• DOLAR 32.33
  • EURO 35.091
  • ALTIN 2296.814
  • ...
Neden Kur’an’ın Her Cümlesine Ayet Denilmiştir?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Abdurrahim Güneş / İnzar Dergisi
 
Bilindiği üzere Kur’an’ın her cümlesine “ayet” denilmektedir. Ayet; “somut delil, açık alamet, işaret, ibret, mucize" gibi manalara gelir. Kur’an’ın cümlelerine “ayet” denilmesi sadece bir isimlendirme değil aksine buna bağlı hükümler ve hikmetler terettüp eden özel bir isimlendirmedir.

Kur’an’ın her cümlesine ayet denilmesinin hikmeti

Kur’an’ın cümlelerine ayet denilmesinin birçok hikmeti vardır. Mesela onlara inanarak okuyan kimsenin üzerinde Kur’an ayetlerinin doğrudan ve fiili etkisi vardır. İnanarak Kur’an ayetlerini okuyan dolayısıyla tatbik edenin üzerinde onların somut tecellileri vardır. Böylece hem kendileri hem de onları okuyup tatbik eden kimse “ayet” olmaktadır. Onlar insanı dönüştürdükleri ve somut tecelliler oluşturdukları için ayettir. Onları tatbik eden insan dahi güzel ahlakın, doğru düşüncelerin ve dengeli duyguların timsali olduğu için o da haddi zatında “ayet” olmaktadır. Kur’an’ın cümlelerinin ayet olmalarının bir ispatı da kendilerine yakînî olarak yaklaşmayana asla kapı açmamaları ve yüz vermemeleridir. Yani iman ile ve amel etmek niyetiyle onları okumayana hiçbir fayda sağlamaz, onun üzerinde hiçbir etki, hiçbir tecelli oluşturmazlar. Yani ilginçtir Kur’an ayetleri okuyup uygulayan kimseye olumlu tecellileriyle ayet oldukları gibi onları inanmadan okuyan kimseye de ona hiç bir fayda vermemek suretiyle ayettirler.

Kur’an’ın cümlelerine “ayet” denilmesi; onları şiirden ve felsefeden ayıran en önemli özelliğin onların uygulanabilir olması ve hem de uygulanmalarının zorunlu olması anlamına gelir. Bu nedenle Allah (c.c): “Biz Ona(Peygambere) şiir öğretmedik. Onun buna ihtiyacı yoktur ve bu Ona yakışmaz da…” (Yasin:69) buyurur. Çünkü Kur’an hekim bir kitaptır ve hikmetin olduğu yerde şiirin varlığı zorunlu değildir. Kur’an’ın hikmeti o derece tesirlidir ki, muhataplarını hakikaten coşturduğu, kendilerinden geçirdiği için onların yapay ve sahte yollarla söz gelimi içkiyle bunu sağlamalarına izin vermemiş, bu nedenle içkiyi yasaklamıştır. Belki içi boş bir sözün tesir oluşturabilmesi için böyle ortamlara ihtiyaç vardır ve de burada sözler süslenip püslenerek sarf edilir. “böylece Biz, her peygambere insanların ve cinlerin düşmanlarını şeytan etmişizdir. Bunlar aldatmak için birbirine yaldızlı söz-zuhrufelkavl-fısıldarlar..” (Enam:112) ayeti, bunu ifade buyuruyor.

Kur’an’ın her cümlesine ayet denilmesinin hükmü

Allah(c.c): “Öyle ya, inanan kimse fasık olan kimse ile aynı olur mu? Tabii ki eşit olmazlar.” (Secde:18) buyurur. Bir düşüncenin-sistemin doğruluğu, önemi, yararlılığı ancak uygulamayla anlaşılabilir. Pratik, teorideki düşüncelerin boyunun ölçüsünü almasını sağlar. Bu ilke ayet-i kerimede ifade buyruluyor. Öyle ki ayette mümin ile fasık’ın (ameli olmayanın) karşılaştırması yapılıyor. Bu, çok dikkat çekici bir noktadır. Çünkü aslında müminin zıttı fasık değil, kâfir-inkârcı kimsedir. Fakat Kur’an amele o denli önem veriyor ki, insanı kıymetlendirirken düşüncesini değil, amelini esas alıyor. Bu nedenle Kur’an, doğru olsalar bile uygulanmayan sözlerin ya da uygulanabildiği halde uygulamaya konulmadan söylenen sözlerin insanı büyük bir sorumluluk altına soktuğunu hükme bağlıyor. Bu nedenle Allah(c.c) şöyle buyurur: “Ey iman edenler, niçin yapmayacağınız şeyi söylersiniz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz Allah katında büyük bir öfkeyle karşılanır.” (Saff:2-3) bu durumun Allah’ı öfkelendirmesi, “bir düşüncenin doğruluğu veya...
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir