• DOLAR 32.504
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...
İsviçre’de Kutlu Doğum Coşkusu
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

BERN - Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v) mübarek veladetleri münasebetiyle Türkiye’nin yanı sıra dünyanın farklı coğrafyalarında organize edilen ‘Kutlu Doğum’ etkinlikleri devam ediyor. İsviçre’nin Basel şehrinde faaliyet gösteren Said-i Nursi Vakfı’nın Avrupa Peygamber Sevdalıları İnsiyatifiyle birlikte organize ettiği etkinlik, Furkan Vakfı Başkanı Ahmet Yılmaz Hocanın Kur’anı Kerim tilavetiyle başladı. Sunuculuğunu Gökhan Erçin ve Murat Korkut’un yaptığı program’da Türkçe Mevlid ise Listal Cami İmamı Ersoy Antepli, Kürtçe Mevlid-i Şerif ise Afiyet Zerey tarafından okundu. Mevlid-i Şerifin Türkçe ve Kürtçe okunan son bölümlerinde salondaki Peygamber âşıklarının Hz. Peygambere hürmeten ayağa kalkarak eşlik etmeleri dikkatlerden kaçmadı. 

Said-i Nursi Vakfı adına selamlama konuşması Kazım Taşbunar tarafından yapılırken, Vahdet İlahi grubunun Peygamber Efendimiz üzerine bestelenen ilahi ve ezgiler seslendirdiği programda; Basel Müjde Erkek ve Kız İlahi Grupları da ilahiler seslendirdiler. Müjde Kız İlahi Grubu’nun “Biat Ediyoruz” isimli ilahiyi seslendirdiklerinde salonda bulunan tüm peygamber aşıklarının el ele tutuşarak ilahiye eşlik etmeleri salonda güzel görüntüler oluşturdu. Yüzlerce Gül ve onlarca Tevhid bayrağının Peygamber sevdalılarının ellerinde taşınması da ayrıca güzel görüntülere sahne oldu. Farklı tarz ve yorumuyla Bilal Evsen Almanca ilahi seslendirirken Olcan Atak da kendi yorumuyla ilahiler seslendirdi. 

Program’ın konuşmacıları arasında Türkiye’den katılan Yunus Emiroğlu da vardı. Rehber TV izleyicilerinin yakından tanıdığı Ana Haber Moderatörü Yunus Emiroğlu, Allah Resulünü anmak ve anlamak için Kutlu Doğum etkinlikleri gibi programların bir fırsat olduğunu belirterek Türkiye’de ve Dünya’da benzer etkinliklerin düzenlenmesindeki amacın Allah Resulünü anmak ve mesajını anlamak olduğunu vurguladı. 

“Hz. Muhammed’in (s.a.s) asırlar önce müjdelediği kardeşleriyiz”

Peygamber Efendimizin asırlar önce ‘Kardeşlerim’ diye hitap buyurduğu onun bu müjdesini alan kardeşlerin günümüzde O’na tabi olan Müslümanlar olduğunu söyleyen Emiroğlu, “Ey Allahın resulü, varlığımız senin yoluna feda olsun. Kutlu bir iklimden geçiyoruz. Bu gün Türkiye’nin dört bir yanında Avrupa’nın her tarafında bu sevdayı haykırmayı nasib eden Allaha hamd olsun.” diyerek konuşmasına başladı. 

 “Anmak demek onu hatırlamak onu yad etmek demektir.” Şeklinde sözlerini sürdüren Emiroğlu, “Ama anlamak ise onu kavramaya çalışmak onu yaşamaya çalışmaktır. Kimimiz salavatlarla Allah resulünü yad ettik. Hatta öyle salavatlar getirdiler ki bütün ömürleri boyunca dilleri dönüp durdu. Bu güzeldi. Ama bir taraftan da yarım kaldı. Ona salavat getirenlerin kimileri onun hayatını yaşayamadı. Kimimiz de onun hayatını senelerce okudu. Bir gazete okur gibi okudu. Onu anlamaya çalışmadı. Bir diğer kısım da var ki bu ikisinden de mahrumdu.  Diğer bir kısım vardır ki bu ikisini de yaptı. Hamd olsun ki bu gün coğrafyamızda onu hem anmaya hem anlamaya çalışan insanlar var.” değerlendirmesinde bulundu. 

“Hz. Peygamberi yaşamayan medeniyetler, isyandadır”

Kadınıyla erkeğiyle, köylüsüyle kentlisiyle yediden yetmişe milyonlarca Müslüman’ın Kutlu Doğum coşkusunu yaşamaya çalıştığını kaydeden Emiroğlu, “Allah resulünün geldiği dönemle yaşadığımız dönem arasında zaman ve mekan değişse de değişmeyen bazı hakikatler var. İnsanlık bu gün medeniyet ve uygarlık adına öyle mesafeler aştı ki, ekonomik bağımsızlığı yükselen insanlar Allah’ı unutur ve isyan eder hale geldiler. Allah resulünü anmaktan ve anlamaktan bahsederken onu tanımamız gerektiğini bilmemiz lazımdır ki, onu yaşayabilelim onu sevebilelim. Önce Allah’ı tanımamız lazım ki onun resulünü tanıyalım ve sevebilelim.” ifadelerini kullandı. 

“O’nu (s.a.s) sevmek bedel ister”

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed ile (s.a.s) o’na yeni biat etmiş olan Vasile bin Eska arasında yaşananları kısa bir anekdot olarak aktaran Emiroğlu,  “Aziz kardeşler elbette Allah’ın Resulünü sevmek bizim en büyük sorumluluğumuzdur bizim en büyük vazifelerimizden biridir. Allah resulünü sevmek öyle gelişi güzel telafuz edilecek bir şey değil. Onu sevmek bedel ister onu sevmek karşılık ister. 

Vasile bin Eska diye bir sahabe Allah resulünün davetini duymuş, Medine’ye ona biat etmeye gelmiş. Bir sabah namazı Mescidi Nebevide Habibullahla göz göze geliyorlar. İlk buluşma. Allah resulü diyor ki sen kimsin? Ben Vasile Bin Eska diyor. Nasıl yardımcı olabilirim bir ihtiyacın mı var? Hayır diyor Vasile, ben sana iman etmeye geldim diyor. 

Peki sen buna güç yetirebilir misin? Evet diyor ben buna güç yetirebilirim. O halde ey Vasile Bin Eska, ‘Benim sevdiğimi sevmek benim sevmediğimi de sevmemek üzere bana biat et’ buyuruyor Allah Resulü. Ve aşk üzere sevda üzere muhabbet üzere biat ediyor Vasile Bin Eska. 

Bizler onun kardeşleri asırlar sonra Avrupa’da Basel’de onun sevgisiyle toplanan kardeşleri diyoruz ki, ‘Ey Allah’ın resulü, biz senin sevdiklerini sevmek üzere sevmediklerini de sevmemek üzere sana biat ediyoruz.” şeklinde konuştu. 

“Vahdet kardeşliği ümmet olmanın gereği”

Peygamber Efendimizin Peygamberimiz ne zaman ölür biliyor musunuz? diye soran Emiroğlu,  “O’nun Mesajının, manevi varlığının, emanetlerinin anlaşılmamasıyla yaşanmamasıyla ölür. Bizler pazarlıksız şeksiz şüphesiz ona uymakla mükellefiz. Allahın resulüne bağlılığın ve sadakatin bir alameti olmalı. Bu el ele vererek omuz omuza vererek onun emanetine sahip çıkarak olur. Hayatımızın her anına bir öğretmenin, bir annenin, bir tüccarın, bir sanayicinin, bir yöneticinin yani her kes için Allahın resulünde örnekler var. Yeter ki biz ona sarılabilelim. Bu gün ona sarılmamanın en büyük işareti tek çatı altında Vahdet kardeşliğiyle bir olmaktır Ümmet olabilmektir. Rıza-i İlahiyi her şeyin önüne koymamız gerektiğini unutmayalım.” dedi. 

‘Mekanlar uzak olsa da gönüller bir’

Avrupa’da ve Dünya’nın çeşitli yerlerinde Gurbeti yaşamak zorunda kalan Müslümanlara hitaben Emiroğlu, “Hepimiz doğup büyüdüğümüz mekanlardan gençliğimizin çocuğumuzun geçtiği yerlerden buralara geldik. Bizim bir parçamız burada sizin bir parçanız orda. Aradaki bu mesafeler bu buluşmaya engel değil. Bizler ellerimizi semaya her açtığımızda bu garipler için dua ediyoruz. Mekanlar uzak ve ayrı olsa bile gönüller bir. 

Şu istikbal içinde en gür seda İslam’ın sedası olacak. Zaman bu müjdenin gerçekleşeceği zamandır. Avrupa da bazı şeyleri yaşamak biraz daha zor olabilir. Özellikle de yavrularımızın geleceğe hazırlanmasında ciddi problemlerle karışlaşıyoruz. Burada verilecek mücadeleden doğacak olan netice yada mükafat en az o derece değerli olacaktır. Muazzam bir neslin yetişmesinde ciddi bir emek olacaktır. Her ne kadar uzakta olsak ta Avrupa’da ki kardeşlerimizden haberdarız. Kendi yayın organlarımızda da gücümüz nispetinde onların hallerini duyurmaya çalışıyoruz.” dedi. 

Gönüllerde Allah Resulünün Sevgisi

Programın konuşmacıları arasında yer alan Avrupa Alimler Birliği Üyesi Molla Abdulvahap Yıldız, Allah’ın (cc) bizler için gözlerimizin nuru rehberimiz öğretmenimiz Hz. Muhammed Mustafa’yı (s.a.s) gönderdiğini söyleyerek “Rabbimize hamd olsun ki onu böylesi bir asırda anabiliyoruz. Herkesin bir sevdiği olabilir, herkes kendi gönlüne birinin sevgisini koyabilir. Ama biz ilan ediyoruz Ey Rabbimiz senin Habibin bizim sevgilimizdir. Rab olarak sana iman ettik Kitap olarak Kur’an’a iman ettik, Nebi olarak Peygamberin Muhammed Mustafa aleyhisselama iman ettik. Rabbimizden dileğimiz Muhammed Mustafa aleyhisselamın ‘Benim Ümmetin’ dediği kimseler arasında yer almaktır.” açıklamasında bulundu. 

‘Allah’ın ve Habibi’nin Sevgisine Talibiz’

Allah’ın kitabına uymanın Allah Resulünün çağrısına uymakla olacağını kaydeden Yıldız, “Allah’a uymak Allah’ın Resulüne uymakla olur. Bizler Allah Resulüne uymalı ona tabi olmalı onun hayatını kendimiz için hayat rehberi kılmalıyız. Bizler o nebiye iman ettik, o nebi o peygamber Allah Resulü (s.a.v) gönülden bir sevgi ile seviyoruz. Ona ümmet olmaya çalışıyoruz. 

Şu an da biz Basel’de sadece Peygamberi anmakla kalmıyoruz, Bizler ilan ediyoruz ki Allahın resulünü seviyoruz ona uymaya devam edeceğiz. Ona uymayanlara diyoruz ki, sevgi istiyorsanız, barış istiyorsanız, merhamet istiyorsanız, insanlara zulüm etmemeyi öğrenmek istiyorsanız gelin Muhammed aleyhisselama tabi olun. Gelin onu rehber edinin. Gelin onu hayat önderi edinin. 

Onun için bizler diyoruz ki ey Allahın Resulü sen bizim üzerimize doğdun, sen bizlerin üzerine veda tepelerinde bir güneş gibi doğdun. Birileri başkalarına aşık olabilir başkalarının sevgilerini kalplerine koyabilirler. Ya Rabbi bizler senin sevgini, Habibinin sevgisini istiyor ve buna talibiz.” şeklinde konuştu. 

Vakıf Gençliğinden kısa film gösterimi

Said-i Nursi Vakfı Gençlik Kolları’nın kendi imkanlarıyla hazırladığı ‘Kutlu Doğum ve İslam’ın Doğuşu’ konulu kısa film gösterimleri, katılımcılardan büyük takdir ve beğeni topladı. Profesyonel film yapımlarını andıran kısa film çalışmasının gösterime girmesiyle beraber salondakiler tarafından büyük bir dikkat ve ilgiyle izlendiği gözlendi. Said-i Nursi Vakfı gönüllülerinden İsmail Kuzören’in yönetmenliğini üstlendiği kısa film çalışmalarının Kutlu Doğum Haftasına özel hazırlandığı belirtildi. 

Coşkunun eksilmediği etkinlik, Avrupa Alimler Birliği üyesi Süleyman İlhan Hocanın yaptığı Vahdet Duası ile sona erdi.  (Hamza Korkut, Basri Özmen – İLKHA)

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir