• DOLAR 32.501
  • EURO 34.968
  • ALTIN 2434.039
  • ...
Adım Adım `Tahliye` Süreci
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Tutuklu polislerden Yunus Emre Uzunoğlu`nun Ocak ayında Silivri Cezaevi`nden yolladığı dilekçe tahliye krizinin ilk adımıydı.

Uzunoğlu dilekçesinde, İstanbul Adliyesi`ndeki 10. Sulh Ceza Hâkimi için de ‘reddi hâkim` talebinde bulundu.

3. Sulh Ceza Hâkimi İslam Çiçek, 19 Ocak`ta bu dilekçe için ‘reddi hâkim talebinin hâkimliklere değil mahkemelere yapılabileceği` yönünde karar verdi. Bu karar, sulh ceza hâkimlikleriyle ilgili reddi hâkim taleplerinin değerlendirmesi için asliye ceza mahkemelerine giden yolun açılmasına neden oldu.

Tutukluların avukatları da 19 Ocak`tan sonra tüm ‘reddi hâkim` başvurularına Çiçek`in verdiği kararı da eklediler.

Ağır Ceza Mahkemesi: ‘Asliye ceza bakabilir` dedi
Böylece asliye ceza mahkemelerinin soruşturma dosyalarında yetkisi olup olmadığı yönünden bir ‘usûl` tartışması başlatılmış oldu.
Bazı asliye ceza mahkemelerinin başvuruları reddetmesiyle de ‘yetki` tartışması büyüdü.

Reddedenlerin dayanağı CMK 26. madde
Talebi reddeden mahkemeler kararını CMK`nın 26 maddesinin 1. bendine dayandırdı. Bu maddeye göre, ‘reddi hâkim talebinde bulunulması için hâkimin mensubu olduğu mahkemeye verilebilecek bir dilekçe ile başvurulması` öngörülüyor.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Fevzioğlu da konuya ilişkin geçtiğimiz günlerde bir değerlendirme yaptı. Bir asliye ceza mahkemesinin “Sulh ceza hâkimliklerinin tümü birden tarafsız değil” diyerek reddi hâkim kararı verdiğini belirten Fevzioğlu, “Asliye ceza, sulh cezanın taraflı olduğuna karar verebilir. Bu yetkisi var. Karar doğrudur, yanlıştır. İçeriğine giremem. Fakat kanun ona bu yetkiyi vermiş. Sulh ceza hâkimlerini taraflı bulup 'bu soruşturmaya bakamazsınız' diyen asliye cezanın ya HSYK`dan yeni sulh ceza hâkimi görevlendirmesini istemesi ya da Çağlayan Adliyesi`ne en yakın Kartal Adliyesi`nde bir sulh ceza hâkimine işi göndermesi lazım” dedi. Yani itiraza bakmak için yeni bir sulh ceza hâkimi gerektiğine dikkat çekti.

30 Ocak 2015: Tutuklu avukatları ilk başvurularını o gün nöbetçi olan 48. Asliye Ceza Mahkemesi`ne yaptılar. Nöbetçi mahkeme başvuruyu 32. Asliye Ceza Mahkemesi`ne gönderdi. Ancak iki mahkeme arasında yetki anlaşmazlığı yaşandı. 32. Asliye Ceza, ‘başvuru size yapıldı, siz bakın` diyerek geri gönderdi.

20 Şubat 2015: İki mahkeme arasındaki yetki anlaşmazlığını İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi çözdü: “İstanbul 48. Asliye Ceza Mahkemesi`nin nöbetçi mahkeme olarak evrakı İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi`ne tevzi ettiği anlaşılmakla, tevzi edilen evrakla ilgili İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi`nce yetkisizlik, görevsizlik kararı verilmesine yer olmadığına, talebin kabulü veya reddine dair bir karar verilmesi gerektiğine, bilgi ve gereği için evrakın İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi`ne iadesine karar verildi” dedi. Bu karar aynı zamanda reddi hâkim taleplerinde 'asliye cezalar yetkilidir` anlamına da geliyordu.

Tutuklu avukatları farklı tarihlerde farklı mahkemelere ‘reddi hâkim` talebinde bulunmayı sürdürdüler.

Ama mahkemeler ve gerekçeler değişse de talepleri hep reddedildi:

3 Şubat 2015: İstanbul 68. Asliye Ceza Mahkemesi ,‘sulh ceza hâkimlerinin reddi yönündeki taleplerin yine aynı mahkemelere yapılabileceği` gerekçesiyle talebi reddetti.

4 Şubat 2015: İstanbul 72. Asliye Ceza Mahkemesi, ‘sulh ceza hâkimleri ile ilgili reddi hâkim yönündeki taleplerin yine aynı mahkemelere yapılabileceği` gerekçesiyle talebi reddetti.

5 Şubat 2015: İstanbul 46. Asliye Ceza Mahkemesi ‘usûl hükümlerine uygun başvuru yapılmadığı` gerekçesiyle başvuruyu reddetti.

19 Şubat 2015: İstanbul 26. Asliye Ceza Mahkemesi ‘topluca reddi hâkim talebi olmayacağı` gerekçesiyle red yönünde karar verdi.

10 hâkimi de reddettiler
Şubat ayında birçok mahkemenin ret kararı alan avukatlar Mart ayında herhangi bir girişimde bulunmadılar.

Nisan ayında ise ‘reddi hâkim` talepleriyle ilgili başvurular yeniden başladı.

20 Nisan 2015 : Avukatlar nöbetçi İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi`ne giderek `10. Sulh Ceza Hâkimi'nin tamamının reddi ve tutukluların tahliyesi talebinde` bulundular. Dilekçeleri alan mahkeme, reddi hâkim talepleri için önce tüm sulh ceza mahkemelerinden görüş istedi, tahliye talepleri için de soruşturma savcılarından ‘dosyaları` talep etti.

21 Nisan 2015: Hâkim Metin Özçelik`e sulh ceza hâkimleri ‘siz yetkili değilsiniz` yazısı gönderdi. Soruşturma savcıları da ‘Tahliye talebini değerlendirme yetkisi sulh ceza hâkimliklerinde` diyerek soruşturma dosyalarını göndermeyi reddetti.

Reddi hâkim talebi kabul edildi
24 Nisan 2015: Hâkim Metin Özçelik beklediği yanıtlar gelmeyince 10. Sulh Ceza hâkimlerinin tamamının ‘reddi` yönünde karar aldı. Hâkim Metin Özçelik, reddi hâkim kararıyla birlikte tahliye talepleri için de ertesi gün nöbetçi olan İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi`ni  görevlendirdi.

25 Nisan 2015: İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi Mustafa Başer, elinde soruşturma dosyası olmadığı halde akşam saatlerinde aralarında Samanyolu TV yöneticisi Hidayet Karaca ile polis müdürleri Yurt Atayün, Ali Fuat Yılmazer ve Ömer Köse`nin de bulunduğu 62 tutuklunun tahliyesine karar verdi.

Hâkim Başer, soruşturma savcıları ilgili dosyaları göndermediği için kararını, tutuklu avukatlarının verdiği ve resmi niteliği olmayan dosyalar üzerinden verdi.
Sulh Ceza ‘yetki bende` dedi ve kapısını kilitleyerek tahliyeler için İnfaz Savcılığı'na müzekkere yazdırdı.

Bu sırada Nöbetçi İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliği devreye girdi ve  Asliye Ceza Hâkimliği'nin yetkisiz olduğu gerekçesiyle verilen tahliye kararlarının geçersiz olduğunu karar bağladı.

Hakimlik kararın usûl ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle "yok hükmünde" olduğuna hükmetti.

10. Sulh Ceza Hâkimliği ayrıca, Silivri Cezaevi'nin bağlı olduğu Bakırköy Savcılığı'na yazı yazarak tahliyelerin gerçekleştirilmemesini de istedi.

Başsavcı ‘tahliyeler geçersiz` dedi
Karar sonrası adliyeye geldiği iddia edilen İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu ise, 10. Sulh Ceza Hâkimliği`nin kararının ardından gece yazılı bir açıklama yaptı.
Başsavcısı Hadi Salihoğlu açıklamasında,  “6545 sayılı Kanu'nda bu konuda tahliye taleplerinin görevli ve yetkili mahkemesinin sulh ceza hâkimlikleri olduğu açıktır. İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 24 Nisan günü 2015/92 değişik iş sayılı kararının, Cumhuriyet Başsavcılığımızın talebiyle vermiş olduğu bu kararla İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliği'nin 25 Nisan günü aldığı kararlarla İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi'nin verdiği değişik iş sayılı kararın bu konuda karar verilmesine yer olmadığı kararıyla hukuken geçersiz olduğuna dair kararın verildiği ancak İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nin soruşturma dosyalarını temin etmeden ve incelemeden halen Cumhuriyet Başsavcılığımıza göndermediği kararlarla tahliyeler yapılmasına karar verdiği ve bu kararları avukatlara tebliğ ettiği ancak bu karara karşı Cumhuriyet Başsavcılığımızca yeniden 25 Nisan günü yazıyla bu verilen kararların yerinde olmadığı ve infaz edilmemesi ve şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi istenmiştir” dedi.

Başsavcı açıklamasının devamında 10. Sulh Ceza Hâkimliği`nin kararını hatırlattı.

İnfaz Savcısı işleme koymadı
26 Nisan 2015: İnfaz Savcısı Orhan Güldiker, İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi`nin tahliye müzekkerelerini gün boyu bekletti ve akşam saatlerinde iade etti. Güldiker`in iade gerekçesi de söz konusu mahkemenin tahliyeler için yetkili olmadığıydı.

Sonunda tutuklu avukatlarının dört aydır çaba gösterdiği tahliyeler gerçekleşmedi. Toplu reddi hâkim kararı veren Hâkim Metin Özçelik ile tahliye kararı veren Hâkim Mustafa Başer HSYK tarafından açığa alındı.

28 Nisan 2015: 32. Asliye Ceza Mahkemesi`ne yeni atanan hâkim, tahliye kararlarının 'yok hükmünde' olduğunu belirterek geri çekti.

30 Nisan 2015: HSYK Müfettişi Yunus Hadi Konuk, açığa alınan hâkimler Metin Özçelik ve Mustafa Başer hakkında gözaltı kararı verdi. Terör örgütü üyeliği` suçlamasıyla verilen gözaltı kararı İstanbul Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı`na bildirildi. Polisler tarafından gözaltına alınmayan iki hâkim telefon ile aranarak, Bakırköy Başsavcılığı`na davet edildi. Adliyeye giden Hâkim Metin Özçelik, Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklanarak, Silivri Cezaevi'ne gönderildi.

1 Mayıs: 2015: Hâkim Metin Özçelik'in tutuklanmasından bir gün sonra Bakırköy Adliyesi'ne giden Hâkim Mustafa Başer de "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" ve "Silahlı örgüt üyesi olmak" suçlamasıyla tutuklandı.

Tahliye tartışmasından geriye büyük bir tartışma kaldı. Şimdi sulh hukuk hâkimlikleri için yapılacak reddi hâkim taleplerine kimin bakması gerektiği sorusuna net cevap aranıyor. Sulh ceza hâkimlikleri 17- 25 Aralık operasyonları sonrasında kurulmuştu. Hâkimliklerin kuruluş aşamasında kanuni düzenleme yapılırken bugün yanıtı aranan sorunun ‘ihmal` edildiği konusunda herkes hemfikir.   

Kaynak: Al Jazeera

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir