• DOLAR 32.57
  • EURO 35.009
  • ALTIN 2423.18
  • ...
9 Şiddetindeki Depreme Dayanıklı Olacak
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Bakan Yıldız, "Türkiye’de malumunuz 7.4 şiddetinde depremin üstüne bir depreme rastlanmadı, olması halinde dahi 9 şiddetindeki depreme dayanıklı bir yapı olmuş olacak. Hiç şüphesiz ki Türkiye’nin en sağlam yapılarından bir tanesi hem Akkuyu hem de Sinop’ta kuracağımız Nükleer güç santrallerinin inşaatı ve elektronik kısımları olacaktır" dedi.

NTV’nin canlı yayınında soruları yanıtlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Akkuyu ve Sinop’un ardından üçüncü nükleer santral için Trakya’da İğneada’nın isminin ön plana çıktığına dair soruya, "Şuanda ön plana çıkmış herhangi bir isim yok. Ama İğneada tabii ki seçeneklerden bir tanesidir" dedi.

Japonya’da yaşananlardan sonra Nükleer Santral yapımının doğu tercih olup olmadığına dair soruya ise Bakan Yıldız, şöyle konuştu:

"Bu tartışma ekseninin ‘Var mısın yok musun’, ‘Evet mi Hayır mı’ noktasına taşınmasının doğru olmadığı kanaatindeyiz. Ama tartışmanın güvenlik sistemleri ile alakalı konular üzerinde olmasını doğru buluyoruz. Bu açıdan Japonya ile yürüttüğümüz ve Rusya ile bitirdiğimiz bir müzakere var. Bu müzakereler Japonya’nın başına gelen bu kazadan sonra kısa bir süre aralığa uğramıştı. Tekrar bu ay görüşmeler başlayacak. Ama gerek Rusya’nın Çernobil’den sonra, gerekse Japonya’da yaşanan kazalarda özellikle güvenlik sistemlerinin artırıldığını görüyoruz. Bu santraller üzerinde mühendislik çalışmalarının yoğunlaştığını görüyoruz. En son Çin tarafında yapılan, hatta Tayvan tarafında yapılan bir santralde Rusya uluslararası Atom enerjisi tarafından dünyanın en güvenilir santrallerinden birisi olarak seçildi. O açıdan bir endişe ve kaygımız bulunmamakta"

ŞU ANDA YAPIM AŞAMASINDA DÜNYADA 65 SANTRAL VAR

Dünyada 442 tane işletmede bulunan santralin yarısının 3 ülkede olduğunu söyleyen Bakan Yıldız, dünyadan örnekler verdi:

"ABD, Fransa ve Japonya. Şimdi Japonya 54 tane nükleer santrale sahip. ABD 107 tane nükleer güç santraline sahip ve özellikle gelişmiş ülkelere baktığımızda bunların her birinin 30 tane ülkede nükleer güç santralinin bulunduğunu görüyoruz. Ama son 20 yıldan beri güvenlik sistemlerine harcanan para, özellikle nükleer güç santrallerinin elektrik üretim birimlerine harcanan para kadar yer işgal ediyor. Aslında dezavantaj gibi görünse de elektrik fiyatları açısından önemli bir avantajdır diye düşünüyoruz. Çünkü risklerini minimize etmek açısından bu önemli. Özellikle Rusya’daki kazadan sonra dünyada 140 tane santral işletmeye açıldı. Çernobil’den alınan derslerle aynen şuanda Japonya’daki kazadan alınan dersler gibi bütün bunlar mühendislik olarak bir analitik çalışmaya dökülüyor. Güvenlik sistemleri daha çok artırılıyor"

7 YIL BOYUNCA HER YIL RUSYA’YA 60 ÖĞRENCİ GÖNDERİLECEK

Türkiye’nin yaklaşık olarak 2023 yılına kadar Nükleer Güç santrallerinin yapımı hakkındaki bütün deneyimlerini doğru yönde kullanacağını söyleyen Bakan Yıldız, "Ondan sonra Türkiye’nin hem bu teknolojiyi geliştirmesi hem de bizati işletmesini yapması ile ilgili önünde geniş bir ufuk açılmış olacaktır. Ama o zamana kadar bütün yapılanmaları biz gerek eğitimler gerek insan kaynakları ile alakalı yapacağımız diğer işlemlerle kapatmak istiyoruz. Her yıl, ki bu 2011 yılının Ekim aylarında başlayacak, 60 tane kadar öğrenciyi mühendis, teknisyen ve tekniker düzeyindeki, hem Rus dili ile alakalı hem de işletmeciliği ile alakalı Rusya da eğitime göndereceğiz. 7 yıl boyunca 60’ar tane öğrenci gidecek. Bu insan kaynaklarını Türkiye’de yetiştiriyor olabilmek bizim için son derece önemli" diye konuştu.

"10 MİLYONDA BİR NÜKLEER SANTRALLERDEN DOLAYI KAYBEDİLEN ÖMÜR VAR"

Bakan Yıldız, "Bekarlık Nükleer Santrallerden daha zor" demecine ilişkin soruya ise, "İsviçre’de Dr. Bernard Cohen’in raporlamaları var. Bütün risk paylarını ortaya koymuş. Ortalama ömür kaybı, diyelim ki tıbben düşünelim. Bir ülkede ortalama yaş 70 olsun. Yüzde 1, hastalığa yakalanma oranı olan ve 20 yaşında ölme ihtimali olan bir hastalık tanımlayalım. Şimdi bu tür hastalıklardan çok fazla var. Bu 50 yıllık bir ömür kaybı demektir.

Eğer siz bunu toplumun tamamına yaymış olmanız halinde bütün insanların 6 ay kadar ömrünün daha kısa olacağı anlamında değil, daha erken öleceği anlamında değil, ama ortalama ömür kaybının 6 ay civarında olduğu hesabına varıyor bilim çevreleri. Ve bunun bütün enerji alanındaki diğer dallara bir dağılımını yapmışlar, yani hangi dalda hangi işi yaptığınızda ölüm riski var. Orada diyor ki, ‘Yıllık üretilen elektriğin bin megavat saat başına enerji üretimi doğalgazda 85, kömürde 342, petrolde 418, hidrokaynaklarda 184 ve LPG’de 3 bin 280 kişilik bir ölümle sonuçlanıyor" dedi.

Dr. Cohen’in de kitabında sağlıkla alakalı risk paylarının dağılımını yaptığını ifade eden Yıldız, "Oradaki kaybedilen gün, ömür olarak bakıldığında bekar olanların evli olanlara göre ölme oranları ile ilgili bir rapor hazırlamış. Yaklaşık 6 yıl kadar daha erken öldükleri tespit edilmiş. En sonunda demiş ki 2 milyonda bir yıldırım düşmesi ile alakalı kaybedilen bir ömür var ve 10 milyonda bir de nükleer santrallerden dolayı kaybedilen ömür var" diye konuştu.

 

 

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir