• DOLAR 32.827
  • EURO 35.503
  • ALTIN 2511.437
  • ...
Başbakan`a Açık Mektup
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Bu zulme ne zaman dur diyeceksiniz?

Bismillahirrahmanirrahim

Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd ve senalar olsun.

Salat ve selam Efendimiz Muhammed (sav)’e, âl, ashabına ve mü’minlerin üzerine olsun.

Sayın Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN!

Her türlü vahşetin pervasızca işlendiği, mazlum ve mustazaf halkımızın üzerinde kötü emelleri olan, gücü ellerinde zulümle bulunduran, çeşitli ve çok sayıdaki vahşi, ifsat edici yapılanmaların olduğu bir ortamda, elini taşın altına koyarak, mal ve canını feda etme pahasına, mü’min ve mazlumların can, mal, namus ve dinini sadece Allah rızasını güderek, İslami esaslar çerçevesinde muhafazaya çalışan Hizbullah cemaatinin bir ferdiyim.

Ben, 1992 yılı Haziran ayında, Mersin’de henüz Hizbullah cemaati ile hiç kimse arasında sürtüşme, çatışma olmamışken sırf PKK’nın necis emellerine alet olmayan, boyun eğmeyen, şuurlu, müttaki, sakallı ve emribilma’ruf nehyianilmünker sorumluluğunu ifa etmeye çalışan  Molla Fehim YÖNDEN’in oğluyum. Babam güpegündüz, herkesin gözü önünde, hunharca şehid edilmiştir (Ne yazık ki katil veya katiller devlet tarafından yakalanmadığı gibi soruşturulmadı bile)  Babam, arkasında yedi yetim bıraktı. O zaman ailenin en büyüğü olarak 13 yaşında idim.

Babam gibi ben de PKK’ya babamı şehid ettirenler tarafından bir başka ceberrut cephe olan devlet eliyle, hiç bir somut delil olmadığı halde, bir yıl gibi kısa bir sürede oldu-bittiye getirilerek müebbet hapisle cezalandırıldım, cezam onandı ve 8 yıldır hükümlü olarak cezaevindeyim. Ailem ise, anne, eşim, kardeşlerim hep bu kin aracılığıyla dağıtılarak tarumar edildi. İki küçücük çocuğum da ortalıklarda sahipsiz yapayalnız bırakıldı. (Sorumluları Allah’ın yüce adaletine havalet ettim.)

Sayın Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN!

Bu mektubumun amacı; Din, can, mal ve namus muhafazasını İslami esaslara riayet ederek, sorumluluk bilinci ile sağlamaya çalışan Hizbullah cemaatine ve mensuplarına yıllarca atılan iftira, karalamalar, yapılan adaletsizlik, hukuksuzluk ve zulümleri -üzerimde bir hak bilerek- bir kez daha siz sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’a ve şahsınızda devletin icraat makamında bulunan diğer idarecilere doğruluğu araştırılabilir / ispatlanabilir somut olay, bilgi, belge ve açıklamaları tarih, yer, şahıs ve olayların mahiyetini bildirir içerikli, Türkiye tarihinin son 20 yılının tarihi vakası niteliğindeki ilk ağızdan / kendi dilinden özellikle HİZBULLAH ANA DAVASI SAVUNMALAR adlı kitabı danışmanlarınız veya ilgili görevli memurlarınız tarafından sansüre uğramadan bizzat kendinizin okumanızı istiyorum ki zulmün mahiyet ve boyutunu görüp buna göre bu Hizbullah cemaati mensupları hakkında adaletli değerlendirmeler yapılabilsin.

Kitabın 296. sayfasında 24. sırada benim ile ilgili bilgiyi -daha önce ki kitap hakkında bilgim olmadığı, bilgime başvurulmadığı halde- doğru yazılmış olduğunu görünce ve kitabın muhtelif birçok yerinde de aynı doğru bilgileri okuyunca derim ki bu kitabın gerçek bilgilerden müteşekkil olduğuna şahidlik ederim (Zaten ilgili resmi kurumlarınızın verilmiş yer, tarih, şahıs bilgilerinden hareketle doğruluğunun ispatı mümkündür.)

Rabbimiz İsra suresi 36. ayette mealen: “Bilmediğin şeyin ardına düşme, çünkü göz, kulak ve kalp hepsi sorumludur, mutlaka sorguya çekilecektir.” buyuruyor.

Bunun için 7’den 70’e erkeğiyle-kadınıyla milyonlarca mensubu olan, arı-duru, helal-harama çok hassas olan, Allah’a tam anlamıyla inanmış / inanmaya çalışan ve O’nun emir-yasakları doğrultusunda hayat süren, bu mustazaf, mazlum mü’minler hakkında konuşurken, değerlendirme ve icraat yaparken insaflı, hakkaniyetli, Allah’tan korkarak davranmanızı “Her duyduğunu söylemesi, kişiye günah olarak yeter.” (Ebu Davud) hadisi şerifi ve “Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” Hucurat suresi 6. ayetini hatırlatalım.

Kesinlikle şuna inanın ki ağzınızla kuş tutsanız bile onlar gibi olmadıkça CHP-BDP-MHP ve Ergenekon-PKK-Diğer törer örgütleri ve onları besleyenler hepimizi yok etseniz de, zindanlara doldursanız da ve en vahşi işkencelerden geçirseniz de -ki bunların hepsinin üzerimizde denendiğinin canlı şahidleri vardır- yine de sizden razı olmazlar, peşinizi bırakmazlar, çamur atmaya devam ederler.

Üzerinizde vebâli büyük bir hakkım olarak şunu istiyorum:

Evvelâ: “Hizbullah Ana Davası Savunmalar” adlı İstanbul 2011’de Dua Yayıncılıktan çıkan kitabı sansüre uğratılmadan okumanızı Ahirette Mahkeme-i Kübra’da davacınız olan biri olarak okumanızı istiyorum. (Tabi eğer milyonlarca mü’mini ilgilendiren bu konu en az diğer önemli işleriniz kadar değer taşıyorsa!...)

İkincisi: Yukarıda mealen verdiğim Hucurat suresi 6 ayetin hassasiyetiyle Hizbullah cemaatini, cezaevlerinde yüzlercesi bulunan cemaat mensuplarının ve daha önce yargılanıp cezalandırılan, cezalarını bitirip tahliye olan binlerce cemaat mensubunun dosyalarını inceleyecek tarafsız, sadece mahkemelerin ve polisin tuttuğu düzmece kayıtlarından etkilenerek ön yargılı olmaması şartıyla bir araştırma komisyonunun kurulmasını, bu şekilde adaletsizlik ve hukuksuzlukların tesbit edilerek buna göre mağduriyetlerin giderilmesi, tekrar bu yanlışların yapılmaması için kanuni düzenlemelerin yapılmasını istiyorum.

Komisyon bu dosyaları diğer suç ve terör örgütlerinin aynı suç vasfındaki suç ve suç dosyaları ile karşılaştırsın. Hizbullah için insafsızca nasıl hüküm verildiği, diğerleri için ise nasıl hafif cezalar verildiği ya da hiç verilmediği bariz bir şekilde görülecektir. Ve “Hizbullah’a karşı” kılıfıyla, esasında kötü emellerinin önünde büyük engel olan gerçek inananları nasıl da yok etmek için uyduruk gerekçelerle fahiş cezalar verildiği de anlaşılacaktır.

Sayın Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN!

Belli bir ideoloji ve baskıcı gücün, zulümlerini meşru göstermeleri için yapılmış ve asla gerçek hukuk ve adaletle uyuşmayan kanunlara dahi riayet edilse, bize yapılan bu zulme karşı sessizliğinizi hatta aleyhimizdeki talimatlarınızı bir yere kadar anlardık. Ancak gelin-görün ki kanun-manun dinlemeden belli yerlerden talimat alan bazı yargı mensuplarının iki dudağı arasından çıkanlar, kanun koyucuların üstünde kabul görülerek pratikte bunlar uygulanmaktadır.

Sayın Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN!

Her şeye rağmen “zaten bunlardan haberdarız ve bizim tasarrufumuzda olan birşey değildir, yapacağımız bir şey de yoktur” deyip kolaycılığa kaçarsanız, sizi yüce Allah’ın şu ayeti kerimesiyle uyarmak ve hakka, hakkın uygulanmasına davet ediyorum: “Mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler, şüphesiz bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.” (Ahzap suresi / 58)

Demokrasi, insan hakları, insanlığın selameti, huzurun tesisi için yapacaklarınız diğer bir şekilde zulme dönüştürerek başka mazlumların başına basıp, ezerek olmamalıdır. Ama şuan Hizbullah cemaatine ve bu cemaat ile ilişkisi olduğu gerekçesiyle kimi İslami basına (Doğruhaber Gazetesi, İnzar Dergisi, Dua Yayıncılık) ve legal faaliyette bulunan İslami Sivil Toplum Kuruluşlarına bu zulüm yapılmaktadır. Bu yanlıştır, yol değildir. Bu yanlış ve nefret uyandıran işten vazgeçilmelidir.

 Hidayete tabi olanlara selam olsun.

Züheyir TİMUR

2 Nolu T Tipi Cezaevi

KANDIRA / KOCAELİ

Bu haberler de ilginizi çekebilir