• DOLAR 32.389
  • EURO 35.434
  • ALTIN 2324.336
  • ...
Cezaevlerinde Devrim
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, cezaevlerinin dış güvenliğinin de bakanlık personelince sağlanması için harekete geçtiklerini açıkladı.

Bakan Ergin, “Beş yıl içerisinde 370 cezaevinin dış güvenliğini ve nakilleri ve her türlü sevkleri tamamen jandarmadan alıp Adalet Bakanlığı`na bağlı birimlere devretmeye düşünüyoruz. Taslak Başbakanlığa gönderildi. Bakanlar Kurulu`ndan geçince Parlamentoya gidecek. Sistem kademeli olarak değişecek” dedi.

Bir televizyon kanalında canlı yayına katılan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, gündemdeki sorulara ilişkin açıklamalarda bulundu. Cezaevlerinin dış güvenliğinin jandarmadan alınıp bakanlığa geçeceğini kaydeden Ergin, şöyle konuştu: “Konuyla ilgili eğitim çalışmaları da yürüteceğiz. Belli bir periyotta devralacağız ve tamamen cezaevlerinin iç ve dış güvenliği aynı otorite tarafından koordine edilecek. Mümkün olan yerlerde hemen, daha zor olan yerlerde bir müddet zaman alacak. Ortalama 5 yıl içinde bu geçişi sağlayabiliriz diye düşünüyorum. Bu hizmeti 17 bin civarında personel ile jandarma veriyor. Sivilin çalışma şartları daha farklı olduğu için biz 25–30 bin personel düşünüyoruz. Bu personelin eğitilerek sisteme katılması zaman alacağı için aşamalı olacak. Beş yıllık hedef içerisinde bu dönüşümü tamamlamayı kararlaştırdık. Bütün cezaevlerimiz bu şartları taşıyacak.”

YURDAKUL`DA OLUMLU İNİSİYATİFLER ALINDI

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Doğan Yurdakul`un eşinin vefatı öncesi ve sonrasındaki gelişmelerle ilgili soruyu cevaplandırırken, son yıllarda cezaevlerindeki yaşam koşullarının son yıllarda önemli iyişlemler sağladıklarını, bu çalışmalarının artarak devam edeceğini söyledi. İnsan hakları yönünde, hükümlü ve tutukluların lehine düzenlemelerin süreklilik kazandığını anlatan Ergin, Doğan Yurdakul olayıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Doğan Yurdakul bir tutukludur, bir davada yargılanmaktadır ve çok yakın bir tarihe kadar tutukluların bırakınız hastasını, cenazesine gidip defnetme imkanı yoktu. Mevzuattan kaynaklı bir durumdu. Sadece birinci derece yakınlarının vefat etmesi halinde onları ziyaret etme düzenlemesi vardı. Fakat biz birtakım düzenlemelerle hükümlüler için var olan ölüm izni tutuklular için de sağladık. Ayrıca düzenlemeye ‘kayın` kısmı da eklendi. Yani kayınvalide, kayınpeder, kayınbirader de eklendi. Cenaze o ilde defnedilecekse katılım mümkün olabiliyordu, biz bunu da değiştirdik. Bu düzenlemeleri yaptığımız için Doğan Yurdakul da İstanbul`dan Ankara`ya getirilebildi zaten.”

Yurdakul`un defin alanına ring aracıyla getirilmesine ilişkin değerlendirmeleri de cevaplandıran Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “Cezaevlerinde iç güvenlik Adalet Bakanlığı`nda, dış güvenlik Jandarma. Jandarmanın da kendi mevzuatı var. Uygulayıcıları da çok fazla suçlamak doğru değil. O defin esnasında birtakım görüntüler ortaya çıktı, eşini defnederken arkada cezaevi aracının görünmesi gibi. O resmi ben de tasvip etmem ama oraya getirilinceye kadar birtakım inisiyatifler de alındı, bunları da görmek gerek. Kelepçesiz getirilmesi, evinde konaklaması gibi. Ancak cami ve mezarlık atmosferi kalabalık olacağı için cezaevi ring aracının gerekli olacağı düşüncesiyle bunu yaptıklarını bildirdiler. Güvenlik açısından Jandarma böyle bir karar aldı. Bu yeni bir uygulama. Değişmekte, gelişmekte olan bu sürece gölge düşürmemeli. Sama sonuçta ceza infaz yöntemleri, koşulları iyileşiyor, gelişmeler devam ediyor” dedi.

GAYRİ İNSANİ ŞARTLARA HAİZ CEZAEVLERİNİ KAPATIYORUZ

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 2002`den bu yana 202 tane cezaevinin gayri insani şartlarda olduğu için kapatıldığını, 194`ünün de önümüzdeki dönemde kapatılacağını belirterek, “Daha modern ve uluslararası kriterlere uygun ceza infaz kurumları oluşturuyoruz. Bir yandan kapatırken diğer yandan daha çağdaş şartlarla ölçüşen yapılarda kurumlar inşa ediliyor. Bu yıl içerisinde 17 tane infaz kurumu devreye girecek. Ancak bunlar mevcuda ilave gibi düşünülmesin. Kapatılanların yerine yapılıyor bunlar” diye konuştu.

NAKİLLERİN SAĞLIKLI YAPILABİLMESİ İÇİN ÇABALIYORUZ

Kayseri`de cezaevi ring aracında çıkan yangınla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “Şu an soruşturmanın savcılık süreci devam ediyor. Olay yaşandığı anda hemen olay yerine intikal ettik. Savcılık da olay yerindeydi. Tabiî, ring aracının yanması vahim bir hadise. Hepimizin içini kanattı. Hayatını kaybedenlerin aileleri ile de görüştük. Acıların paylaşılması bu soruşturmanın sağlıklı ilerlemesi ile ve bir daha yaşanmaması ile mümkün olacaktır. Türkiye`de bu, bugüne kadar uygulana gelen bir sistem. Nakiller ve sevkler bu yöntemle yapılagelmiş. Toplam 607 nakil aracımız var. Önemli bir kısmı yenilendi. Burada yanan da 2010 model bir araç. Bu yangınla ilgili olarak teknik mi yoksa ihmale dayalı bir olay mıdır, bilirkişiler üzerinde çalışıyor. Kayseri savcıları, Erciyes Üniversitesi`nden bilirkişiler görevlendirdiler. Üretici firmanın kendi açısından yaptığı değerlendirmeler var. Bizim kendi içimizde idarî soruşturmamız devam ediyor. İhmal ve kasıt var mı, herhangi bir görev sorumluluğu açısından ortaya çıkan sonuç var mı, araştırılıyor. Her halukarda, çok ağır bir sonuç. Mutlaka bunun kamuoyunu rahatlatacak şekilde ortaya çıkartılması ve sorumlular ile ilgili işlemlerin sağlıklı yapılması için çalışmalarımız titizlikle devam ediyor.”

Nakilleri azaltmak ve böylece olası olumsuz ihtimallerin önünü kesebilmek için bakanlığın bir çalışma yürüttüğünü de kaydeden Ergin, iki yılı aşkın bir üsredir üzerinde çalıştıkları telekonferans yönteminde önemli bir noktaya geldiklerini açıkladı. Ergin, “Bu, AB ile de beraber yürüttüğümüz bir proje. Kuzey Avrupa ülkelerinin gelişkin bir şekilde uyguladığı bir yöntem bu. Telekonferans yöntemiyle tutkulu ve hükümlülerin ifadelerinin alınması, şahitlerin dinlenmesi, hukuk davalarında da bu yöntem davalı, davacı, tanık dinlenmesi için önemli bir avantaj sunacak. Şu an 205 noktada video konferans sitemi kuruldu ve çalışır hale getirildi. Uygulayıcıların da bu sisteme adapte olması için Sapanca`da bir çalıştay gerçekleştirdik. Bu çalıştaydan sonra bir yönetmelik oluşturuldu. 5 Eylül 2011 tarihinde Başbakanlığa gönderildi. Kaza ise 16 Eylül`de yaşandı. Yönetmelik 20 Eylül`de Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kazadan önce bu yönetmeliğin Başbakanlığa gönderilmesini ardından, büyük bir talihsizliktir ki, bu kaza olayı yaşandı. Bu kaza, bu alanda yaşanan ilk olaydır. Baktığınız zaman, dışarıda sivil araçlarda da bu tip olaylar yaşanabiliyor. Bunu makul – meşru göstermek için söylemiyorum. Bu sonucu hiç kimse arzu etmez. Sebeplerin üzerine gidilmeli ve kusur varsa bunların sonuna kadar takipçisi olunmalı, ki olunacak. Dolayısıyla, bizim yaptığımız düzenleme ile ilgili olarak ifade için bir ilden diğer bir ile hükümlü-tutuklu sevkinde çok azalma olacaktır, tabi özel bazı durumlar hariç, sonuçta mahkemelerin takdirindedir. 20 Eylül itibariyle yönetmelik yayımlandı ve uygulanmaya başlandı. Ama biz bu olaydan sonra mevcut araç filomuza da, uygulamaya da tekrar bir bakıyoruz. Benzer bir hadisenin, böyle vahim bir sonucun yaşanmaması için şartları zorluyoruz.”

YARGIDA REFORM ÇALIŞMALARI ARTARAK DEVAM EDECEK

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “yargıda reform” çalışmaları ile ilgili bir soru üzerine de, vatandaşın yargıda reform beklentisinin doğal olduğunu, insanların yargıya işi düşünce hızlı ve kendisini haklı bulan bir sonuca odaklandığını söyledi. Ergin, “Davada, bir davalı bir de davacı var. Hangisinin arzusu yerine gelmediyse, kaybeden taraf bu böyle olmaz, bir reform yapılmalı şeklinde bir serzeniş getiriyor. Bu taleplerin önemli kısmında haklılık payı var. Öteden beri Adalet Bakanlığı bu tip talepleri incelemiştir, ilk defa bunların üzerine giden, sorunları tespit ve teşhis eden, çözüm önerileri getiren çalışmayı 2009`da yaptık. Yargının paydaşları ile birlikte, önemli çalışmalar yaptık ve Strateji Belgesi hazırladık. Yürütme kendini zamanla sınırladı. ‘Ben bu yargı reformu stratejisinde belirlenen hedeflere şu sürede ulaşacağım, 2 ve 4 yıl arasında şunları yapacağım` diye. Bu çalışma 2009`un Ağustos`unda Bakanlar Kurulu`nda görüşüldü ve kabul edildi. Türkiye`de ilk defa yargının sorunları bir bütün olarak değerlendirildi.”

Ergin, yargının sorunlarını birkaç başlık altında toplanması gerektiğini vurgulayarak, “Fiziki şartlardan, personelden, mevzuattan ve uygulamadan kaynaklanan sorunlar. Fiziki alt yapı sorununun önemli ölçüde çözümlendiğini kabul edebiliriz. Adliyelerimiz fiziki açısından son derece iyi noktada. Teknolojik açıdan ise ulusal yargı ağı projesiyle beraber yargıda bilişim teknolojisini en iyi uygulayan ülke Türkiye şu anda. Bu önemli bir aşama. Onun dışında mevzuattan kaynaklanan sorunlar. Türk yargı sistemi ceza yasası, ceza usul yasası, borçlar kanunu, ticaret kanunu, tebligat yasası gibi yasalar da geçtiğimiz 2010 yılının başında değiştirildi. İnsan kaynaklarına dayalı sorunlarımız var. Bunun da hakim / savcı dışındaki bölümü aşıldı. Zabıt katibi, icra müdürü, yazı işleri müdürü sayılarında artış sağlandı. Hakim / savcı açığı noktasında ise bunların stajlarının yaptırılması 3 yıldan aşağı olmuyor. Türkiye`de şu anda 11 bin 700 civarında hakim / savcımız var. Sadece 2010 yılında bin 200 hakim savcı aldık. Birkaç yıl içinde bu hakim / savcı açığımızı önemli ölçüde telafi edeceğiz. Bunun telafisiyle birlikte önemli imkanlar sağlanacak.”

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, yargının temel sorunlarının başında yargıdaki yük ve buna bağlı olarak ortaya çıkan uzun süreler meselesi olduğunu söyledi. Ergin, “Yargılamaların hızlandırılması için insan kaynaklarından kaynaklanan eksikleri, daire sayıları artırarak gidermeye çalışmak gibi önemli adımlar atıldı. Yeni dönemde yargı, eskiye göre çok daha hızlı işleyecek. Yargılamalardaki sürelerin uzunluğundan kaynaklanıyordu bir miktar. O süreler kısalırsa tutukluluk süreleri de azalacaktır. Mevzuatla ilgili olarak ceza mevzuatımızın 6 yıllık uygulama sonucunda ortaya çıkan sorunlarını değerlendiriyoruz. Parlamento açıldığında bir paketle geleceğiz. Yine on gün önce Ankara`da ağız ceza merkezlerindeki başsavcıları toplantıya aldık. Buraya AİHM`den hukukçular katıldı, Türkiye`deki yüksek yargıçlardan oluşan heyet üç gün süren bir çalışma yaptı. Temel konular, gözaltına alma, tutuklama hadiselerden kaynaklanan tablolar. Yakalama ve gözaltına alınan uygulamalarda maksadı aşan uygulamalar olduğunu, sabahın 5`in insanların gözaltına alınması gibi örneklerin toplumu rahatsız ettiğini söyledim. Bunlara meydan verilmemesi gerektiğini söyledim. Bu konuyla ilgili çalışmalar, değerlendirmeler yapıldı. Başsavcılarımızın sürece ilişkin değerlendirmeleri de dikkate alındı. 3 – 4 - 5 Ekim`de Ankara`da hakimlerimizin katıldığı çalışmayı aynı ekip tekrarlayacak. İnsan hakları ihlallerini değerlendirecekler. Biz yeni bir daire kurduk. İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı kurduk. Bu dairenin öncülüğünde insan hakları ihlallerine dönük bir çalıştay yapıyoruz. AİHM`den Türkiye aleyhine verilen kararların değerlendirileceği ve buna yönelik tedbirlerin alınacağı. Uygulayıcı dediğimiz Türkiye`deki aksayan yönlerini rehabilite edecek çalışmalar yoğun biçimde başlatıldı.”

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Ankara`daki Başsavcılar toplantısında basına yansıyan, “tecavüzcüyle evlenme önerisi” ile ilgili bir soruya ise olayın medyaya yansıdığı şekliyle gerçekleşmediğini, haber ve yorumların gerçekleri yansıtmadığınısöyledi. Sadullah Ergin, şöyle konuştu:

“Bu ülkede erken yaşta evlendirilmeler var. Bunu tasvip ettiğimiz için söylemiyorum, sosyal bir realite, bir sosyal bir yara olarak var. Savcılar, sık sık karşılarına gelen bu durumla ilgili bir beyin fırtınası yapmışlardır.

Ama bu bir realite ülkemizde. Bundan kaynaklı birtakım sorunlar var, buna ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır orada. Şimdi arama konferanslarında bu tip fikir, beyin fırtınasının yapıldığı ortamlarda kişiler kendi görüşlerini bölgelerindeki hadiseleri rahat konuşamazlarsa doğru sonuçlara ulaşmak mümkün değil. Ama medyanın da burada bir oto kritik yapması lazım. Bu tür değerlendirme toplantılarındaki meseleyi farklı bağlamlara çekerek sunmak, takdim etmek çok doğru da olmamıştır.”

Habervaktim

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir