Yaşanan şiddet olaylarının her geçen gün artması halkı canından bezdirdi. Diyarbakır`da hemen hemen her sokakta açılmamak üzere kapanan kepenkler ve her binada en az bir satılık daire ilanı, içler acısı tabloyu gözler önüne seriyor.

Yaşadıkları sıkıntıları İlke Haber Ajans`ına anlatan halk, kimsenin kendilerine sahip çıkmadığına vurgu yaparak artık Allah`tan başka güvenecekleri kimsenin kalmadığını söyledi.

Yaşanan olaylardan dolayı çok sıkıntı çektiklerini söyleyen Faris Akçakaya, iş imkânları olmadığı için kiminin evini sattığını kiminin de iş yerlerini kapatıp memleketini terk ederek daha rahat yaşayabilecekleri yerlere göç ettiğinin altını çizdi.

Memleketin de insanının da şiddet olaylarını hak etmediğini ifade eden Akçakaya, “Başkalarının oyununa gelmeyelim. Birbirimizi Allah için sevelim. Dünya, hepimize yetecek kadar büyük. Hepimiz bir gün öleceğiz. Bu dünya kimseye kalmaz. Dünya için birbirimizi kırmaya, yıpratmaya, bitirmeye değmez. Çoluk çocuğumuz bizden ekmek bekliyor. Kimin umurunda. Kim bize yanıyor. Başkalarının oyununa alet oluyoruz. Başkalarının oyununa geliyoruz. Yüzyıllarca beraber yaşamışız. Bundan sonra neden yaşamayalım.” diyerek duygularını anlattı.

“Herkes tok olursa, kimse kimseden rahatsız olmaz”

10 seneden beri lastikçilik işi ile meşgul olduğunu belirten Ali Dayı, işi iyi gitmediği için 2 aydan beri kirasını ödeyemediğini belirtti.

Hırsızlığın, katliamın, intiharın ve benzeri olayların olmaması için bölgede iş sahası ve insanların evine ekmek götürebilecekleri imkanların olması gerektiğini söyleyen Ali Dayı, “Her şey ‘İş`te bitiyor. Herkes tok olursa, kimse kimseden rahatsız olmaz. Kimse göç etmez.” diyerek sorunların çözümüne yönelik tavsiyede bulundu.

Yatırımcı korkuyor

Güneydoğuda huzurun olmadığını söyleyen Ali Dayı, insanların daha rahat bir yaşam ve daha iyi iş imkanları bulmak için batıya gittiklerini söyledi.

Yatırımcının korktuğu için Güneydoğu yerine Batıyı tercih ettiğini belirten Ali Dayı, “Eğer bölgede güzel olanaklar olsaydı, çocuklarım neden batıya gidip iş peşinde koşardı. 4 tane çocuğumu bölgede iş olmadığı için İstanbul`a gönderdim. Eğer burada imkan olsaydı, çocuklarımın ne işi vardı Batıda. Buradan ta Karadeniz bölgesine fındık işçisi olarak, gittik. Orada yaşayanlara 40 TL, buradan gidenlere ise 30 TL, ödüyorlardı.” ifadelerini kullandı.

“Diyarbakır`ın toprağı bereketli ve zengindir ancak bunu bozuyorlar”

Diyarbakır`ın toprağının bereketli ve zengin olduğunu ifade eden Ali Dayı, 480 civarında şehit sahabenin olduğunu, bölgenin herkesi doyurabilecek potansiyeli olduğunu ancak birilerinin bu güzellikleri bozarak ortamı gergin yaptığını ve insanların can güvenliğini tehlikeye attıklarını söyledi.

Dedesinin Çanakkale şehidi olduğunun altını çizen Ali Dayı, “Dedem Çanakkale`ye 4 ayda gidiyordu. Yine 4 ayda geliyordu. Ne oldu da bu hale geldik. Bu bayrak hepimizindir. Kimsenin şahsi malı değildir. Dedem ve dedemin dedesi de Allah için, toprağı ve milleti için gittiler.” dedi.

“Para değerli, insan hayatı ise ucuz olmaya başladı”

Suriye`nin halinden ders ve ibret almak gerektiğine dikkat çeken Kenan Kayır, yaşadığı ülkede paranın değerli, insan hayatının ise ucuz olmaya başladığını belirterek “Herkesin sorumluluk alması gerekir ancak kimse sorumluluk almıyor. O halde bu sorunlar nasıl çözülecek. Herkes, ‘Ben` derse Avrupa`ya göre nasıl ilerleyeceğiz.” sorusunu sordu.

“Halkı çaresizliğe sürüklemeye çalışıyorlar”

Halkın temsilcisi olduğunu iddia edenlerin halkın temsilcisi olmadıklarının altını çizen Ferdi Şanlı, halkın tek başına bugün perişan halde olduğunu, ekmeğinin derdine düştüğünü ve can güvenliğini sağlama peşinde olduğunu söyledi.

Kepenk kapatmaların ve son olayların kendilerini bitirdiğini belirten Şanlı, “Halkı çaresizliğe sürüklemeye çalışıyorlar. Eskiden devlet, bugün ise yerel yönetimler insanları zor durumda bırakıyor. Diyarbakır eskiden göç alan bölgeydi, şimdi ise göç veren bölge haline geldi.” şeklinde konuştu.

“Bütün Müslümanlar kardeştir”

Bütün Müslümanların kardeş olduğunu söyleyen Esnaf Abdurrezzak Aktaylı, insanların bugün olaylardan korktuğu için iş yerini kapattığını ya da evini satıp daha güvenli yerlere gittiğini belirtti.

Fakir fukaranın ezildiğine dikkat çeken Aktaylı, işlerinin durgun olduğunu dile getirerek, "İş yerim kira olsaydı şimdiye kadar iflas etmiş olabilirdim." ifadelerini kullandı.

“STK`lar devreye girmeli”

Olaylarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Diyarbakır Emlak Komisyoncuları ve Müşavirleri Derneği Başkanı Mustafa Koç ise hiç kimsenin kendi isteğiyle evini satmadığını ancak buna mecbur bırakıldığının altını çizdi.

İmkânları geniş olanların evini satıp batıya gittiklerine dikkat çeken Koç, fakir ve imkânı olmayanların bu tür sıkıntılara katlanmak zorunda kaldıklarını ifade ederek, “Buralardan gitmek çözüm olmadığı gibi kalmak da meseledir. Yatırım yapmak isteyenlerde kararlarından vazgeçiyor. Diyarbakır`dan dışarıya yapılan göçe engel olmak için STK`ların elbirliği ile geniş bir program yapması ve bölgeyi sakinleştirmek için bir çözüm üretmeleri gerekiyor.” diye konuştu.

Koç, “Durumun bu şekilde gitmesi halinde en büyük sıkıntıları çekecek olan kiracılardır. Yakında asgari ücretle çalışan vatandaş ev bulamaz hale gelebilir. Bölge sıkıntıları atlatmaz ise ne ithalat ne de ihracat yapılır. Dolayısıyla iş olmadığından işçiler işten zorunda kalır ve buda beraberinde işsizliği getirir. İnşaat yatırımı yapan müteahhitler, yaşanan çatışmalardan dolayı pişmanlık içerisindeler.” açıklamalarında bulundu.  (M. Sıddık Bilge/Yunus Sırat - İLKHA)