• DOLAR 32.601
  • EURO 34.8
  • ALTIN 2507.321
  • ...
Diyarbakır’da Yaşanan son Gelişmeler Etrafında
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mehmet Duyu / Doğruhaber

Malumunuz olduğu üzere bir hafta önce ABD Adana başkonsolosu Diyarbakır Şehid Şeyh Said meydanında kurulu bulunan, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi iftar çadırında halka yönelik bir sözde iftar verme programı tertiplemek istemişti! Dünya ülkeleri bazında olsun İslam ülkeleri nezdinde olsun, tarihi kan deryaları ile muallem bir Amerika’yı bilmeyen yoktur sanırım. Aynı zamanda son günlerde ABD’nin desteklediği ve her platformda arka çıktığı gayri meşru ve terörist devlet israilin, Filistin’de Gazzelilere yaşatmakta olduğu mezalimliği bilmeyen de yoktur.

Müslüman kardeşlerimizin kanlarının bir kez daha deryalara dönüştüğü bir hengâmda ABD’nin kendisini Müslüman halklar nezdinde şirin göstermeye çalışıp meşrulaştırma ataklarını görememek körlüğün ötesinde bir aymazlığı gerektirdiğinin kanaatindeyim. Aynı zamanda palyaço ve çapulcu konsolosun yapmak istediği bu davranışını, şanlı sahabeler diyarı Diyar-ı Bekir halkı için bir aşağılama ve test etme aracı olarak görmekteyim. Çünkü bu şanlı meydan, Emperyalist ve kapitalist zihniyetlerden türeme kanun ve fikirlere karşı, kıyam ve mücadele etmiş Şehid Şeyh Saidlerin Refik-i Alaya yükseldikleri meydandır. Bu meydanın hemen yanı başında Ashab-ı Kiram efendilerimizin pak cesetleri bulunmaktadır. Ve bu kutsiyetlere binaen duyarlı Diyarbakırlı Müslümanların dünya zalimliklerine ve istikbarına karşı serhıldan yaptıkları ve zalimin karşısında mazlumun yanında olduklarını haykırdıkları bir meydandır. Çapulcu konsolosun girişiminden iki gün önce ve halen de yine bu meydandan İsrail ve ABD’ye lanetler gönderilmektedir. İşte tam da bu meydanı seçmelerinin temelinde başka gayelerin olduğu anlaşılmıştır.

Hal böyle iken İslami STK’lar hinliği fark ettiler ve kabul etmeyerek bir eylem yapmayı kararlaştırdılar. Eylem akşamı toplanan kalabalık, hem de duygusal bir atmosferin hâkim olduğu bir hengâmda iftar çadırına asılı olan ABD bayrağını gördüler ve zabıtalara bu bayrağı kaldırmalarını istediler. Kalabalıktı her şeyi görmemiz ve kontrol etmemiz imkânsız idi. Rivayetlere göre zabıtalar sözlü sataşmalarda bulunmuştur ve topluluğun galeyana gelmesini sağlamıştır. Çadırın içerisine girme ve bazı sandalye ve masaların kırılması olayı spontane, ani gelişmiş bir durumdur ve toplumsal eylemleri bilenler tarafından normal karşılanması gereken bir durum olduğu bilinmelidir.

Diyeceğim odur ki, eylem tamamen ABD’ye karşı yapılmış bir eylemdir. Yoksa o çadır yıllardır orada hizmet vermektedir onun yanında daha önce de eylemler yapılmasına rağmen dokunulmamıştır. Şimdi de yine hizmetine devam etmektedir ve yanında eylemler devam etmesine rağmen dokunulmamaktadır. Ama birileri olayı farklı yerlere çekiyorlarsa veya ABD’ye hamilik rolünü oynuyorlarsa buna bir diyeceğimiz yoktur kendi bilecekleri bir şeydir.

Emine Ayna Başbakan’a ve İçişleri bakanlığına soru önergesi vermiş ve olanlardan HÜDA PAR’ı sorumlu tutmaya çalışmıştır. Ve HÜDA PAR Genel Başkanı Sayın Zekeriya Yapıcıoğlu’nun Başbakan ile yaptığı seçim öncesi görüşmelere atıfta bulunarak sivrisinekten yağ çıkarmaya çalışması akıllara durgunluk veren bir durum arz etmektedir... Be hey kadın! Bir kere bu eylemi HÜDA PAR değil İslami STK’lar düzenledi. Detaylandırarak verdiğiniz yaralanma olayları konusunda karşı tarafı dillendirmemeniz insafsızlıktır. Çadır olayından sonra saldırıya uğrayanlar ancak kendilerini savunmuşlardır. Saldırılara gelince iki üç senedir HÜDA PAR ve parti binalarına, Mustazaflar Derneği ve bileşenlerine yüzlerce saldırı yaptınız! İki şehid verildi, silahla yaralananlar oldu. Seçim sonrası köy boşaltma faşistliğinde bulundunuz. Baskılarınızdan dolayı köyünü bağını bahçesini terk eden vatandaşlar Diyarbakır varoşlarına mahkûm edildiler. Halen tehditleriniz devam etmektedir. Bir grup gencin fevri hareketleri sonucu kırılan bir kaç sandalyeyi hazmedemediniz. Sivil toplum kuruluşlarına bombalarla saldırdınız. Yeni İhya Der ve Hizmet Der bombalanan STK’larımızdır. Oysa yıkmanın, yakmanın, öldürmenin ve talan etmenin ne olduğunu çok iyi bilirsiniz. Zira bu sizin mesleğinizdir. O zaman ben de buradan bir kaç soru sorayım size!
-Bu kadar saldırıları acaba göbek bağını kurduğunuz ABD başkonsolosu talimatı ile mi yaptınız?

- Bu saldırılara karşı bir araştırma heyetini kurup olayları araştırdınız mı?

-Her saldırının akabinde zanlı olarak dillendirildiğiniz halde sizden taraf bir yalanlama veya kınama geldi mi?

Kusura bakmayın Emine Hanım! Diyarbakır ve Kürt Bölgesi illerinin hiç birisi babanızın tapulu malı değildir! Şimdiye kadar halk, halkın menfaatlerini gözeterek bu kadar saldırıya karşılık vermedi ise ilelebet böyle devam edeceğini kimse garanti edemez. Kendi adıma yazıyorum Emine Hanım, aba altında sopa göstermenize Amed sokaklarında kimse beş para vermez. Ve burada oluşacak bir anormal durumun sorumluluğu kanaatimce sizdedir. Vesselam. 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir