• DOLAR 32.395
  • EURO 35.057
  • ALTIN 2326.372
  • ...
Almanya Merkezli PEGİDA gerçeği - I
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Ülkelerin, toplum veya medeniyetlerin geçmişlerinde olan bazı özellikler zaman zaman nüksederek geçmişe özlem ile kendini gösterebilir.

Geçmişte büyük imparatorluklar kurmuş bir medeniyetin ardılları, tarihi süreç içerisinde realiteyi unuturcasına tekrardan o günleri özlemeye veya yeniden inşa etmeye çalışabilirler.

Bunu yaparken de asıl niyet ve hedeflerini güncel ve kulağa hoş gelen kimi kelimelerle süsleyerek gizleyebilirler.

Bugün Almanya'da başlayıp bütün Avrupa'ya yayılma eğilimi gösteren PEGİDA oluşumu da böyle bir oluşum aslında.

Hatırlanacağı üzere 2. Dünya Savaşı'nın temel felsefesi, 'Ari' yani üstün ırkın diğer ırklara hâkimiyeti olarak özetlenebilecek kadar ırkçı bir alt yapıya sahipti. Hitler egemenliğindeki Nazi Partisi, 'Üstün Alman Irkı' iddiasını eksen alarak büyük bir savaşa ve yıkıma sebebiyet vermişti.

Şu an Almanya'da hortlayan ise bu üstün Irk rüyasının şimdilik Light yani Layt versiyonu. Başta da belirttiğimiz gibi bu niyet şimdilik Avrupalının kulağına hoş gelen söylemlerle süslenmiş durumda.

Tüm bu açıklamalar ışığında PEGİDA denen oluşumu tek kelimeyle tanımlayacak olursak ben derim ki; Bir dönem Türkiye'de dağa taşa yazılan Türkiye Türklerindir faşist anlayışının Almanya Almanlarındır, Avrupa Avrupalılarındır ya da büyük ölçekte Almanya ve Avrupa Müslümanların değildir, şekline evrilmiş halidir PEGİDA.

Şimdi bu hareketi tanımayalım.

PEGİDA

‘Patriotische Europäer Gegen die Islamisierung des Abendlandes` bu Almanca ibarenin baş harflerinden PEGİDA çıkıyor ortaya.

Yani, Batının İslamlaşmasına karşı vatansever Avrupalılar.

PEGİDA tabirinin Almanca ve Türkçe aslına bakınca görüyoruz ki; PEGİDA sadece Almanya'nın değil aksine Avrupa'nın İslamileşmesine karşı bina edilmiş bir kuruluş.

Bu konudaki ilginç noktalardan biri ise, PEGİDA'nın isminin orijinalinde geçen 'Abendlandes' yani 'Batı Ülkeleri' tabiri geliyor. Aslında bu tabir güncel Almanca'da kullanılan bir tabir değil. Burada Batı ülkelerini İslam'dan koruma gibi bir anlam çıkmaktadır ki; bu da Doğu-Batı medeniyetiyle alakalı kimi anlamları ve çatışmaları ifade etmektedir.

Çıkış Yeri

PEGİDA oluşumu adını ilk kez Dresden şehrinde duyurdu. Dresden, Almanya'nın doğusunda yer alan Saksonya Eyaleti'nin Başkenti'dir. Eyalet 4 Milyonu aşan nüfusuna rağmen, ilginç bir demografik yapıya sahiptir.

İslam karşıtı bu oluşumun çıkış yeri olan Saksonya ya da şehir olarak Dresden Şehri, Almanya'da Müslüman nüfusun en az yaşadığı yerdir. PEGİDA'nın çıkış noktası olan Dresden Şehrinde yaşayan Müslümanların oranı binde 1 bile değildir.

1989 Yılına kadar Batı ve Doğu olarak ayrılan Almanya'nın Doğu yani Komünist kısmında kalan Dresden şehri, günümüz itibariyle de en az Müslüman nüfusa sahip Alman şehirlerinden biridir.

Bu çarpıcı gerçeğe rağmen, PEGİDA oluşumunun böylesi bir şehirde çıkması da bir tezat olarak değerlendirilse de içerisinde kimi anlamlar da barındırmaktadır.

Çek Cumhuriyeti ve Polonya ile komşu olan Saksonya Eyaleti, yapısı itibariyle göç alan değil göç veren bir bölgedir. Bütün Saksonya Eyaleti'nde yaşayan Müslümanların sayısı binde 7 civarındadır.

Saksonya'da yaşayan göçmenlerin çoğunluğunu ise eski Doğu Bloğu ülkelerinden gelenler oluşturmaktadır. Ruslar, Polonyalılar ve Ukraynalıların yanı sıra bir miktar Vietnamlı da göçmen olarak özelde Dresden ve Saksonya eyaletinde yaşamaktadır.

Müslümanlar ise yukarda da belirttiğimiz gibi ancak binde 7 civarındadır. Gerek az sayıda Müslüman'ın bulunması gerekse de Eyalet yönetiminin uzun yıllardan beridir Hrıstiyan yani Sağcı partilerin hegemonyasında olması dolayısıyla eyalette Müslümanlara ait mekânlar da yok denecek kadar azdır.

Eyaletin şu anki yönetimi de Başbakan Merkel'in Partisi CDU'nun yani Hrıstiyan Demokrat Parti'nin elindedir.

Neden Saksonya Ya da Dresden?

Aslında bu birçok kişinin sorduğu soruların ve PEGİDA'nın karanlık noktalarının başında geliyor.

Günlük hayatta Müslümanlara karşılaşmayan ve Almanya'nın diğer Eyaletlerine göre daha kapalı ve kendi içinde yaşayan bir de sürekli göç veren bu eyalet veya şehrin, İslam Karşıtlığına bayraktarlık etmesi, ilginç bir durum oluşturmaktadır.

Bunun birçok sebebi olabilir:

Her şeyden önce sosyo-ekonomik olarak geri kaldığına inanan ve bunu merkezi hükümete duyurmak için çaba sarf eden bir halk topluluğuyla karşı karşıyayız.

Diğer Doğu Almanya şehirlerinde olduğu gibi Dresden'de de, Almanya'nın genel bütçesinden hak ettiğimiz payı almıyoruz, anlayışı mevcut. Birçoğu haksızlığa uğradığını ve kendilerine verilmesi gerekenlerin göçmenlere ve özellikle de Müslümanlara verildiğini düşünüyor.

Eski Doğu Almanya şehirleri halen kendilerini Batı Almanya şehirlerinden daha geride görmektedirler. Bu da onları tepki koymaya sevk ediyor.

Belli ki, birileri toplumu, bu tepkisini İslam Karşıtlığı üzerinden vermeye yönlendirmiş durumda. Almanya'nın en az göçmen ve Müslüman nüfusa sahip şehirlerinin en fazla İslam Düşmanı olması başarılı bir algı yönetiminin göstergesidir.

Bu durum bile tek başına bu hareketin, öyle savundukları gibi sıradan ve masum bir halk hareketi olmadığının göstergesidir.

Bir diğer nokta ise etki-tepki teorisinde etkinin etkinliğini daha da arttırma düşüncesidir. Bu hareketi tasarlayanlar, tepki göreceklerinin de farkındadırlar. Müslüman nüfusun az olduğu bir yerde İslam düşmanlığı yapmak, en azından daha az Müslüman tarafından protesto edilmek adına da önemli bir durumdur.

Dresden de başlayan bu hareket tabiri caizse, bir tür kanıksatma hareketi olarak kendini göstermektedir. Az ama yayılmacı bir tarz izleyerek engelsiz bir şekilde ülke gündemine oturmayı başaran PEGİDA hareketinin gücü ve tartışılırlığı Dresden sınırlarını çoktan aşmış durumda.

PEGİDA'nın Politik Yapısı, Liderleri ve Gelişim Süreci

PEGİDA'cılar aşırı sağcılar olarak da tanınmaktadırlar. Bu durum ise Almanya'daki diğer sağ partilerin tabanlarıyla da fikirsel akrabalık oluşturdukları anlamına gelmektedir.

Nitekim PEGİDA'nın güçlü olduğu bu dönemde Almanya'yı iki sağ parti yönetmektedir. Koalisyonun büyük ortağı aynı zamanda Merkel'in partisi olan CDU yani Hrıstiyan Demokrat Parti ile yine bu partinin kardeş partisi olan ve Saksonya Eyaletinin komşusu olan Bavyera'da faaliyet gösteren CSU yani Hrıstiyan Sosyal Birliği isimli partiler şu an için hükümeti oluşturmaktadırlar.

Türkiye'deki karşılığıyla merkez Sağ olarak ifade edilen bu partiler için ileride partileşecek bir PEGİDA hareketi büyük tehlike arz etmektedir.

Aşırı Sağ'da yer alan PEGİDA'nı en yakın olduğu siyasi parti ise AfD yani Alternative Für Deutschland (Almanya İçin Alternatif) partisidir.

Bu parti de tıpkı PEGİDA gibi en fazla Saksonya Eyaleti'nde güçlü durumda. Hatta bu Eyaletin bazı şehirlerinde barajı aşarak Eyalet Parlamentosuna bile girmiş durumda.

Fikir alt yapısı olarak PEGİDA ile AfD arasında neredeyse tamamıyla bir örtüşme olmasına rağmen her iki taraf da aralarında organik bir bağın bulunmadığını söylüyor. Ama göstericilerin temelinin de bu partinin seçmenlerince oluşturulduğunu belirtmekte fayda var.

PEGİDA'nın adı konulmuş bir lideri yok gibi gözüküyor. Kendini 'Wir Sind Das Volk' yani 'biz halkız' sloganına uydurmak adına belirgin bir lider öne sürülmüyor.

Ama özellikle mitinglerinde konuşma yapanların Nazi geçmişleri ise dikkatlerden kaçmıyor.

Hareketin başında olduğu belirtilen kişi ise Lutz Bachmann isimli bir sabıkalı. Bu şahıs aynı zamanda tüm mitinglerin de baş vaizi olarak temeyyüz ediyor.

Geçmişi karanlık olarak ifade edilen Bachmann'ın Hırsızlıktan uyuşturucuya, adam yaralamaya, ev soymaya oradan da gaspçılığa kadar uzanan bir sabıka dosyası mevcut.

1973 Dresden doğumlu olan Bachmaan, 1988 yılında yukarda sayılan sabıkaları dolayısıyla 3 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılıyor. Ceza almasının ardından kendisine düzenlenen sahte kimliği kullanarak Güney Afrika'ya kaçan PEGİDA mimarı, burada iki yıl kaldıktan sonra yakalanıp Almanya'ya iade ediliyor.

Almanya'da iki yıl cezaevinde kalan Bachmann, daha sonra denetimli bir şekilde serbest bırakılıyor. 2008 yılında ise Bachmann'ın yolu yine polisle kesişiyor. Aynı yıl içerisinde iki kez polise yakalanan Bachmann'ın üzerinden ilkinde 40 ikincisinde ise 54 gram kokain çıkıyor.

Geçmişi karanlık noktalarla dolu birinin böylesi bir hareketi yönetecek kabiliyette olamayacağını belirten uzmanlar, Bachmann'ın arkasında Nazi güçlerinin olabileceğini belirtiyorlar.

Ayrıca hareketi çekip çeviren 12 kişinin birçoğunun Neo-Nazi, hareketlerle ilişki içerisinde olduğu ve söylemlerinde de sık sık Neo-Nazilerle uyuşan kelimeler sarf ettikleri biliniyor.

Örneğin hareketin önde gelen isimlerinden olan Thomas Tallecker'in her fırsatta İslam düşmanlığını dile getirmekten geri kalmadığı belirtiliyor. Mülteciler hakkında, yüzde doksanı eğitimsiz mültecileri ne yapalım, diyen bu şahıs, Almanya'nın her hangi bir yerinde meydana gelen her türlü kriminal olaydan Müslümanları sorumlu tutmaktadır. Bir seferinde Almanya'nın bir bölgesinde meydana gelen bir bıçaklama vakasının failini tahmin ederken kullandığı şu tabirler Tallecker'in şahsında PEGİDA'nın siyasi görüşünü yansıtmaktadır.

Bıçaklama olayını değerlendiren Tallecker, olay hakkında hiçbir bilgiye sahip olmamasına rağmen, bu olayın faili, kesinlikle yine karnı aç, oruçlu bir Türk'tür, diyebilecek kadar İslam Düşmanlığı yapabilmektedir.

Yine mitinglerin organizatörlerinden olan ve sosyal medya hesaplarında İslam ve Müslümanlara hakaret eden Siegfried Däbritz isimli Alman da şu sözleriyle PEGİDA'nın  fikri alt yapısını yansıtmaktadır.

Siegfried Däbritz'in  'Muhammedciler dışında Kürtler de Almanya ve Avrupa medeniyeti için büyük tehlike arz etmektedir' sözleri PEGİDA'yı bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir.

Gerek Dresden'deki gösterileri düzenleyen ve o alanlarda konuşanlar gerekse de Dresden dışında oluşturulan yeni PEGİDA'ların organizatörlerinin ırkçı ve kışkırtıcı söylemleri özellikle sağ partilerin tabanlarını hedef almaktadır.

Gelelim gelişim sürecine. PEGİDA adı ilk olarak Ekim 2014'te duyuldu. PEGİDA'cılar ilk gösterilerini 20 Ekim 2014 günü Dresden'de yaptıklarında sadece 300 kişi kadardılar.

Gösterilerini sadece Pazartesi günlerinde yapıyorlar. Aslında bu alelade seçilmiş ya da tesadüfi bir gün değil. Pazartesileri gösteri yapmak eski bir Doğu Almanya geleneği.

Doğu Almanya ile Batı'nın birleşme sürecinden önce her pazartesi Doğu Almanya'nın birçok şehrinde olduğu gibi Dresden'de de bir araya gelen Doğu Almanlar, Wir Sind Das Volk, yani biz halkız diyerek gösteri düzenliyorlardı. Dresden ise bu gösterilerin en etkin yapıldığı ve bu sloganın en fazla benimsendiği yerlerin başında geliyordu.

İşte geçmişteki gösterilere atfen aynı gün ve aynı sloganı tercih etmek adına gösterilerini sürekli Pazartesi günleri gerçekleştiriyorlar.

Geçmişi hatırlatan ve Berlin Duvarı'nın yıkılışını hazırlayan bu gösteri ve sloganın Dresden Halkı üzerindeki etkisini ve motivasyon gücünü bilen PEGİDA hareketi böylesi bir tercihte bulunmuş durumda.

Belirttiğimiz gibi 20 Ekim 2014'te başlayan gösteriler 300 kişiyle start almıştı. Noel haftası hariç her hafta Pazartesi günü devam eden gösteriler her geçen gün daha da cezb edici bir hal almaya başladı.

Kasım Ayı'nda beş bini aşan gösterici sayısı Aralık ayı geldiğinde 17.500'e 5 Ocak'ta ise 18 bine ulaşıyordu.

Fransa'daki Charlie Hebdo olayından hemen sonra 12 Ocak 2015 günü düzenlenen gösteri ise 35 bin kişinin katılımıyla icra ediliyordu.

Kendini bir halk hareketi olarak tanıyan PEGİDA bu günlerde bir dernek olarak tanınmak için uğraşıyor. Kasım Ayı'nda kulüp statüsünü kazanan PEGİDA hareketi şimdi de dernek olarak tanınmak için Dresden Mahkemesine başvurmuş durumda.

Böylesi bir adımı resmi bir sıfat kazanmanın yanı sıra, yasal olarak bağış alabilmek için de atmaya çalışan PEGİDA'cılar şimdi Dresden Mahkemesinden gelecek kararı bekliyorlar.

Mahkemenin PEGİDA'nın sunduğu tüzük ve diğer belgeleri değerlendirerek PEGİDA' hakkında bir karar vereceği belirtiliyor.

Her ne kadar PEGİDA'nın görünen yüzünde rol alan etkin kişilikler, politik bir geçmişe sahip değilmiş gibi görünseler bile, asıl ürkütücü olan PEGİDA'nın görünmeyen yüzü. Çünkü PEGİDA hareketine yön veren ve şu an için kamufle vaziyette olan kimi şahısların Nazi geçmişleri, bu hareketin şu an için sadece protestolarla görülen gücünün ilerideki davranışları hakkında işaret veriyor.

Neo Nazi oluşumların katliam derecesine varan saldırganlıkları hatırlanınca bu hareketin önünün açılması halinde Almanya'da büyük olay ve huzursuzluklara sebebiyet vereceği gün gibi ortada.

(Metin Gökmen - Hürseda Haber)

(Devam Edecek)

Bu haberler de ilginizi çekebilir