Bir Gül Vardı!
Bir gün vardı! O gün her zamanki gibi ‘`hakka çağıran radyo`` açık idi. Amed`in çiseleyerek yağan yağmurunu dile getirmeye çalışıyordu sunucu.
‘’Bu yağmur rahmettir. Allah’ın merhametinin ve adaletinin bir işaretidir.’’ Diyordu. Sunucu coşkulu, dinleyici coşkulu, neler olduğunu anlamadığımız halde biz de coşkuluyduk. İlhami Amcanın telefondaki sesinden dolayı coşkuluyduk. Tekbir seslerini duymuştuk ya nasıl duralım yerimizde! ‘’Tekbiir!!’’ diyordu İlhami Amca . Gür bir sesle cevap veriyordu sunucu ‘’Allah-u Ekber!!!’’ … Evet ‘’Allah-u Ekber’’ Allah en büyüktür.’’ O’’nun her şeye gücü yeter….
Bir gün vardı!
O gün şükür günüydü. ‘’Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.’’ ayetinin idrak edildiği gündü . Allah’ın ‘’Kün’’ dediği gündü . Olmaması mümkün değildi. ‘’O’’ istemişti, gerçekleşmemesi imkansızdı. O gün Allah’ın adaletinin tecellisini en derin şekliyle kavradığımız gündü. O gün Aziz Yusuflar’ın tutsaklıklarının bittiği gündü. Asrın Muhammediler’inin, Ebu Cehillere karşı zaferlerini ilan ettikleri gündü. Tarih tekerrür etmişti o gün . Onları esaretten kurtarıp, azad eden Rabb’lerine karşı ahdlerini yeniledikleri gündü…
Bir de, bir gül vardı!
Bir gül vardı ki, o gül’ün kalbi buruktu. On üç senedir babasının kokusunu doyasıya içine çekemeyen, daha onbeşinde olan açılmamış bir gül vardı. Ama o gülün burukluğu babasına kavuşamamaktan değildi. Dayısının o gün , o gülü bırakıp gitmesindendi hüznü. Dayısı götürseydi onu zindan bahadırlarını karşılamaya; babasının kokusunu en yakın mesafeden hissedecekti belki de. Belki, babasının selamını alabilecekti zindan arkadaşlarından .
Ey gül!
Üzülme ve mahzun olma! Sizin kavuşmanız Havz-ı Kevser’in başında olsun, Rabbinin eşsiz cennetinde çek içine doyasıya kokusunu daha güzel değil mi? Hiçbir hain elin ayırmaya gücünün yetmeyeceği günde dinsin hasretin ve ebedi olsun! Bir gün gelecek ki; o kapıya ‘’Aziz’’ babanı karşılamak için de gideceksin. İçinde ne bir hüzün ne de en ufak bir kırgınlık kalacak. Sendeki hüzün, yerini tarifi imkansız bir coşkuya bırakacak bizim gibi! Ve o gün hiç şükretmediğin kadar şükredeceksin seni yaradana…
Ey gül! Bil ki!
O Aziz Dava Erleri , ‘’O’’ na dayandı , ‘’O’’ na güvendi. Bekledi, sabretti ve hep şükretti. Bütün sıkıntılarını yalnız ‘’O’’ na arzetti. Çünkü ‘’O’’ en iyi dinleyicidir. Sıratı-l Mustakim ‘ i ‘’O’’ ndan öğrendi , ’’ O’’ en doğru yolu gösterendir. O Erler ki, Muin olandan istedi hep. Çünkü biliyorlardı ; ‘’Hasbunallah ni’mel wekil, ni’mel mewla we ni’men – nasir! ‘’ (Allah bize yeter, ‘’O’’ ne güzel vekildir.)
Sümeyra Rübeyye / Batman - Yaş: 20
Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.
Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfayı geçmesin. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.