Başörtüsü yasağı çıkarılan yönetmelikler ve şifai söylemlerle yumuşatılırken yasağın kanunlarla ortadan kaldırılmaması ve güvence altına alınmaması yasakçıları cesaretlendiriyor. Bazı üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağı yönetmeliklerin ve şifai söylemlerin bir işe yaramadığını gösteriyor.


GAZİ’DE YASAK DEVAM EDİYOR
Hukuksuz başörtüsü yasağı üniversitelerde sadece uygulanmıyor. Yaptırım içerikli herhangi bir yasal düzenleme olmadığı için yasağı uygulayan yerlerde var. Adete, “Ne söylerseniz söyleyin biz yasak der ve uygularız” şeklinde bir anlayışla yaklaşan öğretim üyeleri yasakçı tavırlarını devam ettiriyor. Bunların başında da Gazi üniversitesi geliyor.


ÖĞRENCİLER DERSTEN ATILDI
Gazi Üniversitesi (G.Ü.) Mesleki Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü’nde Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatma Tezel Şahin geçtiğimiz günlerde iki başörtülü öğrenciyi zor kullanarak uygulamalı dersten attı. G.Ü. Mesleki Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü 3. Sınıf Öğrencileri Sümeyye Kaya ve Ayşenur Gündüz, yaşadıkları olayı şöyle anlattılar, “Beden Eğitimi ve Oyun Öğretimi dersi uygulaması için 2 Kasım’da Gazi Üniversitesi Anaokulu’na gittik. Yrd. Doç. Dr. Fatma Tezel Şahin, başörtülü olduğumuz gerekçesiyle uygulamalı derse giremeyeceğimizi söyledi. Başörtümüzü çıkarmayacağımızı söyleyince bizi anaokulunun Müdiresi Bilge Koçak’a yönlendirdi. Görüştüğümüz Müdire Koçak ise, ‘Sınıfa bu şekilde girerseniz güvenlikçileri çağırıp dışarı attırırım’ dedi"


TEHDİT, HAKARET VE ZORBALIK
O gün derse giremediklerini anlatan Kaya, 16 Kasım tarihinde ikinci uygulama dersi için tekrar anaokuluna gittiklerini belirterek, “Okul idaresi ve Fatma hanım yine bize engel olmak istediler. Fatma Hanım, arkadaşım Ayşenur Gündüz’ü arkasından kapıya doğru iteleyerek, ‘çıkın gidin, yormayın beni `diye bağırdı. Dekan yardımcısı ile görüştüklerini, onun da sınıfa başörtülü girilemeyeceğini söylediğini iddia etti. Ancak biz ders saatinde 5 yaş sınıfına girdik; fakat Fatma Tezel Şahin yine peşimizi bırakmadı; arkamızdan sınıfa gelerek sınıfı terk etmemizi istedi. Çıkmak istemeyince beni kollarımdan tutarak itelemeye başladı. Bütün bunlar küçücük anaokulu çocuklarının gözlerinin önünde oldu. Biz çıkmayı kabul etmeyince, ‘Bu şekilde yaparsanız uygulamanızı kabul etmeyeceğim’ diye tehdit etti. Bütün bunlara o sırada koridorda olan personel ve diğer öğrenci arkadaşlar da şahit oldu” diye anlattı.

Yasak devam ediyor
Mazlum`der İstanbul Şubesi, ilköğretimde başörtüsü yasağı ile ilgili mağdur öğrenci ve aileleriyle bir basın toplantısı düzenledi. İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar, başörtüsü yasağının ortadan kaldırıldığı algısının oluşturulmaya çalışıldığını ancak bu yasağın devam ettiğini söyledi. “Başörtüsüne her alanda özgürlük talebi insan hakları talebi olarak önümüzde durmaktadır” diyen Sarıyaşar, başörtüsü söz konusu olunca hizmet alanlar ve verenler gibi bir ayrım yapıldığını, sanki sadece hizmet alanlar için başörtüsü serbest olduğunda bir özgürlükten bahşedilmiş gibi davranıldığını belirtti.

İKNA ODALARINA ALINIYORLAR

Mazlum`der İstanbul Şubesi Hukuk Koordinatörü Avukat Arife Gökkaya Dinç ise okullar açıldığından beri okula başörtüsüyle gitmek isteyen öğrencilerin alıkonulduğu, ikna odalarına alındığı, tecrit edildiğini, hakarete maruz kaldığını söyleyerek üstü örtülmeye çalışılan ciddi mağduriyetler yaşandığını ifade etti.

HEM SÜRGÜN HEM BASKI

Gökkaya’nın konuşmasından sonra ilköğretimde başörtüsü taktığı için sıkıntı yaşayan öğrencilerden biri “Bizi sınıfa alsalar bile teneffüse arkadaşlarımızla birlikte çıkarmazlardı, ayrı odalara alıp peruk takmamız için baskı yaparlardı. Daha sonra da okuldan sürgün edildim ancak bu okulda da aynı sıkıntıları yaşadım” dedi.

Daha sonra konuşan Osman Seçen ise Sultangazi İsmetpaşa İ.Ö.O.’nda eğitim gören 3 kızı olduğunu, başörtüsü taktıkları için okula alınmadıklarını, kendisine okul idaresi tarafından kızlarının hangi gerekçe ile okula alınmadıklarına dair yazılı bir belge verilmesi taleplerinin ise reddedildiğini söyledi.

BAŞÖRTÜSÜ TAKMAK KÖTÜ DAVRANIŞMIŞ

Açıklamada Cüneyt Sarıyaşar Sultangazi Kaymakamlığı’ndan Osman Seçen’e gönderilen yazıyı da paylaştı. Yazıda ‘öğrencilerde görülen olumsuz davranışların olumlu hale getirilmesinde, yanlış davranışların farkına varılmasını sağlamak ve doğruyu kavramalarına yardımcı olmak sebebiyle ikna edilmeye çalışmak söz konusudur’ ifadelerine yer veriliyor. Sarıyaşar “Ne zamandır insanların inançlarına göre yaşamaları olumsuz davranış ve doğruyu kavrayamamak olarak adlandırılıyor? Bu bir rezilliktir. Biz bunu tarihe bir kayıt olarak düşüyoruz ve diyoruz ki: İkna odaları bitmedi, devam ediyor, hem de ilköğretimde devam ediyor”.