• DOLAR 32.591
  • EURO 34.808
  • ALTIN 2511.246
  • ...
Psikolog Hatice Dilek Öztürk ile Ayın Röportajı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
“Kur’an Işığında Bir Yaşam Şekli Belirlense; Küçük Küçüklüğünü, Büyük de Büyüklüğünü Bilecek”

Değerli okurlarımız bu ay sizler için EFT Uzmanı Psikolog Hatice Dilek Öztürk Hanımefendi ile günümüz şartlarında çocuk eğitiminde dikkat edilecekler ve ailenin ıslahı noktasında röportaj yaptık.

Net bir duruş sergileyemeyen ebeveynlerin, çocukları üzerindeki saygınlık ve güvenilirliklerini kaybettiklerinin altını çizen Hatice Hanım, bu anne-babaların çocukları tarafından hafife alındıklarını ya da hiç takılmadıklarını belirtiyor. Günümüzde dizi ve sinema yoluyla topluma enjekte edilmeye çalışılan olumsuzluklardan kadının daha ziyade etkilenmesini, bir anne olarak eşi ve çocuklarıyla tatminkâr bir diyalog kuramamasına bağlıyor.

Annelerin yoğun iş temposunu gerekçe göstererek TV ve bilgisayara adeta mahkûm ettiği çocuklarını eğitme ve uğraştırma noktasında alternatifler üretmesi gerektiğini belirten Öztürk “Kitap, dergi, masal gibi kaynaklardan çocuğa okunarak, kelime haznesini geliştirmek; anlatımını, dinlediğini anlatabilir olmasını ve dikkatini arttırmasını sağlayacaktır” diyor. Hatice Hanım, yarının anne adayları olan genç kızlara ise “Görüldüğünde ve konuşulduğunda Allah`ı hatırlatan, yaşantısı ile bunu ispatlayan eş adayları seçmeleri” tavsiyesinde bulunuyor… Sizleri röportajımızla baş başa bırakıyoruz…

Hatice Hanım, “Ahir Zamanda Çocuk Yetiştirmek” isimli yeni çıkan kitabınızı sorarak başlamak istiyorum. Zira sormak istediklerim bu minvalde… Ahir zamanı –çocuk eğitimi bakımından- diğer zamanlardan ayıran en önemli özellik nedir ki böyle bir ismi uygun gördünüz?

Öncelikle Allah`ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun! Çocuk yetiştirmenin Ahir Zaman`da zor olacağını Peygamberimiz dolaylı bir şekilde; “Cariye efendisini doğurduğu zaman” diyerek ifade ediyor kanımca…

Buradan da biz Ahir Zaman ümmetinin, bizi yöneten değil, kendilerine doğruları hatırlattığımızda tâbi olabilen nesiller yetiştirecek bir donanımda olmamız gerekiyor. Gelin görün ki bu gün yaşanılan sorunlar Peygamber Efendimiz (SAV)’in işaret buyurduğu şekilde. Kendileri net bir duruş sergileyemeyen büyükler, çocukları üzerindeki saygınlık ve güvenilirliklerini kaybettiklerinden, hafife alınıyor ya da hiç takılmıyorlar maalesef. Oysa Kur’an-i gerçekler ışığında bir yaşam şekli belirlense; küçük küçüklüğünü, büyük de büyüklüğünü bilecek. Evde alınması gereken tüm kararları Allah ve Resulü belirlediğinde iktidar kavgası da bitecek diye düşünüyorum.

Malumunuz kitle iletişim araçlarının hâkim olduğu bir zaman dilimini yaşıyoruz. Teknoloji insanlığın hizmetine sunulmuşken koca bir nesli ona esir eden etkenler nelerdir sizce?

Maddeler halinde izah edeyim…

# Ailelerde iletişim yok denecek kadar azaldı.

# Kişiler en yakınları ile zevkli şeyler yapmak yerine, yabancılarla sohbeti, onların ne yaptığını öğrenmeyi, onları imrenerek izlemeyi tercih ediyor.

# Özgüvensiz bir toplum haline gelindiğinden yabancı kültürlere aşırı hayranlık duyuluyor. Oysa biz, bize benzemeyeni değil izlemek, taklit etmek, bizden olmadığı için hep bir ölçü dâhilinde hayatımıza katmalıyız. Sınırlarımıza uymayan hiç bir konu da ise etkilenmemeyi izzetli bir şekilde başarmalıyız.

# Aşırı tüketim, artan ihtiyaçlara yetişememeye neden olduğundan; eve geç gelinip, sınırlı vakitlerde bir araya gelebilen fertlerin, özgürlük ve sözde dinlenmek adına kendini bir aletin ellerine bırakmasına yol açıyor.

# Birçok ailede teknolojik aletler, dadı ya da bakıcı gibi küçük yaştan itibaren çocuklara kullandırılıyor. Çocukla vakit geçirmek yerine çocuğa vakit geçireceği bir sürü şey sunuluyor.

Çocuğunu televizyona adeta mahkûm eden anneler, genellikle onları meşgul edecek daha etkin bir uğraş bulamamaktan(!) yakınıyorlar. Alternatif olarak neler önerebilirsiniz? Bilhassa kişilik gelişimi açısından en önemli olan çağı (0-6 yaş aralığı) nasıl değerlendirmeli anneler?

# Kitap, dergi, masal gibi kaynaklardan çocuğa okunarak, kelime haznesini geliştirmek; anlatımını, dinlediğini anlatabilir olmasını ve dikkatini arttırmasını sağlayacaktır.

# El becerilerini geliştirecek, yaşına uygun kırtasiye malzemeleri ile kesme, koparma, yapıştırma tarzı etkinliklerle kendisine oyuncaklar, aile efradına küçük hediyeler, resimler yaptırabilirler.

# Çok parçalı oyuncaklarla zekâ gelişimine katkı sağlayabilirler.

# Oyun hamuru evde kimyasal boya kullanmadan hazırlanıp, el becerileri, hayal gücü geliştirilebilir…

# Çocuğa temel dini bilgiler ve ibadetler yaşına uygun şekilde öğretecek pek çok yol bulunulabilir.

# Bir müzik aleti kullanması için çocuk eğitilebilir.

# Dil eğitimi çalışmaları yapılabilir.

# Eve davet edilen yaşıtları ile grup oyunları öğretilip, sosyalleşmesi sağlanabilir.

Günümüzde çocuklar kadar yetişkinler de TV ve internet bağımlılığı yaşıyor -maalesef-. Kadınlar açısından düşündüğümüzde –bilhassa dizi ve sinema ile- bu etki neden çok yoğun oluyor?

# Eş ve çocuklarla tatminkâr bir diyalog kuramamak…

# Kendine fayda verecek doğru meşguliyetler bulamamak…

# Dünya hayatını ahiret bilinci olmadan yaşamak…

# Kendi yaşam standardını beğenmeyip özendiği hayatları, hiç değilse seyrederek avunmak…

# Hayal dünyasında kuramayacağı kadar çok ve renkli sanal dünyaları seyrederek, vakit kaybettiğinin şuurunda olmamak…

# Sevgi ve ilgi açlığı…

Bu etki genç kızlarda ise romantik bir evlilik ve centilmen(!) bir eş beklentisi şeklinde gelişebiliyor çoğu zaman. Bu açıdan değerlendirildiğinde kızlar evliliğe nasıl hazırlanmalı?

# Öncelikle filmlerde sergilenen ve gerçekmiş gibi sunulan pek çok karakterin gerçeği yansıtmadığını bilmeliler.

# Gerçeklik payları olan konularda, sorunun nelerden kaynaklandığını tespit etmeyi ve gerekli önlemleri almayı bilmeliler.

# Modern bir hayat yerine, İslam`ın şekillendireceği medeni bir dünya kurmayı hedeflemeliler.

# Kitaplarını (KUR’AN`I) çok iyi bilip, kitapta tasvir edilen göz aydınlığı olacak eş adayı olmaya çalışmalılar.

# Anne-babalarının hatalarından ders almalılar.

# Akıllı büyüklerin akıllarından faydalanmalılar.

# Peygamberimizin hayatını evlilik yönü ile iyi bilmeli, kendilerine model almalılar.

# Görüldüğünde ve konuşulduğunda Allah`ı hatırlatan, yaşantısı ile bunu ispatlayan eş adayları seçmeliler.

# ‘Denerim, olmazsa boşanırım’ diyerek değil, gözleri ve kulakları ile de değil, kalp gözleri ile eş seçmeli, takvaca denkliği önemsemeliler.

Peki, bir evi ‘yuva’ya dönüştürecek olan şey nedir sizce? Huzurlu bir aile için neye dikkat etmeli taraflar?

Bir ev nasıl yuvaya döner bizce:

# Fertlerin her biri dünyaya niçin geldiğinin şuurundadır. Herkes bu şuurda olmasa bile, olanlar evi Allah`ın adının anıldığı ev haline getirmelidirler.

# İlişkiler sıcak ve samimi olmalı, kişiler arasında şefkat hâkim olması için gayret edilmelidir.

# Ortak sorunlara birlikte çözümler bulunmalı, istişare ön planda tutulmalıdır.

# Kişiler sevinç ve kederlerini birbiri ile paylaşmalı, birlikte eğlenmeyi ve dinlenmeyi başarmalıdırlar.

# Birbirlerini eğitmeyi, geliştirmeyi, dönüştürmeyi sağlamak için çaba sarf etmeyi bilmelidirler.

# Evlerinde misafir ağırlamalı, birlikte ziyaretlere gitmelidirler.

# Birlikte sohbet etmeye her gün mutlaka vakit ayırmalıdırlar.

# Toplu yemek yemeli, mümkünse cemaatle namaz kılmalıdırlar.

Son olarak sizi etkileyen unutamadığınız bir anınız varsa bizimle paylaşır mısınız?

Uzun yıllardır evli olan bir çiftin bebekleri olmadığı için, çocuk edinmek üzere gerekli yerlere başvurduklarını ve bir çocuğun bulunduğu haberi üzerine görmeye giderken hanım kardeşimizin aşırı heyecan ve samimiyetle Allah`a yakardığını dinlemiştim. Bebeği kucağına aldığında ise emme çağındaki bebeği emzirmeyi denediğini, çocuk emmeye başladığında ise göğsünden süt geldiğini duymak, beni hayli şaşırtmış ve çok mutlu etmişti. Evet, doğurmadığı bir yavruya olan şefkatini Allah (CC), evlat edinmek istediği bebeği emzirecek sütü vererek, sütannesi olmasını lütfetmişti.

Bu olay beni her hatırladığımda çok derinden sarsar. İşte Rahman`ın rahmeti… İşte duanın gücü… İşte samimiyet… O günü meslek hayatımın çok özel günlerinden biri saymışımdır. İşte bu annelik, kardeşler!

Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz…

Ben teşekkür ederim. Rahman işlerimizi kolay ve bereketli eylesin.

HATİCE DİLEK ÖZTÜRK KİMDİR?

1971’de Düzce’de doğdu. Üniversite eğitimine Samsun 19 Mayıs Üniversitesinde Gıda Mühendisliği okuyarak başladı. Daha sonra Newport International Üniversitesinde Davranış Bilimlerini bitirdi. Eğitimine Psikoloji Bölümü Yüksek lisansı alarak devam etti. İyi derecede İngilizce bilmenin yanı sıra Omni Temel Hipnoz, Omni İleri Hipnoz, EFT Eğitimi sertifikalarına sahiptir. Hatice Dilek Öztürk halen Ankara’da Huzur Psikolojik Danışmanlık Merkezinde çalışmalarına devam etmektedir. Hatice Dilek Öztürk’ün “Sarp Yokuş” ve “Ahir Zamanda Çocuk Yetiştirmek” isimlerinde iki kitabı bulunmaktadır.

Röportaj: Elif Yüksek / Nisanur Dergisi - Ekim 2014 (35. Sayı)
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir