• DOLAR 32.573
  • EURO 35.004
  • ALTIN 2433.475
  • ...
Tepkiler Çığ Gibi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Şükrü Gündüz / Doğruhaber

HDP’nin çağrısıyla Kobani bahane edilerek sokağa dökülen HDP-PKK çeteleri şehirleri harabeye çevirdi. Çeteler insanları vahşi bir şekilde katlederken camileri, Kur’an kurslarını, Merdeseleri ve işyerlerini yaktı. Evleri içerisindeki insanlarla beraber yakmaya çalıştı. HDP-PKK çetelerinin bu saldırıları fikirleri farklı olsa da sağduyulu ve insanlığını kaybetmeyen vicdan sahibi herkes tarafından lanetlenerek kınandı. Ancak bu çetelerin, insanları vahşi bir şekilde katletmesini televizyon ekranlarına çıkan ve gazete köşelerinde kalem oynatan, insanlıktan nasibini almayarak savunanlar da çıktı. Halk, onların bu vahşetini ekranlarda savunanlarını kanları donarak seyretti.

HÜDA PAR VE HİZBULLAH CEMAATİ’NİN TAVRI TAKDİR EDİLDİ
HDP-PKK çetelerinin bu saldırılarına tepki gösteren akademisyen, siyasetçi, gazeteci ve sivil toplum kuruluşu yetkilileri bu vahşeti kınadı. İnsanları sokağa döken sorumluların hesap vermesi gerektiği vurgulanırken, devletin halkını koruyamamasının her ne sebeple olursa olsun kabul edilebilir bir yanı olmadığı belirtildi. HÜDA PAR ve Hizbullah Cemaati’nin saldırılara karşı kendini koruması ve nefsi müdafaa çerçevesinde saldırılara cevap vermesi takdir edilirken devletin sokakları iki gün boyunca bu çetelere teslim etmesi kınandı.

İŞTE O TEPKİLER:
HÜDA PAR DOĞRU SİYASET YAPIYOR
KÜRT SİYASETÇİ VE STAR GAZETESİ YAZARI ORHAN MİROĞLU:
Kobani üzerinden bir psikolojik harp denendi. 90lı yıllarda arzu edilmeyen olaylar yaşandı. Hizbullah’ın mirasını belli bir oranda sahiplenen HÜDA PAP, siyaseti tercih etti. Geçmişin şiddet politikalarıyla iyi kötü bir yüzleşme yaşadı ve şimdi doğru siyaset yapıyor. HÜDA PAR’ın bu çatışmalarda uzak kalacağını sık sık tekrar etmesi elbette ki olumludur. Objektif olarak baktığınızda HÜDA PAR silahla şiddetle işi olmayan bir parti. Ama diğer tarafta parlamentoda milletvekili olan ve bölgede birçok belediyeyi yöneten HDP’nin şiddetle olan geleneksel bağlantısı devam ediyor.

PKK’NİN ŞİDDETE BAŞVURMASINI MEŞRU GÖRENLER VAR
Herkesin doğru yerde durması gerekiyor. Kürt tarafındaki bu şiddet atmosferine toleransla yaklaşmayan, ret eden bir Türk medyası, aydın kesimi olsaydı bu kadar şiddete başvurulmazdı.

Sadece Kürt aydınların ve siyasetçilerin konuşması yetmiyor. Türkiye medyasında, aydınlar arasında PKK’nin uyguladığı şiddet politikalarına bu kadar toleransla yaklaşılmasaydı durum bu hale gelmezdi. Çünkü PKK de kendisine göre akıllı bir örgüt. Silahın bu kadar kabul gördüğü bir ülkede bu yöntemi PKK kendisine faydalı buluyor ve terk etmiyor. HDP’nin ortaya koyduğu politikayı fikri zeminde güçlendiren bu politikayı adeta bir zırhla koruyan Türk aydınlara niye kimse bir şey söylemiyor? Niye kimse Hasan Cemal’e şunu demiyor. ‘Sen bölgeye gittin çok iyi işler yapıyorsun. Baydemir ve Hatip Dicle ile görüştün. Peki, 6 insanını kaybeden HÜDA PAR’ı niye ziyaret etmiyorsun? Onların fikirlerine niye başvurmuyorsun. Onlar ne diyor acaba?’

YENİ BİR ÇATIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ
GAZETECİ YAZAR ASLAN DEĞİRMENCİ:
Yeni bir çatıyla karşı karşıyayız. Bu çatı Şebiha, PKK, CHP, paralel yapı, HDP ve ulusalcılardan oluşuyor. En iyi Kürt ölü Kürttür diyen ulusalcılar söz konusu Marksist bir yapı olunca bir gecede Kürt sever oldular. Bunlar Kürt sever değil ölü sever. 28 Şubat’ta Çevik Bir’le Müslümanlara karşı nasıl bir vesayet savaşına girildiyse bunların yaptıkları da 28 Şubat’ın mimarlarından farksız değil. Cadı avına çıkmış durumdalar. Bu cadı avını Müslümanlara karşı sürdürüyorlar. Nerede dindar ve mütedeyyin bir insan varsa onları hedef alıyorlar. Yapılan bir kaos girişimidir. Yapılanlar; Oslo, 7 Şubat, 17 Aralık ve Gezi olaylarının devamı niteliğindedir. Bu olayların neticesinde Müslümanların hedef alınması tek kelimeyle hainlik ve ihanettir. Bu ihanete yol açanlardan hukuk önünde hesap sorulmalıdır.

GÜNDEMİMİZİ DEĞİŞTİRDİLER
Sokak eylemleri ve dindarların katledilemesi Ortadoğu’daki emperyalist çirkefliği perdeleme amacı taşımaktadır. Bu da bir bakımdan ortaklarının emperyalistler olduğunu deşifre etmektedir. Mısırdaki baltacıların, Suriye’deki Şebbihaların, Gazze’deki siyonistlerin, Myanmar’daki Budistlerin vahşetini konuşurken bir anda gündemimizi değiştirdiler. Burada sadece Kemalistlerle yapılan ortak bir ittifak yok küresel bir ittifak var.

BATI’DAKİ MÜSLÜMANLAR ÖNYARGILARINDAN KURTULMALIDIR
Bölgede saldırı ve işgal altında olan Müslümanlar ve dindarlardır. Bu dindarları Batı’daki Müslümanlar korumak ve kollamak durumundadır. Kürt sorununu Türkler, PKK sorununu da Kürtler çözecektir. Müslümanlar bölgedeki mütedeyyin kesime ön yargılı davranmaktan vazgeçmeliler. Onları tanımak için doğu-batı buluşmaları düzenlemeliler. Gidip onların sofralarına çektikleri sıkıntılara ortak oldukları andan itibaren bakış açıları da değişecektir. Türk solunun yıllardır Türkiye’ye dayattığı politikaları savunmak Müslümanlara düşerse, o zaman biz yandık bittik kül olduk demektir. Türk solunun dezenformasyonlarına, manipülasyonlarına ve psikolojik harp taktiklerine Müslümanlar düşmemek durumundadır.

PKK VE ULUSALCILAR YENİ İSTİKLAL MAHKEMELERİ KURDU
Bugün bir PKK – Hizbullah çatışması yoktur. Tek taraflı olarak mütedeyyin insanlara karşı başlatılmış kafese alma operasyonu vardır. Bunu herkesin görmesi gerekiyor. Bütün kesimler bu konuda duyarlı olmalıdır. Bu ülkede istiklal mahkemeleri kurup Müslümanları darağacına çeken zihniyet, bu gün PKK ile birlikte Güneydoğu’da aynısını yapıyor. Müslümanlar PKK’nın kurmuş olduğu istiklal mahkemelerine karşı durmak zorundalardır.

GÜNEYDOĞU’DA YETİM BIRAKILMIŞ BİR İSLAM TOPLUMU VAR
Tiyemder (Tüm İlahiyat Fakültesi ve Yüksek İslam Enstitüleri Mezunları) Başkanı Selahattin Yazıcı: Güneydoğu’da baskılanmış ve yetim bırakılmış bir İslam toplumu var. Bu toplum 28 Şubat sürecinden bu yana sürekli baskılanmış, sürekli ötelenmiş, sürekli dışlanmış psikolojik ve sosyolojik olarak bir çıkış bulmaya çalışan bir topluluktur. Bu topluluğun sahiplenilmesi lazım.

AMERİKA’DAN YARDIM DİLENDİLER
Geçmişten bu yana yaptıklarının hesabını vermeyen, öz eleştirisini yapmayan bir kesimin adeta yalvarırcasına Cenevre’de, Brüksel’de ve arkasından Amerika’dan yardım dilemesi bütün geçmişini ve gücünü de inkâr durumudur. Hani çok güçlüydünüz? Türkiye’de orduya kafa tutuyordunuz. Bir avuç IŞİD’le baş edemiyorlar. Bu onlar açısından bir utanç ve rezalettir. Türkiye’de olay çıkarıp ve silahsız insanlara, sakallı, başörtülü mazlumlara IŞİD’çi diye saldırmak kolaydır. Çünkü onların elinde herhangi bir silah yok. Onlara saldırmak adiliktir, zavallılıktır ve korkaklığın daniskasıdır. Cesur insanlar gider IŞİD’e karşı savaşır. Bu işin içerisine provokatör ve ajanların karıştığını tahmin ediyorum. Bu zavallılar ve zavallı çocuklar tıpkı Pavlov’un köpekleri gibi kullanılmaktadır. Artık her şey şeffaf hale geldi. Herkes hakikatleri görebiliyor. Artık kimseyi kandıramazlar. Kandırırlarsa oradaki zavallı cahil ve çocukları kandırırlar. Elif-Be’den habersiz, elifi mertek zannedenleri kandırabilirler. Başka hiç kimseyi de kandırılamazlar.

HÜDA PAR VE HİZBULLAH’IN SABRI TAKDİR EDİLMELİDİR
ZEYNEP – DER BAŞKANI SABİHA ATEŞ ALPAT:
Kobani bahane ediliyor. Kürtlere saldırı var diyenlerin saldırdıkları da Kürt. Orada haksızlık var deniliyor kendileri de Kürtlere haksızlık yapıyor. Kürtler linç ediliyor deniliyor, onlar Kürtleri linç ediyor. IŞİD’le HÜDA PAR’ı aynı yere koymak İslam’ı bilmemek anlamına gelir. Bölgede inançlı kesime yönelik bir rahatsızlık var. İnançlı kesimin gün geçtikçe taraftar bulmasından ve kendi makamlarının kaymasından endişeleri var. Ortada bir vahşet ve linç girişimi var. HÜDA PAR ve Hizbullah Cemaati alabildiğince sabrı yükleniyor. Burada biz haber takip ederken yeter bu kadar olmaz diyebiliyoruz. Bu yönden gösterdikleri sabır çok takdir edilmelidir. Çözüm sürecinde HDP – PKK’nin tek başına muhatap alınması yanlıştır. Bundan dolayı kendileri bölgenin tek temsilcisiymiş gibi bir havaya büründüler ve bu kadar insanın zülmen öldürülmesine sebep oldular.

HUZURA VE KARDEŞLİĞE DARBE VURULDU
AK PARTİ MARDİN MİLLETVEKİLİ ABDÜRRAHİM AKDAĞ:
Kobani bahane edilerek insanların huzuru ve kardeşlik hukukuna ağır bir darbe vuruldu. Olayların vahameti o kadar büyüdü ki sokağa dökülme çağırısı yapanlar bile sahip çıkacak durumda olamadıklarını anladılar. Bunu yapanlar toplumun vicdanında yargılanacaklar. Kardeşlik ve barış ikliminin konuşulduğu bir dönemde kırktan fazla insanın ölmesinin bir izahı yoktur. Şehirlerimizde bir yıkım yaşanmıştır. Gündüz vakti hırsızlık ve yağmalama yaşandı. Mütedeyyin bölge halkının Kobani’den gelenlere yardım etmek için nasıl çırpındıklarını bizzat şahidim. Çıkarılan bu hadiselerle Kobani ikinci plana düşmüştür. İnsanlarımızın birbirlerine karşı hak ve hukuk noktasındaki muhafaza etmelerini rica ediyorum. Bu toplum bir arada yaşıyor. Bu topraklar birçok medeniyete havzalık yapmıştır. Çatışmadan silah tüccarları ve Lawrencelerin bir çıkarı olduğunu düşünüyorum. Alman Federal Meclis Başkan Yardımcısı ve Yeşiller Partisi milletvekili Claudia Roth’un Diyarbakır’a gelmesinden sonra bu olayların başlaması ve Gezi olaylarına katılan 5 Alman gazetecinin Diyarbakır’da olmalarının bir anlamı olduğunu düşünüyorum. Provokatörler bir görünüp bir kaybolurlar. Ama bizim bir arada olmak ve beraber yaşamak gibi bir zorunluğumuzun olduğunu unutmamamız gerekir. On dört – on beş yaşındaki çocukları kötü emellerine alet edenleri de kınıyorum.

DEMİRTAŞ’IN WASHİNGTON DÖNÜŞÜ OLAYLAR BAŞLADI
GAZETECİ YAZAR BAHADIR KURBANOĞLU:
Türkiye’nin bütün seküler kesimi ciddi manada bölgeye yabancı ve oryantalist bir bakış açısı ve İslamofobik bir tarz gütmekteler. IŞİD bahanesiyle içlerinde var olan İslam düşmanlığını dağdan indirip sokaklara döktüler. Demirtaş’ın Washington’a gidiş ve dönüşü sonrası yaptığı açıklamalar önemlidir. Esad’ın Türkiye kolu gibi hareket ederek onun siyasetini Türkiye’ye taşıdılar. Bunlar bölgeye yabancı unsurlardır. Tıpkı israil gibi. Kobani düşerse bütün Ortadoğu varsın yansın diyorlar. Şimdi kinlerini ve İslam düşmanlıklarını bölgedeki en güçlü yapı olan HÜDA PAR’a karşı saldırarak gösteriyorlar. Bir insanı binadan atıyorlar, arabayla eziyorlar ve yakıyorlar. Biz bunu nerde gördük? Bunu israilli yerleşimciler ve Budistler yaptı. Tıpkı Mısır’daki baltacıların yaptıklarından bir farkı yok bunların, Esad’ın Halep’te, Humus’ta yaptıklarından farkı yok. Bu açılan savaş sadece bir gruba yönelik değil İslam’a ve Müslümanlara açılan bir savaştır. Müslümanların kendi pasifliklerini görmesi gerekiyor. PKK kuyrukçuluğuna varan açıklamalar olmamalı. Hiçbir şey yapmayacaksanız bari susun.

DEVLET BİLEREK OLAYLARA SEYİRCİ KALDI
EGE SİYASET GAZETESİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ DR. AYHAN SEVİNÇ:
Sırrı Sakık, ‘Biz Türkiye bayrağına, Atatürk büstüne ve esnaflara saldırıları yapmadık ve tasvip etmiyoruz’ diyor. Sanki uzaylılar gelip yaptı. PKK’nin yalancı hamurunda bu var. Bunların İslami kesime saldırmaları tek tek onların kalelerinin yıkılması ve Kürdistan’ın onların elinden çıkacağı korkusudur. Dış bağlantılarla bu saldırıları düzenlediler. Halktan ve kamuoyundan gelen büyük tepkiler var. Fakat bunlar var olduğu sürece bu saldırıları yapacaklar. Allah İslami kesimi eninde sonunda bunlarla imtihan edecektir. Devlet bu provokasyonlara seyirci kalmakla tek yönlü bir kazanç elde etmek istedi.

BU SALDIRILAR ÖNCEDEN PLANLANMIŞ
İHH YÖNETİM KURULU ÜYESİ AV. GÜLDEN SÖNMEZ:
Olayların şekline bakarsanız, insanlar organize bir şekilde ve bir anda silahlarla sokaklara çıkmış ve belli ki önceden belirlenmiş hedeflere –ki bu hedefler özellikle HÜDA PAR ve İslami kimlikteki kişi ve kurumlar olduğu aşikardır- öldürme, yakma, yıkma amacıyla hareket etmiştir. Bu olaylarda hayatını kaybeden ve yaralanan veya başka şekillerde malları zarar görenlere karşı işlenen suçların hesabı sorulmalıdır. Bu sorumluluğu bu olaylara çağrı yaparak meydan verenlerin taşıması gerekir. Çocuk, genç yaşlı demeden insanların başları ezilerek hunharca katledilmesi kabul edilemez.
Yüreklere ve evlere ateş düşmüştür. Oysa çözüm sürecinin doğusu batısıyla halkta oluşturduğu olumlu atmosfer paha biçilmez bir aşamadır. Bu atmosferin bozulmasına sebep olanlara halk karşılığını mutlaka verir. Diyarbakır sokaklarında tekrar şiddet ve cenaze görmek bu halkı sevmeyenlerin mutlu olacağı bir tablodur. Bu bölgede yaşayan halk emperyalizm ve siyonizmin hedeflerine çalışanları sevmez. Bu bölge halkının çatışması ancak ve ancak onların işine gelir. Devlet üzerine düşeni yapmalı, can kaybını önlemeli ve suçluları bulup cezalandırmalıdır. Dış bağlantılar deşifre edilmelidir. Tüm bu oyunları bozacak olan yine vicdan sahibi, insan canını kutsal sayan kendi öz değerlerine sahip bölge halkının kendisidir.

MEDYA HASSAS BİR DİL KULLANMALI
YENİ ASYA GAZETESİ YAZARI DAVUT ŞAHİN:
Bir kere HDP’nin çağrısı hukuk dışı. Ne siyasi ahlakla bağdaşır, ne de vicdanla. Bu ülkede cumhurbaşkanına aday olup, hatırı sayılır bir oy elde eden bir adamın, kendi insanını hangi bahane ile olursa olsun sokağa davet etmesini nasıl izah edeceksiniz? Hani nerede barışçıl söylemler? Tahribat kolay, tamirat zordur. Şimdi, harabeye dönmüş, Teksas’ı aratmayan bölgede çıkan zarar ve ziyanın hesabını kim verecek? Hepsinden önemlisi, ya kıyılan canların hesabı ne olacak? Medya bu konuda çok hassas bir dil kullanmalı, yangının üzerine benzinle gitmemeli. Tarafları kışkırtıcı üsluptan kaçınmalı. Dostluk ve barış dili kullanmak elbet zordur. Ama elzemdir.

BİR ÜST AKIL HDP’Yİ KULLANIYOR
GAZETECİ YAZAR NEVZAT ÇİÇEK:
Kobani bahanesiyle saldırıların HÜDA PAR’a ve onun üzerinden İslami kesime yönelmesini sadece HDP’nin bir kararıymış gibi algılamak doğru değil. Bu daha üst bir akılla yapılmış. Ve bu üst aklın HDP’yi kullandığına inanıyorum. Suriye meselesinde Türkiye’yi Suriye’ye sokmak isteyen bu üst akıl çok ciddi bir mesaj verdi.
HÜDA PAR’a yapılan saldırı iki şekilde yorumlanmalı. Ülkenin doğusundaki dindarlar bu saldırıları kendilerine de yapıldığını belirterek HÜDA PAR’la bir dayanışma içine girdiler. Ama ülkenin batısında çok cılız sesler çıktı. Onlar meseleye geçmişinin kodları üzerinden baktılar. Ama aslında yeni bir durum vardı. IŞİD bahanesiyle bölgede bir dizayn yapılıyordu. İslam’a karşı bir savaş yürütülüyor. Çözüm süreci ile ilgili bir muhataplık sorunu vardı. HDP-PKK’nin tek başına yeterli olmadığı birden fazla bileşeni olması gerektiğini çok net gördük. Demokratik siyasetin yolunu HDP bir yere kadar kullanabiliyor. HDP – PKK çizgisinin bu şiddet çizgisini sorgulaması gerekir.

BATIDAKİ MÜSLÜMANLAR ÜMMET BİLİNCİYLE HAREKET ETMİYOR
Ülkenin batısındaki dindarlara baktığımızda bunu üzülerek ifade edeceğim, ümmet bilinciyle hareket etmiyorlar. Birçok meseleye Türk-İslam sentezinden bakılıyor. Birbirlerini yesinler tarzı bir yaklaşım ileri sürülüyor. Doğu Türkistan’a, Myanmar’a, Filistin’e gösterdiğimiz duyarlılığın zekâtını biz kendi bölgemize versek, kendi bölgemizdeki sorunların çözümü ve diyaloğun önünü açmış oluruz.

SURİYE’DEKİ DURUMUN TÜRKİYE’YE TAŞINMASINI İSTİYORLAR
DİCLE ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ VAHAP COŞKUN:
PKK Kobani’de IŞİD’le baş edemeyince IŞİD üzerinden tepkiyi İslam’a karşı bir nefrete dönüştürdü. Bundan dolayı HÜDA PAR hedef alındı. Sadece HÜDA PAR değil, tüm İslami dernek ve kuruluşlarla beraber insanlar linç edilmeye çalışıldı. Çözüm sürecinin muhatapları noktasında ciddi bir muhataplık sorunu ve kafa karışıklığı var. Bir taraftan İmralı’nın devre dışı bırakılmaya çalışıldığını, Barzani’nin pasifize edilmeye çalışıldığına şahit oluyoruz. HDP cephesinde bir çift başlılık var. Çünkü farklı açıklamalar yapılıyor. İçerde bir Müslüman kıyımına Kürt-Türk savaşına götürmeye çalışan perdenin arkasında aktörler var. Perdenin arkasındaki aktörler şu an Suriye’deki durumun Türkiye’ye taşınmasını istiyorlar. Nefsi müdafaa en meşru haklardan bir tanesidir. Devlettin vatandaşını korumada aciz kaldığı durumlarda vatandaşın yapabileceği, nefsi müdafaadır.

BU SALDIRILAR KABUL EDİLEMEZ
MAZLUM-DER GENEL BAŞKANI AHMET FARUK ÜNSAL:
İnsanların Kobani için protesto yapması demokratik bir haktır. Fakat bu gösterilerin şiddete dönüştürülmüş olması kabul edilebilir bir durum değil. Protesto gösterilerinde doğrudan ya da dolayla olarak tarafı olmayan kesimlere dönük şiddetin kullanılmış olmasının kabul edilebilir hiçbir tarafı yok. Yapılanların protesto hakkıyla yapılmadığı çok açıktır.

TALİMAT AMERİKADAN
HÜR-DER BATMAN ŞUBE BAŞKANI FAYSAL YAMAN:
Kobani bahane edilerek Müslüman Kürtlere saldırı yapılması kabul edilemez. Asıl mesele Kobani ve IŞİD üzerinden İslam’a ve Müslümanlara saldırmaktır. HÜDA PAR ve onun yanında olan derneklere saldırı olmasının bir sebebi de Amerikan tipi bir politika izlememeleridir. Cemil Bayık ve Murat Karayılan’ın deyimiyle ‘Ortadoğu’nun Lejyonluğuna soyunan PKK, Ortadoğu’da var olan İslami güçlere karşı önce kendi içerisinde bir temizlik yapmak istemektedir. Bu saldırının komutu Amerika’dan verilmiştir. Bunun tetikçileri Kandil’dir. Sözcüsü ise HDP’dir. Biz Kobani halkına yapılan zulümleri kınıyoruz. Fakat mesele Kobani meselesi değildir. Bunlar Kobani’de de Müslümanlara saldırdılar. Bu yapılanlar zulümdür, kan içiciliktir, yobazlıktır. Bunların demokrasi anlayışı kendi güçlerinin her yere hâkim olmasıdır. Onların demokrasisi zulümdür, zorbalıktır, diktatörlüktür. Bunların değil demokrasi insanlıkla bir alakaları yoktur. Bir insanı yakmak ne demektir? Güneydoğu üç gün boyunca tamamen bu çeteci, çapulculara teslim edilmiştir. Hiçbir şekilde devlet, halkına sahip çıkmamıştır. Halkını koruyamayan bir devlet ya da hükümet devlet değildir.

KOBANİ BAHANEYDİ
YENİ ŞAFAK GAZETESİ YAZARI CEM KÜÇÜK:
Meselenin Kobeni’de yaşananları protesto etme ile bir ilgisinin olmadığı görülüyor. PYD-YPG’nin Suriye’de devrim yaptığı söyleniyordu. Böyle bir şey olmadığı görüldü. PKK da bu olayları çıkartarak ortalığı yakıp yıkarak bakın biz Türkiye’de hala çok güçlüyüz mesajı vermeye çalışıyor. HÜDA PAR’a saldırdılar. HÜDA PAR da karşılık verseydi, ‘Bakın bunlar da IŞİD’çiler, Türkiye’de de AK Parti IŞİD’e destek veriyor. Bunun en büyük kanıtı budur’ diyerek, Türkiye’yi uluslararası alanda zor duruma düşürmek gibi bir planları vardı. Türkiye, ‘Esad gitsin’ dediği zaman başkasının içişlerine karışıyor diyenler şimdi iş Kobani’ye gelince karışsın diyorlar. Suriye’de bir Kürt öldürüldüğü zaman Türkiye’deki bazı odaklar işi romantik bir boyuta taşıyorlar. Hâlbuki IŞİD, Şii ve Arapları da kendi yöntemleriyle infaz ediyor. Bunlara hiç ses çıkarmayanlar iş Kobani’ye gelince niye böyle yapıyorlar? Bu olay çözüm sürecinin ne kadar hayati olduğunu, barışın insanların zihninde ve gönlünde nasıl yer ettiğini bir kez daha göstermiştir.

HÜDA PAR’IN DEMOKRATİK YOLLARLA MÜCADELESİNE DESTEK VERİLMİYOR
GAZETECİ YAZAR SERDAR ARSEVEN:
HÜDA PAR’ın PKK tarafından hedef alınması aslında HDP’nin amacının Kobani olmadığını ve farklı amaçlara hizmet ettiğini gösteriyor. HÜDA PAR’a yönelik saldırılar Türkiye’de ve dünyada çok önemli yankılar uyandırdı. HÜDA PAR’ın hedef alınmasının, Türkiye’yi karıştırmak isteyenler tarafından stratejik bir hamle olduğu görülüyor. Manevi yönü ağır olan bir yapının hedef alınması ve seküler terör örgütü PKK’nın devreye girmesi Türkiye genelinde etnik çatışma arzusuna ilave olarak laik-anti laik çatışması gibi bir tehlikeyi de barındırıyordu. HÜDA PAR bölgede hatırı sayılır bir oy alarak bir siyasi hareket olarak kendisini gösterdi ve siyasi mücadele yolunu seçti. HDP’li Demirtaş’ı cumhurbaşkanı adayı olduğu için göklere çıkaranlar, HÜDA PAR’ın demokratik yollarla mücadele etmesine destek vermiyorlar. Öteden beri HÜDA PAR’ı bir kavganın içine çekmek isteyenler var. Meşru siyaset zemininde mücadele etmeye çalışan HÜDA PAR’ın hedef alınması Türkiye’nin üzerinde yeterince durmadığı önemli bir noktadır.

ŞİDDET HİÇ KİMSEYE FAYDA SAĞLAMAZ
SAADET PARTİSİ DİYARBAKIR İL BAŞKANI FESİH BOZAN:
Bu tür olaylardan büyük üzüntü duyuyor ve şiddet olaylarını tasvip etmiyoruz. Gerekçe ne olursa kimse kırarak, yakarak ve öldürerek haklılığını ifade edemez. HDP isteseydi bir mitingle bunu yapabilirdi. Ama bunu yapmadı bunun yerine milletin canına ve malına kastedildi. Bir taraftan IŞİD’in yapmış olduğu katliam ve vahşeti kınarken kendileri mütedeyyin insanları binanın üçüncü katından atarak, üstlerinden araba ile geçip ezerek ve cesetlerini yakarak vahşi bir şekilde öldürmelerini telin ediyoruz. HÜDA PAR üyesi olmayan çarşaflı ve sakallı kişilere de saldırılar yapıldı. Şiddet hiç kimseye fayda sağlamaz. Şiddet olaylarında dış güçlerin parmağı var. Bu olaylardan silah tüccarları para kazanıyor.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir