• DOLAR 32.386
  • EURO 35.096
  • ALTIN 2326.86
  • ...
Kürdistan Komala İslami Lideri Ali Bapir; ‘Batı vuruyor bedelini biz ödüyoruz`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

MEHMET ÖZCAN / DOĞRUHABER-RÖPORTAJ

Batının İslam ülkelerine yönelik zulümleri, katliam ve işgale varan kirli hesapları geçmişle birlikte günümüzde de farklı boyutlarıyla devam ediyor. Bölgeye yönelik çıkar hesaplar, madeni zenginliklerin sömürülmesi ve İslam ümmetinin birliğinin engellenmesine yönelik faaliyetler, batının sıradan rutin işleri. İkinci dünya savaşı sonrası Ortadoğu diye tabir edilen İslam topraklarını harita üzerinden cetvelle bölüşerek sınırlar çizen haçlı zihniyetli batılı devletler, yaklaşık bir asır boyunca sömüregeldikleri İslam beldelerimizi günümüzde ise akıttıkları Müslüman kanlarıyla ülke ülke, bölge bölge ayırarak yeni yeni sınırlar çiziyorlar. Bunun son örneği savaşın hiç bitmeyecekmiş devam ettiği Irak…

Son yılların en kanlı işgali sonucu büyük bir yıkım yaşayan Irak`ta savaş da trajedi de sürüyor. Amerikan işgalinin ülkede bıraktığı tahribatın izleri bir türlü silinemiyor. 2 milyon insanın hayatını kaybettiği ülkede bir milyon kadın dul, 5 milyon çocuk yetim bırakıldı. Tahribat işgal sonrası da sürdü. Uygulanması için yazılan işgal anayasasıyla ülkenin başına getirilen Nuri el Maliki`nin geçmiş diktatörleri aratmayacak tahribatı, zamanla ülke halkının önemli bir kesimi olan Kürtleri küstürdü, Sünni Arapları ise isyan noktasına getirdi. Ancak Sünnilerin biriken öfkesini fırsata dönüştüren Daiş(IŞİD) oldu. Normalde Irak`ta işgale karşı, Suriye`de ise zalim Esad`a karşı mücadele verecek şekilde kurulmasına rağmen tüm muhalif gruplara kan kusturan Daiş`in, Musul ve çevresini adeta savaşmadan ele geçirmesi, hala gizemini koruyor. Ardından Kürdistan`ın bağımsızlığının çokça dile getirildiği günlerde yönü Bağdat`a çevriliyken; Kürdistan bölgesine yönelen Daiş, PKK/PYD`nin de bilinçli ya da bilinçsiz hamlesiyle Kobani`ye saldırdı. Çatışmaların, kanlı infazların ve her gün patlayan bombaların eşliğinde, ‘Irak üçe bölündü` söylemlerinin de çokça dillendirildiği bir anda Amerika`nın başını çekerek oluşturulan koalisyon Irak`ta hava saldırılarına başladı ve bu saldırılar halen sürüyor. Aynı koalisyon gücü, yakında Musul`a yönelik düzenlenecek olası bir kara harekâtına hazırlanıyor. Bu hamle ise Irak`a ikinci bir işgalin acısını tattıracak daha büyük bir yıkımı da beraberinde getirebilir.

Irak`ta cereyan eden savaş, gelişmelerin Kürdistan`a etkisi ve bitmeyen savaşın nedenlerini konuştuğumuz Kürdistan Komala İslami Lideri Ali Bapir, gazetemize çok önemli açıklamalarda bulundu. Irak`ın otoriter rejimi ile Suriye`nin dikta rejiminin Daiş`i ortaya çıkardığını belirten Komala İslami lideri Bapir, devam eden çatışmalarda bin civarında peşmergenin hayatını kaybettiğini söyleyerek Daiş`i kınadı. Koalisyon güçlerinin havadan vurduğunu, ancak sahada kendilerinin bedel ödediğini ifade eden Babir, işgal ve yıkıma eskiden olduğu gibi yine karşı durduklarını dile getirdi. Halepçe`nin yıldönümü dolayısıyla da konuşan Bapir, Halepçe ve Enfal katliamını yapanın Saddam olsa da destekleyenin batı olduğunu kaydetti. İşte, Kürdistan Komala İslami Lideri Ali Bapir`in sorularımıza verdiği cevaplar…

DAİŞ, IRAK VE SURİYE DİKTA REJİMLERİNİN ÜRÜNÜDÜR

Irak`ta son olarak Daiş`e karşı ortak yürütülen operasyonda koalisyon güçleri havadan, Bağdat yönetimine bağlı ordu ile Peşmerge güçleri ve Şii-Sünni milislerin de bulunduğu güçler ise karadan saldırıyor. Yakın geçmişiyle birlikte bölgedeki son gelişmeleri değerlendirmek isterseniz neler söylemek istersiniz?

Şu anda bizim ümmetimiz hastalık halindedir. Biz kardeşlikten uzağız, İslam değerlerinden uzak kaldığımız için doğal olarak gruplar gelecekler, aşırı şekilde düşünen insanlar ortaya çıkacak. Daiş de (IŞİD) bu durumdan istifade ederek bir hastalık olarak ortaya çıkmıştır. Biliyorsunuz Irak ve Suriye rejimi son sekiz yıllık dönemlerinde halklarına karşı otoriter ve diktatör bir yapıyla hüküm sürüp zulüm ettiler. Yaptıkları zulümlerden dolayı insanlar mağdur oldu. Kimi bölgelerde boşluklar oluştu. Doğal olarak IŞİD bu boşluklardan faydalanarak güçlü bir şekilde varlığını ortaya koydu ve ilan etti. Bu illet ve sebeplerden dolayı şu anda IŞİD bölgede varlığını sürdürmektedir. Bölgede oluşan hastalıklar bitince sebepler geçince, IŞİD de bu hastalıklarla beraber gidecek.

KOALİSYON HAVADAN VURUYOR AMA SAHADA BİZ VARIZ, BEDEL ÖDEYEN BİZİZ

Tüm bu bölgesel gelişmelerin Kürdistan`a etkisi nedir?

Şu anda Kürdistan Bölgesi ciddi bir kriz yaşıyor. Biz Kürdistan`da Daiş`le(IŞİD) 1000 km. sınırımız var. Bölgede Daiş`e karşı ciddi bir savaş sürdürülmektedir. Elbette ki bu savaşın yan etkileri ve olumsuz tarafları var. Başta ekonomik olmak üzere güvenlik ve benzeri anlamlarda sıkıntılar oluşmaktadır. Olaylara İran`ın müdahelesiyle varolan sorunları iyiden iyiye içinden çıkılamaz bir hale soktu. Amerika ve batılı güçler de IŞİD`e karşı havadan operasyon yürütüyorlar. Ama sahada halk olarak biz varız ve bu bedeli ödeyen biziz. Dolayısıyla tüm bu oluşan durumdan zararlı çıkan bizim milletimizdir.

IŞİD`İN SALDIRILARINI CİDDİ BİR ŞEKİLDE KINIYORUZ

Komala İslami olarak çatışma bölgelerinde direk bir dahliniz ya da tarafgirliğiniz var mı?

Biz Kürdistan`ın ve Irak`ın bir parçasıyız. Dolayısıyla Irak ve Kürdistan`a karşı herhangi bir saldırı olursa tabi ki bir duruşumuz olur, buna karşı tavırlarımız bellidir ve biz bu saldırılara karşı tavır koyacağız. Biz IŞİD`ten ya da başka kesimlerden gelen tüm saldırıları ciddi bir şekilde kınıyoruz. Ama bizim askeri bir gücümüz yok. Kürdistan`daki askeri güçler KDP(Kürdistan Demokrat Partisi) ve YNK`nin(Kürdistan Yurtseverler Birliği) elindedir. En çok Peşmergeler bu iki gruba ait olduğu için en çok onlar cephelerde savaşmaktadırlar. Ama bizim küçük sayıda silahlı polis gücümüz var. Dış tehdide karşı savaşacak askeri gücümüz olmadığı için Kürdistan`ın bir parçası olarak ancak tavır ve söylemlerimizle bu saldırıları kınıyoruz. Bu arada bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Peşmergeyle ilgili bazı bilgiler paylaşmak istiyorum ki bu da eksikliğimizdir. Şu ana kadar peşmergeler partili oldukları için kurumsallaşma noktasında ciddi adımlar atılamamıştır. Buna rağmen biz Peşmergeyi kendi halkımız ve gücümüz olarak algılıyoruz. Ama kurumsallaşmada eksikliklerimiz var.

İŞGALE HEP KARŞIYDIK YİNE KARŞIYIZ

Son gelişmeler ışığında, Amerika`nın 8 yıl işgal altında tuttuğu ülkenize dört yıllık bir aradan sonra tekrar dönerek havadan IŞİD mevzilerini bombalaması ve yakında bir kara harekâtına girişeceği söylemlerini nasıl yorumluyorsunuz?

Bizim Amerika`nın işgaline karşı daha önceki tavırlarımız çok açık ve netti. Biz Amerika`nın işgaline karşıydık ve her zaman da kınıyorduk. Çünkü bu işgal Irak`a her türlü bela getirdi, musibetler getirdi ve ülkemizin birçok yeri viraneye döndü. Dolayısıyla biz bu işgale karşıydık. Çünkü bizim ülkemiz başka ülkelerin hesaplarının temizleme yeri değildi, ama işgalle maalesef bu oldu. Amerika bunun yerine başka metotları kullanabilirdi. Mesela Irak muhaliflerine yardımcı olsaydı bizce daha iyi olurdu. Ve sonuçta Amerika ülkeden çekilince çok ağır bir yıkımla ülkeden çıktı. Dolayısıyla Amerika bir daha eski tecrübesini tekrarlamaya istekli olmayacaktır. Çünkü bu tecrübe Amerika`ya da prestij kaybettirmiş ve ağır ekonomik krize sokmuştu. Ancak hava taarruzuyla IŞİD`e karşı saldırıları devam etmektedir. Amerika`nın geçmişteki bu kötü tecrübeyi tekrarlama niyeti taşıyacağını zannetmiyorum.

BİZ BU BEDELİ HALK OLARAK ÖDEDİK

Irak`ın üçe bölünüp Kürdistan`ın da bağımsızlığına kavuşması mı, yoksa birleşik bir Irak mı, hayaliniz?

Her milletin, Allah`ın onları yarattığı gibi kendi topraklarında otorite sahibi olmak veya yönetim hakkının olması gerekmektedir. Bu Allah`ın bir kanunudur. Cenab-ı Allah, Kur`an-ı Kerim`de şöyle buyurmuştur; “Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yaratmışız”, “En iyiniz en takvalı olanınızdır.” Bizim dinimize, bizim kitabımıza göre her insanın, her milletin yönetim hakkı olmalıdır. Irak`ta Nuri el Maliki, ülkeye 8 yıl hükmetti. Maliki ülkeyi taifecilik yaparak yönetiyor, ülkeye diktatöryal bir açıdan bakarak hükmediyordu. Maliki`nin diktatör zihniyetinden dolayı olumsuzluklar oluştu ve bu başarısızlıktan dolayı Irak halkının durumu daha bir kötüye gitti. Ve bu bedeli biz halk olarak ödedik. Şu anda bir realite olarak Irak`ın bütünlüğü hepimizin lehinedir, ama Kürdistan üç il olarak bir daha Irak`ın kontrolüne, hükmü altına girmesi imkânsızdır. Artık Kürdistan`ın bir bölgesi var ve ayrılmış başka bölgeler de var ki Kürdistan`dan kesilmiş bölgeler, o bölgelerin de Kürdistan bölgesine eklenmesi lazım. Eğer Kürdistan halkı ve yönetimi, Bağdat yönetimiyle adalet temelinde bir anlaşmaya varamıyorsa ve bağımsızlık için durumu da uygunsa o zaman neden olmasın. Ama şu anda Irak`ın bütünlüğü bir realite olarak kabul edilirse Bağdat merkez olsun, hem Şiilerin, hem Arap Sünniler hem de Kürtlerin bir varlığı olsun. Ancak sonuç itibariyle bağımsızlık her milletin bir hakkıdır. Kürt halkının da o hakkı vardır.

IŞİD`İ, PKK MI ÜSTÜNE ÇEKTİ?

IŞİD`in Musul`u aldıktan sonra normalde yönü Bağdat iken Pkk`nın yan kolu YPG`nin, IŞİD`İ üstüne çekmesiyle birlikte patlak veren Kobani meselesi ortaya çıkmış ve IŞİD Kürdistan`a yönelmişti. PKK`nin bu hamlesi Kürdistan bölgesini direk savaşın bir tarafı yaptı. Sizce plan PKK`nın miydi, yoksa batılı derin güçlerin miydi?

Analiz yapılması halinde bu dedikleriniz doğru olabilir ama başka açılardan da olaya baktığımızda şu ana kadar IŞİD`in amacı bilinmiyor. Bazı analistlere göre Saddam rejimi döneminin bazı subaylarının IŞİD`in içinde bulunduğu söyleniyor. IŞİD, Kürdistan`a saldırmadan önce Kürdistan`da bağımsızlık meselesi çok yaygın bir şekilde medyada konuşuluyordu. Ama sonuç nasıl olursa olsun IŞİD hiçbir amacına ulaşamayacak ve yaptığı tamamen başarısız olacaktır. IŞİD, bu saldırıyla en çok Sünni Araplara zarar vermiştir. Şu anda Irak Kürdistan`ında en az bir milyon Arap yaşamaktadır. Kürdistan`da ikamet eden Araplara en çok zarar veren IŞİD güçleriydi. Ama sonuç nasıl olursa olsun bu savaş IŞİD açısından başarısızlıkla sonuçlanacak ve hedeflerine ulaşamayacaktır.

Dediğim gibi bu konuda birçok yorum ortaya çıkabilir. Bazı analizlere göre ‘IŞİD`i, PKK üstüne çekti` şeklindedir. Bazı analizlere göre IŞİD`i Kürdistan`a eski rejim subaylarının yönelttiği şeklindeydi. Kimilerine göre batılı istihbaratlar ve Arap istihbarat güçleri bu planın arkasındaydı. Ama açıkçası şu ana kadar net bir şey yok. Niçin IŞİD`in yönü Bağdat`a doğru iken Kürdistan`a yöneldi? Açıkçası anlayabilmiş değiliz. Ama şu ana kadar IŞİD`in binlerce militanı öldürülmüş ve binden fazla peşmergemiz şehit olmuştur. Elbette ki bu, IŞİD için stratejik bir savaş, öyle rastgele olduğu söylenemez. Ama IŞİD`in bu savaşta hiçbir amacının kesinlikle isabet bulamayacağını söyleyebilirim.

TÜRKİYE, KÜRDİSTAN`IN GÜVENLİĞİNİ KENDİ GÜVENLİĞİ İÇİN KORUMA ALTINA ALMALIDIR

Musul`a yönelik düşünülen operasyona Türkiye`nin de katılması yönünde uluslararası bir baskı var. Ancak Türkiye, lojistik anlamda destek vereceğini açıkladı. Siz nasıl düşünüyorsunuz, Türkiye de operasyona direk müdahil olmalı mı, yoksa sadece lojistik destek mi sağlamalı?

Türkiye bir komşu ülkedir. Kürdistan`a karşı yapılan her savaşın Türkiye`ye de yansımaları elbette olacaktır. Bizim Türkiye ile ortak menfaatlerimiz var. Eğer Kürdistan`da bizim durumumuz kötüye giderse tabi bu kötü durumların yansımaları Türkiye`yi de olumsuz anlamda etkileyecektir. Komşuluk ve ortak menfaatler şunu gerektirmektedir ki; Türkiye, Kürdistan`ın güvenliğini kendi güvenliği için koruma altına almaya gayret sarf etmelidir. Ve eğer IŞİD musibeti ortadan kalkarsa bölgede büyük bela da sonlanmış olacak. IŞİD`in bitmesi ya da taban kaybetmesiyle birlikte ise Irak`ta otoriter ve Suriye`de diktatör Beşar Esad rejiminin gerekçeleri de kalmayacak. Bu işin olumlu seyretmesi halinde ise sorunlar da bir bir hallolacak inşaallah.

BİZ MÜSLÜMANLAR OLARAK BİRBİRİMİZİ ÖLDÜRÜYORUZ

İslam ülkelerinin içinde bulunduğu son duruma baktığımızda; Sisi cuntasının Mısır`da yaşattığı zulüm ve katliamlar, Suriye`de 4 yıldır sürdürülen acı iç savaş, Libya`da sürdürülmek istenen kaos, Filistin`de 66 yıldır devam eden terörist israil işgali ve Irak`ta hiç bitmeyen savaş durumu hakim. Sizce, İslam dünyasının bu girdaptan kurtulamaması, Müslüman liderlerin görevlerini yerine getirememesinden mi yoksa yanlış stratejiler izlenmesinden mi, yoksa Müslüman bireylerin üstüne düşen görevleri yerine getirememesinden midir? Ya da batının hâlâ güçlü olması ve sağlam adımlar atmasından mıdır?

Tabi ki bunun birçok etkeni var. Sadece Müslümanların kusurları değil veya sadece batılı ülkeler de değil. Tüm nedenler ve birçok sebep birbirini tetikliyor. Cenab-ı Allah, Kur`an-ı Kerim`de şöyle buyurmuştur; “başınıza gelen her musibet kendi yaptıklarınızdandır.” Tabi biz Müslümanlar olarak birbirimizi öldürüyoruz, İslami değerlerden çok uzak kalmışız. Bu, ortaya çıkan olumsuzluklar açısından ciddi ve gerçek bir etkidir. Batılı ve başka egemen güçlerin rolüne gelirsek; kendi siyasi ve ekonomik çıkarları için Müslümanlar arasındaki çatışma ve kaosları gerekli görmekteler. Hırsız için karma karışık bir piyasa lazım. Eğer karmakarışık bir piyasa olmazsa hırsız bir şey çalamaz ki. Yani güzel sloganlar atıyorlar ama diktatörlere karşı sessiz kalıyorlar. Mesela Sisi, Mısır`da seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi`ye darbe yapıyor ve Amerika onu kutluyor. Amerika şunu iyi biliyor ki Sisi Amerika`nın çıkarları için çalışabilir. Örneğin Refah Sınır Kapısı açıkken şimdilerde Sisi yönetimince kapalı tutuluyor. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; “Siz birbirinizi öldürmekle kafir olmayın.” Yani şu anda biz Müslümanlar birbirimizi öldürüyoruz. Ama biz bu yaşadığımız durumu tersine çevirmek için çalışmalı ve çabalamalıyız. Biz bunu değiştirmeyince durum devam etmektedir. Batılı egemen güçlerin İslam beldelerine yönelik saldırı ve işgal şeklindeki müdahaleleri ise maalesef  çok yönlü ve çıkar amaçlı olarak devam etmektedir. Müslümanlar olarak kendi aramızdaki ihtilafları, düşmanlıkları bitirerek gerçek kardeşlikler tesis etmemiz halinde şer güçlerin saldırı ve desiselerine karşı durabilir, durumu tersine çevirebiliriz.

ÜMMETÇE İHTİYACIMIZ OLAN KUR`AN VE SÜNNET`TİR

Sayın Ali Bapir, Kürdistan Komala İslami lideri olarak vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Bizim bir ümmet olarak Kur`an ve Sünnet`e bağlı kalmamız Allah`ın bir emridir. Kur`an, Sünnet ve Allah`ın emirlerine bağlı kalmadıkça bu olumsuz durumlar devam edecektir. Dolayısıyla bize düşen birbirimize karşı gerçekçi davranmak, kardeşlik esasları çerçevesinde yaşamak ve birbirimize karşı tahammül ederek barış içerisinde yaşamayı bilmek, bu çok önemli hususlardır. Bu, Cenab-ı Allah`ın bir emridir. “Eğer siz doğru yola gelirseniz düşman size bir şey yapamaz.” Ama biz Müslümanlar olarak kendi aramızda düşmanlıkları sürdürdüğümüz müddetçe hep kaybeden taraf oluruz ki; tercih bu olmamalı.

Kürdistan Komala İslami lideri Sayın Ali Bapir, bize zaman ayırarak sorularımıza açık yüreklilikle cevap verdiniz, teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ederim. Cenab-ı Allah, çalışmalarınızı kabul buyursun, bereketlendirsin inşaallah…

Bu haberler de ilginizi çekebilir