• DOLAR 32.489
  • EURO 35.009
  • ALTIN 2433.765
  • ...
Dini Mekanlar Meyhaneye Çeviriliyor!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Osmanlı Medeniyeti, imarethaneleri, hastahaneleri, çeşmeleri, mescid ve dergahlarıyla Türkiye`ye kalan en önemli kültürel ve tarihi mirası oluşturuyor. Maalesef, özellikle Cumhuriyetin ilk yıllarında Osmanlı kültürüne ve İslami eserlere karşı yürütülen sistematik unutturma, tahrip etme  ve dönüştürme politikalarının bir yansıması da kimi Osmanlı mescid ve dergahlarının amaçları dışında kullanıma açılması olmuştu.

İlk dönemde ellerinden alınan vakıf mallarının iadesi için hukuk mücadelesi yürüten ve bunda başarıya da ulaşan Azınlıklar, kendi dergahlarının hukuki statüsünü ibadethane olarak tescilletme çabasındaki Alevi toplumu...

Tüm örnekler gösteriyor ki kendi değerlerine ve mirasına sahip çıkmak bir duyarlılığı ve hak mücadelesini gerekli kılıyor. Ülkenin çoğunluğunu oluşturan Sünni Müslümanların da kendi haklarını benzeri yollarla sahip çıkması için tarihe ve dinsel değerlere yapılan meyhane hakaretine ses çıkartması gerekiyor.
 
Osmanlı tarihi, Güneydoğu Anadolu Medreseleri ve İslam klasikleri üzerine titiz çalışmalarıyla tanınan Araştırmacı-Yazar Müfid Yüksel gerek İstanbul`da gerekse de Anadolu`da Osmanlı kimi eserlerinin saygısızca meyhanelere dönüştürüldüğünü kanıtlıyor. Aradan yıllar geçmesine rağmen Vakıf eserlerini korumakla ve ihya etmekle sorumlu olan kurumlar ise sessizliğini koruyor. Bunların başında Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı geliyor...

İşte Yüksel`in titiz iz sürmeleriyle açığa çıkan amaçları dışında kullanılan dergah ve mescidlere üç örnek:

İstiklâl Meyhanesine Çevirilen KATİP MUSTAFA ÇELEBİ (YENİ MAHALLE) MESCİDİ

Cami Beyoğlu ilçesi Kâtip Mustafa Çelebî mahallesi Çukur Çeşme sokağında bulunuyordu. Camiin bânisi Kâtip Mustafa Çelebî Beyoğlu Ağa Camii’nin bânisi sonradan Şeyhu’l-Harem olarak Medine-i Münevvere’de vefat etmiş olan Kapı Ağası Hüseyin Ağa’nın kâtibidir. Kabri Beyoğlu Firuz Ağa mahallesindeki Firuz Ağa  Camii karşı köşesinde yer alan mektebinin altında bulunmaktaydı. Bu mektep ve türbe bugün mevcut değildir. Bu Mescidle ilgili Hadikatu’l-Cevâmi’de şu satırlar yer almaktadır:

“ Yeni Mahalle Mescidi Der Kurb-ı Tophâne-i Amire Bânisi Kâtib Mustafa Efendi’dir ki, karîbinde vâki’ câmiin bânisi olan Şeyhu’l-Harem Hüseyin Ağa’nın hizmet-i kitâbetinde olmuştur. Ve âğa-yı mezbur Medine-i münevvere’de vefat etmiştir. Ve sâhib-i Câmi’ Mustafa Efendi’nin kabri Fîrûz Ağa Camii’nin mukâbilinde köşede kendi binâ eylediği fevkânî mektebin tahtındadır. Mahallesi vardır.

Kâgir duvarlı ve ahşap çatılı, taş minareli olan bu mescid 27 Şubat 1322 tarihinde çizilen plana göre kare planlı, arka tarafında çift maksureli olup camiin sağ tarafında minare ve tabutluklar yer almış. Maksurelerin arkasında ise son cemaat mahalli bulunuyormuş. (BOA, PPK, 516). 31 Kanun-i Evvel 1323 tarihli bir kayda göre, Camiin arkasında madam Zarifi’nin uhdesinde olan arsaya dikişhane yapılmasına müsaade edilmiş, ancak camiye ait olan arsa muhafaza olunmuştur. (BOA, PPK, 536).

Cami, 30’lı yıllarda kadro harici bırakılmış. 9 Ağustos 1941 tarihinde Cami binası  arsası ile beraber Vakıflar umum müdürlüğü tarafından 4010 lira bedel karşılığı Şükrü Bıkmaz adlı bir şahsa satılarak yıktırılmış, yerine üç katlı betonarme bina yapılmıştır. Bu üç katlı bina en son 2005 yılında Turizm bakanlığından alınan ruhsatla İstiklâl Meyhânesine dönüştürülmüştür. Karşısında Cebecibaşı Abdullah Ağa Çeşmesi (Çukurçeşme) vardır.
 
HALVETÎ DERGAHI VE CAMİİ SERGİ SALONU YAPILDI

Cankurtaran Mahallesi, Caferiye Sokak (Ayasofya Camii Yan Sokağı) 52 Ada, 15-17 Parselde Yer alan, Erdebilî Sinânuddîn Halvetî Dergâhı Camii.
 
Tekke-Mescid 934/1528 Tarihinde, Cemal-i Halvetî`nin hulefasından Şeyh Yusuf Sinânuddîn El-Erdebîlî (Vefatı:H.951) tarafından kurulmuş İstanbul`un çok önemli Halvetî Dergâhlarından biridir. Dergâh`ta 13 Postnişîn gelmiş olup, son postnîşini Halîl Sırrı Efendi olup, Erbilli Şeyh Es`ad`ın hulefâsındandır. Erbilli Şeyh Es`ad Efendi`nin verdiği Nekşibendi Ve Kadirî icâzertnâmesi halen ailesi elinde mevcuttur.

Çeşitli zamanlarda restorasyon ve tecdid gören Tekke-Camii en son Mimar Kemaleddin tartafından yenilenmiştir

Vakıflara bağlı olan bu Cami 30`lu yıılarda kadro harici bırakılmış , şu sıralar ise(Mihrâbı dahil) El sanatları satış sergi reyonu olarak kullanılmaktadır. İşte Vakıflar`ın Camilere, İslam eserlerine yönelik olumsuz tutumunun bir örneği daha.

3.KADİRİ DERGAHI DA MEYHANE YAPILDI!

Sultanahmed, Alemdar Mahallesi, İncili Çavuş Sokak. No: 23, 38 Ada, 9 Parselde yer alan ve İçkili Restaurant olarak kullanılan, Şeyh Kaygusuz İbrahim Baba (Vefatı:12 Za.1289/1872) Kâdirî Dergâh-ı Şerîfi. Bina 1280/1863 Tarihli. Bu Kâdirî tarîkına mensup Dergâh`ta Bolulu Kaygusuz İbrahim Baba`dan sonra, sırayla Şeyh Süleyman Sabri( Vefatı:1298), Şeyh Mehmed Surûrî (Vefatı: 20 C. 1302), Şeyh El-Hâcc Mustafa Şevki, Şeyh Hasan Rıza Efendiler (12 Haziran 1334) postnişîn olmuştur.

DUYARSIZLIK KAHREDİYOR

Evet, Vakıflar Umum Müdürlüğüne ait bu dergâh-ı şerîf binası, Vakıflarca İçkili lokantaya/Meyhaneye kirâya verilmiş. Bu rezalete bir an önce son verilmeli. Vakıfların daha bunun gibi ne durumları var!" Yüksel çalışmasını bu cümlelerle bitiriyor. Biz de sizler için Müfid Yüksel`den gelinen son durumu öğrendik.

Müfid Yüksel, Türkiye`deki pekçok dinsel gruba yapılan haksızlıklara yönelik duyarlılıkların arttığı bir dönemde Sünni Sufi mekanlara yönelik duyarsızlığa dikkat çekiyor. Alevilerin cemevleri, Azınlıkların Kilise ve vakıf arazilerinin gasp edilen haklarının iadesi konusundaki kamuoyu çalışmalarına mukabil Sufilerin Dergahları ve Diyanet İşleri Başkanlığının sorumluluğunda olan kimi Tarihi mescid ve camiilerin amaçları dışında kullanılıyor olmasının duyarsızlık örneği olduğunu belirtiyor.

Türkiye`deki tüm dinsel grupların ve tüm inançların özgürce mekanlarını koruma ve yaşatma hakkı olduğu göz önüğne alındığında Müfit Yüksel`in hassasiyeti önem kazanıyor.

HİÇBİR CEVAP ALAMADIM!

Kendisiyle görüştüğümüz Yüksel, bugüne kadar Osmanlı vakıf eserlerine yönelik özellikle Cumhuriyetin ilk yıllarında kasıtlı sonraki yıllarda ise umursamazlık sebeiyle yapılan bu tahribatı gündeme taşıdığını ama hiçbir muhatap bulamadığını ifade ediyor.
Yüksel, "bu eserlerin sorumluluğu öncelikle Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı`na aittir ama bana olumlu olumsuz cevap veren hiçbir makam bulamadım karşımda" diyor.

SAYGISIZCA MEYHANE YAPILAN ÇOK MESCİD VE DERGAH VAR!

Müfid Yüksel, "Araştırdıkça amaçları dışında kullanılan, inançlarımız açısında hakaret ve saygısızlık olarak ta görülen meyhane, gazino gibi yerlere dönüştürülen dergâh, camii ve mescitlerin sayısının azımsanmayacak derecede çok olduğunu" belirtiyor. / on5yirmi5

Bu haberler de ilginizi çekebilir