Ey Türk ve Kürd kardeşlerim! Gelin ve yanıma oturun. Sizinle konuşacaklarım var. Ancak beraber oturun. Biriniz sağda diğeriniz solda durmayın. Aranıza Arap, Zaza, Çerkez ve kimlerden ne kadar kardeşiniz varsa onları da alın. Ne Selman-ı Farisi’yi ne de Bilal-i Habeşi’yi ayrı tutmayın. Sıkışın ve yanaşın birbirinize, tıpkı namazlardaki gibi. Tıpkı Allah’ın sizi tarif ettiği “kenetlenmiş duvar” gibi. Ki; aranıza fitne sokmak isteyenler bir gedik bulamasınlar.

Hatırlayın ki; sizler, sizi yöneten krallar, melikler için birbirinizle savaşanlardınız. Allah, nimetiyle sizi o ateş çukurunun kenarından alıp kalplerinize ülfet verdi. Sizler kardeşsiniz. Kardeşliğe aykırı davranıp, nimete hürmetsizlik etmeyin.
Ancak kahraman Türk kardeşim! Buna binaen diğer kardeşlerine haksızlık yapmayasın. Onları hor ve hakir görmeyesin. Unutma ki; “Bir Müslüman için kardeşini küçük görmesi, ona günah olarak yeter.” Sen hem Müslüman hem Türk olduğun gibi; hem Müslüman hem Kürd, veya başka ırktan insanlar da vardır. Bunun için Kürdlüğünü dile getireni hemen “imanı zayıf” sayma, onu imansızların kucağına itme.

İşte görüyorsun; ben de Kürdüm. Ancak Allah şahittir ki; hiçbir yerde ve hiçbir zamanda Kürdlüğümü Müslümanlığımın önüne koymadım. Ne ben, ne de benim gibi imanlı hiçbir Kürd, imansız bir Kürdü seni sevdiğinden daha fazla sevmemektedir. Irkçılık yapmadığımız için Kürtçüler tarafından tahkir edilirken diğer yandan Kürd olduğumuz için Türkçülerce tahkir ediliyoruz. Bir Hıristiyan’la ilgili “Kelime-i Şahadet getirdi ve o da Türk oldu” diyebilecek kadar kör olabilen kişiler olduğunu da biliyorsun.

Değerli kardeşim! Sakın, “Elhamdülillah hepimiz Türk’üz” yanılgısına düşmeyesin. Zira şükredilecek özellik “iman ve İslamiyet”tir.

Sen! Değerli Kürd kardeşim! Asırlardır sadece dinini ön planda tutan ve bu meziyeti, kabahat görülen mazlum kardeşim! Sana sesleniyorum. Yüzünü bana çevir. Sana Allah ve Resulünden gelen hakikati söyleyeceğim. Allah düşmanı filozofların ve İslam’la savaşan komünistlerin sözlerini değil.

Unutma ki; sen sahabelerin dizleri dibinde Müslümanlığı kabul eden mü’minsin. Tarih boyunca Mevlana Halid gibi Allah’ın dinini yücelten ve bu uğurda erler yetiştiren ilim dergâhının evladısın. Bu sorumluluğunu unutma. Sakın seni yok sayanların bilinçli-bilinçsiz kışkırtmalarına kanıp yanlışa sürüklenmeyesin.

Kendisiyle övünebileceğin ne kadar Kürd varsa onlara bir bak. Hepsinin İslam ile yüceldiğini kendin de göreceksin. Ve hepsinin İslam’ı yüceltmek için çalıştığını da...

Bir de seni dünya ve ahirette ateşe sürükleyen mürtedlere bak. Hangisinin ağzından hayırlı bir kelime işitebiliyorsun? Hangisinin dinin için yaptığı bir çalışması var? Namusuna düşkünlüğü ile bilinen senin ırkına neler yaptıklarına; kısa bir zamanda Kürd gençlerini ne hale getirdiklerine bir bak. Kürd kadınları artık “biz kimsenin namusu değiliz” diyorlar.
Sana söyleyecek çok sözüm var kardeşim. Ancak beni dinlemene bile çok tahammül etmeyecekler biliyorum. Ve biliyorum, senin de bana söyleyeceklerin vardır.

Evet biliyorum. Mazlumuz, mustaz’afız, inkâr edildik, imha edilmek istendik, sürüldük, hor görüldük, şeyhlerimiz ve önderlerimiz idam edildi, mezarları bile saklandı bizden, cahil bırakıldık, ateşlerden denizlere atıldık. Ama bil ki; biz, bu yılanlara sarılmak zorunda değiliz. Allah’ın lütfüyle Nuh’un gemisi içimizde, İbrahim’in gömleği elimizdedir.
Hem söyle bana. “Eskerê TC” lakabıyla küçümsediklerinin kıyafetini kuşanıp, camilere saldırmak mı bizi özgür kılacak? Mertliği ile ün yapmış kardeşim! Sen söyle. “Dıjmın” dedikleriyle işbirliği yapıp Kur’an Öğrencilerine saldırmak, mertliğe sığar mı?

İşte görüyorsun; düşmanlık ve zulümden geri kalmıyorlar. Bir de ellerinde daha çok imkân olsa acaba ne yapacaklar? Diğerlerinin yaptığı gibi toplu imha mı, kitlesel sürgünler mi?
Evet, seninle günlerce konuşsak derdimiz ve derdimizi sömürenler ile ilgili konuşacaklarımız bitmez. Gerisini basiretine havale diyorum.

Ve siz diğer kardeşlerim! Sizi ihmal ettiğimi düşünmeyesiniz. Örneğin sen Arap kardeşim! Müslümanlığımıza vesile olanların evladı! Peygamberle beraber sıkıntı çeken Muhacir’in ve onlara kucak açan Ensar’ın torunu! Sizleri sevmememiz mümkün mü?

Sizin, Suheyb ve Caban’ı kucakladığız gibi, onları sevdiğiniz gibi sizleri seviyoruz.
Tutun birbirlerinizin elinden, bırakmayın bu elleri yabani ellere. Sizler birbirlerinizin gerçek sahipleri, gerçek dostlarısınız. Fırsat vermeyin, aranıza nifak sokmaya çalışanlara; her birinizi ayrı batıl dinlere yönlendirenlere. İslam’ın emrettiği; “bir tarağın dişleri gibi eşit kardeşler” olarak yaşayın.

İnanmayın, İslam öncesi hurafelerle, kahramanlık masallarıyla sizi yanıltanlara. Kanmayın, size sahte kurtuluşlar sunanlara “Kurtuluş İslam’dadır.” Size şeref vadedenler, vaadlerini yerine getirecek yeterlilikte değildir. “İzzet ve şeref yalnız Allah’ın, Resulü’nün ve Müminlerindir.”

Sizi, hepimizin Rabbi olan Allah’a emanet ediyorum.
 

Edip Akar / İnzar Dergisi / Eylül 2011