• DOLAR 32.37
  • EURO 34.974
  • ALTIN 2325.24
  • ...
`HDP’ye Oy Venlere İthaf Olunur`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

ŞÜKRÜ GÜNDÜZ / DOĞRUHABER

Kendi dışındaki fikirlere sahip insanlara hayat hakkı tanımayıp yok etmeye çalışan PKK, Kürt halkının İslam’dan uzaklaşması için tüm imkânlarını kullanıyor. Gazetemize gönderilen bir mektup PKK’nin sadece kendi fikri dışındakilere saldırmadığını aslında kendisine destek olanlara da saldırdığını gözler önüne serdi. Marksist bir ideolojiye sahip olan PKK’nin daha önce kendisine destek veren birçok ismi ajan ilan ederek öldürdüğü basında sıkça yazılmıştı. Agit kod adlı Mahsum Korkmaz da PKK tarafından öldürülmüş kısa süre sonra da “PKK şehidi” olarak ilan edilmişti. Yine PKK’nin kendince mahkemeler kurup insanları mağdur ettiği, ev ve iş yerlerine vergi adı altında haraç notları gönderdiği bilinen bir gerçek. Ancak Doğruhaber’e gönderilen bir mektup kan donduracak nitelikte. İddiaya göre PKK’liler köylere giderek kendilerine destek verenlerden “bize yemek yapacaklar” bahanesiyle kadınlarını alıp haftalarca dağda tutuyor. Kabul etmeyenlere ise ceza kesiyor.

ÖĞRETMEN KÖYÜ TERK ETTİ
Mektubun ilk bölümünde PKK’lilerce kurulan sözde mahkemede ceza kesilen bir öğretmenin yaşadıkları şu şekilde anlatılıyor: “Gün 2 Eylül salı. Yer Kocaköy ve ona bağlı köylerden Çaytepe (Qetin), Yılmazlar (Hileli), Bozyer (Şeyhomeran), Günalan (Mendıka). Bu köylerden birisinde öğretmen ve hanımı kavga eder. BDP’liler bunları PKK’ya şikâyet eder. PKK, Fiskaya’da güya kurduğu mahkeme çadırına götürür öğretmeni. Öğretmeni mahkemede yargılar ve ona 50 bin eski parayla 50 milyar ceza keser. Öğretmen itiraz eder, veremeyeceğim ben bu parayı der ama ‘Maaşın var, kredi çeker ödersin. Eğer zamanında ödemezsen ceza iki katına çıkar’’ denilir. Ve şimdi bu öğretmen-ki kendisi de Kocaköy’lü bir Kürttür- Sinop’a tayinini çıkarır ve oraya kaçar. PKK haber gönderir. Ya parayı getirirsin ya da seni orda öldürürüz.”

‘KADINLARINIZI DAĞA GÖTÜRECEĞİZ’
Mektupta anlatılan ikinci olay ise insanın kanını donduracak cinsten. PKK’lilerin kendi müntesiplerinin namuslarına göz diktiği iddia edilen mektubun devamında; “Gün 18 Eylül Perşembe. Yer aynı mevki. PKK bir sabah mağaralarından çıkar ve yukarıda saydığım köylerden bir köye iner. Ve köyde sözü geçen hatırı sayılı bir adamın evine gider. Adam BDP’li olduğu için içeri buyur eder ve hizmette kusur etmez. Yemek, çay derken bu üç PKK’lıdan biri söze girer. ‘Biz kadınlarınız için geldik derler. Bize yemek yapması için bu köyden üç kadın verin’ der. Adam ilk önce afallar, donar ve tekrar sorar ‘Siz kadınlarımızı mı istiyorsunuz?’ der. Evet, derler. Senin hanımın ve köyden de iki hanım daha getir, derler. Adam hayret ve şaşkınlıkla onlara bakar ve der ki: ‘Biz de hanımlarımızla birlikte gelelim ve yemeklerinizi yaptıktan sonra beraber geri geliriz’. PKK’lılar bunu kabul etmez. Çünkü o kadınların en az bir hafta kalacağını ve bir hafta sonra diğer köylerden hanımlar götürüleceğini söylerler. Adam onlara: ‘Şimdiye kadar sizin için çalıştık. Size hep oy verdik. İstediğiniz şey hiç hoş olmayan şeydir.’ Ama PKK’lılar ısrar ederler ve adama kızarlar. Adam şu cevabı verir: ‘Tamam kabul ediyorum, size hanımımı vereceğim, köyden başkalarının hanımlarına karışamam, eğer çok istiyorsanız gidin kendiniz onlardan hanımlarını alın. Ama eğer bu hanımım sizinle gelirse bir daha bu eve de giremez haberiniz olsun.’ PKK’lılar adamın çok kızgın olduğunu ve kendilerine zarar vermesinden korktukları için adamın hanımından vazgeçerler ve adama bu hanımına karşılık on torba un ceza kestiklerini söylerler ve kalkıp giderler. Adam daha sonra on torba unu onlara verir. Ama Çaytepe’de iki kişi namussuzluğundan mıdır, korkudan mıdır bilinmez eşlerini birer haftalığına dağa gönderirler” ifadeleri kullanılıyor.

‘ZORLA SAKALLARINI KESTİRDİLER’
Mektupta anlatılan diğer bir olayda ise PKK’nin İslam düşmanlığını gözler önüne seriyor. Sakallılara yapılan işkencelerin anlatıldığı mektupta, “Gün 15 Ekim Çarşamba. Yer ünlü Fis ovasındaki kavurma yapan lokantalardan biri. İki imam Kulp’tan Diyarbakır’a inerler. İşlerini görürler ve tekrar geri dönerler. Dönerlerken Fis ovasında kavurma yemek isterler. Ve Fis ovasında bulunan bir lokantaya giderler. Lokantada yemek yerlerken sakallı oldukları için bunlar IŞİD’çidir deyip saldırırlar. Neye uğradığını şaşıran iki imam kendilerini kurtarmaya çalışırlar. Biri ellerinden kurtulsa da peşine verip onu yakalarlar ve her tarafını kan revan içinde bırakırlar. Ondan sonra dağda kurdukları mahkemede yargılarlar. Sakallarının kesilmesi halinde serbest bırakılacağını söylerler ve öyle de yaparlar” deniliyor.

‘YAŞANANLARIN ŞAHİTLERİ VAR AMA KORKUDAN SUSUYORLAR’
Bölgede yaşayan herkesin bu ve benzeri olaylara şahit olduğunu ancak korktukları için dile getiremedikleri vurgulanan mektubun devamında şu ifadeler kullanılıyor; “Bu yaşananlar gerçek olaylardır ve canlı şahitlidirler. Hala da Kocaköy ilçesinde anlatılır. Ama herkes korkudan ağzını açmaz. Ve sadece samimi arkadaşlar arasında bunlar anlatılır. Çünkü bu ilçede ve Lice’de PKK hâkimiyeti ve ajanları vardır. Tek bir söz hemen dağa ulaştırılır. BDP’den hariç başka bir partiye oy vermek yürek ister. Hani bu yürekliler de yok değil. Ama asıl soru şu: Bu halk, kendi namuslarını yemek yapma bahanesiyle isteyen bu PKK’ya karşı ne yapacak? Gerçekten de hala onları savunacak mı? Ya da korkmadan şereflice bir duruş mu sergileyecek? Yoksa namuslarıyla ünlenen o Kürtler… Şeref ve izzet Müslümanlarındır. Bu uğurda can vermek şehitliktir. Allah bu milletin kalp gözünü açsın.”

Bu haberler de ilginizi çekebilir