• DOLAR 32.588
  • EURO 34.856
  • ALTIN 2491.829
  • ...
Günümüzde Müslümanlar
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Geçmiş nesilde ciddi manada bir ilim yoktu belki ama samimiyet vardı, ihlas vardı..
Herşeyden önemlisi bilgi kirliliğiyle kirlenmemiş bir anlayış vardı..
O zamanlar kardeşlerimiz bildiğiyle amel etmede çok daha cesur ve atılgandılar,
kalpler vesveselerle ve şüphelerle meşgul değildi.
Onun için öğrendiğini hemen amele geçirme isteği mevcuttu...
işte bunun adı samimiyetti.
Bunun adı ihlastı.

Daha sonra fikir akımları ve değişik düşünceler, güzel ilmi bilgilerin yanında birde
kafa karıştırıcı bilgi kirliliği girince, beyinler artık zamanını bu işlerle meşgul
edince, araya nifak ve vb. nefsi hisler karışınca, samimiyette, ihlasda bozulmaya
başladı.
Bu başlama hayatın tüm alanlarında etkisini gösterdi...
Sosyal hayatada sirayet edince, ilk olarak aile hayatında fikir çatışması ve daha
sonra arkadaşlık ve Sıla-i Rahimde kopmalar başladı...
Ve en acısı da Vahdet’in olmayışının acı faturası!
Bize ne oldu böyle?!..
Nedir bu tefrika illeti?!.
Yok mu ALLAH için vahdet’e öncülük, önderlik edecek!?.
Yani biz daha önce böyle değildik..
Bölük, pörçük, dağınık, birbirine düşman bir topluluk değildik.
İşte günümüzdeki tablo belki de bunun eseridir, tabi daha çok sebepler olsa da bence en önemli sebep Vahdet bilincinden uzaklaşmak olmuştur...

Bir başka açıdan da bakmak gerekirse, biraz daha derine inersek, Asr-ı Saadet
döneminde, o çile ve işkenceler döneminde Müslümanların gayesi asla dünyalık bir mal
edinme ve o yönde bir gayret ve çalışma olmamıştır ki o şartlarda Müslümanları
meşgul eden tek şey Allah`ın dinini hakim kılmak, onun rızasını kazanmaktı..
Çünkü o şartlarda bedeni işkenceler ve psikolojik baskılar Müslümanlara başka
hayalleri kurmaya fırsat tanımıyordu...
Gündem çile, arayış ise dünyalık değil, Davanın selameti idi...
Gündem cihad ve davayı ileri boyutlara taşıma gayreti idi.
Hayatları iman ve sonrasında mücadeleden ibaretti..
Mücadele şartları dünyalık hisleri ve arzulara gem vurmuştu..
Bu nedenle ihlas zirvedeydi ve samimiyet hayatın her alanında olduğu gibi aile
Hayatında da hakimdi.
Çünkü dil ile ikrar olan her kelime kalben tastiklenip hayatın her alanında,
yaşantılarında hakim olmuştu...
Ne yazık ki günümüze baktığımızda istisnalar olsa da duraklama ve gevşeme dönemi başlamıştır....
Duraklama ve gevşeme dönemi, müminin tehlikede olduğu bir dönemdir..
Çünkü artık nefsi ile başbaşadır ve en önemli mücadelede nefis ile olan mücadeleydi.
Çünkü bundan galip olan bir daha yıkılmayacaktı, tökezlemeyecekti...

İnanılan değerler, inanan kimseden özveri ve bedel ister. İnandığını iddia eden her fert, inandığı değerler uğrunda maddi, manevi, bedeni, fikri ve zamani olarak özveride bulunup bir bedel ödemedikçe İslami mücadelesinde, inancında ve iman iddiasında samimi olamaz. Çünkü iman iddiası, ancak pratikle (salih amel) ortaya konulduğu zaman bir anlam ifade eder.

Malesef bir çoğumuz Dünyanın geçici lezzetine kanarak hem kendimizi hem ailemizi
şeytanın ve nefsin tuzaklarına karşı sipersiz bıraktık.
Haz ve Lezzetleri bıçak gibi kesen ölümü hatırdan çıkardık...
Böyle oluncada gelen nefsi saldırılara çok çabuk teslim olduk...
Aslında özümüzden taviz vermeden, ilkelerden sapmadan yürüyebilseydik,
yokuşlardada, rampalardada dengeli olabilseydik, yıkılmazdık..

Ama yıkıldık, gevşedik, tökezledik..
Davayı, gayeyi unuttuk..
En önemlisi kendimizi, varoluş gayemizi, Allah`ın yeryüzünde seçilmiş Halifesi
olduğumuzu unuttuk...

Rabbim bizleri, sorumluluk sahibi kullarından eylesin..

 

Şehide Meryem Koca / Diyarbakır – Yaş: 26

 

Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.

Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfayı geçmesin. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir