• DOLAR 32.601
  • EURO 34.801
  • ALTIN 2422.02
  • ...
Kürt Mes`elesinde İslami Çözümü Hazmedemeyenler
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Serhad YILDIRIM  / dogruhabe / analiz

Sadece Kürt mes`elesinnde değil, hayatın hiçbir alanında İslamî perspektifi kabullenemeyenler her zaman varolagelmiştir. Bu, kişinin hangi tarafta durduğuyla ilgilidir.

Kendini Müslüman olarak tanımlayanlar, elbetteki her mes`elede olduğu gibi Kürt mes`elesinde de İslamî bakışı kendine şiar edinenlerdir.

Ancak “kendinde” olmayan bazı tipler ihtiras ve kinleri yüzünden tüm değerlerinden vazgeçmesi pahasına İslamcıların her hareketini yanlış görme sendromundan kurtulamamaktadırlar.

Yakup Aslan adlı şahıs Kürt Mes`elesine İslamî Çözüm Çalıştayı üzerine uzunca bir yazı kaleme almış.

Yazısındaki çarpıtmalar ve çelişkiler had safhada.

Bunlardan sadece bir kaçına değinmek istiyorum:

Yazının girişinde çalıştayla ilgili “Süreci yozlaştırmak veya uluslararası gözlemci taleplerini etkisiz kılmak için, sahadaki donelerle birlikte böyle bir niyet sergilenmiş olması ihtimali var.” diyor.

İslamî çözüm perspektifini, süreci yozlaştırmak olarak değerlendirebilecek kadar yüksek kabiliyete(!) sahip olan bu zatın uluslararası gözlemci hayranı olması bu kabiliyetinin gereği olsa gerek.

Uluslararası gözlemciden kastın ABD ve Batılı katillerin olduğunu zaten daha önceki birçok açıklamalarında HDP bunu dile getirmişti.

ABD`nin Müslüman mes`elesine müdahil olmasını istemek, Kürdistan`ın kan gölüne dönmesini istemek olduğunu azıcık siyasi birikimi olan herkes rahatlıkla anlayacaktır.
ABD bu güne kadar hangi ülkeye, hangi millete çözüm götürmüş ki Kürdistan`a çözüm getirecek?

Neden Müslüman mes`elesinde Müslüman gözlemci değil de Müslüman düşmanı gözlemci talep ediliyor?

Herhalde Kobani semalarında, Kobani`yi yerle bir eden ABD uçaklarının Kuzey Kürdistan`da da uçması isteniyor…

Vefa borcu mu bilinmez?..

Kürdistan`daki İslamî yapılar hakkında da “Aksine bu alanda faaliyet yürüten Kürt hareketi ‘solcu, baskıcı, komünist, dinsiz, terörist, seküler ve İslam düşmanı` gibi yaftalarla karalanmaya, itibarsızlaştırılmaya, düşman gösterilmeye çalışılmıştır.“ denilmektedir.

Kürt siyasi hareketi diye tabir edilen PKK`dir. En başta PKK hakkında “Kürt Siyasi Hareketi” hezeyanında bulunmak başlı başına bir garabet ve faşizmdir. Bu kavramla PKK dışındaki milyonlarca Kürt yok sayılmıştır. Yine bu kavramla “PKK`ci olmayan Kürtler, Kürt değildir” anlamı çıkıyor tabi.

PKK hakkında İslamcılar solcu yaftası yapıştırıyormuş. Zaten PKK kendisi kendisini hem söylemleriyle hem de eylemleriyle solcu olarak tanımlıyor mu?

PKK baskıcı yaftasıyla itibarsızlaştırılıyormuş…

PKK kadar baskıcı bir hareketin dünyada bir benzerini duyan, bilen varsa buyursun söylesin…

Bölgenin kırsal kesimlerinde ellerinde silah olup köylere inen militanların, ellerinde oy listeleriyle halkı tehdit ettiğini bilmeyen yoktur herhalde…  “Bu köyden HDP dışında tek bir oy çıkarsa köyü yakarız” tehditlerini duymayan kaldı mı?

PKK`nin esnafa zorla kepenk kapattırma zorbalığından haberi olmayan var mı?

KCK`nin vergi adı altında Kürt halkından zorla haraç aldığını bilmeyen var mı?

PKK`nin kendisi gibi düşünmeyen tüm Kürt örgütlü yapıları, kendisine açık düşman görüp tasfiye etmek için çeşitli yalan ve iftiralarla itibarsızlaştırıp yok etmek istediğini bilmeyen var mı?

PKK`nin imkanları ölçüsünde tüm kurumlara baskı kurarak seçimlerde kendi adamlarını zorla o kurumlara yerleştirdiğini duymayan var mı?

Ve sayamadıklarımız…

Bunca eylemleri görmezden gelip PKK`ye neden baskıcı diyorsunuz diyecek kadar vicdansızlaşanlara ne diyebilirsiniz?..

PKK`ye neden komünist diyorsunuz diyor…

Biz demiyoruz. PKK kendisini komünist olarak tanımlıyor. Allah için PKK`nin komünist olduğunu bu memlekette bilmeyen tek bir insan var mıdır?

Bu cehalet midir, algı değiştirmek midir?

PKK`ye dinsiz diyormuşuz...

Burda duralım, evet dinsiz diyoruz…

6-8 Ekim olaylarında D.bakır ve Kızıltepe`de onlarca Kur`an-ı Kerim`i yakan bir yapıya dinsiz demeyen Müslüman olur mu?

Özellikle Medreseleri, Kur`an kurslarını, İmamhatip okullarını yakan bir yapıya dinsiz demeyen Mü`min olabilir mi?

Tek işleri yetim ve fakirlere kurban eti dağıtmak olan gencecik fidanları vahşi yöntemlerle öldürenlere dinsiz demeyenin vicdanı var mıdır?

Sakallı veya tesettürlü-çarşaflı birini gördüğünde tepesi atan, saldıran hatta öldüren bir yapıya dinsiz demeyen akıl sahibi midir?

Şırnak`ta ve D.bakır`da İslam`ın şiarlarından olan çarşafı kölelik simgesi olarak gösteren bir yapıya dinsiz demeyen Allah`a hesap verebilecek mi?

Ve sayılamayacak kadar çok olan dinsizlik örnekleri sergileyen PKK`ye işte bunun için dinsiz diyoruz…

“Ancak burada hukukun yani şeriatın evrensel değil tarihsel bir olgu olduğunu, modernist Müslümanların tartışma masasına yatırdıklarını hatırlatmakta fayda görüyoruz.”

iye bir cümle kurmuş bay yazar...

Allah`ın evrensel düzeni olan Din-i Muhammedi`yi, Şeriat-ı Garra`yı evrensel değil, tarihsel olarak yorumlamak İslam`a olan kininin bir göstergesidir.

Şeriat evrensel değildir demek, Şeriatı 1400 yıl öncesine hapsetmek ve Arabistanla sınırlandırmak demektir ki, bu da Arap olmayanlar dışındaki tüm Müslümanlar ile Kur`an arasındaki bağı koparma girişimidir.

İmanın gereklerindendir ki Şeriat`ı tek ve evrensel sistem olarak kabul etmek…

Yazıda şöyle bir paragrafa da yer verilmiş: “Bu durumda beşeri sorunların çözümünün yine beşeri ve akılcı yöntemlerle çözülebileceğini de kabul etmek gerekmektedir. Bu bağlamda Kürt Meselesinin ya da geldiğimiz nokta itibarıyla Kürdistan sorununun beşeri bir sorun olduğunu, beşeri sorunların ise yine beşeri ve akılcı yöntemlerle özülmesi gerektiğini belirtmek gerekecektir. Bu çözümleme, hak taleplerin çeşitli yöntemlerin, bahanelerin, tevillerin ve hurafelerin arkasına gizlenmesini engelleyecektir.”

Açıkçası “sorunlar beşeri yöntemlerle çözülmelidir, İlahî yöntemlerle değil” anlamına gelen bu söz, hiç şüphesiz cehaletin, değilse küfrün tezahürüdür…

Sorun beşeridir, o halde çözümde beşeri yöntemlerdedir demek kadar gülünç bir cümle duymadım.

Zaten Kur`an`ın hepsi beşeri sorunlara çözüm için indirilmiş değil midir?

Kur`an gökteki sorunların çözümü için indirilmedi ki…

“Ümmet kavramı, kendi dillerinde gelen peygamberlerin hitap ettiği kitleyi ifade etmektedir. Bu kitlenin içinde inananlar olduğu gibi inanmayanlar da bulunmaktadır. Dolayısıyla ümmet olgusu yaşayan peygamberler için birer vakıadır. Peygamberlerin ölümüyle birlikte ortada ümmet de kalmayacaktır.”

Ümmet düşüncesi Müslümanların dolayısıyla tüm insanlığın yegane kurtuluşunun bulunduğu “İttihad” düşüncesinin temelidir.

Bu durumu İslam düşmanları çok iyi bildikleri için hep bu kavramla savaşmışlardır. Biliyorlar ki Müslümanlar topyekun ümmet olurlarsa, sorunlarını kendileri çözebilecek. Bu durum da şer odaklarının işine gelmediği için, en çok ta bu hususa dikkat etmişler ve ümmet oluşmasın diye her melaneti gerçekleştirmişler, gerçekleştiriyorlar…

Evet Peygamber, gönderildiği toplumun tüm kesiminin davetçisi, Peygamberidir. Ancak Peygamberini kabul etmeyenler o peygamberin ümmeti kabul edilmezler, sadece iman edenler kabul edilirler. Nitekim Hz. Nuh`un karısının ve çocuğunun onun ümmetinden sayılmaması bu duruma açık bir örnektir.

“Peygamberin ölümüyle ümmet de biter” düşüncesi ancak ümmet düşmanı bir insandan sadır olur. Ümmet asıl fonksiyonunu peygamberden sonra sürdürürse daha bir anlam kazanır.

“Bir an için sorunun İslami kurallara göre çözülmesini kabul etmiş olalım. Ancak bu noktada da karşımıza çok önemli bir problem çıkacaktır. Hangi İslami anlayışa göre sorunu çözmek gerekmektedir”

“Bir an için İslamî çözümü kabul edelim” diyen birinin İslamî çözümden yana olmadığı zaten baştan anlaşılıyor.

“Aslında kabul etmem mümkün değil ama bir anlık, faraza kabul edelim” manası çıkar…

İslamî anlayış ortada…

Kur`an ve sünnet ortada…

Ve çözümün adımları da çok basit bir şekilde İslamî çözüm çalıştayının sonuç bildirgesinde açıklanmış durumda.

PKK`nin, yegane Kürt Siyasi Hareketi olduğunu ve bu uğurda bedeller verdiğini söyleyen yazar, bedelleri sıralarken şunu da ihmal etmemiş:

”Gösterilerde binlerce insan darp edilmiş, sokak ortasında öldüresiye dövülmüştür, öldürülmüştür” Peki devlet gösterilerde halkı öldürüken vahşettir de, PKK kendi düzenlediği gösterilerde Yasin Börü ve arkadaşlarını barbarca katletmesi vahşet değimidir?

En az 50 Kürd`ün ölümüne sebebiyet veren PKK ile ilgili de aynı endişelerini ve Kürtsever(!)liğini dile getirdi mi acaba yazar?

Hasılı kelam…

Neresinden tutarsanız elinizde kalıyor…

İlla öyle görmek istiyorsa yapacak bişey yok. Kişinin taktığı gözlükle ilgilidir bu da…

 

 

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir