• DOLAR 32.577
  • EURO 35.045
  • ALTIN 2438.444
  • ...
Sadaka ve Zekâtın Yeri Ayrı, Kurbanın Yeri Ayrıdır
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Doğruhaber/ İlyas Yıldız
 

Zenginle fakiri birbirine yaklaştıran, Hz. İbrahim’in teslimiyetini hatırlatan bir kurban ibadetini ve bayramını daha idrak ediyoruz. Toplumsal dinamikleri harekete geçiren kurban ibadetini Doğruhaber’e değerlendiren Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muammer Erbaş, büyük bir zaruret olmadıkça kurban kesmenin terk edilmemesi gerektiği söyledi. “Kurban mı keselim, yoksa kurban parasıyla yardım mı yapalım” konusuna da değinen Erbaş, “kurban ibadetinin kişi ve topluma yönelik pek çok dini, dünyevi hedef ve gayesi vardır. İslam’da sadaka ve zekâtın yeri ayrı, kurbanın yeri ayrıdır” dedi.


Kurban kesmenin öneminden bahseder misiniz?

Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah, insanı diğer varlıklara üstün kıldığını ve ona pek çok rızık verdiğini ifade etmektedir: “Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları, (çeşitli nakil vasıtaları ile) karada ve denizde taşıdık; kendilerine güzel güzel rızıklar verdik; yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan cidden üstün kıldık.” (17/70)


İnsanoğlu, dünya telaşı içinde çoğu zaman bu rızıkların kıymet ve değerini bilememektedir. Bu nedenle Allah Teala, Müslümanlara yılda bir defa kurban kesmelerini emretmiştir. Kurban canlı bir hayvandır. Normal zamanda Müslüman bir kimsenin helal ve meşru olmadıkça bir karıncayı incitmesi veya çiçeği kopartması bile caiz değildir. Ama, Yaradanın emri ve izni doğrultusunda o, kurbanlık hayvanın canını almakta ve onun etinden kendisi, ailesi ve çevresi istifade etmektedir.
Esasen bu fiil, yılın diğer zamanlarında da gerçekleşmekte, zira insan evinde veya lokantada et yemekte, fakat insan bunun için bir hayvanın canını verdiğini çoğu zaman düşünmemektedir. Kurban ibadeti sayesinde insan, bunun aslında ne denli önemli bir hadise olduğunu bizzat idrak etmektedir. Dolayısıyla Allah’a kendisine böyle bir nimeti verdiği için şükretmekte, israftan kaçınmakta ve daha bilinçli bir yaşama doğru yönelmektedir.


Kurban ibadetinden Allah’ın gözettiği husus, kişinin iman ve ahlakıdır: “Onların ne etleri ne de kanları Allah`a ulaşır; fakat O`na sadece sizin takvânız ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah`ı büyük tanıyasınız diye O, bu hayvanları böylece sizin istifadenize verdi. (Ey Muhammed!) Güzel davrananları müjdele!” (22/37)


Kurbanın etine, derisine, vb. muhtaç olan insandır. Böyle bir bilinçle kurban kesen kimse, fert olarak kendi konum ve davranışlarını gözden geçirir, daha bilinçli bir kul olur ve Rabbine şükreder.


Kurban keserken nasıl bir ruh hali içinde olunmalıdır?
Müslüman, Allah’ın insana ihsan ettiği bütün nimetler için şükran duygusu hissetmeli, Allah’ın emrettiği ve izin verdiği dışında hiçbir canlının canına kastetmeyeceğine dair kendi kendisine söz vermeli ve kestiği hayvanın etini ona en çok muhtaç olanlara ulaştırma gayreti içinde olmalıdır.


Kurban ibadeti fert ve toplum hayatına neler kazandırmaktadır?
Toplumsal yönden, insanlar maddi ve manevi yönden dayanışmaya muhtaçtır. Günlük yaşam içinde insanlar, birbirlerine sert davranabilmekte, duyarsız kalabilmektedir. Kurban vesilesiyle insan, kestiği kurbanın etini dağıtacak kimse aramakta, bu sayede yakın ve uzak çevresinde fakir olan kimseler olduğunun farkına varmaktadır. Onlara verdiği kurban eti sayesinde fakirler, maddi yönden belki yılın diğer zamanlarında alma ve tatma imkanı bulamadıkları insanoğlunun en temel besini olan etle buluşmakta, manevi yönden ise bunu kendilerine hediye eden kimselere karşı şükran duygusu hissetmektedir. Böylece toplumda maddi ve manevi yönden kaynaşma hasıl olmaktadır.


Kurban ibadetinin sosyal boyutundan bahseder misiniz?

Hz. Peygamber, kurban ibadeti ve bayramı hakkında şöyle buyurmuştur: “Ademoğlu kurban bayramı günü, Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmamıştır. Şüphesiz ki o kesilen kurban, kıyamet günü boynuzları ve kılları ile gelir. Hiç şüphe yok ki, kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında kabul görür. Öyle ise gönüllerinizi kurban ile hoş edin.” (Tirmizî, Adâhî, 1; İbn Mâce, Adâhî, 3)


İnsanoğlu rutin iş hayatı ve geçim derdi içinde dünya hayatı içinde boğulmakta ve insanı insan yapan manevi değerlerini kaybetmektedir. Bayram vesilesiyle Müslümanlar, bu monoton hayattan kurtulmakta, bir yandan kurban ibadetiyle Allah’a olan kulluk bilincini tazelerken, diğer yandan da çoğu zaman unuttukları akraba ve komşularıyla bir araya gelip konuşma, kaynaşma ve barışma imkanına kavuşmaktadırlar.

Zira çoğu zaman haftalarca, aylarca göremediğimiz yakınlarımızla ancak bu sayede buluşmakta, kestiğimiz kurban etinden hazırlanan sofra etrafında dizilip bir araya gelmek suretiyle Cenab-ı Allah’a bizleri böyle güzel bir ortamda buluşturduğu için şükretmekteyiz. Kurban fakire şart değildir, durumu iyi olan ve bütçesine uygun düşen keser. Zira pahalılık izafi bir şeydir. Kurban, çocuğumuza aldığımız bir cep telefonundan pahalı değil. Kaldı ki bunun etinin çoğunu kişinin kendi ve yakınları tüketmektedir.


Her kurban bayramında Kurban ile ilgili olarak basında menfi haberler çıkar. Siz basının bu tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Maalesef medya, her konuda olduğu gibi bu konuda da meseleye kendi reyting kaygıları içinde yaklaşmaktadır. Her kurban bayramının rutin haberleri şunlardır: “Kurban fiyatları el yakıyor,” “Kaçan kurbanlıklar etrafı birbirine kattı,”, “Kurban kesimi sırasında hayvanlara işkence yapıldı,”, “Şu kadar kişi kendisini kesti,” “Kesim yerleri çok pisti.” …
Kaçan bir kurbanın görüntüsünü bütün kanallar yayınladığında, sanki bütün kurbanlıklar kaçmış gibi bir izlenim doğmaktadır.


Denetimlerle kesim yerlerinin temizliği ve şartları elbette denetlenmelidir, ama bir iki kişi yanlış yaptı diye herkesi suçlamak doğru değildir. Bütün bunlar birleştiğinde kurban olumsuz bir işmiş gibi yanlış bir algı gelişmektedir, hâlbuki bu doğru değildir.


İslam, kişinin kendi kurbanını kendisinin kesmesini tavsiye eder. Kişinin kendi kurbanını kesmesi neden önemlidir?


Bu şart değil, ama imkânı varsa kişi kendisi kesmelidir. Çünkü bir şeyi uzaktan seyretmekle bizzat yapmak arasında büyük fark vardır. Dinimiz kişinin bu tecrübeyi bizzat yaşamasını istemekte, bu sayede kurbanın, yani bir cana kıymanın ne denli önemli, bir o kadar zor olduğunu görmelidir. Bu tecrübeyi yaşayan bir kimse, daha sonra yeme içmesinde israf edip buna haram karıştıramaz.


Her kurban öncesinde tartışılan bir konu da kurban yerine parasının yardım olarak bir yerlere verilip verilemeyeceği meselesidir. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
İslam’da sadaka ve zekâtın yeri ayrı, kurbanın yeri ayrıdır. Çok büyük bir zaruret olmadıkça kurban kesmeyi terk etmek doğru değildir. Çünkü kurban ibadetinin kişi ve topluma yönelik pek çok dini, dünyevi hedef ve gayesi vardır. Bu nedenle insanlardan kurban keseceğiz diye para toplayıp bunları başka yerlere harcamak doğru bir yaklaşım değildir. Aksi takdirde zaten mevcut şartlardan dolayı iyice azalan kurban kesimi tamamen yok olma ve ortadan kalkma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.
 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir