Tefecilik ve faiz sosyal bir afettir
Toplumda faizciliği kendine meslek haline getiren tefeciler halkı mağdur ediyor. Aldıkları az bir borcu ödeyemeyen insanlar zamanla bütün mallarını tefecilere kaptırıyor. Bunun sonucunda da borçlular ya yaşadıkları şehirden kaçıyor ya da intihar ediyor. Bu durum da toplumda sosyal bir faciaya neden oluyor
M. Sait Çelik / doğruhaber
Geçen hafta içinde Batman merkezli Batman ve Cizre’de tefecilere yönelik düzenlenen operasyonda 6 kişi tutuklandı. Yapılan operasyonun ardından son yıllarda iyice yaygınlaşan faiz ve tefeciler konusu yeniden gündeme geldi.
Ekonomik sıkıntı yaşayan halkın bu durumundan istifade eden tefeciler, ağlarına düşürdükleri kişileri uyguladıkları faizlerle daha da mağdur ediyor. Öyle ki bazen borçlarını ödeyemeyenler ya yaşadıkları şehri terk ediyor ya da intihar ederek hayatlarına son veriyorlar. Genellikle ekonomik kriz yaşayan ve bankalardan kredi alamayan esnaf ile hastalık, evlenme gibi durumlarda acil paraya ihtiyaç duyan insanlar tefecilere başvuruyor. Tefecilik mesleği haline gelen faizciliğin sosyal bir afet olduğunu belirten alimler ise faizciliğin büyük günahlardan olduğunu belirtiyor.
HIRS YAPTIM TEFECİLERİN ELİNE DÜŞTÜM
İnsanlar genellikle tefecilerin eline borçları olduğu için düşüyor. Ancak, görüştüğümüz bir tefeci mağduru bu durumun biraz dışında kalıyor. Faiz ve tefecilerden dolayı mağdur olan H.Ç, tefecilerin eline nasıl düştüğünü ve başına gelenleri anlattı. Aldığı bir arsaya 10 dairelik bir apartman yapma planı olduğunu, 10 dairenin 3 dairesinin arsa sahibine, 7 dairesinin de kendisine kalacağını belirten H.Ç, tefecilerin eline nasıl düştüğünü şöyle anlattı: “Dünya malına doymayan insan hırsıyla kendi başıma 7 dairemi bitirip arsa sahibinin 3 dairesini de almayı düşünüyordum. Biraz paraya ihtiyacım oldu. ‘Kendi dairelerimden bir tane satacağıma hepsi benim olsun, zaten çalışıyorum’ diye düşündüm. Durumum iyi idi, 2 dükkânım da vardı. Bir yerden borç bulup sonra ödeyeceğimi hayal ettim. Faizsiz borç almak için bankaya başvurmadım. Bir kuyumcudan borç para istedim. Borç para yerine ticaret adı altında vadeli borç altın verdi. Benim paraya ihtiyacım olduğu için dükkândan çıkmadan altınları hurda fiyatına sattım. Oradan zarar ettiğimi de çalışıp karşılarım düşüncesiyle kabullendim. Aldığım altın 500 gram iken yaklaşık 600 gram olmuştu. 500 gramı ödeyemezken 600 gramı hiç ödeyemedim. En son katlanan borcumu ödeyemeyince 7 daire ve 2 dükkânımı da sattım. Hala borçluyum. Allah’a şükür Allah’a inancım olduğu için bu süreçte ne kendi canıma ne de borç aldıklarımın canına kaskettim. Şu an küçük bir dükkânım var çalışıp borçlarımı ödemeye çalışıyorum”
BAZI MESLEKLERİ KULLANIYORLAR
İsmini vermek istemeyen bir kuyumcu olan A.B de Batman’da dönen tefecilik tezgâhını ve tefecilerin kendilerini nasıl kamufle ettiğini anlattı. Tefecilerin genelde kuyumculuk ve emlakçılık adı altında açtıkları dükkânlarda iş yaptıklarını belirten A.B, “Batman’da 300’e yakın kuyumcunun % 25’i kuyumculuk ,% 25’i kuyumculukla beraber emlakçılık, %25’i yazın tarımla, kışın kuyumculukla uğraşıyor. Geriye kalan %25’i de kuyumculuk adı altında tefecilik yapmaktadır” dedi.
Toplumun faize kendini alıştırdığını söyleyen ve bunu çarpıcı bir örnekle açıklayan bir başka kuyumcu D.E de; “Ben bir şahsa bir aylığına 500 gr altın borç verdim. Bir ay sonra paramı istediğimde borçlu şahıs bana ‘şu an sıkıntım var altınları devredin’ yani yaklaşık 50 grama yakın üstüne eklememi istedi. Biz teklifi kabul etmeyip paramızı istedik” dedi.
FAİZCİLER ALLAH VE RESULU İLE SAVAŞIYORLAR
Faiz ve tefeciliğin toplumda açtığı yara ve İslam’daki yeri ile ilgili Doğruhaber’e konuşan Molla Enver Kılıçarslan Hoca, insanların malını hile, oyun, hırsızlık ve faiz ile almaya tefecilik denildiğini söyleyerek, “Tefecilik şu ana has bir şey değil. İslam öncesinde de varolan bir faizcilik işidir. Allah (cc)’ Kuran-ı Keriminde şöyle buyuruyor: ‘Mallarınızı haram yollar ile beraber yemeyiniz.’ Hatta cehalet devrinde insanlar malları borçla veriyorlardı. Ödeme zamanı geldiğinde ödeyemeyince borçlu alacaklıdan biraz zaman vermesini isterdi. Alacaklı da borcun üstüne borç katla ben de sana zaman tanıyayım. Mesela bir milyonu bir buçuğa, bir buçuğu ikiye katlayarak mühlet veriyordu ve borçlu öyle bir duruma geliyordu ki borcunu ödeyemiyordu. Alacaklılar borçlunun parasını fazla yapıp katlayarak zamanla hür bir insanı kendilerine köleleştiriyorlardı. Allah(cc) bu tür insanların oyunlarından dolayı gazaba gelerek faizi terk etmelerini emretti” İfadelerini kullandı.
FAİZ ALAN VE VEREN ALLAH (cc) İLE SAVAŞTADIR
Faizle ilgili olarak Allah(cc)Teâlâ’nın Bakara Süresinin: 278-279 ayetlerinde, “Siz milletin mallarını haram, oyun, hile ve faiz yollarla yemeği terk edin, eğer terk etmezseniz, o halde Allah ve Resulu’nden (size karşı açılmış) bir savaş olduğunu bilin…” buyurduğunu hatırlatan Kılıçarslan Hoca, Peygamberimizin de (sav) hadis-i şerifte, “Kıyamet günü melekler faiz yiyen kişilerin ellerine silahlar vererek alın, Allah ve resulü ile savaşacaksınız. Hadi kendinizi hazırlayın. Allah sizinle savaşacak” buyurduğunu vurgulayarak, “Hâşâ kim Allah’la savaşabilir. Bunun için insanların mallarını haramla, kumarla, oyun ve hile yollarıyla ne şekilde olursa almak, faizdir” şeklinde konuştu.
EN BÜYÜK GÜNAH FAİZDİR
Faiz günahının Kur’an-ı Kerim’de bütün günahlardan büyük olduğunu kaydeden Kılıçarslan Hoca, İmam Malik’in kitabında faizle ilgili bir misali şu şekilde anlattı: “Bir insan İmam Malik’e giderek, ‘içki içmenin bütün günahlardan daha büyük olduğunu talakla yemin ederek, içki içmekten daha büyük bir günah varsa eşim benden boş olsun’ demiştir. İmam Malik de, ‘Git ben yarın sana cevap vereceğim” der. Daha sonra İmam Malik o şahsa şöyle buyuruyor; ‘Kur’an-ı Kerim’e baştan sona kadar baktım. Faiz günahından başka büyük günah görmedim. Eşin senden boş oldu’ demiştir.”
Kur’an-ı Kerim’de faiz dışında hiçbir günah hakkında, “Allah ve Resulu’nden (size karşı açılmış) bir savaş olduğunu bilin” ve hadiste, “Allah ve Resulu ile savaşmaya kendinizi hazırlayın” denilmediğini kaydeden Molla Enver Kılıçarslan Hoca, bu durumu şöyle açıkladı: “Çünkü insan günlerce, aylarca hatta yıllarca ter döküyor, çalışıyor eziyet görüyor bir miktar mal-mülk topluyor. Ama faizciler onu hileyle elinden alıyorlar. Bu da işlenen günahı katlıyor” dedi.
BORÇLULARA YARDIM EDİN
Müslüman toplumun sosyal bir afet olan faiz ve tefeciliği terk etmesi ve zor durumda olan kardeşlerine karşılıksız borç vermelerini önemle vurgulayan Kılıçarslan, “Şahsın bir ihtiyacı, sıkıntısı olur o ihtiyacını karşılamak için bir insan ona borç versin, borcun hayrını Allah Resulü (sav) bir hadisinde ; Miraca gittiğimde ben gördüm ki, ‘Sadakanın hayrı bire on iken, borcun hayrı ise bire on sekizdir” diye buyuruyor. Onun için herkes buna dikkat etmeli” dedi.