• DOLAR 32.365
  • EURO 35.114
  • ALTIN 2324.805
  • ...
Yapıcıoğlu, Aljazeera`ya Önemli Açıklamalarda Bulundu
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HÜDA PAR'ın desteklediği Diyarbakır bağımsız milletvekili adayı Zekeriya Yapıcıoğlu, Aljazeera'ya bir röportaj verdi. Röportajın tamamını olduğu gibi veriyoruz.

‘Medya bizi görmüyor`

Yoğun bir seçim çalışması yürütüyorsunuz. Aldığınız tepkiler nasıl?

Son günlere girdik, yoğun bir tempoyla koşturmaya devam ediyoruz. Saha çok geniş, her tarafa yetişme imkânı bulamıyoruz. Bazı yerlere bizzat gidiyorum, bazı yerlere de yetişemediğim için arkadaşlarımız gidip çalışma yürütüyorlar. Teveccüh güzel, halkla yüz yüze görüşmek bizim propaganda tekniğimiz. Özellikle bu seçimde en yoğun olarak kullandığımız yöntem bu. Zira biliyoruz ki ulusal basın rakip partilere verdiği yerin yüzde biri kadar olsa bile bize yer vermiyor. Bu da bizim önümüze başka bir seçenek bırakmıyor. Medya yeterince görmüyor bizi. Bir kısmı hiç görmüyor, bir kısmı sadece şaşı bakarak, olumsuzlukları dile getirme anlamında veya tersyüz edip verme noktasında mahir. Bunu aşmak için yüz yüze görüşmeyi daha çok kullanıyoruz ve vatandaşla temas haindeyiz. Medya görseydi bile insanlarla görüşme, ellerini sıkma ve gözlerine bakarak kendimizi anlatma yoluna yine giderdik, ama daha geniş bir çevreye kendimizi anlatma şansından yoksunuz. Yüz yüze görüşmenin çok faydasını da görüyoruz. Aleyhimize ve vatandaşların zihnine sokulmaya çalışılan çok fazla şey var. Bir kısmında da başarılı olmuşlar. Yüz yüze görüştüğümüzde bu olumsuz yaftalamaların bir kısmını yıktığımızı veya en azından sarstığımızı düşünüyoruz. Hazreti Ali`nin sözüdür: ‘Kişi tanımadığının düşmanıdır.` Kendimizi tanıtmaya çalışıyoruz ve elbette bu işin zorlukları var.

‘Zorluklar yaşıyoruz`

Nedir bu zorluklar?

Bazı zorluklarla karşılaşıyoruz. Arkadaşlarımız engellemelerle karşılaşıyor. Bazı saldırılar oluyor. İçinde bulunduğum konvoylara birkaç kez saldırılar oldu, taşlamalar oldu. Bugün bir gezimizde çocuklar yolumuza taş döşemişlerdi. Çağırdık, küçük hediyeler verdik. Ancak küçücük çocuklara öyle bir kin pompalamışlar, ajite etmişler ki adeta düşmanlarıymışız gibi barikat kurmuşlar. Mutlak suretle büyüklerinin yaptırdığı şeyler. Seçim yaklaştıkça gerginlik artacak diye bir gerginliğimiz vardı. Nitekim öyle de oldu. Nihayetinde İdil`in Kozluca köyünde kan aktı. Üstelik ‘biz gerginlik istemiyoruz` diye mütemadiyen beyanat vermemize rağmen. Kendi tabanımızı sükûnete davet ettiğimiz halde. Saldırıyı gerçekleştiren kişinin yakın olduğu partinin yetkilileri ‘biz gerginlik istemiyoruz` dediler, fakat arkadaşlarımızın şehit edildiği olayda güya üzüntülerini dile getirirken bile hakaretlerine devam ediyorlar ve katlettikleri insanları da tahkir ediyorlar. Sanki saldırgan arkadaşlarımızmış gibi. Selahattin Demirtaş`ın kendisi bile ‘provokasyonlara gelmeyin` diyerek bizi kastedip, ‘bunlar turuncu renkli ceylan derisi koltuklar için kan dökmeyi göze alabilirler` diye hakaret cümleleri kullandı. Sadece kendisi değil partisinin pek çok yetkilisi de saldırdıkları zaman mağdur edebiyatı ve saldırıya uğramış gibi davranıyorlar. Silvan`da defalarca araçlarımıza ve arkadaşlarımıza saldırdılar ve her seferinde bizim saldırdığımızı, halkı provoke ettiğimizi veya saldırıyı başlatan taraf olduğumuzu iddia ediyorlar. Ufak tefek saldırıları basına bile yansıtmıyoruz. İki yüzü geçmiştir bu saldırılar. Bayraklarımızı indirme ve afişlerimizi yırtmayı da sayarsak bini bulur. Kırsal kesimlerde de tehdit söz konusu. Köylüler diyorlar ki, ‘PKK`lılar geldiler, bizi topladılar ve bu köyden HDP dışında hiçbir partiye oy çıkmayacak.` Bazı köyleri ziyaret ettiğimizde köylüler ‘gelmeyin, bizi tehdit ettiler` diyorlar. Bize yakın insanlar, ancak deşifre olmak istemiyorlar. İşin daha acı yanı hükümet temsilcileri çıktıkları programlarda bunu itiraf ediyorlar ve sanki kendileri hükümet değilmiş gibi şikâyet ediyorlar.

Tepkiniz ne oluyor bu durumlar karşısında?

Her şartta çalışmalarımızı yapıyoruz. Önceki seçimlerde ben HDP`yi uyarmıştım. Demiştim ki, seçimlerde gerginlik politikasıyla belki aldığınız oyları yükselttiniz. Kolluk kuvvetleri ile gerginlik çıkartmak suretiyle puan kazanmış olabilirsiniz ama siz kardeşler arasında komşular arasında gerginlik çıkarırsanız bu sizin aleyhinize döner, yapmayın. Fikriniz ve düşünceniz neyse koyun ortaya, ne kadar destek alabilirseniz artık. Yine gerginlik politikası yürüttüler ve önceki seçime göre Diyarbakır`da on puan kadar düştüklerini tahmin ediyoruz. Özellikle güçlü oldukları yerlerde baskı ve gerginlik politikası ortaya koydular ve birçoğunda da düşüş yaşadılar. Ama oy oranlarının düşük olduğu yerlerde gerginlik politikası yürütmediler ve oralarda oy oranlarını yükselttiler. 

Peki bağımsız adaylar olarak Meclis'e girebilecek misiniz?

Diyarbakır`da bir vekilin Meclis'e gidebilmesi için yaklaşık 70 bin oy alması lazım. Biz yerel seçimlerde 37 bin oy almıştık. Bunu iki katına çıkardığımızı düşünüyorum. Hedefimiz 70 binin üzerinde oy almak. Tahminime göre hedefimizi tutturduk.

‘Meclis'te ezber bozan bir anlayışımız olacak`

Ne yapacaksınız Meclis'te?

Meclis'in yeni bir muhalefet anlayışıyla tanışma zamanı geldi. Türkiye`de alışılmış siyaset tarzı şudur; siyasi partiler kendi getirdikleri bir teklif çok kötü olsa da o partinin mensupları topyekûn arkasında duruyorlar. Başka bir parti çok doğru bir hareket yapsa da muhalefet ederler. Muhalefet, iktidar partisinin kafasındaki bir teklifi getirdiklerinde muhalefetten geldiği için karşı çıkarlar. Bu anlayış terk edilmeli. Biz diyoruz ki; yanlış olan insanlar bile bazen doğru yapabilirler ve doğru insanlar yanlış yapabilirler. Yanlışa muhalefet ve doğruya destek bizim muhalefet anlayışımız olacaktır. İktidar olsun muhalefet olsun getirdikleri doğruysa destekleriz. Bizim kendi partimize mensup bir arkadaşımız bir yanlış yaparsa arkasında durmayız ve yanlış olduğunu söyleriz. Bu anlayışımız Türkiye`deki siyasetin yabancı olduğu bir şey. İnşallah bununla tanışacaklar. Ezber bozacağız inşallah. Biz bunu yaptığımızda belki diğerleri de kendilerini gözden geçirmek zorunda hissedecekler. Sürekli muhalefet ve sürekli hakarete varan bir eleştiri milletin hak ettiği bir siyaset değildir.

HÜDA-PAR`ın desteklediği kaç aday gidecek Meclis'e tahmininize göre?

Biz dokuz ilde aday gösterdik biliyorsunuz. Bunlardan kaç tanesini gönderebilirsek; artık üç mü olur, dört mü olur. Gönül ister ki dokuzu da girsin. Fakat şimdiden kestirmek mümkün değil. Ancak diğer adayların da durumlarının iyi olduğunu ve oylarını katladıklarını biliyorum.

Artık çok az kaldı seçimlere, nedir beklentiniz?

Ben 7 Haziran`daki seçimlerin kazasız, belasız geçmesini ve kimsenin burnunun kanamamasını istiyorum. Üç beş sandalyenin bir tek insanın tırnağı kadar kıymeti yoktur. Kendi şahsi veya partisel çıkarları için memleketin veya milletin zararına olabilecek harekette bulunan kişileri de halkın görmesini temenni ediyorum. Milletin çocuğunu kendi ideolojisi için ve kendi siyasi çıkarına kurban etmeye çalışan insanların gerçek yüzü halk tarafından görülmezse daha uzun süre bu halkın kanı üzerinden siyaset yapmaya devam edecekler diye endişe taşıyoruz. İnşallah bu çok uzun sürmez. Umuyorum ki baskıdan, tehditten, şantajdan tamamen azade bir şekilde halkın hür iradesi net bir şekilde sandığa yansır. Sonuç ne olursa olsun saygıyla karşılamak gibi sorumluluğumuz vardır. Eğer siyasi bir parti olarak yola çıkmış ve yarışa katılmışsanız, önceden belirlenmiş kurallara itiraz etme gibi bir lüksümüz olamaz. Bütün milletin hayrına olacak bir netice çıkmasını arzu ediyorum. Rabbim kazadan beladan bütün memleketi korusun.

Seçimden sonra bölgede olumsuz bir gelişme bekliyor musunuz?

Burada olabilecek olaylar HDP`nin barajı aşıp aşmaması ile ilgili değildir diye düşünüyorum. HDP, daha doğrusu PKK eğer bir şeye hazırlık yapmışsa ve ortalığı karıştırmak gibi bir düşünceye sahipse seçim sonucunun ne olduğuna bakmaz. Barajı aşsa da aşmasa da bunu yapmaya çalışır. Barajı aşarsa çok daha şiddetli bir şekilde yapar.

Barajı aşarlarsa bunu yapmak için bir mazeret kalıyor mu?

6-8 Ekim`i niye yaptılar?

Kobani etkeni vardı.

Bir etken yine bulunur. Kobani olmazsa Haseke olur. Orası olmazsa başka bir yer olur. Bir şey yapmayı kafaya koymuşlarsa bunun bahanesini bulmak kolay. Bunu yapabilirler mi? Bu gücü kendilerinde görürlerse yapabilirler. Ama bu sefer 6-8 Ekim`deki kadar kolay olmayacağını muhtemelen onlar da biliyorlardır. O olaydan sonra polisin yetkileri arttırıldı. Polisin elinde eskisine göre çok daha fazla yetki var. 6-8 Ekim`de olayları durdurmak isteselerdi elleri kolları bağlı değildi gerçi, onu da söylemek lazım. Hükümet olayları da kullanarak çok geniş yetkiler verdi polise. Ayrıca buradaki güvenlik gücü ve araçları arttırıldı. 6-8 Ekim`in yansımalarıdır bunlar. 

Kaynak: Al Jazeera

Bu haberler de ilginizi çekebilir