• DOLAR 32.381
  • EURO 35.08
  • ALTIN 2325.29
  • ...
Batı ile İslam dünyası, ‘Charlie Hebdo` üzerinden mesajlaştı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

 Mehmet Özcan / Doğruhaber / Analiz 

2011 yılında, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV) ile ilgili yayınladığı küstahça karikatürleri nedeniyle, aşağılık kişilerce çıkarılan dergi ‘Charlie Hebdo`ya yönelik geçtiğimiz hafta baskın yapılmış ve 12 kişi öldürülmüştü.

Olay anından hemen sonra internet ortamına düşen video kayıtta baskını gerçekleştiren askeri teçhizatla donanmış kar maskeli iki kişi, en son yaraladıkları polis memuruna son kurşunu sıkıp arabaya koşarlarken ki halleri yansıyor. Bu haber ve görüntüler, bir Avrupa ülkesi olması sebebiyle başta Fransa`da olduğu gibi tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. Çünkü mesele olayın Ortadoğu`da değil de Paris`te olmasıydı. Ve öldürülen 12 kişi, İslam beldelerinde Batılı şer güçlerce katledilen milyonlar değil, İslam düşmanı kişilikleri ile bilinen kişiler olmasıydı elbette.

Olayın büyütülmesi ise baskını gerçekleştirenler olarak iddia edilen Said ve Şerif Kouachi kardeşler olarak bilinen Cezayir asıllı Müslümanlar olmalarıydı. Baskını gerçekleştirmiş olsalar da olmasalar da sonuç itibariyle Fransız polisinin başarılı(!) bir infaz yöntemiyle katledildikleri gerçeği var ortada.

Oysa Fransız polisi, Kouachi kardeşleri günlerce muhasara altında tutarak ya da farklı yöntemler uygulayarak sonuçta sağ ele geçirerek operasyonu sonlandırabilirdi. Ancak öyle yapmadı ve öldürmeyi seçti, rehineler de öldü. Bu da akla sözde profesyonel olduğunu belirten Fransız polisinin konuşması muhtemel ya da farklı bilinmeyenlerin ortaya çıkmaması için Kouachi kardeşler ile hatta rehineleri de öldürdüğü ihtimalini güçlendiriyor. Hele ki saldırıyı profesyonel askeri teçhizatla gerçekleştirenlerin bir taraftan pasaportlarını arabada bırakacak kadar pervasız olduğu ancak yine de yüzlerini gizlemeyi tercih edecek derecede güvenliklerini düşündükleri çelişkisine ne demeli?

Sonra, Kouachi kardeşlerin bir matbaada kıstırılmışken Amedy Coulibaly adında biri çıkıp, sahibi Yahudi olan bir koşer marketine girip içerideki müşterileri rehin aldığı yansıdı haber ajanslarına. Polisin ifadesine göre Coulibaly, Kouachi kardeşleri çembere alan polisin geri çekilmesi için böyle bir olaya imza atmıştı. İşin ilginç tarafı ise bir süre sonra operasyon yapan polis, Kouachi kardeşleri ve Coulibaly`i aynı anda öldürerek operasyonu sonlandırdığının haber ajanslarına yansıması oldu. Kouachi kardeşlerin elinde bir rehine olduğu belirtiliyordu ki bu rehine de öldü(rüldü.) Ve Marketteki Coulibaly`in elinde de rehineler vardı, bu rehinelerden de 4`ü öldü(rüldü.) Ama iki olayın da aynı anda neticelenmesi olayın kurgulanmış bir istihbarat işi olduğuna yönelik kuşkuları daha da artırıyor. Ama derseniz, madem istihbarat işiydi de Kouachi kardeşler ve Coulibaly`i bunun neresinde? İşte bu da kesin olmamakla birlikte olayın önceden kurgulanarak istihbarat elemanlarının kendi içinde oynadığı bir oyun olduğu şeklinde bir kanı. Kouachi kardeşler ile Coulibaly`in önceden katledilerek Coulibaly`in markette, Kouachi kardeşlerin de matbaadan çıkarılan cesetleriyle oyuna son verilen kurgulanmış bir tiyatrodan bahsediyorum. Olayın Fransız istihbaratı ya da yandaş kanlı istihbarat örgütlerinin işi olduğuna dair ciddi kuşkular var.

‘Charlie Hebdo`ya yönelik baskını komplo teorilerini öne sürmeksizin olayın yansıtılış şekliyle ama bir başka  boyutla ele aldığımızda ise saldırıyı gerçekleştirdiği iddia edilen Said ve Şerif Kouachi kardeşler için 90 bin Fransız polisi ve özel harekâtçının seferber edilmesi, akla acaba bu sayının 2 kişilik Kouachi kardeşlerle sınırlı değil de bunların iki düzine olması halinde Paris`in altının üstüne gelmesi ya da yönetime bile el konulması anlamına gelebilecek bir varsayımın gerçeğe dönüşebileceğini de akıllara getirmiyor değil.

Avrupa`ya bakıldığında 500 milyonluk giderek yaşlanan bir nüfus oranına karşılık 30 milyon civarında, yaş ortalaması daha genç ve de çalışan ciddi, canlı bir Müslüman nüfus kitlesi bulunmakta. Avrupa`da Müslümanlara karşı giderek artan bu saldırılar bir süre sonra çalışan Müslümanların bulundukları ülkeleri ya terk etme ya da aşırı sağcı holiganlara karşılık vermeye dönüşme ihtimalini doğurabilir. Avrupa`da bir süredir Pegida adlı İslam karşıtı oluşum çatısı altında gösteriler zaten düzenleniyordu. Bu aşırı sağ kesimlerin İslam karşıtlıkları, söylem boyutunu aşarak artık pratik eyleme geçmiş de bulunuyor. Birçok bölgede cami kundaklamalar, Müslümanlara ve özellikle Müslüman kadınlara yönelik saldırılar yaparak terör estiriyorlar. “Charlie Hebdo dergisine yönelik saldırıyı kimler yapmış olabilir ya da saldırıyla ne yapılmak isteniyor?” sorularının cevabı da birçok açıdan değerlendirebilir ancak en öncelikli olanı, Avrupa`da yaşayan Müslümanların hedef tahtasına oturtulmak istenmesi olduğu rahatlıkla görülebilir.

Peki, ‘Charlie Hebdo` olayıyla ne elde edilmek istendiğine gelince; Batı`nın İslam`a karşı savaşında elde etmek istediği kazanımlar sadece yüzyıllar boyu İslam beldelerinden sömürdükleri yeraltı ve üstü madenler değil elbette. İşin içinde bir de üstün gelme, hâkim pozisyonda olma ve yönetme kabiliyetini de kendinde görme ihtirası bulunuyor. Ülke olarak sürekli dış düşman endeksli hareket eden Fransa, yıllardan beridir Afrika ve Ortadoğu diye tabir ettikleri üzerinde bulunduğumuz İslam beldelerine yönelik Amerika ve diğer batılı Avrupa ülkeleriyle ortak yürüttükleri işgal, yıkım ve katliamlarla İslam ülkelerini sürekli sömürmüş ve İslam dünyasının bir araya gelerek ayağa kalkmasını engellemiştir. Avrupa halkının sahip olduğu ekonomik refah da yine sömürülen İslam ülkelerinden çalınan zenginliklerden geliyor.

Batı, Fransa üzerinden Paris`teki ‘Charlie Hebdo` kurgulu vakıayla, Avrupa`da yaşayan Müslümanlara yönelik daha sert politikaların önünü açmaya çalışırken, İslam ülkeleri ve Arap baharı yaşayan ülkelerin Müslüman halklarının da daha ileri gitmeleri halinde Batı`nın eli ve kolunun bağlı durmayacağı mesajını veriyor. Diğer bir yandan da Amerika`nın, ikiz kulelere yapılan saldırı sonrası 2001`de Afganistan`a yaptığı işgalin bir benzeri olarak mesela Fransa da ‘Charlie Hebdo` olayıyla Yemen`i işgale zemin hazırlıyor da olabilir.

Batı ve Yahudi uşaklarının bu konuda ne düşündüklerine dair bir örnek vermek gerekirse ‘Charlie Hebdo` baskınına yönelik bir twet atan Fox TV`nin sahibi Yahudi Rupert Murdoch, bakın Müslümanlar ve cihad hakkında nasıl da alçakça sözler sarf edebiliyor. Murdoch`un attığı twet şöyle: “Cihad kanserinden kurtulana kadar bütün Müslümanlar Paris saldırılarından sorumlu tutulmalıdır.”

Yine Batı dünyasının, kendi topraklarında yapılan sayılı birkaç eylem için zanlı ya da zanlıların Hıristiyan kimlikli olunca başka, Müslüman kimlikli olunca çok başka tepki verdiğini hep beraber gördük-görüyoruz. Örnek olarak Breivik katliamı verilebilir… 2011`de yine bir Avrupa ülkesi olan Norveç`te de büyük bir katliam gerçekleşmişti. Filistin`i desteklediklerini açıklayan bir partinin gençlik kolları kampını basarak büyük bir katliam yapan ırkçı Anders Behring Breivik, 77 Avrupalı genci katletmişti. Breivik yaptığı bunca vahşete rağmen sağ yakalanmış ve tabi iddialara göre bu eylemi israil için yapmıştı; ama Avrupa ülkelerinin gıkı bile çıkmamıştı. Ancak Fransız polisine göre ‘Charlie Hebdo` baskınını yapan Müslümandı ve 90 bin polis seferber edilmesine rağmen zanlılar katledildi.

Sonuç olarak ‘Charlie Hebdo` baskınını ister Kouachi kardeşler yapmış olsun, ister Fransız istihbaratı tarafından kurgulanmış olsun, olayın özü itibariyle Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed`e (S.A.V.) yönelik yapılan alçaklık karşısında; Allah`ın da bir hesabının olduğu ve peygamberini en direk ya da çeşitli sebepler oluşturarak koruduğu gerçeği, göz ardı edilmemelidir.

Bu haberler de ilginizi çekebilir