• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.89
  • ...
8 Çocuğumu Nasıl Akıllı ve Takvalı Yetiştirdim?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Akıllı ve takvalı 8 çocuğu yetiştirme çabam

Sharifah Mastura Al Jifri, Riyad`da Prince Sultan Üniversitesi`nde İngilizce okutmanı. Öğrencilerinin, bu dünyada ve öte dünyada başarıya ulaşmaları için, çalışmalarının ötesini düşünmelerine rehberlik ederek sadece bir dil öğretmeninden fazlası olma gayretinde.

En büyük kızla Hukuk fakültesinde tanışmıştım: İngilizce, Arapça ve Malay dilini akıcı konuşabilen, üç farklı müfredatı çalışmış, yaşına göre hayli disiplinli, parlak bir öğrenci ve bir hafız! Bana diğer 7 kardeşinin de hafız veya hafızlık yapmakta olduğunu ve aynı onun gibi eğitildiğini söyleyince, süper anneleriyle tanışmak için sabırsızlanmaya başladım.

Ufak tefek, sakin bir Singapurlu olan, hayranlık duyulası anneleri Sharifah Mastura Al Jifri ve diğer güzel çocuklarıyla evlerinde ilk buluştuğumda, hayatımda –maşaAllah- bunlar kadar verimli bir aile daha görmediğime emindim.

Nihayet Sharifah Mastura ile onun çetin fakat karşılığını fazlasıyla alacağı annelik tecrübesini bizimle paylaştığı bir röportaj yapma memnuniyetine eriştim. İşte onun 8 çocuğunu zeki ve takva sahibi yetiştirme gayreti:

1) Dilerseniz okuyucularımıza, sizin aldığınız eğitimin çocuklarınızı yetiştirmenizde oynadığı rolü aktararak başlayalım. Lise bitirme sınavlarından sonra 2 yıllık, okul öncesi eğitimine odaklanan öğretmenlik eğitimi aldınız. Sonrasında İngiltere`de İngiliz Dili Edebiyatı lisans derecesi aldınız. Daha sonra, akıllı çocuklar yetiştirmenizde size mühim bir ilham kaynağı olan Glen Doman`ın çalışmasına dayanan 2 günlük bir çalıştaya katıldınız. Özet olarak, ebeveynlik hedeflerinizi gerçekleştirmek için öğrenip uyguladığınız çocuk eğitimiyle ilgili temel kavram ve uygulamalar nelerdir?

Temelde bana göre uygulanan iki prensip var:

Çocuklarınızı ayartın

Çocuğunuzun zihnini uyarmak için hiçbir zaman çok erken değildir. Bir şeyler anlatmanızı dinlemeleri olsun, kitap okumak, bisküvileri saymak, siz yemek yaparken soğan koklamak.. ne olursa! Anne karnında ikenden başlayın, çünkü ceninler işitebilir. Çocuğunuzla bebekkenden konuşun. Çevresinde işitebileceği, görebileceği, koklayabileceği, tadabileceği ve dokunabileceği her şeyi ona öğreterek duyularını harekete geçirin. Önüne eğitici materyaller koyarak da merak duygusunu ve zihnini uyandırabilirsiniz: kitaplar, abaküsler, grafik tabloları, güzel eğitici oyuncaklar, vs. Ama okumanın listenin en üstünde olduğunu söylemem gerek.

Çocuklarınızı meşgul edin

Kabul etmeliyim ki okul öncesi öğretmenliği eğitimi, çocukları nasıl meşgul edeceğimi bilmem bakımından bana avantaj sağlamıştı. Böyle bir eğitim almamış da olsanız, çocuklarla vakit geçirme yolları bulmak zor değil. Daha bebek zamanlarında onlara resim çizmek ve eşyaların adlarını söylemekle başladım. Renkli kalemlere geçinceye kadar onlara karalamaları için güvenli, toksik olmayan mum boyalar verin. Lego kutusunu önlerine boşaltıp kendi kendilerine oynamalarını beklemeyin. Onlarla beraber oturup kuleler yapın; hayal güçlerini ve yaratıcılıklarını kullanmalarını teşvik edin ve parmaklarının sıkışma veya boşluğa uygun parçayı bulamama gibi durumlarda yardımcı olmak için yanlarında durun.

Çocuklarla oturup onlarla ilgilenmek, kıymetli bir bağlanma zamanı oluşturur. Bu, çocuğunuzun karakteri ve potansiyeliyle ilgili keşifler yapacağınız zamandır. Böylece çocuğunuzu anlar, karakterini şekillendirme, zihnini geliştirme ve yeteneklerini yönlendirmede daha donanımlı olursunuz. Temelleri çocuklukta atılmış bu sağlam bağ ile siz, çocuğunuz büyüdükçe, ne zaman yerine oturmayan bir taş olsa, her daim yönünü döneceği kişi olacaksınız.

Temel faktör:

Öğrenimim sonucunda uyguladığım temel iki unsur bunlar olmasına rağmen, dindar ve Allah korkusu olan çocuklar yetiştirme gerekliliği konusunda da oldukça duyarlıydım. Zeka bir insanı tek başına iyi veya ahlaklı olmaya yönlendiremez; tersine, yanlış yönlendirip sahibini felakete bile sürükleyebilir. Yani bahsettiğim iki noktayı metodoloji olarak düşünüp, çocuk eğitimimin özünü de onların ilim ve takva sahibi olmaları için azami gayreti sarf etmek şeklinde ifade edebilirim. Bunu yapabilmek için de onlara Kur`an, Arapça ve din bilgisi vermeniz gerekiyor. Henüz anne karnında onların çokça Kur`an dinlemelerini temin ettim.

Kısacası çocuklarımla geçirdiğim zaman, onlarla konuştuğum ve onlara Allah –subhanehu ve teala-, O`nun Kitabı, peygamberleri ve onun sahabelerinin sevgisini vermeye çalışmak, İslamî âdabı da elimden geldiğince öğretmekten ibaretti.

2) Yaşları 12 ila 24 yaşlarında 8 çocuğunuz var ve her biri 13-14 yaşında hafız olmuşlar maşaAllah! Hepsi aynı zamanda Arap okuluna gitmiş, aynı anda ev okulu yöntemiyle sizin tarafınızdan İngiliz ve Singapur müfredatında da eğitilmişler. Sizi çocuklarınız için böylesi sıra dışı bir vizyon sahibi yapan nedir?

Aslında pek de sıra dışı vizyon meselesi değildi. Sadece, eşim ve ben çocuklarımızın dinlerini ve Kur`an`ı bilerek büyümelerini istiyorduk. Bunun için de en bariz yol, onları Kur`an`ı ve dini Arapça olarak öğrenecekleri bir Hafızlık okuluna kaydettirmekti. Aynı zamanda onların ümmete faydalı olmalarını da arzu ettik. Aydın, işe yarar Müslümanlar olmalarını sağlayacak yetenek ve bilgileri edinmelerini istedik. Böylece çocuklarım iki yaşından itibaren Kur`an`ı ezberlemeye başladılar. Aynı zamanda yazı-öncesi pratikleri yapıyor, okumaya bayılıyor ve kendilerine kitaplar okunuyordu.

Bundan sonrası oldukça olağan gelişmelerdi, elhamdulillah. Okula başladıklarında zaten Kur`an`ın birkaç cüzünü ezbere biliyorlar ve yüzüne okuyabiliyorlar; Arapça harf ve rakamları da okuyup yazabiliyorlardı. Doğal olarak, tüm bunlar Arapça bilmeseler bile onlara hızlı bir başlangıç sağladı. Singapur müfredatına gelince; Arap okuluna başladıklarında zaten İngilizceyi kendi başlarına okuyabiliyorlar, Matematikte de ikinci sınıf seviyesindeydiler.

Hamdolsun, böylelikle üç şeyi başarabilmiş oldum:

Birincisi, Arap okulundaki başarılarından endişelenmem gerekmiyordu, çünkü mushaftan okuyabiliyor ve rakamları anlıyor olmaları demek, okulun ilk yılında tek yapmaları gereken, dili kapmak demekti. Yani yeni bir dilde yeni kavramlar öğrenmek zorunda değillerdi.

İkinci olarak, İngiliz müfredatına ayak uydurabildim, çünkü yalnızca önceki temellerinin üzerine çıkmam gerekiyordu. Arapça eğitimi ve yeni doğan çocuklarla Singapur ve İngiliz müfredatını beraber yürütmek her zaman kolay değildi. Yine de, İngilizce okumaya devam ettikleri sürece, özellikle okul tatillerinde onları yakalayıp ilerletebiliyordum. Arap okuluna başlamadan önce temeli atılmamış çocukların ailelerinde bu noktada büyük zorlanmalar yaşandığını gördüm. Bizim çocuklar evde kendi hızlarında hıfz yapmaya devam ediyor ve okul dersleri onlara bir tekrar gibi geliyordu. Böylece okul programından çok daha önce Kur`an`ı ezberlemiş oldular.

Son olarak, okul öncesi gösterdiğimiz gayret, onların öğrenmeye ve odaklanmaya alışkın olmaları demekti; ayrıca öğrenmeyi de çok seviyorlardı.

Burada benzer bir şey yapmayı düşünenler için iki önemli ipucu vermek istiyorum.

Birincisi, ilk çocuğunuz için çok çalışın. Çocuklarınız için başarmak istediğiniz her şeyi ilk çocuğunuzda yapın. Eğer ilk çocuğunuz için çok gayret ederseniz, ikincisi onu takip edecek ve ilkine harcadığınızın yarı emeğini harcayacaksınız. Nasıl mı? İlkiyle çalışıyorken, ona öğrettiğiniz her şeyi kucağınızaki minik bebek (ikinci çocuğunuz) kapacak ve bunları ona öğretme yaşına geldiğinde zaten biliyor olacak.

İkincisi, Kur`an`ı aile hayatınızın merkezi haline getirin. Babası televizyon izler, annesi iPad`iyle uğraşırken çocuğun oturup sure ezberlemek istemesini bekleyemezsiniz. Anne-babada örnekliğini bulan Kur`an sevgisi olmadan küçük bir çocuk oturup öğrenmeye daha da az ilgili olacaktır.

3) Siz ve çocuklarınız bunların hepsini aynı anda yürütmeyi nasıl başardınız? Tipik bir haftanız nasıl geçiyordu?

Aslında tipik bir günümüzden başlamak lazım. İlk çocuğumdan itibaren, eşim ve ben her zaman fecir insanları olduk. Belki de bebeğin rutini böyleydi ama bizim günümüz sabah namazıyla başlıyor.

6.30-11.00 arası kahvaltı, duş ve öğrenim zamanı. Burada mesele çok-görevlilik. Hayatım çocukların yaşlarına göre, birini yazması için masaya oturtup diğerini banyoya yollama, birinin giyinmesine yardımcı olma, bebeği emzirirken diğerine kitap okumayla geçiyor. Herkes kahvaltısını yapmış, duşunu almış, üstünü değiştirmiş oluncaya kadar sonsuz bir koşturmaca bu. Herkes hazır olunca da, çocuklar onların seçtiği bir kitabı okumamı dinlemek için oturuyorlar. Kitabı her gün sırayla seçiyorlar. Bu yüzden de bu sabırsızlıkla bekledikleri bir şey. Akabinde hepsi kendi okuma, yazma, sayıları öğrenme, Kur`an ve ezber çalışmalarını yapıyor ve illaki eğlenceli bir el işi faaliyetiyle bitiriyoruz. Bu boyama, yapıştırma veya bir şey yapma olabilir. Ben diğerlerinin matematik, yazma vb.`i kontrol ederken, çocuklar da bana sırayla Kur`an, ezber ve ‘Peter and Jane` (kademeli kitap) okuması için geliyorlar.

Bir diğer ipucu da öğrenmeyi eğlenceli hale getirmek. Harfler veya sayılar için yaptığım çizelge çizimler, renkler, yapıştırmalarla dolu. Küçük sanat ve el işleri çizelgelerimizin bir parçası ki yaptıkları şeyi sıkıcı bir “iş” gibi görmesinler. Kesip yapıştırmak için nasıl sabırsızlanıyorlarsa, bu çalışmaları da öyle bekliyorlar. Yani benzer yolu izlemek isteyenlerin çocuk el sanatlarına kendilerini alıştırmaları iyi olur.

Saat 10.30 olduğunda genelde acıkıyorlar ve bir ara vermek gerekiyor. Bu yüzden ara öğünümüzü yiyoruz. Fecirden bu yana ayakta ve aktif öğrenme halinde olduklarından, atıştırmanın ardından biraz uyumaya hazır oluyorlar. Ben de onları yatırıyorum.

Sakince yatıyorlar ve ben bir yandan onları uyuturken bir yandan Kur`an`dan kendi ezber yerimi okuyorum. İşte 8 çocuğumu büyütürken hafızlık yapma uğraşım bu şekildeydi. Çok yavaş ilerliyordum ama faydası da şuydu ki, çocuklarım da benle beraber, hatta benden çok önce o bölümü ezberliyorlardı, maşaAllah! Geceleri ve ne zaman sakinleşmeye ihtiyaç duysalar onları uyutuşum da bu şekildeydi.

Bu günlük rutin sekiz çocuğumun her biri okula başlayıncaya kadar devam etti. Sanırım bu onlarda bir günlük düzen hissi oluşturdu.

Her zaman inandım ki, çocukları meşgul etmezsen onlar seni meşgul eder! Ya sizi veya birbirlerini sinir edecek şeyler yaparlar. Hafta sonları serbest ve basittir. Genelde pikniğe ya da parka oynamaya gideriz.

4) Şu alanlarda olmazsa olmaz bulduğunuz kitap ve kaynaklar nelerdir?

Çocuklara Kur`an ezberi

Çocukların Arapça öğrenimi

Öngörülü bir anne-baba olma

Doğruyu söylemek gerekirse öngörülü bir ebeveyn olma konusunda belli bir kitap okumuşluğum yok. Tüm fadl ve başarı Allah teala`dandır ve dua iledir. Niyetinizi halis tutun ve dua edin. Allah azze ve celle`nin gücü her şeye yeter.

Kullandığım ve vazgeçilmez bulduğum ‘Iqraa kitabı vardı ama. Bu 6 küçük kitaptan oluşan, çocuklara Kur`an okumayı öğreten bir seri olarak geliyor. Yaklaşımı hiç Arap üslubunda değil ve çocuklara öyle uygun ki, tüm arkadaşlarıma tavsiye ediyorum. Bunun sayesinde çocuklarım mushaftan Kur`an okumayı çok erken yaşlarda öğrendiler ve bu onlara ezber yapmaları ve Arapça öğrenmelerinde de otomatik olarak kolaylık sağladı.

5) Çocuklar ve ebeveynleri bütün gün okula git-gel, ödev yap, beslenme hazırla, ve diğer okulla ilgili işlerle zaten uğraşıyorlar. Anne-babaların, kendileri veya çocukları, olduklarından daha bitkin hale gelmeden, çocuğun tüm potansiyelini ortaya koymaları nasıl mümkün oluyor?

Çocuğunuz olup aileniz genişledikçe, dayanma gücünüz de artıyor, inanın bana. Asla mümkün olacağını sanmadığınız kadar kendinizi esnetebiliyorsunuz. Özenli ve samimi anne-babalığın sizin için yaptığı şey bu. Çocuklarımın Kur`an`ı ezberlediklerini ve okulda başarılı olduklarını görme arzumdan dolayı Allah azze ve celle bana onlarla ilgilenme, onlara yardımcı olma ve onları eğitme enerjisi verdi. Bir anne olarak, elbet ben de aynı havayı soluyorum, yani yorulmak normal bir durum, ama elhamdulillah asla bitmiş tükenmiş olmadım. Bunun sırrı ise Kur`an`ı öğrenmek. 8 çocuğu yetiştirme meşguliyetinde kendim de Kur`an`ı ezberlemeye çalışıyordum. Allah`ın kelamı tek ferahlama ve güç kaynağımdı.

Çocuklara gelince, onların da biz anne-babaların onlara yaptırdığımız şeyleri neden yapmaları gerektiğini anlamaları çok önemli.

Küçüklüklerinden beri çocuklarıma, onların büyüyüp başarılı ve ümmete faydalı kimseler olmalarını istediğimi söylerim. Allah subhanehu ve teala`ya kulluk etme yolu budur. Bizim nasıl halis niyet taşımamız gerekiyorsa, çocuklarımız da öyle. Hayatın amacının Allah`ın rızasını kazandıracak işler yapmak olduğunu anlamak için asla çok küçük değiller.

Onlara öğretilecek ikinci şey de anne-babaya itaat. Eğer çocuğunuz size itaat etmenin Allah subhanehu ve teala`yı memnun ettiğini anlarsa, sizle beraber hareket etmesi ve yapması gerekenleri yapması daha kolay olur. Yani çocuk bir kere gününün Allah teala`nın rızasını kazandıracak işlerle dolu geçtiğini gördü mü, bu ona gerçek bir hedef sahipliği hissi veriyor.

Yani mesele bazı ailelerin yaptığı gibi, okul başarısı ve iyi bir iş bulma adına ruhsuzca bir köle güdümü değil. Allah subhanehu ve teala`ya ibadet hissi size kuvvet ve muvaffakıyet veriyor. Buna inanıyorum, çünkü kendi tecrübemde gördüğüm şey bu.

Çocuklarıma küçüklüklerinde Kur`an`ı hıfzetme ve ümmete hizmet etmek için çalışma dışında hiçbir heves vermedim.

6) Bu vizyon ve hedefleri gerçekleştirmek 8 çocukla kolay olmamış olsa gerek. Öyle sanıyorum ki başarınızın temel sebebi, Allah`ın yardımından sonra, sebatınızdı, çünkü hayallerini gerçekleştirme peşinde giden pek çok insanın tökezlediği nokta burası oluyor. Sizi bunca sene, özellikle de zor zamanlarda, bu yolda tutan ne oldu?

Tüm başarı Allah teala`dandır. Allah`a çocuklarımı ümmet için yararlı kimseler yapması için dua etmeyi hiç bırakmadım. Bu dua ve vizyon bana istikamet verdi.

Şimdi de olduğu gibi Kur`an`ı öğrenmeye gayret ediyordum. Buna devam ettiğim sürece, aynı gayret ve bağlılığı çocuklarım için de talep edebileceğimi hissettim. Yani bana göre Kur`an öğrenimi azimle, sebatla eşanlamlıydı.

Bir de tüm çocuklarıma adil olma arzusu bana azim verdi. Büyük çocuklarıma verdiğim eğitim ve ilgiyi küçüklere de vermem gerektiğini düşünüyordum. Mesela ev-okulu rutinimiz yedi çocuğum okula başlayıp tek çocukla evde kaldığım dönemde bile devam etti. Hatta ona öğrenmekten zevk alsın diye sınıf arkadaşları bile buldum.

Bazen anne babalar büyüyen çocuklarının ihtiyaçlarına göre kararlar alıyorlar ve küçükleri gözden çıkarıyorlar. Bu doğal görünebilir, ama ben sürekli kendime öyle yapmamam gerektiğini hatırlatıyordum.

7) Pratikte insanlar –özellikle ebeveynler- sebat ve sabrı nasıl hayata geçirebilirler?

Bunun uygulamada nasıl yapılacağına emin değilim, ama benim cevabım, kendinizi Allah subhanehu ve teala`ya yaklaştırmanız şeklinde. Eğer anne-babalık vizyonunuz ibadetle bağlantılı değilse, sabırlı veya azimli olmanız için bir sebep yok demektir.

İnançlarınızdan ve niyetlerinizden emin olun. Eğer Müslüman ebeveynler olarak, çocuklarınızı en iyi Müslümanlar olacakları şekilde terbiye etmeyi görev biliyorsanız, bu sizin için sebat göstermeye değer bir amaçtır. Diğer ibadetlerde olduğu gibi, bu tür bir ebeveynlikte de çıkış noktası, bunun Allah`ın rızasını kazandıracak ve ecrini alacağınız bir şey olduğuna inancınız olmalıdır. Size sabır ve sebat verecek inanç budur işte. Başka bir niyetle veya dünyalık bir motivasyonla yola çıkanlar bir noktada yorulup pes edeceklerdir.

Son olarak, unutulmamalıdır ki takva ehli çocuklarınızın duası size kabrinizde fayda sağlayacak. Bu bile sizi çalıştırmaya yeter.

8) Okuyucularımızın çoğu (özellikle anneler!), başarınızda eşinizin rolünü bilmek isteyeceklerdir. Ebeveynlik hedeflerinizi koymada ve gerçekleştirmede onun ne kadar katkısı oldu?

Eşim de ben de aynı vizyonu güdüyorduk. Dolayısıyla birimizin diğerini ikna etmesi gibi bir durum olmadı elhamdulillah.

Eşim evin geçimini sağlayan olarak dışarıda bulunmaya mecbur olduğu için, çocuklarımızı yetiştirmede yükü benimle tamamen eşit paylaşacağını zaten hiç düşünmedim. Ondan gerçekten beklediğim ise, bana destek olması, eksikleri gidermesi, gerektiğinde bana yardımcı olması ve çocuklarla olabildiğince zaman geçirmeye istekli ve hazır bulunması. Bunu da elhamdulillah çok doğal ve gönüllü bir şekilde yaptı.

Bir eş olarak son derece destekleyiciydi ve çocukların meşgul edilmesi ve zihinlerinin uyarılması noktasında benim kadar aktifti. Bebekle konuşup oynuyor, emekleme evresinde olana hikayeler okuyor, üç yaş civarındakine bir şeyler açıklıyor, daha büyüdüklerinde de çocuklarla oynuyor ve gelişimlerinin her aşamasında onlarla ilgileniyordu.

Bana daha büyük yardımı ise, çocuklara çalışmalarının büyük gayesini anımsatarak onları benimle çalışmaya sürekli yüreklendirmesi oldu. Zaman zaman öğretmen olarak devreye girdiği de olmuştur. Örneğin gerçekten sıkışık olduğum bir zaman eşim 3. oğlumun okuma programını üstlenmiş, kendi başına okur hale gelinceye kadar her akşam onun ‘Peter and Jane` okumasını dinlemişti. Ezberlerini dinlemede de bana yardımcı olup ben meşgulsem çocukları o test ederdi.

Alt değiştirme, banyo yaptırma, yedirme gibi ebeveynlik işlerinde bana yardım etmekten de çekinmemiştir. Bir görev pusulası yapmadım tabii ki; sadece birbirimize yardımcı olduk.

Eşim aynı zamanda, çocuklar sözümü dinlemediklerinde başvurduğum bir “üst otorite” idi.

Bana göre, çocukların babalarına evin reisi olarak saygı göstererek büyümeleri çok önemli.

Çimlerde çocuklarla yuvarlanan o baba, gerektiğinde onları disipline de edecektir. Çoğu zaman çocukları sırf konuşmaları için ‘babaya` yollamak bile yetiyor.

Ev dışında bir öğretim söz konusu olduğunda, bu rolü üstlenmesinde eşime güvenebilirdim. Çocukları camiye namaza veya Kur`an sohbetlerine, seminerlere götürürdü. Bir keresinde eşime azimli bir baba olduğu için ödül verildiğini sevinerek hatırlıyorum. Halbuki çocukların Kur`an halkasına onun katılmışlığı yoktu. Ama bir hoca dönem boyu her ders dışarıda arabada bekliyor olduğunu fark etmiş ve bunun takdire şayan olduğunu düşünmüştü, maşaAllah.

Şayet hedef ve ideallerimiz aynı olmasaydı, eşim bu göz korkutucu çocuk yetiştirme işinde benim destekçim ve partnerim olamazdı. Belli durumlarda aramızda küçük farklılıklar ortaya çıksa da, çocukların önünde birbirimizin kararlarını asla sorgulamamak üzerine kesin bir anlaşmamız vardı. Çocukların gözünde kararlarımızda daima birlik içindeydik.

Bu, çocukların, diğer tarafa giderek farklı bir karar aldırabileceğini düşünmeden anne veya babanın kararını kabullenmeyi öğrenmesi bakımından çok önemli.

9) Çocuklarınızdan her birinin ustası olduğu bir de hobisi var maşaAllah! Onların hobilerinden ve boş zamanları için nasıl faydalı bir şeyler seçtirdiğinizden söz eder misiniz?

Doğrusu illa her birinin bir hobisi olsun demedim. Eşimle ben, çocukları evde televizyon olmadan yetiştirmeye karar vermiştik ve küçüklüklerinden bu yana bir şeyle oyalanmalarını sağladım. Bu yüzden de bir sürü el işi faaliyeti ve yaratıcı aktiviteleyle zaman geçirdik.

Erken dönemde çıkartma yapıştırma, kesip yapıştırma ve oyun hamuruyla bir şeyler yapıyorduk. Biraz daha büyüdüklerinde resim çizme, toprak şekillendirme ve ne bulursak ondan bir şeyler yapmaya başladık; origami, kağıt çiçekler, boncuklar, kartlar, cam kavanozlar vs. Ayrıca kendi kitap kapağımızı yapıp, kendi hikayelerimizi yazıp kendi kitaplarımızı da yaptık.

Tamamen kız işi şeyler hariç, çoğu aktivitede kız-erkek çocuk ayrımı gözetmedim. Oğullarım da katıldılar ve aynı şekilde eğlendiler. Sonra kızlara basit işleme, kanaviçe ve dikiş öğrettim. Nihayet genç ergenler olduklarında kızlar dikiş makinesi kullanmayı öğrendiler; güzel şeyler diktiler, kiminin şeklini değiştirdiler, kendi perdelerini yaptılar ve el yapımı çantalar ve saç bantları yapıp satarak küçük bir iş kurdular. Riyad`da bir kültür fuarında yer aldılar ve yaptıkları çok beğenildi maşaAllah.

Bu aşamada örgü, tığ oyası ve yemek pişirmede kendilerini daha da geliştirdiler. Sanatçı kızlarımdan biri, renklere olan sevgisi nedeniyle makyaj yapmakta da yetenekli. Diğer bir kızım mimarlığa düşkün ve kağıttan bina tasarlamayı seviyor. Haliyle bunlar beni aşan konular, bunun için Youtube çok yararlı oldu.

Burada vurgulamak isterim ki çocuklar ne yeteneği veya hobisi geliştirdilerse, maşaAllah sırf yaratıcı olma isteğinden doğmadı.

Bir de televizyonsuz büyümeleri, onlara doğal olarak kendilerine yapacak bir şey bulma arzusu verdi. Buna ilaveten yetenekli olmanın getirdiği bağımsızlıkla keşfedilen keyif de var tabii.

Oğlanların da fotoğrafçılık, grafiti, tişört yazıcılığı, marangozluk gibi hobileri var ve hepsi de iyi futbol oynuyorlar, maşaAllah.

10) Bir toplantıda söylediğiniz şu anlamlı sözü hatırlıyorum: “Çocuğun eğitimi doğumundan 20 yıl önce başlar.” Okuyucularımız için bunu biraz açar mısınız?

Basit olarak, çocuklarınıza bir şey öğretmeden önce kendiniz bilgi sahibi olmalısınız demek. Bazıları ebeveynliğin bu aşamasında artık çok geç veya çok zor diye düşünebilir, ama eksiklerimizi gidermek ve yanlışlarımızı düzeltmek için hiçbir zaman çok geç değildir. Hatta şu an çocuğunuz için doğru şeyi yapmak için her imkana sahipsiniz. Çocuklarınıza şimdiden doğru bilgiyi vererek onları düzgün anne-babalar olmaya hazırlayın. Sadece yüksek okul notları veya iyi bir iş edinme yollarına odaklanmayın. Onlara dinleriyle ilgili güvenilir bilgi verin ve Kur`an`ı bilmelerini de temin edin; yani Kur`an`ı okuma, anlama ve ona uygun olarak yaşama bilgisi.

Çocuklarınızı eğitimli ve takva sahibi olmaya hazırlayın.

11) Eşiniz ve siz, hayatınızda bereketi artırdığını düşündüğünüz belli bir manevi rutin takip ediyor musunuz?

Burada söz etmeye değecek farklı veya özel bir şey yaptığımızı sanmıyorum. Yalnız, çocuk yetiştirmeyle ilgili yıllar önce okuduğum, adını ve yazarını unuttuğum Arapça bir kitapta şöyle dediğini hatırlıyorum: “Çocuklarınız onlara yapmalarını söylediğinizi değil, sizin yaptığınızı yapacaklardır.”

Başka bir deyişle, onlar nasıl olsun istiyorsanız, ona sizin örneklik etmeniz gerekir. Siz kendi anne-babanıza karşı dindar ve saygılı çocuklar olun ki çocuklarınız da size karşı öyle olsunlar. Çocuklarınız için en çok da ibadetler konusunda örnek olun.

12) Son olarak, bir gün inşaAllah anne-baba olmayı düşünen herkese ne tavsiye edersiniz?

Tüm yukarıda söylediklerimi okuyun ve size ne doğru geliyorsa onu uygulayın. Allah subhanehu ve teala kimseye taşıyamayacağı yükü yüklemez. Bu benim yolculuğumdu ve hala da yoldayım. Bunu okuyan sizler de kendi yolunuzu seçeceksiniz. Duam odur ki, kendinize hangi yolu çizerseniz çizin, gayemiz aynı olsun: dindar, ümmete faydalı çocuklar yetiştirmek.

Bir de unutmayın ki doğru İslamî bilgi olmadan, çocuklarınız ümmete hizmet edemeyecektir.

suffagah.com

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir