• DOLAR 32.51
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2498.11
  • ...
Çocuklarımız ve Cemaat(ler)
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Çocuğunu kendi yanında okutan veliler,  onları bir ana kuzusu gibi yetiştirirlerse, evlatlarının geleceğini kendi elleriyle karartırlar. Çocuk dediğin hayatın zorluklarını az da olsa tanımalı, böylelikle başının çaresine bakmayı öğrenebilmelidir. Zorunlu İslami bilgileri, mesela ilmihal bilgilerini aileden, ilköğretimin başlangıcında almalıdır. İlköğretim döneminde sokakla ilk kez haşir neşir olacağı için yine bu dönemde bir İslami cemaat ortamının havasını da, hiç olmazsa velisinin eşliğinde teneffüs etmelidir. Bu devirde abi-abla, baba-anne, veya  nene-dede eşliğinde camiye götürülen taze güllerin kazandığı ruh zenginliği küçümsenmemeli aksine bu durum, çocuklarımızın sosyal, siyasî ve dinî anlamda kazanacakları ilk diploma ve kariyerleri sayılmalıdır. Kur’an-ı Kerim’i öğrenme dönemi de yine bu devirde olmalı. “En hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir” hadisi gereğince veliler, bu ilk öğretmenliği kendileri üstlenip,  ahiretleri için kapanmayacak cari bir hayır kapısı açmalıdır.

Şunu iyi bilmek lazımdır. Günümüzde, “Çocuğumu cemaate vermem; aman yavrum cemaatlere katılma..” gibi cahil ağızların devri bitmiştir. Çünkü cemaat kültürü olmayan her çocuğun kültürü sokak kültürüdür. Bu da çocuğun telef olması; ebeveynlerin de ilerde sıcak yuvasında değil, huzur evlerinde inleyerek hasret içinde ölmesi demektir.

Üstad şehit Hasan el-Benna’nın da belirttiği gibi ‘İslam’ın özü cemaattir ve çocuk orda dostluk ve kardeşlik bağlarını geliştirir.’  Cemaate giren bir genç, Orta ve Yüksek öğretimde de, fert olarak veya aile ortamında yetişen gençliğe göre avantajlı olur. Fert olan tek motorlu bir uçak, cemaatle giden çok motorlu bir uçak anlamına gelir, ayrıca kaza yapma riskini en aza indirir. Bu durum, ilerde bazı sıkıntıları için selam vereceği, bir ricada bulunacağı samimi dost-arkadaş ortamının oluşmasını da sağlar. Sürüden kopan koyunu kurt kapar.

Yüce kitabımızda “müminler ancak kardeştir.” Derken, milyonların kardeşliğinin oluşturduğu büyük aileyi vurguluyor. Cemiyet hayatının sunduğu ilk imkân olan tanışma ile bir fert, binler fert kuvvetine erişir. Rabbimiz dağılmayı değil “toptan Allah’ın ipine sarılmayı, dağılmamayı” (Al-i İmran, 103) emrediyor. Cemaat’te tanışma imkanın dışında ikinci önemli kazanım da anlaşmaktır. Anlaşmanın özü nasihattir.  ‘Din nasihattir’ hadisi gereğince, nasihat eden, bunu arkadaşının ziyana uğramaması için ve ihlasından yapar/yapmalı, dinleyen de öfkelenmez aksine eksiğini tamamlar/tamamlamalıdır. Cemiyetin bir diğer sacayağını oluşturan unsur ise dayanışmadır. Bununla da omuzlarda ki yük hafifler. Asıl lezzet ise; nimet ve külfetin, acıların paylaşılmasındadır. Acıların çocuğu olmak kaderimiz olmamalıdır. Allah’ın rahmet eli cemaatin üzerinde ise ki öyledir. O halde o rahmetin olduğu yerde bulunmaya gayret etmek şarttır.

Fert, aile, cemiyet ve memleketin geleceği için çocuklarımızı cemaat kültürü ile yetiştirmemiz lazımdır. Verdiğimiz cemaati seçerken de isim, hatır gönül değil söz ve fiilleriyle uyumlu olan, söylediklerinin bedelini ödemiş olan; kendini yüceltip, başkalarını kınayan değil; sadece Allah’ın rızasını kazanmaya gayret eden çevre olmasına dikkat etmeliyiz.

Üniversite için dışarıya gönderdiğimiz çocuklarımızın cemaat ev ve yurtlarına yerleştirilmeleri, gençlerin maddi-manevi yeterli kontrol edilmesi anlamına geleceği için; çocuklarımızın, devlet yurtlarına gitmelerini şahsen tavsiye etmem. Toplumun başına bela, Allah’a asi olan bir çocuğa okunan bedduadan veya alacağı duadan; hasılı kelam çocuğumuzun işlediği her hayırdan ve şerden bizlere de pay vardır. Gelin,  ehlimizin dünya ve ahret kurtuluşu için ‘ticaretimizi Allah’la yapalım.’  Tükenmeyecek en güzel kazanç, mülkün sahibiyle yapılan ticarettedir. Unutmayalım ki bizlere emanet olan çocuklarımızı, Allah’ın boyası ile (Sıbğetullah) boyamazsak, piyasanın en kalitesiz boyaları, hem de beklemediğimiz bir devrede onlara mutlaka bulaşacaktır. Çocuklarını dini ortamlardan koruyup, bir müddet sonra da ‘oğluma-kızıma…laf geçiremiyorum...’  diye yakınan ebeveynlerin kulağı çınlasın.

Geleceğimiz olan gençlik, “saldım çayıra, mevlam kayıra” anlayışı ile yetişip yarınlarımızı ve geleceğimizi kurtaramaz. Yevmul mahşerde yüce Rabb’imiz, ‘paramızı, gençliğimizi, aklımızı…’ nerelerde harcadığımızı sorgulayacağı gibi, çocuklarımızı nasıl yetiştirdiğimizi de sorgulayacaktır. Rabbimiz “Ey iman edenler, yakıtı taşlar ve insanlar olan cehennem ateşinden kendinizi ve ehlinizi koruyunuz” der. Çocuklarımızın ahiretini, dünya hayatlarında kurtarmak bilinciyle.

Şerif EMİN / doğruhaber

Bu haberler de ilginizi çekebilir