• DOLAR 32.6
  • EURO 34.837
  • ALTIN 2502.485
  • ...
Utanç Verici Yüzüyle Kozmetik ve Moda‏
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Nurten Özer / Nisanur Dergisi
 
Moda ve kozmetiğin ilişkisine girmeden önce modanın tanımını bulmaya çalışalım... Modayı bir düşünür şöyle tanımlar; “Moda kudurmuş şehvetlerini doyurmak için kadına saldıran aç kurtları çekebilmek için yeni kılıklar icat etmektir.” Bu enteresan bir tanımdır.

Evet, modaya ‘zincirsiz esaret’ veya ‘kendi paranla ve gayretinle rezil olma’ sanatı da diyebiliriz. Bu konuda modernistlerin kendine göre de modayla ilgili tanımları vardır. Modanın tanımı çok olduğu gibi çeşitleri de oldukça boldur.

Çıplaklık modası, uzun etek modası, mini etek modası, saç kesimi modası. Kozmetik modası, lüks eşya modası… İlkbahar, yaz, sonbahar, kış modası… Müzik, resim, ev dekorasyonu bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkün...

Evet, modernistlerin, moda evlerinin, kıyafet üreticilerinin buna benzer reklamlarla insanları teşvik eden kuruluşların arkasında şeytanın uşağı, insanlık düşmanı fuhuşatı yaygınlaştırmak için lanetlenmiş kavimlerin olduğunu artık herkes bilmektedir. Bunlar, Müslümanları Allah’ın dininden uzaklaştırmak ve Müslüman kadınlar için hazırlanmış şeytani hile ve oyunlardır.

Özellikle Müslüman toplulukların kadınlarını bu fitne ve fesadın içine çekmeyi planlamaktalar. Bu geniş kapıdan her türlü şerrin rahatlıkla gireceğini bilmektedirler. Bundan dolayı da davranış ve ahlakı etkileyen modern asrın bütün yenilikleri farklı modaları her mevsim ve toplantıya uygun giyeceği elbise çeşitleriyle cadde ve sokakları doldurmakta… Basın ve yayın aracılığıyla bunların propagandası yapılmaktadır. Moda evleri her yıl yeni modalar çıkarıp kadın ve erkeklerin ilgilerini üzerlerine çekmeyi gaye edinmişlerdir. Ne yazık ki İslam düşmanları moda silahıyla evlerimizin içine kadar girdiler.

Modanın tarihçesi 18. yüzyıla yani üç asır öncesine dayanmakta. Diğer sektörlerle beraber moda ve kozmetik sanayiinde üretime geçen Batılılar, zamanla kendi ihtiyaçlarından fazla ürünleri bilinçli bir şekilde stoklayıp son yüzyılda Müslüman halkları hem maddi hem manevi çökertmeyi amaçlayarak tekstil ve kozmetik ürünlerini pazarlamanın yollarını aramaya başladılar. Üçüncü dünya ülkeleri olarak nitelendirdikleri, halkı Müslüman ülkelere nasıl girebilirlerdi?

Çünkü Müslüman kadınlar, Batılıların ürettiği süs eşyalarına yabancıydılar. Müslüman kadınlar, kendilerine özel bitkilerden kınalar, esanslar ve süs eşyaları tedarik ediyorlardı. Tesettürlü oldukları için örtüsünün içinde ne giyerse giysin; giydiği kıyafetin ne olduğu belli değildi. Tesettürlü hanım, çarşafını veya pardösüsünü dış kıyafet olarak giyindiği için her gün değişik elbise ve kıyafet giymesi gerekmiyordu. Tabi ki bu durum kapitalistlerin ve emperyalistlerin işine gelmiyordu. Bu farklılığı gidermek için halkı Müslüman olan ülkelerde, Müslüman kadınların kişiliklerini Batıya tekdüzleştirmeye çalışmışlardır. Onların inançlarını, kültürlerini ve kişiliklerini değiştirmedikçe tekstil ve kozmetik ürünlerini onlara satamayacaklarını anlamışlardı zira.

Onlar, insanların asli ihtiyacı olmasa da mallarını satabilmek için devamlı yeni/farklı üretip propagandasını yapmaya başladılar. Bu propaganda sonucunda modayı öyle bir hale getirdiler ki neredeyse ilahlaştırdılar. Bu konuda sosyal ve psikolojik bilim dalları da kullanılarak moda bir ibadet haline getirildi. İnsanlara adeta ibadet aşkıyla moda benimsetilip dayatıldı. Bu sömürü düzeninin içine bilinçli bir şekilde Müslüman kadınlar da dâhil edildi. Son on yılda tesettür modası diye defileler düzenleyip Müslüman kadınlara giyim kuşam şekilleri benimsetildi. Bunun yanında sözüm ona moda, hem tesettür hem de koyu bir makyajla kadınlarımıza sunuluyor.

Peki, günümüzde kullanılan kozmetik ürünlerinin nelerden üretildiğini biliyor muyuz?

Bunun kökenine indiğimizde ham madde kullanılanlar insanı dehşete düşürüyor. Evet, Avrupa’da güzellik malzemelerinin yapımında insan ve hayvan ceninleri kullanılmaktan çekinilmiyor. Yeri geldiğinde ise...
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir