• DOLAR 32.51
  • EURO 34.966
  • ALTIN 2425.024
  • ...
 “Üç aylar, Allah`ın Kullarına hediyesidir.”
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

 Allah`u Teala`nın kullarına büyük bir mükafatı olan ve Resullulah  Efendimiz`in (s.a.v.) “Yarabbi, Receb ve şahbanı bize mübarek kıl bizi Ramazana eriştir” diyerek dua ettiği mübarek üç aylara girmiş bulunuyoruz. Peki Müslüman kullar olarak bu ayları nasıl geçirmeli ve bu ayların bereketinden daha fazla nasıl faydalanmalıyız? Üç ayların öenini ve içine barındırdığı mübarek geceleri konuştuğumuz bölgemizin değerli alimlerinden Molla Ali Ezdari (Turan)  önemli açıklamalarda bulundu.   

 

Değerli Seydamız, üç aylara girdik. Receb, Şaban ve Ramazan aylarını Allah izin verirse idrak edeceğiz. Bu konuda sizinle sohbet etmek istiyoruz. Bize bu ayların öneminden biraz söz eder misiniz?

Molla Ali,  İnşallah Allah kısmet eder.   Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu aylara girince "Ya Rabbi, Receb ve Şaban`ı bizler için mübarek kıl ve bizi Ramazana eriştir" diye dua ederdi.

Üç aylar dediğimiz Receb, Şaban ve Ramazan`ın her birinin kendine göre bir değeri vardır. Peygamberimiz (s.a.v.) “Receb ayı Allah`ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır." buyuruyor. Bu aylar, Allah`ın biz Ümmet-i Muhammed`e hediyeleridir. Ki bu aylarda sevaplarımızı arttıralım. Hem bu aylarda yapılan sevaplar diğer aylarda yapılanlardan daha çok kıymetlidir.  

Allah`u Teâlâ bizler için bir rahmet iklimi ve mevsimi oluşturmuştur. Ki bizler bu aylarda yoğun bir ibadet disiplinine girip kalbimiz için azık toplayalım ve bu rahmet mevsiminde topladığımız azıkla diğer yıla kadar ulaşabilelim. İnsanlar dünya meşgalesi içinde kalplerindeki huşuyu zamanla kaybetmeye başlarlar. Rabbimiz bizlere merhamet kılıp yılın farklı zamanlarına önemli gün ve geceler yerleştirmiş ki insanlar kendilerini bu zamanlarda yenileyebilsinler. İşte üç aylar bu zamanların en yoğun olduğu dönemdir.


Seydam, bu aylarda Osmanlılar zamanından beri “kandil” diye adlandırılan bazı değerli gün ve geceler vardır. Bunlardan biraz söz eder misiniz?
Molla Ali,  Bunlardan ilki “Reğaib Gecesi”dir ki Receb`in ilk perşembesini cumaya bağlayan gecedir. Bu gece, duaların makbul olduğu bir gecedir.

İkinci mübarek gece de Receb ayının 27. gecesidir. Bu gecede Hz. Peygamberin (s.a.v.) “Miraç” mucizesi gerçekleşmiştir. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) insanlığın temsilcisi olarak, Allah`ın habibi olarak Allah katına bu gecede çıkmıştır. Göz nurumuz beş vakit namaz, Ümmet-i Muhammed`e hediye edilmiştir. Zira namaz müminlerin miracı olarak kabul edilmiştir. Yani bizler de namaz kıldığımızda Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) Allah`ın katına çıktığı gibi Allah`ın katına çıkmış oluyoruz.

Üçüncü mübarek gece “Beraat Gecesi”dir ki Şaban ayının 14. gününü 15. güne bağlayan gecedir. Bu gece çok mübarek bir gecedir ki duaların makbul olduğu gecelerdendir. İnsanların günahlarından kurtulmaları için kurtuluş ve beraat etme vesilesidir. Bu geceyle ilgili Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) bize tavsiyesi şudur. Şaban`ın 15. gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla geçirin! O gece Allah`u Teâlâ buyurur ki: “Af isteyen yok mu, affedeyim. Rızk isteyen yok mu, rızk vereyim. Dertli yok mu, sıhhat, afiyet vereyim. Ne isteyen varsa, istesin vereyim” Bu hâl, sabaha kadar devam eder.”

Dördüncü mübarek gece “Kadir Gecesi”dir ki bu gecelerin en hayırlısıdır. Çünkü bu gecede Kur`an-ı Kerimin şahadetiyle  Kur`an nazil olmuştur. Bu gecenin Ramazan`ın 27. gecesi olduğu ile ilgili rivayetler kuvvetli olsa da asıl olan bu gecenin Ramazan ayında saklanmış olmasıdır. Tekli gecelerde, özellikle son on günün tekli gecelerinde olduğu ile ilgili rivayetler de vardır.  Murad odur ki Müslümanlar bu geceyi ararken yaptıkları ibadetlerle daha çok sevap kazansınlar.


Seydam, Ramazanını bütününde oruç tutmamız Kur`an-ı Mübin`in nassıyla farzdır; bunu biliyoruz. Receb ve Şaban aylarında tutulan oruçla ilgili ne dersiniz?

Molla Ali,  Receb ve Şaban aylarında oruç tutmak Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından özendirilmiştir. Bununla ilgili çok hadis vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

Receb-i şerifin bir gün başında, bir gün ortasında ve bir gün de sonunda oruç tutana, Receb`in hepsinde tutmuş gibi sevab verilir.”

"Receb-i Şerîf`in birinci gününde oruç tutmak üç senelik, ikinci günü oruçlu olmak iki senelik ve yine üçüncü günü oruçlu bulunmak bir senelik küçük günahlara kefaret olur. Bunlardan sonra her günü bir aylık küçük günahların af ve mağfiretine vesile olur."

“Allahu Teâlâ, Receb ayında hasenatı kat kat eder. Bu ayda bir gün oruç tutan, bir yıl oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur. 7 gün oruç tutana, Cehennem kapıları kapanır. 8 gün tutana Cennetin 8 kapısı açılır. 10 gün tutana, Allahu Teâlâ istediğini verir. 15 gün oruç tutana, bir münâdi, “Geçmiş günahların affoldu” der. Allahu Teâlâ, Nuh aleyhisselamı Receb`de gemiye bindirdi. O da, Receb ayını oruçlu geçirip oradakilere oruç tutmalarını emretti.”

“Receb ayında Allahu Teâlâ`ya çok istiğfar edin; çünkü Allahu Teâlâ`nın, Receb ayının her vaktinde Cehennemden azat ettiği kulları vardır. Ayrıca Cennette öyle köşkler vardır ki, ancak Receb ayında oruç tutanlar girer.”

“Allahu Teâlâ, Receb ayında oruç tutanları mağfiret eder.”

“Âişe validemiz buyuruyor ki: Resulullah`ın, hiçbir ayda, Şaban ayından daha çok oruç tuttuğunu görmedim. Bazen Şaban`ın tamamını oruçla geçirirdi.”

“Ramazan`dan sonra en faziletli oruç, Şaban ayında tutulan oruçtur.”

“Şaban`da üç gün oruç tutana, Allahu Teâlâ Cennette bir yer hazırlar.”

“İbn-i Abbas (r.a.) Hazretleri: "Resulullah (sa.v.) Receb ayında bazen o kadar çok oruç tutardı ki, biz O`nu hiç iftar etmeyecek zannederdik. Bazen de o kadar çok iftar ederdi ki, biz O`nu hiç oruç tutmayacak zannederdik." buyurmuştur.”Bu hadis-i şeriflerden anlaşılan o ki Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Receb ve Şaban aylarında oruç tutmuştur, tutmayı da özendirmiştir. Ancak tümünü oruçlu geçirmemiştir.


Seydam, bizden öncekilerin, sizlerin şahit olduğu büyüklerin üç ayları ihya programları nasıldı, onların yerine getirip bizim terk ettiğimiz ne var ve bu nasıl bir olumsuzluğa neden olmuş durumda? Sizce bunların terk edilişinin nedeni nedir, nasıl geri kazanılır?

Molla Ali,  Biz seyda ve meşayıhımızdan gördüğümüz kadarıyla üç aylar bir müjde olarak kabul edilirdi. Receb ve Şaban`ın yaklaşması bir sevinç vesilesiydi ve Ramazan`ın habercisi olarak görülürdü. Bu aylarda Peygamberimizin (s.a.v.) tavsiyeleri doğrultusunda ibadetler arttırılırdı. Nafile oruçlar çoğaltılırdı. Her ne kadar sünnette yer almasa da gücü yeten bazı sofiler Receb ve Şaban aylarının tümünü oruçlu geçirirlerdi. 

Bizden öncekilerin bu yaptıkları vesilesiyle ibadetler aramızda hep canlı yaşanırdı. İlim konuşulur, sohbetler yapılır ve zikirler yapılırdı. Dolayısıyla İslami yaşam bizleri kuşatırdı. Ama daha sonraları dünyaya olumsuz düşünceler yayıldı, bu olumsuz düşünceli insanlar, büyük zatları insanların nazarında değersizleştirmeye başladılar. Dinsizlerin etkili olduğu okullarda seyda ve meşayıhtan uzak kalan gençler, İslami yaşamdan da uzak kaldılar. Dünya için çalışmak daha çok rağbet görmeye başladı. Bunun sonucunda da Müslümanlar arasında yaşanan üç ayların bereketli havası dağıldı.

Ama bugün elhamdülillah, Müslümanlar bilinçleniyor. Bu konular tekrar gündem oluyor. İslami dergi, gazete ve televizyonlarda Müslümanlar aydınlatılıyor. İnşallah yakın bir zamanda üç aylar layıkıyla ihya edilmeye başlanacaktır.


Seydam, Bir baba aile reisi olarak, bir anne çocukların terbiyecisi, eğitimcisi olarak bu ayların atmosferini ailelerine taşımak için sizce ne yapmalıdırlar?

Molla Ali,  Ev okul gibidir. Anne ve baba kendi evlerinin öğretmenleridir. Dolayısıyla anne ve babalar çocuklarına güzel misal olmalıdırlar. İslam`ın istediklerini, ibadetleri evlerinde en güzel biçimde kendi şahıslarında çocuklarına göstermelidirler. Bu mübarek ayların önemi de çocuklara kavratılmalı ki ileride onlar da bu aylara değer versinler. Arapça bir söz vardır: “El-‘ılmu fi`s-siğeri, ke`n-nakşi fi`l-haceri”. Çocuklukta verilen ilim taşlara kazılan nakışlar gibidir, yani kalıcıdır.


Seydam, Bu üç aylarda hangi İslami adetlerin ihyası için daha çok ihtimam gösterilmeli sizce?

Molla Ali,  Bu aylarda bilhassa Ramazan`da iyilikler arttırılmalı, sadakalar verilmelidir. Müslümanlar ticaret eşyalarının, altınlarının, paralarının zekâtlarını ramazan ayında vermelidirler. Fıtır sadakasını da ihmal etmemelidirler.

Eskiden insanlar birbirlerine ikramda bulunmayı çok severlerdi. Bu nedenle her fırsatta hayırlı günlerde, bilhassa Ramazanda mevlitler okutulur ve iftar ziyafetleri verilirdi. Gücü yeten köylülerden her biri sırayla köylüleri iftara çağırırdı. Öyle ki namaz kılmayanlar bile bu ayın hürmetine namaz kılarlardı ve evlerinde mevlit ziyafetleri verirlerdi.

Bu mübarek havanın etkisiyle Müslümanlar birbirlerine yakınlaşmalı, kırgınlıklar giderilmeli, akraba ziyaretleri sıklaştırılmalı, fakir ve miskinler gözetilmelidir. Namazlar camilerde cemaatle kılınmalı, çocuklar da camiye ve namaza özendirilmelidir. Eskiden olduğu gibi teravihler coşkuyla kılınmalı, geceler ibadetle, zikirle, tesbih namazlarıyla ihya edilmelidir.


Seydam, Son olarak, üç aylar ile ilgili olarak gençlere tavsiyelerinizi almak istiyoruz.

Molla Ali,  Gençlere nasihatim, bu ayları iyi değerlendirsinler. Gençlerin kalbi daha temiz ve yumuşaktır. Yapacakları ibadetlerle Allah`ın katındaki derecelerini yükseltmelidirler.

“Ey inananlar! Allah`ı çokça zikredin. Ve O`nu sabah-akşam tesbih edin.” (Ahzab: 41-42 ) ayeti emrince Allah`ı çok zikretsinler. Bu konuda kendilerine belirli bazı zikirleri vird edinsinler. Kalbin tatmininin ancak Allah`ın zikriyle olduğu hakikatini unutmasınlar.

Çokça nafile oruç tutsunlar. Böylece nefislerini daha iyi terbiye ederler. Pazartesi ve perşembe günlerini oruçlu geçirmeye çalışsınlar. En azından Receb ve Şaban aylarından üçer gün oruç tutsunlar. 

Yine çok kitap okusunlar, ilimle meşgul olsunlar. Tek başlarına kalmasınlar, her zaman bir cemaatle olsunlar. Unutmasınlar ki “Allah`ın eli cemaatledir.” (Yedullahi bi`l-cema`eti).

Dini sohbetlere katılsınlar. Eğer sohbeti yapan ehil biriyse sohbetin etkisi bazen bir seneye kadar devam eder.

Gençlerimiz hediyeleşsinler. Bu konuda Efendimiz (s.a.v), “Hediyeleşin ki birbirinize olan sevginiz artsın.” buyuruyor. Birbirlerine sevgiyle bağlanan gençlerimiz birbirlerinden destek alarak İslami kişiliklerini koruyabileceklerdir inşallah.


Seydam, bizlere zaman ayırıp bizleri aydınlattığınız için Allah razı olsun sizden. Rabbim, makamınızı yüceltsin!


Molla Ali,  Âmin, ecmain. Allah sizlerden de razı olsun. Allah sizleri muvaffak kılsın ve sizin gibi müminlerin sayısını çoğaltsın.



 

Seda Molla Ali Ezdari  Kimdir?

1938 Batman`ın Gercüş ilçesinde bağlı Ezdara (dareli) köyünde doğdu. Yörenin varlıklı ailelerinden birine mensup olduğu halde ilim yolunu tercih etti. Günün koşulları içinde medrese eğitiminin bir bölümünü Suriye`de tamamladı. İçazet aşamasındayken kendisi için bir medrese açtı. İçazetinden sonrada Siirt`in köylerinde bir süre medresede ders verdi. Ardından 30 yıla yakın Mardin Dargeçit (Kerburan) ve Mardin merkez Ambar köyünde Seydalık yaptı. Mutasavvuf ve Melaye Cezeri hayranı olan Seyda, halen Ceylanpınar`da munzevi bir hayat yaşamakta, vaktini tarlasında ve zikrü ibadetle geçirmektedir.

 

 

Kaynak: haberceylanpinar.com

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir