Kenya`nın Somali İşgalinin Perde Arkası
Son üç haftadır Somali`nin güneyi, bölgesel bir savaşa tanıklık ediyor
Son üç haftadır Somali’nin güneyi, bölgesel bir savaşa tanıklık ediyor. İki Fransız yardım görevlisinin Şebab tarafından kaçırılmasıyla, Kenya’nın işgalci kuvvetleri Somali’ye girerek yüzlerce sivilin de hayatını kaybettiği operasyonu başlattılar. Şebab ise Nairobi’de iki bombalı saldırı düzenleyerek misilleme yaptı ve saldırıların devam edeceğini iddia etti.
Öncelikle Kenya’nın 44 yıl sonra gelen “Operation Linda Nchi” (Ulusu korumak Operasyonu) adını verdiği işgali, hiçbir meşru zemine dayanmadığını söylemek gerekli. Kenya’nın amacının, Şebab’ı bitirmekten ziyade bölgesel bir savaşta rol kapma hevesinin daha kuvvetli olduğu anlaşılıyor. Etiyopya’nın 2006’da başlayan işgali, iki yıl sürmüş, BM ve ABD adına bölgesel savaş tacirliği rolü oynanarak Somali bir savaş arenasına dönüştürüp İslami Mahkemeler Birliği’nin iktidardan çekilmesine ve Şebab hareketin ortaya çıkmasına neden olmuştu. ABD’nin desteklediği bu işgal sonucunda binlerce kişi ölürken yarım milyon Somalili yararlandı ve yüz binlerce Somalili komşu ülkelere kaçmak zorunda kaldı. Kenya, Etiyopya’nın başarısız işgal dalgasının sonuçlarını yakinen bilmesine rağmen tekrar bu el bombasını, neden elinde patlatmak istiyor? ABD ve Fransa son zamanlarda küresel krizin etkisiyle savunma harcamalarını kısarken Kenya’yı Somali’ye sürmelerinin nedeni nasıl açıklanabilir? AMİSOM ve UNİSOM’a asker göndermeyen Kenya, askeri donanımı yetersiz olmasına rağmen Etiyopya’nın halefliğine soyunuyor?
Kenya’nın Somali’yi işgalinin, ABD senatosunun Uganda’ya 100 askerden oluşan özel bir birlik göndermesinden sonra başlaması dikkat çekicidir. Daily Nation gazetesinin haberine göre işgalden bir hafta önce başkent Nairobi’de ABD, İngiltere, Fransa, Etiyopya büyükelçileriyle üst düzey Kenyalı yöneticiler arasında bir görüşme gerçekleştirildi. İddiaya göre, işgal misyonu Kenya’ya verilerek ABD istihbarat ve insansız hava araçlarıyla Kenya ordusuna lojistik destek sağlayacak, Fransa işgalin ekonomik boyutunu üstlenecek, İngiltere basın yayın yoluyla işgali meşru bir zemine dayandırılmasını sağlayacak Etiyopya ise işgal deneyimlerini Kenya ile paylaşacaktı. İşgalin nedenlerinden biri olarak Türkiye’den gelen bursu almak için gelen öğrencilerin ölümü gösterilse de, bu durumun uluslar arası meşruiyetin sağlanarak, son zamanlarda Somali’de inisiyatif elde eden Türkiye’yi dışarıda bırakılma isteği de görülmektedir.
Wikileaks belgelerinde Somali’nin işgal edileceği açıklanmıştı
2010’da Somali’yle ilgili açıklanan Wİkileaks belgelerinde, Etiyopya’nın Kenya’yla Somali topraklarının paylaşılması konusunda anlaştığı iddia edilmişti. Etiyopya, Somali’nin kuzey doğu şehirlerinde tampon bir bölge kuracak, Kenya ise Güney Somali’nin önemli merkezlerinden 1 milyon 300 kişinin yaşadığı Azenia’yı kendi topraklarına katacaktı. Eski Savunma Bakanı Abdi Gandhi’nin iki yıl önce Nairobi’de Kenyalılarla görüştüğü ve olası Kenya işgaline sıcak baktığı ifade edilmişti.
Kenyalı işgalci kuvvetlerin Somali halkından ziyade Fransız ve ABD’nin çıkarları için Somali’ye girdikleri çok açık. Belirtilen kamp bölgesinde son üç yılda 1000’den fazla kaçırma olayı gerçekleşmiş, fakat hükümetin kaçırma olaylarına karşı herhangi bir önlem alınmamışken, Kenya hükümetinin iki Fransız, bir İspanyol yardım kuruluşu görevlisinin kaçırılmasından sonra acil bir şekilde Somali’ye asker çıkarması, yıllar önce beyaz adamın çıkarlarını korumak için Burma’ya asker göndermesi akla geliyor.
Kenya’nın bu girişimin arkasında sözde Şebab’ı bitirmek ziyade yıllardır sıcak savaşa girmemiş askerlerini bölgesel bir savaşa hazırlama düşüncesi yatmaktadır. Son yıllarda Uganda, Sudan, Güney Sudan ve Orta Afrika hükümetleri bütçelerinden en fazla payı askeri harcamalara ayırarak güvenlik devleti olmak yolunda epey mesafe aldılar. Aden körfezi, Nil suları havzası ve doğu Afrika sahilleri sorununun ülkeler anlaşma yoluyla değil askeri güç gösterisi yaparak gidermeye çalışmaktalar.
Purtland, Somaliand gibi Afrika’nın en fazla silah satışının yapıldığı bölgelerde, Kenyalılar Fransız, ABD ve Çinli şirketlerin taşeronluğunu yapmaktalar ve silah ticaretinden dolaylı bir şekilde Kenya’ya düşen pay 3 milyar doların üzerinde. 20 milyarlık bir savaş piyasasının olduğu bu bölgelerdeki inisiyatif Kenya hükümeti tarafından kaybedilmek istenmeyerek, savaş bütçesinde daha fazla kar elde edilmek istenmektedir.
Kenya’nın işgal ettiği Kismayu, Somali’nin en stratejik noktalarından biri. Doğal liman özelliğine sahip Kismayu, Doğu Afrika’nın Hint okyanusu ve Aden körfezine açılan önemli bir kapı özelliğinde, 1800 kilometrelik sahili bulunan Somali’nin batı devletleri ile ilişkileri bu hat üzerinden devam etmektedir. Kenya’nın Kismmayu’da kontrolü sağlaması ile ülkeye tüm gidiş gelişlerde denetim altına alması demektir. Batılı ülkelerin takviye kuvvetleri Kismayu limanından rahatlıkla ülkenin iç kesimlerine de konuşlanabilecek, deniz ulaşımı sayesinde Somali’nin çatışma bölgelerine takviyeler kolaylaşabilecektir. Mogadişu dışında BM ve batılı devletlerin üsleri olmadığı için Somali’nin içlerine nüfuz edilememekte ve kayıpların giderilmesi ve takviye güçlerin konuşlandırılması zorlaşmaktadır. ABD ve Fransa Kismayu’nun önemini bildikleri için, işgal niyetlerini Kenya ordusunu kullanarak gerçekleştirmekte ve işgale hava gücü ve istihbarat desteği vererek Şebab’a karşı birlikte savaşmaktadırlar.
Kenya’nın Somali’yi işgali belirli bir hat üzerinden gerçekleşmekte, Güney Somali ve Batı Somali’de ki Mandera, Gassira şehirlerini kapsamaktadır. Bu bölgeler geçmişte olduğu gibi kabileler ait bölgeler olup Şebab’ın çok etkili olduğu yerler değildir. Ölenlerin Şebab milislerinden ziyade sivillerin olduğu düşünülürse, bu operasyonun gerçek nedeninin Şebab olmadığı anlaşılabilir.
Kenya-Fransız petrol ortaklığı
İki ay önce Kenya’da petrol arama ve işletme imtiyazını elinde bulunduran Fransız Oil Giant Total şirketi, Lamu havzasında önemli bir petrol rezervinin bulunduğunu ve Kismayu’ya kadar olan bölgenin Afrika’nın en büyük petrol havzası olduğunu açıklamış ve Luma’dan Kismayu’ya kadar ki alanın ” özel ekonomik bölge” ilan edilmesini istemişti. Somali hükümeti, Fransız şirketinin bu isteğine karşı çıkarak Kismayu’nun Somali toprağı olduğunu bu bölgenin geleceğine Fransızların değil Somalilerin karar vereceği açıklamışlardı. Fransa, Somali sahillerine savaş uçakları taşıyan üç savaş gemisini göndermiş ve 12 mil açıkta gemilerini bekletmişti. Somali radyosu, Associated Press’e dayanarak 21 Ekim’de Somali’nin Kuday şehrinin Fransız savaş uçakları tarafından bombalandığını açıklamıştı. Fransa bu iddiayı yalanlamasına rağmen Kenya ordusunun sözcüsü Emmanuel Chirchir, Kuday’a bir saldırının yapıldığını fakat kendilerinin gerçekleştirmediğini söyleyerek iddiaları doğrulamıştı. Fransa’nın Somali hükümetinden ümidini kesmiş, Kenya’nın işgalini destekleyerek elinde bulundurduğu imtiyazı kaybetmek istemediğini göstererek Doğu Afrika’nın ekonomik ve siyasi geleceğinde belirleyici olma niyetindedir.
Şebab’ı askeri müdahale yaparak yok etmek imkansız olduğu gibi Şebab’ın Kenya’daki faaliyetlerini artırmasına da neden olacaktır. Kenya’da üç milyondan fazla Somali kökenli Kenya vatandaşı bulunmakta ve Somalilerin tamamı da Müslümanlardan oluşmaktadır. Savaşı Kenya’ya çekmek etnik çatışmayı şiddetlendireceği gibi Müslüman ve Hıristiyanlar arasındaki gerginliklere de neden olacaktır. Yıllardır devlet otoritesi olmamasına rağmen Somalilileri ayakta tutan manevi değerler, Somali halkının geçmişte olduğu gibi kendi aralarındaki sorunları bir kenara bırakarak ortak düşman kabul ettikleri yabancı güçlere yönelmelerini sağlayacaktır.
Nitekim Şebab sözcüsü Abdülaziz Ebu Musab, Kenya askerlerinin Somali’yi terk etmemesi halinde Kenya’da evlerin, marketlerin, stadyumların, restoranların hedef haline geleceğini söyleyerek misillemelerinin devam edeceği uyarısında bulundu. Kenya’nın bu haksız işgaline karşı saldırılarla cevap verilmesi, Kenya -Somali hattının yeni bir şiddet sarmalına dönüşmesine yol açacaktır. AMİSOM ve UNİSOM’a asker göndermeyen Kenya, bölgede ABD’cilik oynamak isteyerek askeri güç üzerinden bir otorite kurma peşindedir. Fakat Kenya’nın askeri harcamalara ayıracak dev bir bütçesinin olmadığı gibi planlı bir askeri operasyonu sürdürebilecek bir potansiyele de sahip değil. Şiddet sarmalından faydalanarak bölgede güç kurma isteği, Kenya halkının refah ve özgürlüğünden ziyade ABD ve Fransa’nın çıkarlarına hizmet ettiği çok açık.
Başta Devlet Başkanı Mwai Kibaki ve Başbakan Raila Odinga olmak üzere Kenyalı yöneticiler, kendi aralarındaki siyasi çatışmaların hedefini değiştirerek, Somali üzerinden kumar oynamakta ve büyük bir risk almaktalar. Somali işgali, komşularıyla ilişkilerinde geçmişte barışçıl yollar izleyen Kenya hükümetini iktidardan düşüreceği gibi Kenya başta olmak üzere tüm bölgenin kan gölüne dönmesine de vesile olacaktır. Umarım, Kenya hükümeti hiçbir meşru dayanağı olmayan illegal ve haksız işgalinden vazgeçer; Somali’nin, yalnız Somalilere ait olduğunu hatırlar.
İbrahim Tığlı/ Dünya Bülteni