• DOLAR 32.434
  • EURO 34.48
  • ALTIN 2489.749
  • ...
Çözüm Süreciyle rahatlayan ekonomiyi 6-8 Ekim olayları vurdu
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Çözüm süreci olarak isimlendirilen ve Hükümet ile Pkk arasında gizli antlaşmalar üzerine bina edilen süreçte kısa süreliğine bölgede meydana gelen çatışmasızlık ortamının getirmiş olduğu ortamdan ümitlenerek bölgeye yatırım yapan iş adamları, son yaşanan 6-8 Ekim olayları sonrası bölgede ekonomik gelişimler için gerekli güven ortamının pekte oluşmadığını, bundan dolayı da yatırımcıların yeni yatırımlar yapmakta çekingen davrandığı gibi, bir çok yatırımı da askıya aldıklarını söyledi.

PKK tarafından gönderilen pusulalarla haraca bağlanan esnafın devlet tarafından örgütün pençesine terk edilişini görmesinden sonra bölgeden kaçmaya başlaması ise bölgenin tıkanma noktasına gelen ekonomisini daha da darboğaza sürüklemeye devam ediyor.

Devletin Doğu ve Güneydoğu`da varlığının adeta silindiğini ve bir bütün olarak halkın PKK`nın insafsızlığına terk edildiğini söyleyen esnaf örgütleri böylesi bir durumda bölgede yatırım yapan büyük esnafın bölgeyi terk etmenin dışında başka çarelerinin olmadığını söyledi.

Konu ile ilgili olarak İlke Haber Ajansına açıklamalarda bulunan MÜSİAD Diyarbakır Şube Başkanı İsmail Özşanlı, 6-8 Ekim olayları sonrası bölge ekonomisinin girdiği darboğazı değerlendirdi.

“Bölge halkı ekonomik anlamda daha rahat bir ortam bulmuştu”

Çözüm  süreci adı altında 2 yıla yakın bir süredir bölgede devam ettirilen ve taraflar arasında fırsat devşirmeye dönüştürülen süreci tüm olumsuzluklarına rağmen kanın akmaması için desteklediklerini belirten MÜSİAD Diyarbakır şube başkanı İsmail Özşanlı, sürecin bölge ekonomisi açısında da son derece olumlu gelişmelere sebep olduğunu ve bölge halkının ekonomik anlamda daha rahat bir ortam bulduğunun altını çizdi.

Özşanlı, “Bölgede yatırım çok iyi bir noktaya gelmişti. Organize sanayi bölgemizde yer kalmamış,  2`inci bir organize sanayinin yapım çalışmaları başlamıştı. Bu bakımdan memnunduk, huzurluyduk. Ancak 6-7 Ekim olaylarından sonra Diyarbakır büyük bir şok yaşadı. Yatırımlar bıçak gibi kesildi. Yatırımlar durdu. Sermayedar, sermayesini çekti. Haliyle yatırımlarda çok belirgin bir durumda kesildi. Bunun önünün alınması gerekir.” ifadelerini kullandı.

“Bölge ekonomisi zarar görmedi söylemi dürüstçe bir söylem değil”

Yaşanan sürecin bölge ekonomisi açısından tam bir felaket olduğunu ve bu süreci bile bile bölgede faaliyet yürüten bazı meslek örgütlerinin, 6-7 Ekim olaylarının ekonomide olumsuz bir gelişmeye sebep olmadığını söylemelerinin dürüstçe bir söylem olmadığını söyleyen Özşanlı, Diyarbakır başta olmak üzere tüm bölgenin ekonomisinin yaşanan olaylardan olumsuz etkilendiğini söyledi.

Özşanlı, “Bölgede meydana gelen olumsuz ekonomik gelişmeler hakkında sadece psikolojik etkiler yarattı demek doğru değildir ve bu iddiaları kabul etmiyorum. Çünkü toplum bu olaylardan sadece psikolojik olarak değil, maddi anlamda da büyük oranda etkilenmiştir ve etkilenmemesi de olanaksızdır. Bende yatırımcı olsam, böyle olayların olduğu, güvenliğin olmadığı bir bölgede yatırımımı durdururum. Her şeyden önce huzur olmazsa olmazdır. Huzurun olmadığı bir yerde yatırım da yapılmaz.” şeklinde konuştu.

“Milyonlarca TL`lik yatırımın önü kesildi”

Diyarbakır`da  meydana gelen ekonomik bazı olumsuzluklar üzerinden bölge ekonomisinin içine düştüğü olumsuzlukları örnek veren Özşanlı,  Kıbrıslı bir iş adamının kendileri üzerinde bölgeye gelerek yatırım yapmak istediğini ve çok büyük bir fabrikanın temellerini atmak üzere iken, bölgede yaşanan 6-7 Ekim olaylarından dolayı yatırım yapmaktan vaz geçerek yatırımını yapmayı başka bir bölgeye kaydırdığını söyledi.

Özşanlı, “MUSİAD hissedarlarının öncülüğünde yapılması düşünülen bir yatırım vardı. Karacadağ bölgesinde taşlık alanda, enerji üretimi ilgili bir yatırım üzerinde düşünüyordular. Ancak bu yatırımı durdurmak zorunda kaldılar. 6-7 Ekim olaylarından sonra yaşanan olumsuz gelişmeler maalesef yapılacak bu tür, milyonlarca TL`lik yatırımın önünde engel oldu.” ifadelerini kullandı.

“Çok sayıda küçük esnafın işyerini kapattığı kayıtlarda mevcut”

Sadece büyük esnafın değil küçük esnaf olarak tabir edilen esnafında çok büyük tedirginlikler yaşadığını ve haraç vermekten dolayı bir çoğunun işyerini kapatmak zorunda kaldığını belirten Özşanlı, özellikle Bağlar bölgesinde Esnaf ve Sanatkarlar Odasına bağlı olan esnafların içerisinde, çok sayıda küçük esnafın işyerinin kapattığının kayıtlarda mevcut olduğunu söyledi.

Özşanlı, “Beş yıldızlı otel işleten bir üyemiz, 6-7 Ekim olaylarından sonra 60 işçisinden 40`ını işten çıkarmak zorunda kaldı. Çünkü olaylardan sonra müşterisi kalmadı. Konaklayacak kimse kalmadı zaten. Bu oranı sadece bir otel için söylüyorum. Bunların bilgilerini SGK`nın kayıtlarında görmek mümkündür. 6-7 Ekim olayları, bölgede şiddetli bir deprem etkisi meydana getirdi. Bölge ekonomisini canlandırmak için daha önce uygulanan bir SGK indirimi vardı. Biz bu indirimin 10 işçi üzerinden değil de 5 işçi üzerinden hesaplanarak düzenlenmesini istedik. Ancak o da olmadığı gibi uygulanan indirimde elimizden alındı. Haliyle çok işçi çalıştırmak durumunda olan esnafta fazla işçilerini çıkarmak zorunda kaldı. Bir taraftan esnaf kan ağlıyor, bir taraftan da devlet esnafa hiçbir kolaylık sağlamıyor.” siteminde bulundu.

“Kürt Meselesinde tek muhatabın PKK ve HDP olmasa gerek”

HDP`nin bölgenin istikrarı adına atılan adımlarda samimi olmadığını söyleyen Özşanlı, Türkiyenin en büyük meselesi olan Kürt Meselesinde tek muhatabında PKK ya da HDP`nin olmaması gerektiğini söyleyerek, devletin bu hususta yanlış adım attığını söyledi.

Özşanlı, “Biz, Doğu ve Güneydoğudaki bütün STK`ların ve bütün tarafların muhatap alınması ile ilgili olarak bakana bir rapor sunduk. Önerilerde bulunduk. Bu meselenin, bölgenin Kanaat Önderleri ile STK`larla görüşülüp, bu kesimler üzerinden de sürecin değerlendirilmesini talep ettik. Bölgenin dinamiklerini değerlendirip, “Bölge ne istiyor” sorusuna cevap bulunması gerektiğini belirttik. Güvenlik sağlanamadı. İnsanlar, zulme uğradı. İş adamları sıkıştırıldı. Yatırımcılarımız, korkutuldu. Tüm bunlarla ilgili, bakana raporlar sunduk. Ancak gelinen noktada görünen o ki bir ders alınamamış. Bundan sonrada görünen o ki; Sürecin yürümesi için tarafsız kesimlerden oluşan ve içinde kanaat önderleri, Alimler, STK`lar ve bölgede faaliyet yürüten etkin cemaatlerde sürece dahil edilmelidir. Zira şu an görüşmeleri yürüten her iki tarafında birbirine güveni yok.” ifadelerini kullandı.

“Bizim de elimizi taşın altına koymamız gerekiyor”

Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen karamsar olunmaması gerektiğinin altını çizen Özşanlı, Kasım ayının başında sokağa çıkma çağrısı karşısında duran STK`ların aynı tavrı her platforma da da sergilemeleri gerektiğinin altını çizdi.

Özşanlı, “Bu olaylara karşı STK`ların da elinden geleni yapması gerekir. Bayramdan iki gün önceki kepenk kapatmaya karşıydık. Ancak karşılarında durmadık. Biz, STK`lar olarak da üzerimize düşeni yapmadık. Bayram öncesidir. Esnaf belki borçlanıp mal almış. Belki Bütün yatırımını bugüne yapmış. Yılda iki bayram oluyor. Sen kalkıp da çağrı yapıyorsun: “Kepenkler kapatılsın.” diye. Bizim, bunun üzerinde durmamız lazımdır. Maalesef, biz sessiz kaldık. Çok insanın malı elinde kaldı. Borcun içine battı. STK`ların hepsine sesleniyorum. Bizim de elimizi taşın altına koymamız gerekiyor.” Özeleştirisinde bulunarak STK`lara adım atma çağrısında bulundu. (Fikret Özkan – İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir