işgal etmeye yeltenir. Rus ve İngiliz desteğinin yanı sıra Cezzar Ahmet Paşa`nın Akka kalesindeki muazzam direnişi Fransızların geri çekilmesini sağlamıştır. Osmanlının dağılma dönemine girdiği bu yıllarda Mısır`ı yöneten Hidivler merkezi otoriteden uzaklaşarak hızla Batı`ya yönelmişlerdi. 1869`da Süveyş Kanalı`nın açılması Hindistan`a giden yolun kısalması anlamına geldiği için batılılar(özellikle İngiltere) tam anlamıyla gözünü Mısır topraklarına dikmişti. Oldukça güçlü bir valiye dönüşen Mısır Hidivleri merkezi otorite ile ciddi sorunlar yaşarken ekonomik gelişimin arkasında Avrupa`dan alınan borç paralar vardı. Evet, imar faaliyetleri vardı fakat tüm yenilikler taşıma su ile yapılıyordu. Zaman içerisinde değirmenin duracağı belli idi. Zira 1872 tarihinde Mısır`ın geliri 9,5 milyon lira olduğu halde, 100 milyon liraya yaklaşan borçların  yıllık faizi 7,5 milyon lira tutuyordu. Borç alan zamanla emir alır kaidesi gereği Fransızlar ve İngilizler özerk eyaletin iç işlerine karışmaya başlar. Ülkenin en büyük projesi olan Süveyş kanalının yarı hissesi borçlardan dolayı İngilizlerin eline geçer. Yabancıların Mısır`a bu kadar borç vermesinin asıl nedeni de bu idi: Süveyş kanalına el koymak…

BATILILAR MISIR`DA

1878 yılında İngiltere ve Fransa Mısır`ın maliyesine de el koyunca zaten uzun yıllardır kültürel bir işgal ile uğraşan Mısır halkı uykudan silkinir. Arabi/Urabi Paşa liderliğinde İngiliz-Fransız emperyalizmine karşı ilk karşı koyuş başlar. “Mısır Mısırlılarındır” sloganları ile başlayan ve İngiliz- Fransız emperyalizmini hedef alan isyan kısmen başarılı olur. Mısır`ın maliyesini yöneten İngiliz ve Fransız nazırlar/bakanlar ülkeden kovulur. Bu durum karşısında her iki ülke özerk yönetimin başındaki Hidiv İsmail Paşa`ya bir ültimatom verir. İsmail Paşa sorunu hilafete getirtir ve Sultan Abdülhamit`ten çözüm ister. Abdülhamit Mısır`ı felaketin eşiğine getiren İsmail Paşa`yı görevden alır. Ancak yerine gelen Tevfik Paşa da İngilizler ile işbirliğinde bulunur. Osmanlının yaşadığı kültürel ve ekonomik çözülmenin aynısı Mısır`da da yaşanmaktadır. Hilafet merkezi yüksek askeri güçten yoksun olduğu için Mısır`ı diplomasi ile elde tutmaya çalışır. Abdülhamit`in diplomatik manevralarından olsa gerek Mısır onlarca yıl işgal altında kaldığı halde Osmanlı`dan resmiyette ayrılışı Lozan ile sağlanır

KUR-AN`SIZ MÜSLÜMAN PROJESİ

629 yılında Mute Savaşı ile başlayan İslâm-Haçlı çatışmasında İslâm dünyasında zaman zaman aktörler değişse de haçlılar hiçbir zaman ciddi bir başarı elde edemedi. Suriye, Filistin, Mısır topraklarının yanı sıra Anadolu da haçlı emperyalizminden temizlenerek İslâm diyarına dönüşen coğrafyalardı. Osmanlılar döneminde Müslüman ordular İtalya kıyılarından, Almanya`nın içlerine kadar yürümüşlerdi. Hilafetin kaldırılması ile başsız kalan Müslümanların dağılmayacağını farklı şekillerde de olsa direneceğini ön gören İngilizler, Müslümanların ana kaynakla yani Kur`anla bağlantısı kesilmeden zafere ulaşamayacaklarını kavramışlardı. Bu amaçla “ilk hedef Kur`ansız bir Müslüman toplumu oluşturmaktı.”

İngiltere`nin o dönem başbakanlarından olan William Ewart Gladstone, Mısır`da yükselen emperyalizm karşıtlığı hakkında parlamentoda oldukça ilginç bir konuşma yapmıştı. Elinde tuttuğu Kur`an-ı Kerim`i parlamenterlere gösteren Gladstone bir haçlı komutanı edasıyla şu sözleri söyler: “Bu kitap Müslümanların elinde kaldıkça ve Müslümanlar ona saygı gösterdikçe bizim bu ülkeye hâkim olmamız mümkün değildir. Tek çare, onları Kur`an`dan uzaklaştırmaktır.”

1881-1882 yılında başlayan İngiliz işgali sadece askeri yöntemlerle sürdürülmemişti.1936 yılına kadar süren işgal daha çok zihinseldi ve nesli hedef alan, onu İslâm`dan koparmaya yönelik manevralar taşıyordu. İşgal döneminde İngilizler bir yandan Arap ulusçuluğunu oluşturmaya çalışırken; diğer yandan Mısır halkını eski tarihini öğrenmeye, İslâm öncesi firavunlar dönemini tanımaya ve anlamaya sevk etti. İki boyutlu kültürel saldırıda hedeflerden biri “muassır medeniyyet” iken diğeri 5 bin yıl önce yaşanmış olan firavunluk çağının aslında Mısırlıların en parlak dönemi olduğu temasına dayanıyordu

DEVŞİRME/DÖNÜŞTÜRME FAALİYETLERİ

Emperyalizmin Kuran`sız, Peygamber`siz ama adı Müslüman bir toplum oluşturma projesi sadece Mısır`la sınırlı kalmadı. Bu proje çerçevesinde tüm İslâm dünyası önce kültürel sonra askeri saldırılara maruz kaldı. Müslümanların silah zoru ile teslim olmadığını anladıkları an içerden dönüştürme seçeneğini devreye soktular.

Dönüşme ve dönüştürme sadece silah zoru ile gerçekleşmedi.1917`de Çarlık Rusya`nın yıkılması ile sosyalizm karşıtı binlerce Rus İstanbul`a geldi. Zaten savaş halinin yaşandığı bu yıllarda Rusların giyim tarzı Osmanlı`daki elit tabakayı etkiledi. Batı hayranlığı ile yetişen bu kesim Rus tarzı giyimle beraber çarşafı küçümsemeye ve dışlamaya başladı. İslâm`ın 1300 yıllık giyim-kuşam, ticaret ahlakı, davranış modeli, sosyal hayattaki yeri dışlanmaya başlamıştı. Göç dalgası hilafet merkezindeki İstanbul eşrafını bir kez daha batının kucağına savurdu. Bu dönemde barlar açılmaya Müslüman kadınlar plaja koşmaya başladı. İşgal askerleri ve Ruslar 5 yıla yakın işgal altında olan başkent İstanbul`da fuhşun ve kumarın yerleşmesinin en büyük müsebbipleridir. Osmanlının son dönemlerinin yaşadığı sürecin bir benzeri Mısır`da da yaşanıyordu.

Şüphesiz dönüştürmenin, diğer bir ifade ile yoldan saptırmanın en etkili yollarından biri de devşirme oldu. Batıda eğitim alan İslâm dünyasının zeki çocukları kısa sürede devşirildi ve Müslümanlara karşı “bizler ıslah edicileriz” söylemleri ile yıpratma faaliyetlerine geçildi. Müslüman isimli devşirmeler yaptıkları ıslahat ve reformlarla! Haçlıların 1096`da başlattıkları seferlerin en zehirlisini düzenlemiş ve büyük oranda başarılı olmuşlardı.

HASAN EL BENNA ve İHVAN  HAREKETİNİN DOĞMASI

Mısır`da batının gerçekleştirdiği kültürel kuşatmaya karşı İslâm dünyasında en etkili çaba Hasan el Benna tarafından gerçekleştirilmiştir. 1906 yılında Mısır`ın Mahmudiye kentinde doğan Hasan el-Benna, henüz 22 yaşında iken 6 arkadaşı ile birlikte emperyalizmin ülkede gerçekleştirdiği çözülmeye karşı koymak için harekete geçer.

İhvan hareketinin nasıl kurulduğunu anlamak için Üstad el Benna`nın görev yaptığı İsmailiye şehrinin; genelde ise İslâm dünyasının ne halde olduğunu bilmek gerekir.

İsmailiye`de halkın çoğu bir İngiliz şirketi olan Su Veys`te işçiydi. Fakir halk burada İngilizler tarafından aşağılanıyor, köle muamelesine uğruyordu.

Hilafet dağıtılmış, İslâm yurtları birer birer işgale uğramış, namus payimal edilmişti. Müslümanlar tüm cephelerde birer birer yeniliyor, onurları ayaklar altına alınıyordu. İslâm`ın hukuk düzeni rafa kaldırılmış, tesettür hafife alınıyor, tesettürsüzlüğün propagandası yapılıyor, Allah`ın haram kıldığı tüm fiiller (içki-kumar-zina-faiz) toplumda yaygınlaştırılıyordu. İşin en acı yönlerinden biri ise İslâm yurtlarında medya,(bilgi ve haber kaynağı) haçlı birliklerinin öncü kuvveti gibi hareket etmekteydi.

İslâm dünyasının bu kadar çaresiz ve zelil olduğu bir dönemde, Hasan el Benna Müslüman Kardeşler Hareketinin temellerini attığında tarih 1928 yılını gösteriyordu

Haftaya Hasan el Benna ve Müslüman Kardeşler Teşkilatı…

Bu haberler de ilginizi çekebilir