• DOLAR 32.583
  • EURO 34.999
  • ALTIN 2421.797
  • ...
İslamın Atom Bombası: Tesettür!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İnsan işte bu idolüne benzemek için elinden gelen bütün gayreti gösterebilir. Onun şeklini, şemalini, yürüyüşünü, konuşmasını, bakışlarını, gülüşünü,
öfkesini. Söylemlerini, hayat tarzını hayatın her alanına yüklemeye çalışır.
Tabii müminlerin de bir idolü,model olarak gördükleri,hayran kaldıkları biri vardır. Fakat müminlerin durumu biraz farklı..
Çünki onlar gözlerinin görmediği, kulaklarının işitmediği, kendi çağlarında, devirlerinde yaşamamış birini, Muhammed Mustafa(sav) yı kendilerine model almışlardır.
İşte o model aldıkları Peygamber (sav), yahudi kabileleri içerisinde en azgın, en cüretkar, en çok fitne fesat çıkaran yahudilerden Beni Kaynuka yahudileriyle yapmış olduğu savaşın tek sebebi; bunların Müslüman bir hanımın örtüsüne el atmalarıydı.Yani demek oluyor ki son Peygamber örtülüye yapılan zülmü savaş nedeni olarak görmüş ve müdahale etmiştir.
Bu hassasiyet noktasında da Allah`ın Resulunu örnek alan Müslümanlar, başörtü zülmü ortadan kalksın diye uzun süreden beridir, gayretli bir çalışmanın içine girmişlerdir.
Bu zulüm, bu kin, bu öfke ortadan kalksın diye ülkenin bir çok yerinde bir seferberlik hali başlatılmış, bu konuda halk ile irtibata geçilmiş onların da teveccühünü yanına alarak, inşallah, hedefe ulaşılma noktasına gelinmiştir.
Şuna değinmeden olmaz: Allah aşkına, şu ahir zaman fitnecilerine bir bakınız! Hangi Peygamber devrinde bu haldeydiler? Bu açıklık, bu çıplaklık, bu kendini ifşa ve ifsat etme hali nereden çıktı böyle? Vallahi kavimleri helaka götüren sebeplerden hiçbiri, bu halden daha çirkin değildi.
İnsan şu çağda zamanın allemesi de olsa, fıkıh bilgini de olsa, siyer uzmanı da olsa şu çarşılara, pazarlara, meydanlara bir çıksa yok olma mahvıyla karşı karşıya kalır...
Peygamber devrinin cahil kadınları hiç de böyle örtüsüz değillerdi. Ne Arabistanda, ne Romada, ne de İranda Allah`a ve Peygambere inanmayanlar dahi böyle bir çıplaklık göstermemişlerdi. Ve buna rağmen devrin Müslümanları hiçbir şekilde örtünme meselesinde gevşeklik göstermemiş ve her zaman öncelikli konuların başına koymuşlardı.
O zaman, namus davasının sıfır dereceye indiği bu çağda Müslümanların gayretlerine gayret, ciddiyetlerine ciddiyet katmaları gerekir. Çünkü, insanlık hiçbir çağda örtülüye bu kadar ihtiyaç duymamış, bu kadar muhtaç kalmamıştır.

Şuan Müslümanlar, bu meseleye bütün yönüyle el atmış durumdalar. Tabii, hareket alanı geniş bir cemaatin, bu sosyal zeminde sürekli hareket halinde olması, bu meselelere el uzatması bazı kesimleri rahatsız edebiliyor. Stand önlerinde bazı tepkilerle karşı karşıya kalabiliyoruz: `Efendim, bu memlekette sadece başörtülüler mi zulüm görüyor. Başkaları da zulüm görüyor. Neden hiç o konulara değinmiyordunuz?
Hem bu mesele kadınların meselesi, siz erkekler neden karışıyorsunuz?` deyip önümüze çıkanlar var. Onlara şunu demek istiyorum. Bu başörtü zulmünü oryaya çıkaranlar değil ki bilakis
erkeklerdir. Kızların örtü ile eğitim görmelerini engelleyenler, kadınların kamu kurum ve kuruluşlarında örtülü çalışmasına mani olanlar ziyadesiyle erkeklerdir. Bakınız örtü her ne kadar
kadının farzı ise biz erkeklerin de vebalidir. Hem biz Türkler, Kürtler, Lazlar, Zazalar vs. kaç çağdan beridir beraber bu topraklarda yaşıyoruz. Ve bütün bu halkın ortak noktası da yanlızca İslamdır. Eğer hepimizin ortak paydası olan bir meselede bir araya gelemezsek başka hiçbir konuda bir araya gelemeyiz. Bu zulüm çirkin bir zihnin neticesidir.
Bu çirkin zihniyet ortadan kalkarsa yani örtüye engel zihniyet biterse, mekanizma devreye gireceğinden zaten diğer bütün zulümler de bitmiş olacaktır.
Onun için dini hassasiyet noktasına uzak duran kardeşlerimizin de bu örtü meselesine el uzatmaları gerekir.

 

Oktay İzollu / Tarsus – Yaş: 22

 

Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.

Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfayı geçmesin. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir