• DOLAR 32.521
  • EURO 34.803
  • ALTIN 2423.139
  • ...
Babam GULAM AZAM
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Şükrü Gündüz / Doğruhaber / Röportaj

Bangladeş Cemaati İslami Lideri Prof. Dr. Gulam Azam, Kasım ayının son haftasında 92 yaşında vefat etti. Azam, ilerlemiş yaşına ve hasta olmasına rağmen cezaevinde tutuluyordu. Gulam Azam 1971`deki olaylardan sorumlu tutularak 90 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Azam`ın sağlık durumunun kötüye gitmesi nedeniyle 11 Ocak 2012 yılından bu yana bir hastanede tutuluyordu ancak hastalığına rağmen tahliye edilmemişti.

CENAZESİNE YOĞUN BİR KATILIM OLDU

Cemaati İslami Lideri Prof. Dr. Gulam Azam`ın cenazesine 1 milyondan fazla Bangladeşli katıldı.
92 yıllık bir ömrü tebliğ, irşad ve mücadele ile geçiren Gulam Azam, en büyük hayali olan Bangladeş`in İslam`la yönetilme hayalinin gerçekleştiğini göremeden Hakk`a yürüdü. Gulam Azam`ın en büyük oğlu olan Dr. Abdullah Mamoon Al Azami babası Gulam Azam`ın vefat ettiği haberini Türkiye`de katıldığı bir programda aldı. Ancak çok istemesine rağmen Bangladeş hükümetinin getirdiği yasaktan dolayı ülkesine gidemediği için babasının cenazesine katılamadı.

Dr. Abdullah Mamoon Al Azami bizi kırmayarak acısının tazeliğine rağmen babası Gulam Azam`ı anlattı. Babasının mütevazı bir kişiliğe sahip olduğunu anlatan Azami, babasının hem bir veli hem de bir derviş gibi örnek bir hayat yaşadığını anlattı. Sözü daha fazla uzatmadan sizi Dr. Abdullah Mamoon Al Azami ile yaptığımız bu söyleşi ile baş başa bırakıyoruz. Abdullah Mamoon Al Azami`nin dilinden Gulam Azam…

BABAM ZAMANI İYİ KULLANMA KONUSUNDA ÇOK HASSASTI

Babanızla en son ne zaman görüştünüz?

En son 6 yıl önce Cidde`de görüştüm. Babam zaman konusunda çok dikkatli bir insandı. Zamanı çok iyi değerlendiriyordu ve çok dakik bir insandı. Her işi zamanında yapmamız konusunda sürekli tavsiyede bulunuyordu. Benim babam büyük bir kitleye önderlik ediyordu. İşlerinin yoğun olmasından dolayı bir babanın çocuklarına ayırabileceği kadar zaman ayıramıyordu. Ama bize ayırdığı zamanı çok iyi kullanıyordu. Bizi camiye götürürken yolda bir dua öğretirdi, dönerken bir dua öğretirdi. Boş bir zaman buldu mu evdeki bütün çocukları bir araya toplardı. Bize okul kitaplarından tutun, dini kitaplara kadar ders okuturdu ve not almamızı istiyordu. Not almaya çok önem verirdi. Zamanı az olduğu halde bizimle ilgilenmeye özen gösterirdi.

6 KARDEŞİZ

Aileniz hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?

Biz 6 kardeşiz. Ben en büyükleriyim IDB (İslamic Development Bank)`de çalışıyorum. Bundan önce 15 sene İngiltere`de bir devlet kurumunda çalıştım. İkinci kardeşim İngiltere`de yaşıyor ve ticaretle uğraşıyor. Tekstil atölyesi sahibidir. Üçüncü kardeşim turizm acentasında tur operatörü olarak çalışıyor. Dördüncü kardeşim memlekette, tuğgeneral idi. Onu Gulam Azam`ın oğlu olduğu için zorla emekli yaptılar. Beşinci kardeşim çeşitli iş projeleri hazırlar, (project maker), proje yapımcı olarak çalışıyor. Altıncı kardeşim Manchester`da üniversitede kıdemli okutman olarak İngilizce ders vermektedir.

OĞLUM: ÖNCE ALLAH`A SONRA KENDİNE GÜVENMEYİ ÖĞREN

Babanız size nasıl nasihat ve tavsiyelerde bulunurdu?

Nasihat olarak okul ve ders üzerinde çokça dururdu. Allah`ın dinini öğrenme ve o yolda yürüme konusunda derdi ki, “Bak oğlum, eğer Allah ve O`nun Resulü ile beraber olursan, onların sözlerini hayatına uygularsan, Allah her daim seninle olacak. Böyle olursan Allah bela ve musibetleri senden uzak tutar. Kendi hayatında önce Allah`a sonra kendine güvenmeyi öğrenmelisin. Hem manevi olarak, hem de maddi olarak güçlü olmalısın.” Ben İngiltere`de okurken hem çalışıp hem de okudum. Babam maddi açıdan bana hiç yardımcı olamadı. Bir iş yaparken kendinize özgüveniniz olsun, derdi.

YALNIZ KALINCA ALLAH`I ZİKREDİN

Babamın nasihat etme şekli çok etkileyiciydi. Sözleri ve ifade etme şekli ve hareketleri, hakikaten bizim kalbimize hitap ediyordu. Zamanı iyi kullanma noktasında sürekli nasihat ederdi. Zamanında işi yapmak, boşa vakit kaybetmemek gibi. Zamanını en iyi şekilde kullanarak bize örnek olurdu. Dua ve tesbihata çok özen gösterirdi ve bize de nasihat ederdi. Derdi ki; “Yalnız olduğunuz zaman her daim suphanallah, elhamdülillah gibi zikirler okuyun.” Yürürken, otururken, kalkarken, yatmaya giderken, uykudan kalkarken vs. her harekette bir dua ve tesbihat okumayı bize nasihat ederdi. Kendisi hayatında bunu uygulayarak bize gösteriyordu.

BABAM KUR`AN VE SÜNNET IŞIĞINDA BİR HAYAT YAŞADI

Babanızı tek bir cümle ile nasıl anlatırsınız?

Kur`an ve Sünnet ışığında yaşanan düzenli, dengeli ve sürekli bir hayat. Babam Allah`a vereceği hesabı sürekli göz önünde bulundurarak ve dikkate alarak yaşamış salih, muhsin bir insan idi ve kendisi bu dengeli yaşam tarzının bir ustası haline gelmişti.

AHİRETİ HAYATIMIZIN MERKEZİNE ALMALIYIZ

Müslümanlara neler söylemek istersiniz?

Müslümanlara söylemek istediğim; Kur`an ve Sünnet ışığında eğer bir kişi hayatını yaşıyorsa, o hem dünyayı hem de ahireti elde etmiş olur. Bunun için şirkten kurtulup, tevhidi elde etmeli, bidatlardan ve nifaktan kurtulmalıyız. Eğer bir kişi günlük hayatında Allah ve Resulü ile konuşursa, yani Kur`an ve hadis okursa ve şöyle düşünürse; ‘Allah`ın istediği şekilde Müslüman olarak hayatımı sürdüreceğim. İbadetleri sırtımdaki bir yük gibi değil, bu amelleri severek yapacağım.` Eğer bir insan böyle düşünürse o zaman hayatımızın her alanında Allah`ın rızasını kazanmak mümkündür. Yani ahireti hayatın merkezine alıp bir hayat sürdürmeliyiz. Bunu yapabilmek için Tevhid, Sünnet ve İhlas gereklidir.

BABAMI İLK KEZ AĞLARKEN GÖRDÜM

Babam Cemaatin bütün işleri ile ilgilendiği için bize çok az zaman ayırabilirdi. Bir hatıramı sizinle paylaşmak istiyorum. Çok güzel bir hatıram, hayatımı değiştiren ve yön veren bir olay… Ben Shiddhesshari`de lise de okurken, biz iki kardeş aynı okulda okuyorduk, o okulda kavgalar başladığında biz okul değiştirmek zorunda kaldık. Babam bizi yeni kurulan Khilgaon Gov. Lisesi`ne kayıt yaptırmak için götürdü. Orada okulun giriş sınavının sonuçlarına ve öğretmenlerin tespitine göre, benim küçük kardeşim daha zeki olduğu için onun bu okula kaydını uygun gördüler. Öğretmenler, benim okula kayıt edilmeme itiraz ediyordu. Bu durumda babam bir çözüm sundu, onlara dedi ki; ‘Küçük olanın kaydını yapın, büyüğü de 6 ay deneyelim, test edelim, eğer iyi yapamıyorsa o zaman almayın`. Onlar bu teklifi kabul etti. Ondan sonra eve geldik. Babam beni karşısına alıp oturdu ve dedi ki; ‘`Bak oğlum, ben Allah yolunda hayatımı feda etmekteyim, benim malım, mülküm hiçbir şeyim yok ki ondan istifade edip hayatının geçimini sağlayasın. Eğer okumazsan hayatın boyunca zorluk ve acı çekeceksin. Senin acın benim acım demektir. Senin hocaların diyor ki; sen iyi ders çalışmıyorsun, sınavlardan iyi puan almıyorsun. Ben Allah`ın yardımıyla eğitim hayatımda hep iyi derece ile okulumu bitirdim. Sen benim büyük oğlumsun. Eğer bir liseyi kazanamazsan bu benim için çok üzücü olur ve ben senin geleceğin hakkında çok endişeliyim.`` Böyle konuşurken babamın gözleri doldu. Yanaklarından aşağı gözyaşları süzüldü. Ben hayatımda ilk defa babamı ağlarken gördüm. Babam o gün bana hiç kızmadı. O yalnız benim kalbimi kazanma ve beni okumaya teşvik etme peşindeydi.

SINIFIN BİRİNCİSİ OLDUM

Vallahi, babamın o sözleri bana öyle bir cesaret ve azim verdi ki, daha evvel çok fazla oyun filan ile ilgilenirken bu sefer zamanımın çoğunu ders çalışmak için kullandım. Allah`ın izniyle o 6 aylık deneme süresi içinde çok ders çalışarak sınıfın birincisi oldum. Hayatımda ilk defa sınıf birincisi olmayı başardım. O zaman babam geldi ve dedi ki; ‘`Şimdi kendini nasıl hissediyorsun? Aferin oğlum, ben sana demiştim, sen çalıştın Allah da yardım etti. Sende zekâ var, yeter ki bunu kullan``. İşte bu olay benim hayatımın yönünü değiştirdi.

BABAM BİR DERVİŞ GİBİ YAŞADI

Onun hayatı bir derviş ve evliya hayatı gibiydi. Bunları yaparken insanlardan ve toplumdan kopmuyordu. Üstün zekâya sahipti ve dönemin şartlarını iyi bilen bir derviş gibiydi. Her şeyi bize söz ile söylemiyordu. Birçok şeyi bize yaşayarak öğretiyordu. Biz büyüdükçe onun hayatının güzelliğini ve yüceliğini anladık. Doğal öğretmendi. Giyimine çok özen gösterirdi. Lüks giyinmiyordu ama ne giydiğine çok özen gösterirdi. 80 yaşına gelmesine rağmen kendi ayakkabısını kendisi boyayıp giyerdi. Hakikaten yüce bir kişiliğe sahipti. Seviyesi sınır aşıcıydı. Gerçekten ben onun gibi ikinci bir insana rastlamadım. Babam çocukları için dünya malını ne kadar kazanırlar ve nasıl makamlara gelirler diye düşünmezdi. Sürekli çocuklarım iman ehli ve takva sahibi olacaklar mı? Endişesi taşırdı.

CEMAAT-İ İSLAMİ LİDERİ GULAM AZAM KİMDİR?

Prof. Gulam Azam başkent Dhakan`in Bibaria bölgesinde 7 Kasım 1922 tarihinde doğdu. Öğrencilik hayatı boyunca çeşitli din ve bilim üstatlarından tefsir, hadis, fıkıh dersleri gördü, Dakka Üniversitesi`nde Siyaset Bilimi alanında yüksek lisans yaptı. Prof. Azam, 1952 ve 1955 yıllarında iki kez tutuklandı ve Rangpur Carmichael College`daki profesörlük kürsüsü elinden alındı. Prof. Gulam Azam, öğrencilik hayatı boyunca pek çok öğrenci hareketinin lideriydi. Güçlü teşkilatçılık ve aksiyonerlik özelliğine sahip olan Prof. Gulam Azam, 1957`de Doğu Pakistan Cemaat-i İslami`nin Genel Sekreteri oldu. 1969 yılına gelindiğinde ise Cemaat-i İslami`nin Genel Başkanı idi.

Dünya çapında birçok uluslararası İslami konferansa katıldı. 2000 yılına kadar Cemaati İslami`nin liderliğini sürdürdü. 2000 yılında de aktif siyaseti bıraktı. Bu tarihten sonra kaleme aldığı ‘Jibone Ja Dekhlam` (Hayatımda Gördüklerim) eseri Bengal edebiyatında önemli bir hatırat olarak yerini aldı.

2010`da Bangladeş Kurtuluş Savaşı sırasında Pakistan`la işbirliği yaptığı iddiasıyla tutuklandı ve idama mahkûm edildi. Gulam Azam tutuklu olduğu cezaevinde solunum yetmezliğinden dolayı durumunun kötüleşmesi sonucu Bangabanhu Sheihk Mujib Rahman Tıp Üniversitesi Hastanesi`ne kaldırıldı ve burada 23 Kasım 2014 tarihinde 92 yaşında hayatını kaybetti. Cenaze namazına 1 milyondan fazla insan katıldı. Aynı zamanda Bangladeş İslam düşünürleri ve politikacılarına rehber olan orijinal makale ve mülakatlarla meşgul oldu. Azam`ın İslam, siyaset, din ve tarih ile ilgili konular hakkında birçok dile çevrilmiş 70`ten fazla kitabı bulunuyor.

BABAM, CENAZE NAMAZIMI SEN KILDIR DEMİŞTİ

Babam vefat edeceğinde en büyük oğlu olarak benim onun cenaze namazını kıldırmamı istedi. Ama olmadı. Aynen babamın durumu gibi, o da kendi babasının cenaze namazını kıldıramadı. Babam Rabbine kavuştu. Benim için ne kadar acı olsa da ben Rabbime tevekkül ediyorum. Babam Rabbine kavuşurken bize geride örnek bir yaşam tarzı bıraktı

BABAM, CENAZE NAMAZIMI SEN KILDIR DEMİŞTİBABAMIN EN BÜYÜK HAYALİ İSLAM`LA YÖNETİLEN BİR BANGLADEŞ`Tİ

Babamın hedefi ideali ve hedefi halkın ıslah olması ve Bangladeş`in İslam`la yönetilmesiydi. Onun hedefindeki devlet, Allah`ın kanunları ile yönetilecek bir devletti. Onun istediği insanların bütün hayatının Allah ve peygamberinin gösterdiği hayat çizgisi ile paralel bir şekilde inşa edilmesiydi. Bunun olması için ömrünü İslam`a adadı. Şöyle derdi: “Allah Kur`an`ı ‘Oku` emriyle nazil etti.” Babam otururken, ayaktayken, yatarken bile kitap okurdu. Bütün zamanını okuma ile geçirmeye çalışırdı. Okuma ve yazmanın müthiş bir çember içinde dönüyordu onun hayatı. Babam Bangladeş`te yaşayan insanların sıkıntılarını sürekli düşünür ve bunun çözüm yolları için projeler yapardı.

ALLAH YOLUNDA HAREKET EDİYORSANIZ, ENDİŞELERİNİZİ TERK EDİN

Kendisi hep okurdu ve öğrendiklerini başkalarına aktarmaya gayret ederdi. Bir de Peygamberimizin (s.a.v) hayatından ve Onun mücadelesinden ders çıkartıp onu hem kendi hayatında tatbik eder hem de cemaat fertlerinin bunu uygulamasını isterdi. Şöyle derdi: “Allah yolunda hareket ediyorsanız, endişelerinizi, meraklarınızı bırakınız. Siz işinizi tamamlayınız Allah size mutlaka yardım edecektir.” Aynı şekilde bir siyasi lider olarak bu memleketin halkını çok düşünürdü. Bu halk nasıl temel insani değer ve haklara sahip olabilecek? Ekonomik açıdan halkın nasıl refahı sağlanabilecek? Bu ülke halkı nasıl kimseye muhtaç kalmayacak? diye bütün bunları hep düşünürdü ve bunlar için uğraşırdı. Derdi ki, “Ben kendi işimi, görevimi yapmakla mükellefim, neticesi Allah`tandır. Bangladeş`i kendi ayakları üzerinde durabilen bir toplum halinde görebilecek miyim? Bunu bilmiyorum ama mücadelemi devam ettirmek zorundayım.”

BABAM CEMAATTEN HİÇBİR MADDİ YARDIMI KABUL ETMEDİ

Babam Cemaatin mallarına ve eşyalarına çok dikkat ederdi. Cemaatin mallarını kendi işinde asla kullanmazdı. Bir yere kendi işi için cemaatin tahsis ettiği arabayla gittiğinde, şoföre ‘bu masrafı not al, ben bunu kendi cebimden ödeyeceğim` derdi. Diğer Cemaati İslami liderleri de aynen babam Gulam Azam gibi bu konuda çok hassastır. Kendisi Cemaatten hiç maddi destek almayı kabul etmedi. Cemaat bunu çok defa teklif etmesine rağmen o bunu reddetti.

-Vaktinizi ayırıp bu kıymetli bilgilerinizi bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim.

-Babam Gulam Azzam`ı bir nebze de olsun anlatmama vesile olduğunuz için ben teşekkür ederim.

 

 





 

Bu haberler de ilginizi çekebilir