• DOLAR 32.36
  • EURO 35.123
  • ALTIN 2323.15
  • ...
`Türkiye üreticisi, Dünya Meyve Pazarında söz sahibi değil`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Türkiye Fidan Üreticileri Birliği (FÜAB) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Tanrıver, meyve endüstrisinin temel girdisi olan anaç ve çeşidin yurt dışı bağımlılığının gün geçtikçe arttığını söyledi. Türkiye’nin, Ilıman ve Suptropik iklim koşullarına uygun bütün meyve türlerinin rahatlıkla üretilebildiği kuzey yarımküredeki özel ülkelerden biri olduğunu belirten Tanrıver, “Haritadaki konumu gereği komşularının bir çoğunda, iklimsel olarak yetiştirilmesi mümkün olmayan meyve  türlerini rahatlıkla üretebilen Türkiye üreticisi, Dünya Meyve Pazarında söz sahibi değil. Oysa elma, armut ve ayva gibi yumuşak çekirdekli meyveler, üzümsü meyveler ve kiraz dışında kalan bir çok meyve tür ve çeşidini iklimsel koşullarından dolayı yetiştiremeyen kuzey Avrupa Ülkeleri, Rusya, Azerbaycan, Gürcistan gibi ülkeler İspanya, İtalya ve Yunanistan’la rakip olduğumuz ve hak ettiğimiz payı alamadığımız çok büyük bir pazar” diye sitem etti.

“Dünya’da çok geride kaldık”

Dünya pazarında talep gören kaliteli, hastalıklı zararlılara ve değişen iklim koşullarına adapte olabilen, kurak koşullara dayanıklı, üretim maliyeti düşük çeşitlere sahip olmadıklarını ifade eden Tanrıver; “Ülkemizde meyve Islahı konusunda hem kamu hem özel sektör dünya ülkelerinin çok gerisinde kalmıştır. Bu nedenle üreticilerimiz yeni çeşit arayışı için yurt dışına yönlenmiş ve dış kaynaklar kendilerine rakip yaratmamak için üreticilerimize kendilerinin beğenmediği dünya meyve pazarında çoktan eskimiş tip ve çeşitleri yüksek ücretler karşılığında vererek yanlış yönlendirmişlerdir. Sonuç olarak üreticimiz yüksek maliyetlerle kurduğu meyve bahçelerinden ürettiği ürünle dünya pazarına girmeye çalıştığında şu sorunlar karşısına çıkmıştır.

- Ürettiği çeşit pazar tarafından talep edilen değildir

- Ürettiği çeşidin olumsuz koşullara karşı dayanıklılığı yoktur bu nedenle üretim maliyeti fazladır ve rakiplerinin karşısında fiyatları yüksek kalmaktadır” diye konuştu.

Çeşitlerin pazar değeri yüksek

Dünya meyveciliğinde lider olan ülkelerin hepsinde meyve çeşit ve anaç ıslahı çok hızlı bir şekilde büyüyerek önemli bir sektör haline geldiğini kaydeden FÜAB Başkanı Tanrıver, “Bu ülkeler yeni, kaliteli, hastalık ve zararlılara dayanıklı ve pazar değeri yüksek çeşitlerini “club variety” olarak gruplandırıp kendi belirledikleri ülkelerde üretimi sınırlı tutarak pazarda rakiplerinin rekabet gücünü kontrol etmektedirler. Bugün çok hissedilmese de bu meyve endüstrimiz açısından gelecekte oldukça riskli bir durumdur. Bugün birçok fidan firması meyve endüstrimizi geliştirmek için, yüksek miktarlarda patent ve royalite ücretleri ödeyerek yurt dışından meyve çeşitlerini getirip ülkemizde tescil ettiriyorlar. Fakat pazarda çoğu zaman bu çeşitlerin getirildiği ülkelerle rekabet edemiyoruz çünkü onlar dünya pazarında kabul gören ve bize vermedikleri çeşitlerle karşımıza çıkıyorlar.

Örneğin; günümüzde  şeftali ve nektarinler meyve eti sertliği açısından 3 grupta tamamlanıyor.

Melting; yani meyve eti yumuşayan

Nonmelting grup; meyve eti yumuşamayan

Stony Hard ; meyve eti gevrek (crunch) olan grup.

Melting gurubu şeftaliler geçmişten günümüze bildiğimiz ve halen ülkemizde yetiştiriciliği yoğun olarak yapılan sofralık gruptur. Nonmelting grubu konserve sanayinde kullanıma uygun şeftali çeşitlerinin oluşturduğu gruptur. Stony Hard dediğimiz grup henüz ülkemizdeki üreticilerin hiç bilmediği pazarda genç nesil tarafından tercih edilen, yeni nesil şeftali ve nektarinlerdir. Islahçı firmalar kendilerinden yeni çeşit talep eden Tür üreticilerine halen Melting grubu şeftali ve nektarin çeşitlerini önerirken, kendi ülkelerindeki üreticiler yeni nesil Stony Hard grubu  çeşitlerle bahçe kurmaktadır.”dedi.

“Rakiplerimiz gücümüzü görüyor ve bizden korkuyorlar”

“İklimimiz çok güzel, topraklarımız birçok Avrupa ülkesi topraklarından daha verimli ve bakir, sularımız kaliteli ve çok çalışkan ve üretkeniz” diyen Gürsel Tanrıver, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Tüm bunların ışığında düşünürsek, aynı ürünleri biz daha ucuz, kaliteli ve üreteceğimiz için, pazardaki rakiplerimiz bizim göremediğimiz potansiyel gücümüzü görüyorlar ve bizden korkuyorlar. Bu nedenle bizi meyve endüstrimizin temel girdisi olan anaç ve fidan konusunda hazıra alıştırıp, teknolojileri yerine sürekli olarak bize ürünlerini satmaya çalışıyorlar. Böylece bize kendi üreticilerine rakip olmayacak çeşit ve anaçları göndererek pazardaki rekabet gücümüzü azaltıyorlar. İşte bu nedenle diğer bir hedefimiz Türkiye Meyve Endüstrisinde hizmet veren kamu veya özel tüm kuruluşların bu gerçeği görerek geleceğe hazırlanması ve Türkiye Meyvecilik ıslah politikasının geliştirilmesine katkı vermesi için önderlik etmek istiyoruz.

Büyük bir titizlikle yürüttüğümüz ıslah programlarımız ile bu alanda öncülük yapıyoruz ve Türkiye meyve Endüstrisinin, özgüven kazanması ve yurtdışına bağımlı olmadığının görülmesi açısından çok büyük adımlarla ilerlemeye çalışıyoruz ve sektörümüzün temel iki girdisi olan meyve anaç ve çeşit ıslahı ve üretimi açısından, Beta Fidan Meyvecilik Araştırma ve Islah Merkezi gibi AR-Ge yapan özel sektör kuruluşlarının desteklenmesini istiyoruz.” (İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir