• DOLAR 32.6
  • EURO 34.851
  • ALTIN 2496.944
  • ...
Batıdaki Müslümanlar! Bu Çığlığa Kulak Verin!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

PKK, İslam’a ve Müslümanlara düşmanlık üzere kurulmuş bir harekettir. Kurulduğu günden bu yana fırsatını bulduğunda bu düşmanlığı şiddetli ve kanlı eylemlerle ortaya koymaktan kaçınmamıştır. Sadece şiddetten ve barbarlıktan anlayan, insanlara zulmederek bugünlere gelen PKK, ilk günden bugüne Müslümanlara karşı kin ve nefretle hareket etmiş, fırsatını buldukça darbesini indirmiştir. Bu örgütün yöneticileri her fırsatta, İslam’ın Kürdleri geri bıraktığını ve başka halkların sömürgesi haline getirdiğini ifade ederler. İslam’ı Arapların dini olarak nitelendirir, asıl dinlerinin Yezidilik ya da Zerdüştlük olduğunu dile getirirler.

IŞİD’den kaçan birkaç bin Yezidi için –dindaşları olacak ki–kıyametleri koparıp ellerindeki bütün belediyeleri seferber ederken, basını harekete geçirip ülkenin dört bir yanında yardım kampanyaları düzenlerken, evlerini barklarını terk edip Suriye’den Türkiye’ye sığınan yüzbinlerce Müslüman Kürd’ün ismini bile ağızlarına almazlar. İslami yardım derneklerinin çabaları olmazsa açlık ve sefalet altında ezilen bu insanlar çok daha büyük sıkıntılarla yüzleşecekler.

90’lı yıllarda Müslümanlara şiddetli bir savaş dayatan ve birçok Müslümanı şehid eden PKK, son yıllarda Müslümanların iş yerlerine, evlerine, Kur’an kurslarına, derneklerine ve parti binalarına saldırıp ateşe verdiler. Müslüman şahsiyetleri kaçırıp günlerce sorgulardan geçirdiler. Mallarını yağmalayıp tehdit ve şantajla göçe zorladılar.

Ancak bu sefer farklı bir yola girdiklerini görüyoruz. İslam ve Müslümanlara daha önce ilan ettikleri düşük yoğunluklu savaşın çıtasını yükselttikleri görülüyor. Bulundukları yerde Müslümanların infaz edilmesiyle ilgili çağrılarda bulundular. Müslümanları karşı çok kapsamlı ve yoğun saldırılar başlattılar. Müslüman olduğunu gözledikleri herkesi hedeflerine aldılar. Evlerini, iş yerlerini, parti binalarını, dernek binalarını, Kur’an Kurslarını ve hatta camilerini ateşe verdiler. Tesettürlü eşleriyle sokakta yürüyen Müslümanları kurşunladılar. Sakallı oldukları için kimilerini linç ettiler… Müslümanlara ait malları yağmaladılar. Vahşice saldırılar sona ermedi. Yoğun olaylardan birkaç gün sonra Van’da 66 yaşlarındaki bir Müslümanı katlettiler. Ardından “IŞİD”çi diye ilan edip eylemi üstlendiler.

Diyarbakır’ın kenar mahallelerinde yaşayan fakir ve yoksul ailelere kurban eti dağıtan gencecik Müslümanları önce kurşunladılar, sonra bıçakladılar, ardından üçüncü katın balkonundan aşağı fırlattılar. İslam’a ve Müslümanlara olan kin ve nefretleri zirve yaptığından bununla yetinmediler. Daha fazlasını yapmaları için yoldaşlarından emir almışlardı. Bedenlerini paramparça ettikleri gencecik Müslümanların üzerinden arabayla geçtiler. Taş ve sopalarla bedenlerinin sağlam kalmış yerlerini parçaladılar. Ardından benzin döküp ateşe verdiler…

PKK İslam’la savaşıyor. Müslümanları katlediyor. İslami alamet ve sembolleri yok etmeye çalışıyor. Zor kullanarak ve katliam yaparak Kürtlerin hayatından İslam’ı kaldırmak için çabalıyor.

Aynı şeyi 1990’lı yıllarda da yaptılar. Onlarca Müslümanı kalleşçe katlettiler. Kimisini kaçırıp işkence ede ede öldürdüler, kimisinin de organlarını keserek şehid ettiler.

İslam düşmanlarının Müslümanlara dayattığı mezalim 90’larda daha fazlaydı. Ancak yaşadıkları mazlumiyeti dile getirecek imkanları yoktu. Basın organlarından yoksundular. Kimseler kapılarını çalıp sormadılar. Yaslarına ortak olmadılar. Kendi yaslarını kendileri tuttular. Batıdaki Müslümanların önemli bir kısmı, zulme uğrayan Müslümanlardan hakikati öğreneceklerine İslam düşmanlarının, özellikle de azgın PKK çetesine ait basınının ürünü olan yalan ve uydurma haberlere inanmayı tercih ettiler. Güçlü direniş karşısında tutunamayan PKK’nin yenilgisini perdelemek için Müslümanları karanlık güçlerle ilişkilendirme iftira ve yalanlarına hiçbir araştırma yapmadan ve zulme uğramış Müslümanlara sorma gereği duymadan inanmayı tercih ettiler.

Şükürler olsun ki bugün ibre Müslümanlardan yana. En azından İslam düşmanlarının zulmünü dile getirecek basın organları var. Zalimlerin zulmü karanlıkta kalmıyor. Eskiden mazlumca şehid edilen Yasinlerin çığlıkları duyulmazken, bugün vicdan sahibi herkes bu mazlum çığlığa kulak veriyor.

Batıdaki Müslümanlar bu mazlum çığlığı dile getirip basın organlarında paylaştılar. Doğudaki Müslüman kardeşlerinin acılarına ortak olmayı tercih ettiler. Bu zulüm Müslümanların kalplerini birbirlerine yaklaştırdı. Aralarında kardeşlik köprüleri kurdu.

Ancak yaşanan bunca mezalime ve azgınların yaşattıkları acılara rağmen kafalarını kuma gömmeye devam edenlerin varlığı üzüntü veriyor. Zulme uğrayan Müslümanların dertlerine ortak olma her Müslümanın İslami sorumluluğudur. Vicdanı olan herkesi harekete geçiren Yasin Börü’nün mazlumca şehadeti duyarsızlık zırhını parçalayamıyorsa, ne diyelim, Allah Teala merhamet etsin… Oysa Allah Teala Müslümanları kardeş olarak nitelendiriyor. “Mü’minler ancak kardeştirler. “ (Hucurat 10)

Hz. Resul–i Ekrem (sav) ise şöyle buyuruyor: “Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz. Kim, kardeşinin ihtiyacını görürse Allah da onun ihtiyacını görür. Kim bir Müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da o sebeple onu Kıyamet gününün sıkıntısından kurtarır. Kim bir Müslümanı örterse, Allah da onu Kıyamet günü örter. “ (Ebu Davud, Edep 46)

Doğudaki Müslümanlar 1990’larda da Yasin Börü gibi azizlerinden birçoğunu şehid verdiler. Şiddetli zulümlere maruz kaldılar. Zalimlerin imha amaçlı saldırılarından korunmak için zor bir yola girip direnişi seçtiler.

Batıdaki Müslümanların sorumluluklarını yerine getirip Müslüman kardeşlerinin çığlıklarını duymaları önemli bir gelişme. Bütün bu yaşananlara bakarak geçmişi tahlil etmeleri, Doğudaki Müslümanların maruz kaldıkları zulmü ve bundan korunmak için giriştikleri direnişi anlamaları lazım. Bunun en uygun yolu zulme uğrayan Müslümanlarla görüşüp, İslam düşmanlarının çektirdiği sıkıntıları ve yaptıkları zulmü birinci elden öğrenmeleri. Bugün yaşananlar İslam düşmanlarının geçmişte yaptıklarının sadece bir tekrarıdır. 1990’lı yıllarda birçok imkândan mahrum Müslümanlar büyük acılar çekmiş, bütün yokluklara ve sıkıntılara rağmen İslam düşmanlarına hiçbir zaman boyun eğmemişler. Zaten kin ve nefretlerinin yoğunluğu Müslümanların onları takmamalarından ve boyun eğmemelerinden kaynaklanmaktadır.

İslam düşmanları Doğudaki Müslümanları çok iyi tanırlar. Zulmün en şiddetlisini de dayasalar Müslümanları İslami duruşlarından ve İslami mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini çok iyi bilirler. Batıdaki Müslümanlara düşen İslami sorumluluklarını yerine getirip zalimlerin zulmüne mazlum kalan Doğudaki Müslümanların çığlığını duymak ve acılarını paylaşmaktır. Zaten Allah Teala’nın “Mü’minler ancak kardeştirler.“ beyanatı bunu gerektiriyor.

Nevvab Yıldız - Hürseda Haber

Bu haberler de ilginizi çekebilir