• DOLAR 32.51
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...
Sivas mağdurları sahte şahitlerle cezalandırıldı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

22 yıl önce üzerinde derin izler taşıyan ve üzerindeki sis perdesinin hala aralanmadığı Sivas`taki Madımak Oteli yangınında hayatını kaybedenler için anma törenleri düzenlenirken bu olaydaki şaibeler hala giderilmiş değil. Olayları organize edenlerin ortaya çıkarılmak istenmediği bu olayda ildeki dindar insanların delilsiz bir şekilde hukuk cinayetine maruz kalması akıllarda soru işareti bıraktı.

Geçen bunca zamana rağmen failleri bulunmayan Madımak Oteli yangın olayının derin devlet tarafından önceden hazırlanmış bir kumpas olduğunu belirten Araştırmacı-Yazar Av. Emin Güneş, olayın hemen ardından tutuklanan dindar insanlara yönelik işlenen hukuk cinayetinin; Mısır`da toplu infaz kararı veren düzmece Sisi cuntasının mahkemelerine benzediğini söyledi.

Madımak Oteli hadisesinin emsalleriyle birebir örtüştüğünü ifade eden Güneş, “Görünürde İslam`a ve peygambere hakaret eden Aziz Nesin`e yönelik duyulan öfke sonucu spontane gelişen bir olay olarak görülüyor. Halbuki bu olay iyice araştırıldığında daha önce Osmanlı sınırları içerisinde yaşayan Nakşibendi tarikatına yönelik yapılan kumpaslara çok benziyor.” şeklinde konuştu.

Bu kumpasla Sivas`ta başarılı çalışmalara imza atan bazı dindar insanların ortadan kaldırılmasının hedeflendiğini belirten Güneş, ortaya konulan bu kumpasla hem Sünnilerin hem de Alevilerin mağdur edildiğini söyledi.

Bu olayın sorumlusu olarak İslami kesimi göstermek doğru değil

Bazı siyasilerin açıklamalarında bu olayın sorumlusunun İslami kesim olarak yansıtılmasını değerlendiren Güneş, şöyle devam etti: “Müslümanların böyle bir şeye tevessül etmesi imkânsızdır. Çünkü suçu sabit olmamış insanların hem de yakılarak cezalandırılması bir kere dinimize göre caiz değildir. O zaman Müslümanlar böyle şeyi niye yapsın? Diyelim ki Müslümanlar bunu yaptı peki bu onlara nasıl bir fayda sağlayacak? Bu olay kimin yüreğini soğuttu? O yüzden Müslümanlar kesinlikle böyle bir şey yapmaz. Hem Sivas`ta çok sayıda Alevi var ve bu insanlar Sünniler ile gayet güzel ilişkiler içerisinde geçiniyorlar. Aralarında herhangi bir sürtüşme söz konusu değil. Ama birileri bazı farklılıkları kaşımaya çalıştı.” diye konuştu.

Olay yerinde olmayanlar bile sahte şahitlerle cezalandırıldı

Olay yerinde bile olmayanların yalancı şahitlerle cezalandırılmasının kurulan kumpasın bir göstergesi olduğunu dile getiren Güneş, “Sivas`ta uygulanan plan şöyle idi: Sivas`ta İslami Hareketin beyni konumunda olan şahısların imha edilmesi için bir liste hazırlanmıştı. Bu listede olanların hepsi olaydan sonra idamla yargılanacaktı. Hatta o listede yer alan birçok insan o gün Sivas`ta bile değildi. Mesela olayda olduğu söylenen bir şoförün o gün orada olmadığının resmi delili şehirlerarası yolda kendisine yazılan trafik cezası idi. Yine listedeki şahısların suçlanması için komiser polislerden oluşan sahte şahitler ayarlıyorlar. Her biri listedeki birisinin adını söyleyecekti. Ama şahitler söz konusu şahısları tanımıyordu. O yüzden onlara mahkemede kimin nereye oturacağı listesi verildi. Mahkeme sırasında avukatların talebi üzerine suçlanan şahısların yeri değiştirilince şahitler yanlış isimleri gösterdi. Bazı komiserler sonradan gelip bunu itiraf bile ettiler ama mahkeme bunu kabul etmedi. Baştan aşağı tam bir kumpas tam bir komplodur bu olay.” şeklinde konuştu.

Sivas`ta verilen cezaların toplu infaz veren Sisi mahkemelerinden hiçbir farkı yoktur

Yargılama sürecinde yaşanan hukuksuzlukların ancak Mısır Cuntası Sisi tarafından işlenebileceğini söyleyen Güneş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Olay önce toplumsal bir kalkışma olarak görülerek ona göre ceza verildi. Yargıtay cezanın az olduğuna itiraz ederek örgüt üzerinde cezalandırılmasını istedi. Mahkemede bunu kabul ederek örgüt suçundan ceza verdi. Sanıkların avukatları da ‘madem örgütten ceza verdiler biz de pişmanlık yasasından faydalanalım` dediler. Mahkeme de bunun için polise bir yazı yazdı bu sefer polis böyle bir örgütün olmadığını söyledi. İş pişmanlık yasasından faydalanmaya gelince örgüt yok deniliyor ama iş ceza vermeye gelince bunlar terör örgütü deniliyor. Böyle absürtlük böyle bir hukuk cinayeti ancak Sisi tarafından işlenebilir. Sivas`ta verilen cezaların Mısır`da toplu infaz veren düzmece Sisi mahkemelerinden ve zamanın İstiklal mahkemelerinden hiçbir farkı yoktur.” ifadelerini kullandı.

“Bu olayda derin devlet şüphesi var”

Cezaları Yargıtay tarafından onanıp kesinleşen Ergenekon ve Balyoz tutuklularının bir yetkilinin ‘kumpas var` demesiyle birlikte beraat ettiği halde içerisinde kumpas olduğu kesinleşen bu olaydaki mağdur insanlar için hiç kimsenin bir şey yapmadığını belirten Güneş, hükümetin bu konuda üzerine düşeni yapmadığını söyledi.

Bu olaydaki derin devlet şüphesine dikkat çeken Güneş, “Olayda hayatını kaybeden bazı şahısların vücudunda mermiler çıktı. Bu mermilerin nereden geldiği, hangi silahtan çıktığı bile incelenmedi. Bu olayda halkı otele götüren, slogan attıran, oteli yaktıran bir ekip var. Ama derin devlet o kadar işini profesyonel yapıyor ki bu ekip asla bulunmaz. Mesela bunun örneğini Hizbullah dosyasından biliyoruz. Devlet, cezaevinde bulunan birilerini alıyor bunlara suikastlar yaptırıyor. Şimdi siz olsanız katili nerede ararsınız? Şehirde, dağda, köyde veya yurtdışında falan ararsınız gidip cezaevinde aramazsınız herhalde çünkü cezaevindeki adamın dışarı çıkmasına imkân yoktur ama devlet bunu yapıyor. Belki de o gün Sivas`ta bu olayı yapanlar da böyle idi.” ifadelerini kullandı.

Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, A. Taner Kışlalı ve Sivas olayları gibi birçok olayın derin devlet tarafından organize edilmiş ve birbiriyle bağlantılı olaylar olduğunu söyleyen Güneş, birilerinin Türkiye`nin hasta kalmasını sağlamak amacıyla farklı konular üzerinden sürekli sorun ürettiğini ifade etti.

Başbağlar hadisesi de aynı senaryonun bir parçası

Madımak Otelinde yaşanan olaydan birkaç gün sonra Erzincan`ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde 33 masum insanın katledilmesinin de aynı mihraklar tarafından yapıldığını belirten Güneş, Müslümanların Başbağlar`da katledilen insanları yeterince sahiplenmediğini söyledi.

Güneş, “Başbağlar hadisesi de aynı mihraklar tarafından ya karşı tarafın öfkesini yatıştırmak ya da Alevilere yönelik yeni bir saldırı oluşturmak amacıyla yapılmış olabilir. Madımak otelinde hayatını kaybedenler ne kadar bu cinayeti hak etmemişlerse Başbağlar`da katledilenler de bu cinayeti hak etmeyecek kadar çok daha fazla masumlardı. Yüzde 90`ı Müslüman denilen bu ülkede herkes kendi ölüsüne ağlar misali Müslümanlar kendi hizbine, kendi grubuna, kendi meşrebine göre hareket ettiği için maalesef Başbağlar katliamı tam manasıyla sahiplenilmedi. Farklı mezhep veya meşrepler sanki farklı bir din imiş gibi algılanıyor. Zaten bugün düştüğümüz acı durumun sebebi de bu tavırlarımızdan dolayı değil mi? “ diye konuştu.   (Osman Gülebak, Mehmet Demir - İLKHA)






 

Bu haberler de ilginizi çekebilir