• DOLAR 32.379
  • EURO 35.022
  • ALTIN 2326.145
  • ...
Ölüm veya Dünya Tutkunlarına
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
İnsanlık tarihinden bu yana; ülkelerin, kavimlerin veya toplumların gündemine bomba gibi düşen en önemli olaylardan biridir, belki de birincisidir “ölüm” Ölümün cinsiyeti, yaşı, ırkı ve dini yoktur. Nefes alındığı müddetçe, vücuttaki deri gibi bizden kopmayan, gitmeyen bir gerçektir. Tüm canlılar ölüm mahkumiyeti içindedir, öldüklerinde azad olurlar…
 Herkes kendini ve işlerini ölüme göre ayarlar. Ölümlere gülünür, ölümlere ağlanır.Ölümle kınanır koca devletler, erkanlar, ölümle yok olur sahiplenilmiş topraklar.

Herkesin dilinde bir ölüm vardır. Ölüm için yalan söylenir, ölüm için arzulardan vazgeçilir. Ölümle nefretler başlar, ölümle suçlar kaybolur. Son dakika haberleri ölümedir. Önlemler ve uyarılar ölüm olmasın içindir.
Yürek yakan, hayalleri bölen, özlemleri katmerleştiren ölümdür.
 
Kimileri ölüme “şehadet” süsü takarak ölüme refah bulur. Kimileriyse ölümü şirk karanlığında boğarak ebediyen helak olur. Ölümün yankıları, şüpheleri, olasılıkları bile korkutucudur. Çarşıda-pazarda, araba tekerleklerinde, bir tuşluk harekette, on gramlık kurşunda, uzun namluların ucunda, bir damla suda, bir kibrit ateşte, bir içimlik hapta, saniyelik sarsıntıda, ihmalde, kasıtta, sohbetlerde, kalemde, masallarda, kahramanlıkta , iyi günde ve kötü günde, her an’ladır ölüm...
 
Bu denli ölümle haşir-neşir olan insanoğlunun ölümden gafil yaşaması ne acıdır!
 
Acıyla birlikte anlaşılmaz bir çelişkidir. Gündemimizde bu kadar var olan bir gerçeğe karşı sağır ve kör olmak, hangi mantıkla izah edilebilir? Ensesinde ölümün varlığı her daim olan insan, nasıl dünyaya dalabilir? Ahirete inancı olmayan gafillerin sebeplerini bir nebze anlayabiliriz. Fakat ölümden sonra bir hayatın varlığına inanan; “şunu yapma Allah seni yakar”, “şunu yaparsam cennete girerim” , “hesabımız ahirete kalsın” cümlelerini söyleten bir inanca sahip müslümanlar, nasıl olur da  kendi varlığını tamamiyle fisebilillah ahirete adamaz?
 
Ya da ölümden bu denli korkar? Veyahut birinin ölümünü isyanla karşılar, ahirette buluşmayı hesaba katmadan ölürcesine üzülür?
 
Evet, bu sorulara cevap vermek güç. Ama bir tahminde bulunabiliriz..
 
Ölümle burun buruna yaşayan inanmış insanların gaflet içindeki yanlışlıklarına değinmiş olacak ki Efendimiz (a.s.m) şöyle diyor:

“Dünya sevgisi her yanlışın başıdır.”
 
Bundan şu sonucu çıkarabiliriz ki; toplumun gündemine bomba gibi düşen en büyük olay, burun buruna yaşanılan, her daim konuşulan sadece “ölüm” değilmiş.. Bir diğeri de “dünya sevgisi” imiş.. Zaten insanlık; ölüm (yani ahiret, yani rıza-ı ilahi) tutkunlarıyla, dünya (yani içindeki beşeri zevkler) tutkunlarının savaşını yaşamıyor mu bunca yıldır?
Zaten mizanda da tartılacak şey, bu ikisi değil mi?
 
Hacer Sâra Toprak / İzmir / doğruhaber
 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir