• DOLAR 32.602
  • EURO 34.814
  • ALTIN 2497.565
  • ...
Tükürün Zalimin Hayasız Yüzüne!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Tarihi olayların tekrarlanmaması iki sebebe bağlıdır. Birincisi gelişen olayları olduğu gibi yazmak diğeri ise, yaşanan olaylardan ders alıp, aynı şeylerin tekrarlanmaması için varolan güçle çalışmaktır. Bir binanın kolonları, duvarları, demirleri ve betonu binayı bir araya getiren önemli etkenlerdir. Bunlardan biri eksik olduğunda maalesef bina yıkılmaya mahkûm olur.

Ne yazık ki günümüz düşünürleri, provakatörleri ve sözde çağdaş insanları bu olgudan uzakta yaşıyorlar. Evet söz konusu Van depremi. Aslında mesele Van depremi değil. O olay tarihin yanlış yazılması, yahut binaların temellerinin eksik yada yanlış atılmasından değildi, bilakis Hakim-i Zülcelal bu şekilde takdir etmişti ve böyle oldu. Asıl mevzu bahis, depremden sonra bazı medya kuruluşları ve kendini bilmez insanların sözleridir.

Bu güne kadar doğu hakkında binlerce söz söylendi, binlerce yorum yapıldı, binler sayfa gazete kâğıtları harcandı. Haklı oldukları durumlar, haksız oldukları durumlar…. Her ne kadar terör olayı doğu bölgesinde yoğun olsa da ve yazılanlarda haklılık payları olsa da, bazen konuşurken, yazarken ve çizerken haddin bilinip, yanlış noktalara iktibas edilmemesine dikkat edilmelidir. Aksi halde, söz ağızdan çıktığı anda söylenen söze mahkûm olma gibi bir durumla karşı karşıya kalınır.

Söz konusu sözün muhatabı çok insan olmakla beraber iki insandan söz edip, sarf ettikleri sözlerle ne kadar dalkavuk olduklarını izah etmeye çalışacağım.

Sabah saatlerinde ahlaksızlık dolu öyküleri insanların beynine kazımaya çalışan, ahlaki değerleri yozlaştırıp " flört" gibi iğrenç bir hareketi insanlar arasında yaygınlaştırma çabasında olan, Müge Anlı`ya yaptığı işten dolayı bir şey söylemiyorum. Zira "Şeytan neden benimle uğraşıyor ?" demek gibi olur. Şeytan`ın görevi kıyamete dek insanları Allah`ın yolundan sapıttırıp, batılın kokuşmuş hayatına dahil etmektir. Öyle ki bu kadın da şeytanın yan şubesi olarak mesleği hayatının gereklerini yapıyor. Ancak 7.2 şiddetinde yaşanan bir depremin ardından, ahlaki değerleri yozlaştırma görevini bırakıp, terör uzmanı kesilmesi, ardından da masum insanlara "Oh oldu" dermiş gibi sözler sarf etmesi kendisinin ne kadar boş bir insan olduğunu ve mesleğinden ne kadarda uzaklaştığını anlatmaya kâfidir.

Müge Anlı deprem sonrası yorumlarında,  "İşinize geldiğinde küçük çocukların eline taş verip, asker, polis taşlatırsınız, zora girdiğinizde, asker polis yardım etsin dersiniz. Herkes haddini bilecek…" demişti.

Evet herkes haddini bilecek !

Kadınları kandırmaya yönelik programlar yapan bir kadın haddini bilecek ve ekranlarda, doğu insanını tanıtma eğitimi dersleri vermeyecek !

Evet herkes haddini bilecek !

İnsanların ahlâki değerlerini bozup, yerine batının kokmuş felsefesiyle birleşen bir ahlaksızlık tablosunu masum insanların kanlarına bulaştırma girişimlerinde bulunan bir kadın, ancak Van bölgesinde ahlaki ve İslami değerleri kirletmek isteyen ve bu uğurda her fırsatta Müslümanlara saldıran bir takım terör diye nitelendirilen insanlar ile masum insanları aynı kefeye koymaması gerektiğini iyi bilecek. Mesleği gereği eğer insanların ahlakını bozmaya çalışıyorsa, ona kanan insanlar kendilerine zaten yazık etmişler, diyecek söz yok. Ama şeytanlığını farklı dallarda kullanmasına da göz yumacak kadar saf değiliz.

Sormak gerek ; Van ilinde topyekün bütün halkın eline taş alıp, depremden önce polis yahut askere saldırdığını ne zaman gördün, yahut duydun da deprem sırasında, içinde biriktirdiğin öfke lavlarını masum insanların üzerine boşaltıyorsun ? dedik ya tarihi olayların tekerrür etmemesi iki sebebe bağlıdır. Birincisi tarihi olayları kaydederken eksiksiz ve doğru biçimde kaydetmek, ikincisi tarihi olaylardan ders almaktır. Müge ANLI tarih kitaplarını ve en yalancı medyayı bile düzgün takip etmemiş ki, olaylara sebebiyet verenlerin kimler olduğunu bilmiyor, bilmemekle beraber, tarihi olaylardan ders çıkartmayıp, maleyani sözlerle hakın tepki ve öfkesini üzerine çekmek için adeta çırpınıyor. Ve sonunda diyor ki "Aslında söylenecek çok şey var da… neyse…" evet söylenecek çok şey var bu sözlerinin karşısında. Ancak biz edebimizi biliyor ve şeytanın bizler için apaçık bir düşman olduğu bilincinde olduğumuz için, mesleğine saygı duymak değil, mesleğini bildiğimiz için çok söz söyleme gereği duymuyoruz.

Diğer biri yine haberci mi ? manken mi ? ne olduğu belli olmayan, Duygu Canbaş…

Düşünün günümüzde İslam`ın en büyük düşmanı İsrail ve Amerika iken bile, onlardan vurulup öldürülen askerler için " Hayatlarını kaybettiler" diyoruz, onun yerine "Geberdiler" demiyoruz. Yani olayları değerlendirirken insani ölçüleri ne olursa olsun gözden kaçırmıyoruz. Ama ne var ki Duygu Canbaş haber sunarken çok büyük bir gafta bulunup "Bu gün üzücü bir haberle sarsıldık, deprem haberi… her ne kadar doğudan, Van`dan da gelmiş olsa bu haber üzüldük…"

Bediüzzaman Said-i Nursi şöyle der ;

‎"Eğer ayağı altındaki mazlum adam, zalimin yüzüne tükürse, kalbini ve ruhunu kurtarır, cesed-i bir şehid-i mazlum olur. Evet, tükürün zalimlerin hayâsız yüzlerine!"

Bunun yüzüne ancak tükürmek doğru olur. Çünkü mazlum insanları ayakları altına almış bir insana karşı takınılacak en güzel tavır budur. Hani önceki insanlıktan nasibini almamış mahlukat`ın söylediği bir söz vardı ya "İşinize geldiğinde, polise taş atarsınız, zora girdiğinizde Asker, Polis yardım etsin dersiniz" Aslında bu sözü iyi düşünmek gerek. Eğer Van şehrinden bir manken çıksa, doğu hemen sizin olur, ama ne var ki zora girdiklerinde hemen aklınıza uzun zamandır bilediğiniz öfke gelir. Sanki bütün asker ve polislere taş atanların üzerine bir helakiyet gelmiş gibi "Allah`ım sana şükürler olsun belalarını verip duamızı kabul ettin" der gibi sözleri sarfetmek, yüzsüzlüğün ve dalkavukluğun daniskası değil de nedir ?

Evet siz,  insanlıktan nasibini almamış mahlukat için söylenecek çok şey var amma velakin, sizler için yapılacak en güzel şey Üstadımızın dediği gibi "Tükürün zalimlerin hayâsız yüzlerine!"

Depremde hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allah`tan rahmet, geride kalan teessürlü ailelerine Rabbimizden sabr-ı cemil niyaz ediyorum.

Allah`a emenet olun.

Muhammed Yusuf Şehitoğlu / doğruhaber

Bu haberler de ilginizi çekebilir