• DOLAR 32.574
  • EURO 34.995
  • ALTIN 2425.443
  • ...
Eşrefi Mahlukat Doğdu
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

DOĞRUHABER / TARİHTE BUÜN / 20 NİSAN

GÜNÜN AYETİ

 “Allah'ın (kendisini daima) gördüğünü bilmiyor mu (o)?” (Alak suresi 14. ayetin meali)

GÜNÜN HADİSİ

 “İhsan, sanki Allah'ı görüyormuşsun gibi Allah'a kulluk yapmandır!” (Buhari)

GÜNÜN SÖZÜ

“Kalp, kulun nerede olursa olsun Allah'ın kendisini gördüğünü bilmesinden daha üstün ve daha şerefli bir şeyle süslenmemiştir” (Sehl et-Tüsteri)

TARİHTE BUGÜN / 20 NİSAN

Kutlu Doğum Haftası
1989 yılından itibaren 20 ila 26 Nisan arası "Kutlu Doğum Haftası" olarak kutlanmaktadır. 1989'da her ne kadar Diyanet bu işe öncü olmuşsa da özellikle 2003'den sonraki yıllarda İslami vakıf ve dernekler de alternatif kutlu doğum etkinlikleri düzenlemeye başladı. Salonlarda ve küçük katılımlarla başlayan bu etkinlikler; "Amellerin en hayırlısı, az da olsa sürekli olandır" sırrınca süreklilik gösterince yavaş yavaş büyümeye başladı. Bu büyüme, hem yapılan etkinliklere katılımların büyümesi hem de her tarafa yayılmasındaki bir büyüme olarak kendini gösterdi. Zamanla, birbirinden ayrı etkinlik düzenleyen bu derneklerden bazıları "Peygamber Sevdalıları" adıyla bir platform oluşturarak ortak etkinlikler düzenlemeye başladı. Her ne kadar bu platforma katılmaksızın yek başlarına Kutlu Doğum Etkinliği düzenleyen dernek veya vakıflar varsa da Peygamber Sevdalıları'nın her etkinliği Türkiye çapında gündem oldu, ses getirdi. Öyle ki, 27 Nisan 2007'de Genel Kurmay Başkanlığının sitesinde yer alan bir muhtıraya bile konu olmuştur. Peygamber Sevdalılarının özellikle Diyarbakır ve Batman'da sayıları yarım milyonu aşan bir kitleyi Peygamber aşkıyla bir meydanda toplaması Allah'ın Peygamber aşkıyla yanan bir coğrafyaya lütfu oldu. Zira her kesimden, her camiadan, her tabakadan katılımın olduğu bu etkinliklerde tek başarı elbette ki, Hz. Muhammed Mustafa'ya olan sevdadır. Salonlardan statlara, statlardan milyonluk meydanlara büyüyen bir Muhammedi Sevda'nın öyküsüdür bu... Öyle ki, "Kutlu Doğum Haftası" olarak başlatılan bu sevda, haftaya sığmamış Nisan ayının tümünün yayılmıştır. Zira son zamanlarda "Kutlu Doğum Ayı" diye telaffuz edilmesi bundandır. Lakin ne kutsi bir muştudur ki, 2011 ve 2012 Kutlu Doğum etkinlikleri Nisan Ayına da sığmadığından Mayıs ayına sarkan çokça etkinlikler olmuştur. Anlaşılıyor ki, bir ay bile bu sevdayı taşımaya az gelmiştir. Allah'ın izniyle adı güzel, kendi güzel peygamberin anıldığı bu etkinlikler Nisan'dan taşacak ilkbaharın tümüne yayılacak. Ve inşallah öyle bir zaman gelecek ki, "Kutlu Doğum Mevsimi" diye her ilkbahar aylarının tamamında Muhammed Mustafa anılacak. Ebter olup soyu kesilen düşmanlarının hilafına O Güzel Resul milyonların yüreğinde yâd edilecek. Kutlu Doğum deyince bazı kesimleri hassaten unutmamak lazım. Nisan ayının gelmesiyle Türkiye'nin değişik illerinde "Kutlu Doğum Hürmetine" diye afiş asarak işyerlerinde, ekmek teknelerinde bedava veya indirimli satışa giden esnaf kardeşlerimizi unutmamak lazım. Zira onlar Peygamber hürmetine diyerek fırında, berberde, toplu taşımada, mağazada, çay ocağında... aklınıza gelebilecek her türlü işyerinde bedava ya da indirimli hizmet vermekle Peygamber hürmetini bilip Peygamber aşkını nazara vermişlerdir. Onlar inşallah malının tamamını Allah Resulüne bağışlayan Ebu Bekir ile, malının yarısını bir defada feda eden Ömer ile, su kuyusu alıp Peygambere zimmet eden Osman ile, cebindeki tek dinarı Alla yolunda sadaka veren Ali ile, fedakar ve cefakar Ashab-ı Güzide ile haşr olacaklar.

Bu vesileyle Çağrı TV olarak tüm müslümanların Kutlu Doğum Haftasını tebrik ediyoruz. 20 ve 26 Nisan arasında gelenekselleşen ama Nisan ayına sığmayıp Mayısa sarkan Resulullah'ı anma etkinliklerine katılan tüm müslümanların manevi duasıyla Rabbimizden niyaz ediyoruz; "Ey Rabbimiz! Ey düştüğümüzde avuçlarımızı kendisine açıp dergahında zillete büründüğümüz İlahımız! Ey mülkü dilediğine veren! Ey dilediğinden mülkü çekip alan! Peygamberine aşık bu kulları, Kevserin başında, arşının gölgesinde Muhammed Mustafa'ya kavuştur.

571: Eşref-i Mahlûkat, Server-i Kâinat, Fahr-i Alem, Hatemül Enbiya Hazret-i Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi Wessellem doğdu.

Aslında Gözümüzün Nuru Efendimiz'in doğumu ile ilgili faklı tarihler verilir. Yıl olarak Miladi 569, 570 ve 571 yılları zikredilir. Bunlar arasında 571 yılının Peygamberimiz Efendimiz (sav) doğduğu yıl olduğu rivayeti daha itibar görmektedir. 569 yılında doğduğu rivayeti ise başta Muhammed Hamidullah gibi uzmanlar tarafından dile getirilse de çok itibar görmemektedir. İbni Kayyım, "Resulullah'ın Fil Vakasının olduğu yılda doğduğunda kuşku ve ihtilaf yoktur" derken Fil Vakasından kaç gün sonra doğduğu yine ihtilaf konusudur. Yine Efendimiz'in Rebiülevvel ayında doğduğu sabit iken Rebiülevvel ayının kaçında doğduğu farklı rivayetlerin konusu olmuştur. Haftanın pazartesi gününde doğduğu üzerinde ittifak söz konusu iken Miladi takvim itibariyle Peygamber-i Zişan Efendimiz'in 20 Nisan'da doğduğu Süheyli ve başkaları tarafından dillendirilmiştir. Peygamberimizin doğum tarihi hakkında "23 Nisan 571" ve "20 Ağustos 570" gibi çok farklı tarihler verilmektedir. Bu sadece İslam alimleri arasında değil müsteşrikler tarafından da tartılmıştır. Nitekim müsteşrikler de İslam Peygamberinin doğumu ile ilgili farklı tarihler söylemişlerdir. Tüm bu ihtilaflar arasında İslam alimlerinin işaret ettiği ve galiba en çok itibar edilen tarih Miladi; 20 Nisan 571, Eski Takvimle; Fil Senesinin Rebiülevvel ayının ikinci pazartesi olmuştur.

702: İmam Cafer-i Sadık doğdu. İmam Cafer-i Sadık, Muhammed Bakır'ın oğlu olup Hicri 83.yılın Rebiyülevvel ayının 17'sinde Medine'de doğdu. Ki bu tarih miladi olarak 20 Nisana tekabül etmektedir. 10 Mart 765 yılında Abbasi halifesi Mansur'un emriyle zehirletilerek şehit edilen Cafer-i Sadık, Caferi Mezhebinin de kurucusudur. Ümeyye oğullarının saltanatının yıkılıp Abbas oğullarının egemenliklerini ilan ettiği dönemde yaşadığından ilmi çalışmalara fırsatı olmuştur. Kimyanın babası sayılan Cabir bin Hayyam, İmam-ı Azam Ebu Hanife, Süfyan-ı Sevri, İmam Malik, İmam Cafer'in meşhur talebelerinden sadece bazılarıdır.

1939: Nazi lider Adolf Hitler, doğum günü kutlaması için Almanya'ya gelen Türk heyetini kabul etti. Heyette ünlü Kemalistler ve Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşları Ali Fuat Cebesoy, Falih Rıfkı Atay, Orgeneral Asım Gündüz, Yunus Nadi vardı.

1942: Anadolu Ajansı'nda çalışan Yahudilerin işlerine son verildi.

1944: Amerika ve İngiltere'nin baskıları sonucunda Türkiye, Almanya'ya krom ihracatını durdurdu.

1945: Sovyetler Birliği, bir nota ile 1925 tarihli Türk-Sovyet Dostluk ve Saldırmazlık Paktı'nı yenilemeyeceğini bildirdi.

1964: Hatay'da 21 Risale-i Nur şakirdi tutuklandı. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, gazetecilere yaptığı açıklamada, bir kez daha Nurcuları düşman bir devletin desteklediğini söyledi.

1992: Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Kürtçe televizyon önerisine Başbakan Süleyman Demirel ve (TRT) yetkilileri karşı çıktı.

2006: 9 Kasım 2005'te Şemdinli'de Umut Kitapevindeki patlama sonrası meydana gelen olaylar üzerine hazırladığı iddianamede, olaylar nedeniyle tutuklanan astsubay Ali Kaya hakkında “Tanırım, iyi çocuktur” diyen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile birçok general ve üst düzey subayın da adını iddianameye dahil eden Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından meslekten ihraç edildi. Sarıkaya, 2010 Türkiye anayasa değişikliği referandumu ile yapısı değişen HSYK'ya yaptığı başvuru kabul edilerek meslekten ihraç kararı kaldırıldı ve Ankara Cumhuriyet Savcılığına atandı.

2008: ABD'deki Dion Nissenbaum tarafından kaleme alınan McClatchy grubundaki gazetelerde yer alan haberde; CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, "dinin siyasi yaşama sızması halinde Türk demokrasisinin var olamayacağını" söyleyerek başörtüsünü Alman Nazilerinin kahverengi gömleği ve İtalyan faşistlerinin kara gömleğiyle karşılaştırdı. Yakın tarih sayfalarını açacak olursanız Adolf Hitler ile Mussoli'nin popüler olduğu dönemde o zamanki CHP'lilerin Hitlere ve Mussolini'ye selam çaktığını ve bu iki faşist lideri öve öve bitiremediklerini görürsünüz. Ama günümüz CHP'lileri 2 kuşak önceki CHP'li seleflerini unutmuşçasına ve başörtüsü gibi bir kutsala saldırma terbiyesizliğiyle başörtüsünü Hitler ve Mussolini ile ilintiliyor. Oysa ki, bugünkü başörtülülerin iki kuşak önceki selefleri Hitler ve Mussolini'ye zalim ve faşist derken dönemin CHP'lileri ve yayın organları iki büyük lider kabul ettikleri Hitler ve Mussolini'ye hayranlıklarını ilan ediyorlardı. CHP gibi kendini Türkiye'de laikliğin ve demokrasinin kalesi gören bir partinin yöneticisi başka bir ülkede bu açıklamayı yapacak olsaydı "Halkı kin ve nefrete tahrikten, halkın bir kısmının kutsallarına saldırıdan, halkı kutuplaştırmaktan, iftiradan, yalandan" veya benzeri bir suçtan yargılanırdı. Ama Türkiye'de saldır müslümanlara ve kutsallarına... saldırabildiğin kadar. Hesap soran mı var? Tabi ki var.. Hz. Allah...

2009: Ergenekon soruşturmasının 12 dalgasında Çağdaş Yaşamı Destekleme Başkanı Türkan Saylan'ın evinin aranması ve tanınan bazı isimlerin gözaltına alınması üzerine “Arama ve El Koyma İşlemlerinde Yurttaş Rehberi” başlığıyla evlere polis baskını yapılması halinde vatandaşların ne gibi hakları olduğunu bildiren bir mail zinciri başlatıldı. Bu mail zinciri, “Bir gün sizin de kapınızı çalabilirler” başlığıyla internette yayılıyor. Evet ne kadar doğru! “Bir gün sizin de kapınızı çalabilirler...”
Zira Ergenekonda kapısı çalınanlar özellikle 90'larda ve 28 Şubat Döneminde başta müslümanlar olmak üzere tüm muhaliflerin kapısını çalıp olmadık oyunlar oynayarak tutuklayan, hatta asit çukurlarına atanlardır. Onlar 90'larda çaldıkları kapıların kefaretini ödüyor. Ne demişler; "Çalma kapıyı, çalarlar kapısını" Bunun asıl şekli şöyledir; "Men dakka dukka"

2009: Bilim adamları bundan 153 yıl önce hayatı felç eden güneş fırtınasının bir benzerinin Kuzey Amerika ve Avrupa'yı etkileyeceğini iddia etti. 1859 yılının 1 Eylül'ünde güneşten gelen anormal manyetik enerji nedeniyle telgraf sistemleri tamamen çökmüştü. Ancak uzmanlar 2012'de olacağını varsaydıkları güneş patlamasının daha vahim sonuçları olacağını iddia ediyor. İddiaya göre, benzer bir manyetik enerjinin dünyayı vurması halinde televizyon, radyo yayınlarının tamamen kesileceği, elektrik sisteminin devre dışı kalacağı, cep telefonu şebekelerinin çökeceğini ve suların kesileceği belirtiliyor. Güneş fırtınasının Kuzey Amerika ve Avrupa'yı vurması halinde ise hasar gören alt yapının yeniden yapımının en az 20 yılı alacağı tahmin edilirken bilim adamları bu süreçte 100 bin kişinin de hayatını kaybedeceğini varsayıyor.  2009 yılının 20 Nisanında ortaya atılan Güneş Fırtınası ve etkilerini içeren bu iddia için 2012 yılının Eylül ayını beklemek gerekiyor. Çünkü bilim adamlarına göre Güneş Fırtınası ve ona bağlı olarak anormal manyetik enerji 2012 Eylülünde olacakmış.

 

 

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir