• DOLAR 32.319
  • EURO 35.11
  • ALTIN 2299.719
  • ...
Tarihin en büyük imparatorluğu küresellik
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İnsanlık tarihi, faaliyetleriyle derin izler bırakan nice devletle kayıtlıdır. Bu etkin güçler bazen Firavun-Hamurabi Hannibal gibi sembol isimler üzerinden, bazen de Helen-Roma-Pers-Tang(Çin imp).... gibi kavmi kurumların gölgesinden hareketle dünyaya nizam vermeye çalışmışlardır.

Neredeyse iki yüzyılda, farklı bir yapının ortaya çıkarak insanlık üzerinde söz sahibi olmaya çalışması da ancak ‘Sünnetüllah` olarak adlandırılabilir.

Dünya halkları üzerinde tesirler gösteren büyük imparatorluklar birer birer tarihin sayfalarına gömüldüler. “Devletler de insanlar gibidir. Doğar, büyür ve ölürler.” (ibn Haldun)

Zeval bulunmaz denilen Helen(büyük iskenderin imp) Roma`nın bir eyaleti haline geldi. Gelmiş geçmiş en büyük ve en uygun imparatorluk denilen Roma önce yağmalandı sonra ikiye bölündü, bugün yerinde yeller esmekte. Aynı şekilde, güçlü ordular ve kudretli komutanlar Hunları, Vikingleri, Emevileri, Abbasileri, Selçukluları, Osmanlıyı ebediyete taşıyamadı- yaşatamadı. “üzerinde güneşin batmadığı imparatorluk” olduğu söylenen büyük Britanya imp. Bugün üzerinde güneşin doğmadığı küçük bir adaya hapsolmuş durumda.

Son iki yüz yıldır dünya siyasetine yön veren Greko-Latin-anglo Saxon batı aklının başat unsuru haline gelen ABD özellikle II. Dünya Savaş`ından sonra tüm dengeleri alt üst edecek yeni bir silahı tedavüle koydu. Bu zannedildiğinin aksine nükleer silah değildi. Adım adım uygulamaya konan, sabırla ilmek ilmek, dokunan bu silahın adı Küreselleşme vakası idi.

“Birleşik devletleri Roma imparatorluğu ile kıyaslayıp ona benzetirler. Askeri güç üzerinden yapılan bu benzetme doğru değildir. ABD`nin en büyük gücü küreselleşmedir... (Henry Kissinger-Diplomasi)

ABD`nin mevcut askeri kapasitesi dudak uçuklatan cinstendir. Aynı anda birkaç “Bölgesel Güç” merkeziyle baş edebilecek, kadar donanımlı bir altyapıya sahiptir.

-operasyonel savaş uçağı 3700

-savaş gemisi sayısı 273

-nükleer başlıklı füze sayısı 9400

-delta force sayısı 25-30 bin arası (öyle ki bunlar yerkürenin dört bir yanında suikast-sabotaj..... Besin halkasından çıkarma(!) icraatlarını yürütürler.)

-420 bin kişilik Kara kuvvetleri (Deniz piyadeleri dahil) ve 315 bin kişilik Hava kuvvetleri ile en büyük profesyonel ordu olma özelliğini korurken, kovansiyonel birikimlerinin total sayısı bilinmemektedir.

-FBI, CIA, NSA, MI(Military İntelligence).... gibi istihbarat yapılanmalarının totaldeki bütçesi askeri harcamalarını aratmayacak boyutlardadır.

-Wall Street ile dünya borsalarına tahakkümü ve Silikon vadisi ile teknoloji devlerine üstünlüğü elan sürmektedir.

-Eğitim-  Bilim ve sanatta da öncülüğünü korumaktadır.

Tüm bu bileşkeden dehşete kapılmamak imkânsız görünse de Amerika`nın insanlığa ve hususen de İslam`a karşı oluşturduğu en büyük tehdit Küreselleşme(Globalization-evrensellik) olgusuyla gerçekleştirmeye çalıştığı Olimpus Dağı tanrılarının figürlerinin bandırılmış seküler Hıristiyanlık anlayışıdır.

“Batı dünyası: Yunan aklı, Roma nizamı ve Hıristiyan ahlakından müteşekkildir.” (N.F.K) ABD`nin askeri/despotik kapasitesi bu üç sac ayağının “Roma Nizamı” kısmını oluşturur. Ve ila nihaye yerini başka bir güce bırakacaktır. Ancak Yunan aklı ve inancıyla şirk bulaşan Hıristiyanlık ahlakını şimdiye kadar hiçbir Devlet`in/örgütlenmenin yapamadığı kadar başarıyla tüm Dünyaya taşımayı ve bulaştırmayı başarmıştır.

Şüphesiz bu başarılarının altında yatan en büyük sebep iletişim sektöründe çığır açan teknolojik devrimlerdir. Bu iletişim ve medya tekno-devrimlerinin merkez üssü ABD (Hollywood-L.A) olmuş ve Amerika dış politikadaki yayılmacı ve dizayn edici pratiğine paralel olarak bu sektörü sonuna kadar desteklemiştir. Öyle ki Hollywood mu pentagonun emrinde, Pentagon mu onun emrinde? Şeklinde sorular sorulmuş, tartışmalar yapılmıştır.

Her ne kadar bu iki unsur ABD`yi var kılan temel güçler olsalar da iletişim sektörüne özellikle Hollywood film/dizi/müzik endüstrisi ağırlığını hissettirmektedir. Nasıl mı? En basit şekliyle: ABD ordusu bugün 52 ülkede operasyonel olarak aktif durumdadır. Diğer ülkeler üzerinde ise siyasi- ekonomik,  avantajlarıyla etkin olmaya çalışmaktadır. Ancak ABD`nin iletişim kanadı yani kültürünü ve yaşam tarzını taşıyan ana unsur ise bugün yeryüzünde girilmedik ev bırakmamıştır.

ABD bu başarısını elbette ki küreselleşmeye borçludur. Küreselleşme kavramı içerisinde her inanç ve toplum için çeşitli menfaatler barındırsa da yaşanan realite de bu gelişmeden kahir ekseriyetle ABD ve AB`nin kazançlı çıktıkları görülür.

Küreselleşme kavramında bir konsensüs sağlanamasa da yaşanan günlük vakıa entellektüel tariflerin ötesine geçmiştir.

“Olgu ve kavramların yer küre boyutunda ele alınması, irdelenmesi, değerlendirilmesi” (Kumbasar)

“Hangi alanda olursa olsun ekonomiden sanata bilimden iletişime herhangi bir çalışmada üretimde, yapılarda, dünya çapında gerçekliği, ağırlığı, öncülüğü olan normların ölçülerin dikkate alınması veya etkili hale gelmesi, benimsenmesi, dünyaya açılarak yerelliğin, ulusallığın reddedilmeksizin dışına çıkılması evrensellikle bağdaştırılması, birleştirilmesidir.” (Güvenç)

M. Mcluhan`ın “Global Köy” benzetmesinin ardından Giddesin`in “Küreselleşmeyi modernizmin uzamında ele alması”.... ABD`nin Dünya sisteminin dümeninde bulunmayı (her zaman ki sakat anlatımla) ebedileştirme çabası olarak yorumlanabilir.

Hiç şüphesiz “İnsanlık tarihi`nin bir yol kazası olan batı`nın” (H. Nasr) ilk küreselleşme hareketi değildir. Bu “ilki (1490 coğrafi keşifler) ikincisi (1890 Ağır sanayi) ve üçüncüsü (1970 teknoloji devrimi)” (Baskın oran) Batı her defasında sahip olduğu değerleri diğer coğrafyalara taşımaya çalışsa da ABD öncülüğündeki bu son küreselleşme hareketi olarak bir yaşam tarzı ve “Kültürel Hormonizasyon”  işlevi gördüğü için kalıcı etkiler bırakmaktadır. Uluslararası sisteme (Batı Ekolüne) entegre olan her toplum hızla asimile edilmekte ve kültürde- ahlakta- düşüncede mimaride-fobide-hobide-sanatta-eğitim ve akademide- teknolojide-modada... kısaca hayatın her alanında tektipleşen Amerikanvari bir insan prototipi şekillenmektedir.

Uluslararası Halkla ilişkiler uzmanları yani küresel iletişimciler ordusu dünün filozoflarının yerini almıştır. Bu toplum mühendisleri de aynen filozoflar gibi bir çeşit dizayna soyunarak öngördükleri modelin içerdiği değerleri –ilkeleri- kurumları iletişim endüstrisi üzerinden zevklere ve akla göndermede bulunarak evrensellik etiketi ile sunarlar. Ve şüphesiz bu ordu, Pentagon ve benzerlerinden çok daha güçlü ve etkilidir.

Bunların eliyle sermaye vatansızlaştırılmış, haber ve bilgi kaynaklarının destantralizasyon (ademi merkeziyetçilikle) siyasi erkin denetimi azaltılarak tekno-ulus devletlerin gücü zayıflatılıp küreselleşmeye yönelik kaotik yaklaşımlara uygun zemin hazırlanmıştır.

Ülkelerin kültürel dinamiklerini gösteren kültür haritaları çıkarılarak “Küresel düşün, yerel hareket et!” prensibiyle toplumların kılcal damarlarına batının acı zehri zerkedilmiştir.

Kontrollerindeki gücün farkında olan ABD`li Evangelistlerin mağrurane bir şekilde: “(Hz) İsa`nın elinde tv (Hollywood) olsaydı, havarilere ve mucizelere ihtiyacı olmazdı” diyecek kadar ileri gitmişlerdir.

Hülasa:

Vakıaya “Devekuşu Sendromuyla” yaklaşmanın bir mantığı yoktur. Teknolojiyi bidat ilan etmek veya iletişim araçlarını yasaklayıp men etmenin İslami bir açıklaması olmadığı gibi “Yasaklar Celbecidir!” düsturuna binaen, insanların bu araçların zararlarından daha fazla etkilenmelerine yol açacağı kesindir.

Yapılması gereken: Kur`an ve Sünnet-i Seniyye ışığında kendi yaşam formunu pratize etmektir.

“Bir kavme benzeyen onlardandır!” hadisi şerifini ve Rasulullah`ın Medine`de yeni bir toplum inşası için gösterdiği gayretleri dikkate alarak İslami Camiaların küreselleşen seküler yaşam tarzına sahip toplumdan etkilenme yerine, sünneti Rasullullah çizgisinde birlik görüntüsü vermeleri ve toplumu İslami yaşama doğru dönüştürmeye çalışmaları gerekmektedir.

“Hayat Harekettir!” durağanlığı kabul etmez. Müslüman etkileyen değilse etkilenen olacaktır. Bu da vahyin temel değerlerine aykırıdır.

Öyleyse bu postmodernist yaşam tarzı, İslam ile ya ıslah edilmeli ya itlaf edilmelidir.

-Fiemanillah- 

FARUK KUZU
2 NO`LU F TİPİ – KANDIRA

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir