• DOLAR 32.326
  • EURO 35.112
  • ALTIN 2308.095
  • ...
İngilizler Bağdat`ı İşgal Etti
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

doğruhaber / tarihte bugün / 11 MART

GÜNÜN AYETİ

“...Adn cennetlerinde güzel meskenler va'dedilmiştir. Allah'ın (onlardan) razı olması ise, hepsinden büyüktür. İşte bu, en büyük saadettir.” (Tevbe suresi 72. ayetin meali)

GÜNÜN HADİSİ

"Amellerinizi Allah için halis kılınız. Zira Allah u Teâlâ ancak Kendisi için ihlâsla yapılan ameli kabul eder." (Ramuz el-Ehadis)

GÜNÜN SÖZÜ

“İmanın zirvesi, hükme karşı sabretmek, kadere rıza göstermektir.” (Ebu Derda)

TARİHTE BUGÜN

1917: İngilizler Bağdat`ı işgal etti.
Daha önce Mercek programında değindiğimiz üzere Bağdat'ın tarihindeki ilk felaket 1258'de Moğol İlhanlı hükümdarı Hülagû Hanın istilasıyla gelmişti. Bağdat çeşitli devletlerin elinde kaldıktan sonra 1534 Kanuni Sultan Süleyman'ın Irakeyn Seferi sonucunda Safevilerden alınarak Osmanlı topraklarına katıldı. 1624'te Safeviler'in geçici işgaline uğrayan kent padişah IV. Murat'ın Bağdat Seferi sonucunda tekrar Türk ordusunca fethedildi.

I. Dünya Savaşı'na kadar Osmanlıların elinde olan Bağdat, 1917'de İngiliz kuvvetlerince işgal edildi ve 1921'de kurulan bağımsız Irak Krallığının başşehri oldu.

1941: İngiltere'nin Sofya Elçisi Rendell'a, İstanbul Pera Palas Oteli'nde suikast girişiminde bulunuldu. Olayda dört kişi öldü, Rendell kurtuldu. Almanların Balkanları işgal ettiği yıllarda Balkan ülkelerinde yabancı ülkelerin elçileri bu ülkelerden kaçmaya başlamışlardı. Alman işgalinin seyrini izlemek için bu elçiler ülkelerine dönmemiş, İstanbul'a gelmişlerdi. İstanbul tam bir elçiler şehrine dönmüş, 1940 ve 1941'de elçilerin sığındıkları bir yer olmuştu. Bu dönemde Adolf Hitler, Bizzat İsmet İnönü'ye bir mektup yazarak Almanların Türkiye sınırlarına 85 km yaklaşmayacağı sözünü verirken başta İngiltere olmak üzere Batılı ülkeler Türkiye'yi savaşa sokmak için sıkıştırıyorlardı. Bu ortamda 11 Mart günü Sofya'daki İngiliz büyükelçisi eşi, kızı ve bazı elçilik çalışanlarıyla bir trenle İstanbul'a geldi. O dönemde Türkiye'de sıkıyönetim vardı ve her türlü tedbir alınmıştı. Büyükelçi Rendell Türk ve İngiliz görevlilerce karşılanıp oteline götürüldü. Büyükelçinin valizleri odasına taşınırken bir valiz ortalıkta kaldı. Az sonra bu valiz büyük bir gürültüyle otel girişinde patladı ve ikisi Türk polisi dört kişi öldü. Büyükelçi yazdığı raporda bomba yerleştirilmiş valizi Bulgaristan'dan çıkarken Bulgarların kendi valizleri arasına koyduğunu yazarken Bulgar yetkililer bunu reddetti. Patlayan valizden hemen sonra bir başka bomba dolu valiz daha ele geçirilip imha edilirken bu olayı 12 Martta rejim gazetesi cumhuriyet hariç dönemin tüm gazeteleri yazdı. Ancak bir gün sonra 13 Martta Cumhuriyet hariç dönemin büyük gazeteleri Sıkıyönetim tarafından ikişer gün kapatılmıştır.

1949: İsrail ve Ürdün, Rodos'ta ateşkes antlaşması imzaladı.

Filistin'de İngiliz manda rejiminin sona ermesinin hemen ardından 14 Mayıs 1948'de, Tel-Aviv'de toplanan Yahudi Milli Konseyi, yayınladığı bir bildiri ile İsrail Devleti`nin kurulduğunu ilan etti. Bunun hemen ardından ABD ve ertesi gün de Sovyetler Birliği İsrail'i tanıdığını açıkladı. Bu gelişmelerin öncesinde ise İngiliz birlikleri bölgeyi terk etmeye başlamışlardı bile.

İsrail Devleti`nin kuruluşunun ilan edilmesinden birkaç saat sonra Arap Birliği İsrail'e savaş açtı. Mısır, Ürdün, Suriye ve Irak kuvvetleri üç yönden saldırıya geçerek önemli ilerlemeler kaydettiler.

Ancak İsrail'in el altından desteklenmesi ve yabana atılmayacak iddialara göre bazı ihanetler üzerine savaş Araplar aleyhine dönüştü.

İsrail savaş sonunda 1947'de taksim planı ile elde ettiği %56`lık Filistin toprağını % 78`e çıkardı. 700,000 Filistinli, evlerini terk etmek zorunda kalarak komşu ülkelere veya Arapların yoğun olduğu bölgelere sığındılar. Yurtlarını terk eden Filistinlilerden 250,000`i Gazze`ye yerleştirildi. Filistinlilerin başka ülkelere göçü ve Yahudilerin Filistin`de gün geçtikçe artan nüfusu, demografik yapının bölgenin asıl sahipleri olan Araplar aleyhine dönüşmesine neden oldu ve bugüne kadar süregelen Filistinli mülteciler sorunu başladı. Benzer şekilde 1948-1952 arasında Arap ülkelerinde yaşayan bir milyon kadar Yahudi ülkelerinden kovuldu. Bu mültecilerin çoğu İsrail'e yerleşti.
İsrail savaş sonunda savaştığı her Arap ülkesi ile ayrı ayrı ateşkes anlaşmaları imzaladı. Savaşa girmiş olan Ürdün Batı Şeria'ya, Mısır da Gazze Şeridi`ne asker yığdı. Kudüs`ün kontrolü ise batıda İsrail, doğuda Ürdün arasında bölündü. Gazze Mısır'ın oldu.

Savaştan en karlı çıkan taraf İsrail oldu. 1914`te 85.000, 1943'te 539.000, 1946`da 608.000, 1947`de 650.000 olan Filistin'deki Yahudi nüfusu, savaş sonrası anlaşmaların imzalandığı 1949 yılında 758.000`e ulaştı. Ürdün de İsrail'den sonra en çok toprak kazanan ülke oldu. Kimi tarihçiler; Bütün İsrail ve Arap Savaşlarından sonra İsrail'in sınırlarını genişletmesinin bir tesadüf değil, planlı bir ihanet olduğunu düşünür. İsrail, her Arap-İsrail savaşından sonra Gazze gibi stratejik veya Golan Tepeleri gibi gıda ve su deposu veya Kudüs ve El-Halil gibi kutsal toprakları ele geçirmiş ve sahiplenmişti. Sanki bir Savaş Tiyatrosu sahneleniyor İsrail ile savaş yapılıyor ve her savaştan sonra İslam ümmetinin bir parçası İsrail'in eline geçiyordu. Kral Faruk'un 1948 Savaşında Mısır askerine bozuk silah dağıtması acaba bir tesadüf müdür? Ya da Mısırlı Müslüman Kardeşlere bağlı mücahitlerin Yahudilere diş söktürmesi üzerine İngilizlerin devreye girmesi, Mısır Kralı Faruk'un Mısır tanklarını Yahudilerin değil de Müslüman Kardeşler mücahitlerinin üzerine yürütüp cephede cihad eden tüm mücahitleri toplaması ve Mısır zindanlarına tıkması, Yahudi'yi bitirdi bitirecek olan mücahitlere müdahale etmesi neyin nesidir?

1970: Saddam Hüseyin ve Mustafa Barzani arasında yapılan anlaşma üzerine Irak Kürdistan Özerk Bölgesi kuruldu.

1976: Eski ABD Başkanı Richard Nixon, (Riçırd Niksın) Şili'deki seçimler sırasında Salvador Allende'nin seçilmesini önlemek için CIA'ye emir verdiğini itiraf etti. Amerika, ülkeler üzerinde istediği gibi politika yürütebilmek için kendi güdümünde kalacak liderlerin başa gelmesini, muhaliflerinin veya kendi güdümüne girmeyecek liderlerin devrilmesini temenni etmekle yetinmemiştir. Elinin uzanabildiği her yerde halkların irade ve tercihlerini yaptığı hile ve desiselerle yok saymış, halkın istediğini değil, kendi istediğini seçtirmeye çalışmıştır. 

1988: Montajının tamamı Türkiye'de yapılan ilk F-16, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na teslim edildi. Yıllarca ithal sevinçlerle öyle büyük propagandalar yapıldı ki, akla ziyan!

F-16 Savaş Uçakları Amerika'dan alınmaya başlanınca propagandalarına baktığınızda satın alınan bu uçakların Türkiye'de üretildiğini sanırdınız. Amerikalılar bile bu uçakları üretirken bu kadar sevinmemişken, Türkiye'de hükümet reklamı destekli propagandalar aslında yapamamanın-edememenin kompleksiydi. Psikolojik bu hal, başarının yapay şeylerde yakalanmasıyla alakalıydı. Gerçek başarıyı gösteremeyince yapay başarılar icat eden yöneticilerin başarıları kadar suni ve yapay olan propagandalarının aslı şuydu: Türkiye, Amerika'dan F-16 savaş uçaklarının parçalarını alıyor, Türkiye'de cıvatalarını sıkıyordu.

2003: Uluslararası Ceza Mahkemesi görevine başladı. Temelleri 1998 Roma Statüsü'ne dayanan Uluslararası Ceza Mahkemesi, kısa adıyla UCM, 1 Temmuz 2002 tarihinde kurulmuş, 11 Mart 20003'de çalışmaya başlamıştır. savaş suçları, insanlığa karşı işlenen suçlar, soykırım suçları ve saldırı suçlarına bakan uluslararası bir mahkeme olup mahkeme binası "Ev Sahipliği Anlaşması" yaptığı Hollanda'nın Lahey kentinde bulunmaktadır. Amerikalılar UCM'nin BM Güvenlik Konseyi tarafından kontrol edilmesi ve Amerikalı yetkilileri ve vatandaşlarını mahkemenin yargı yetkisinin dışında tutacak bir mahkeme olması için çok çabaladılar. Bu çabaları başarısız kalınca Bush yönetimi sırasında UCM toplantılarına katılmamaya başladı. Amerika'nın Irak ve Afganistan başta olmak üzere işlediği savaş suçları ve soy kırımların UCM'de ele alınıp Amerikan askerleri ve yöneticileri yargılanmasın diye Amerika, Amerikan Askeri Personelini Koruma Yasası'nı çıkardı. Kendi telinden çaldığı bu yasa ile Dünya barışını (!) koruduğu için dünyanın hiç bir yerinde Amerikan askerleri suçlanıp yargılanamaz şeklinde bir yasaydı bu. şayet ortada işlenmiş bir suç varsa bunu kendisi yapacaktı. "Lahey'i Basma Yasası" olarak da anılan Amerikan Askeri Personelini Koruma Yasası'na göre UCM'ye taraf olan ülkeler Amerika ile de bu yasayı imzalamak zorundaydılar. Yoksa Amerika yaptığı askeri yardımları kesecekti. Olayı biraz sadeleştirecek olursak; Dünya'da yüzden fazla ülke imza atarak "Kim savaş suçu işlerse, güçlü diye, silahı var diye savunmasız ve güçsüz insanları öldürürse sivilleri katlederse, soykırım yaparsa; Uluslar arası bir mahkeme kurup kim olursa olsun yargılayalım ve cezalandıralım" diye Uluslar arası Ceza Mahkemesi kuruldu. Amerika dünyayı kana boğup bu mahkemenin bütün yargı alanlarında suç işlediğinden bu mahkemeye taraf olmadı. Bununla kalmadı, Amerikan Askeri Personelini Koruma Yasası'nı çıkartıp UCM'ye taraf ülkelere şantajla imzalatarak gelecekte, yöneticilerinin veya askerlerinin yargılanmasının önünü kesti. Örneğin, Amerikan Askeri Personelini Koruma Yasası'nı Afganistan kukla yönetimine imzalatarak Afganistan'daki tüm savaş suçlarından kurtulmuş oldu. Beşeri hukuk dünyada böyle işliyor. Üstün ve güçlü olanlar kendi hukuklarını kurup, güçsüzlere dayatıyor. Afganistan ve Irak işgallerinin sorumlusu olan Bush başta olmak üzere katil yöneticileri belki bu dünyada yargı karşısında ve cezalandırılmış görmeyeceğiz ama ya ilahi terazinin kurulduğu gün..!

2003: Başbakan Gül, Cumhurbaşkanı Sezer'e 58. Hükümet'in istifasını sundu. Aynı gün, Sezer, AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'ı hükümeti kurmakla görevlendirdi. Abdullah Gül, Erdoğan'ın önündeki seçim barikatı kalkıp da Siirt'ten milletvekili seçilince istifa etmiş, hükümeti Erdoğan kurmuştu. Abdullah Gül de önce başbakan yardımcısı ardından 2007'de Cumhurbaşkanı olmuştu.

2005: İlk kez 1976'da iç savaş sırasında Lübnan'a giren Suriye askeri büyük ölçüde Lübnan'dan çekildi.

Suriye birliklerinin tamamına yakınının, Lübnan'ın kuzeyinden çekildiği kaydedilirken aralarında büyük bir askeri üssün bulunduğu tüm diğer askeri mevzilerin boşaltıldığı ve binlerce asker ile yüzlerce aracın Suriye'ye geçtiği bildirildi.

2006: Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları'nın Salzburg'daki toplantısında Filistin Hükümeti'ne yapılması planlanan 120 milyon Euroluk yardım, "HAMAS'ın şiddeti bırakması" şartına bağlandı. Avrupa Birliği, 64 milyonu BM denetimindeki mülteci kamplarında, 40 milyonu elektrik ve enerji sektöründe ve geri kalanı memur maaşlarının verilmesinde kullanılması için toplam 120 milyon Euro yardım kararı almıştı. Batı'nın "şiddeti bırak, parayı al" dayatması İşgal Devleti İsrail lehinde bir şantajdır. Sanki şiddet içinde olan Filistinmiş görüntüsü vermekle beraber, bu; "nefs-i müdafaa" olan Filistin'in haklı mücadelesini saldırgan ve şiddet uygulayan taraf olarak gösterme çalışmasıdır.

2008: Danıştay, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın rektörlüklere gönderdiği "türbanlı öğrencilerin üniversitelere girebileceği" yönündeki talimatını "genelge" olarak nitelendirdi ve yürütmesini durdurdu.

2009: Almanya'nın güneybatısında bir okulda düzenlenen silahlı saldırıda 9'u öğrenci 17 kişi öldü. 17 yaşındaki saldırgan 40 km uzaklıktaki bir alışveriş merkezinin parkında polisle girdiği çatışmada öldürüldü. Saldırganın baskın yaptığı okuldan uzaklaştırılan bir öğrenci olduğu ortaya çıktı.

2011: Yerel saatle 05.46' da 8,9 büyüklüğünde meydana gelen bir depremle Japonya'da, Japon kayıtlı tarihi boyunca yaşadığı en büyük Deprem ve Tsunami felaketiyle karşılaştı.

2012 : Afganistan'da Birliğinden Kaçan Bir Amerikan Askeri Dehşet Saçtı.

Kandahar Eyaletinde Sivillerin Üzerine Rasgele Ateş Açan Asker 17 Kişiyi Katletti. Çok Sayıda Kişi Yaralandı.
Kandahar`ın Pancwai Bölgesinde Meydana Gelen Olayda Bir İşgalci Abd Askeri Nato Üssü Yakınında Bulunan 3 Eve Girerek Buradaki Sivilleri Taradı.
Katliamda Ölen Siviller Arasında Kadın Ve Çocukların Da Olduğu Belirtildi.

2012 : İstanbul Esenyurt`Ta Bir Otel İnşaatının Şantiyesinde İnşaat İşçilerinin Kaldığı Çadırlarda Çıkan Yangın Sonucu 11 İnşaat İşçisi Hayatını Kaybetti.
Güzelyurt Mahallesi 6. Cadde Üzerinde, İşçilerin Yatakhane Olarak Kullandığı Çadırlarda Çıkan Yangına Elektrik Kontağının Neden Olduğu Belirtildi.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir