• DOLAR 32.423
  • EURO 35.127
  • ALTIN 2327.911
  • ...
BABAM SELAHADDiN - 1
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İSLAMİ MÜCADELEYE KATILMASI VE MÜCADELESİ
Bölgedeki İslami çalışmaların ilk safhasında çalışmalara katıldı ve hayatını buna adadı. İslami çalışmalar uğruna birçok eziyet ve sıkıntıya maruz kaldı. Dünya nimetlerini bir tarafa bıraktı ve İslami davanın seçkinlerinden oldu. “Biz bir çığır açtık geride kalanlar da o çığırda yürüsünler” vasiyetinde bulunarak şehadet şerbetini içti.

Bölgedeki İslami çalışmaların ilk tohumları ziyaretlerle atıldı. Çalışmanın öncüleri köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir dolaşarak müsbet gördükleri insanlara ulaşıyorlardı.

1983 yılının sonlarına doğru Mazıdağı’nda babam ile görüşülür. Babam, tanıştığı insanları Allah’ın bir nimeti görerek onlara eşlik eder. Etibank Fosfat İşletmelerinde muhasebe şefi olarak çalışan babam, Mazıdağı’nın değer verilen insanlarından biri olup mal, makam ve mevki sahibiydi. İslami davayla bağını kurar kurmaz bütün zamanını bu hizmetlere verir. İslam davasını Mazıdağı’nda yaymak için çarşı merkezinde Talebe Kitap Kırtasiye isminde bir kitapevi açar. Burada gençlere okuyup getirecekleri ücretsiz kitaplar dağıtır. İslami yaşantısı ve güzel ahlakıyla sevilen babamın çevresinde gençler bir araya gelmeye başlar. Gençlerin sayısı artınca bir arkadaşıyla beraber bir çayevi açar. Zamanla halktan da duyarlı insanlar bu çayevine gelmeye başlar. Çünkü burada kumar oynanmıyor, eli düzgün insanlar işletiyor ve müdavimleri halk tarafından dindarlıklarıyla tanınıyorlardı.

Babam, gençlik yıllarında bile ailesi içinde sözü dinlenen, saygı duyulan biriydi. Aile büyüklerinin oturduğu meclislerde babasının yanında otururdu. Babası ve amcaları kendisine danışır, fikirlerinden istifade ederlerdi.
Babam çalışmalarını lise öğrencileri üzerinde yoğunlaştırır, onlarla düzenli ve programlı çalışmalar yapardı. Haftanın bir gününde onları evinde ağırlayarak, sohbet ederdi. Bir hafta boyunca okudukları kitaplar hakkında onlardan malumat alırdı. Onlara da tebliğ çalışmaları yapmalarını öğütler ve her hafta yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi alırdı.
Evinde gençleri ağırlaması ve onlara saygı göstermesi anne ve babasının dikkatini çeker “Oğlum; şu çocuklardan ne istiyorsun. Yaşıtların ile, kendin gibi mevki sahibi olanlarla gezsen daha iyi olmaz mı?” sorusuna muhatap olur. Yıllar sonra babasına o küçük gençleri göstererek “Bak baba çocuk dediklerin bugün kocaman adamlar oldular” diyerek çalışmasının semeresini babasına anlatmaya çalışır. Her fırsatta gençlerle bir araya gelmenin yollarını arar. Okul önleri, cami çıkışları, araba durakları, gezi alanları kısaca her yerde onu bulmak mümkündü. Köylere ve yakın ilçelere tebliğ amaçlı gider. Bölgede çok ilçe ve köyün İslami bilince ermesine vesile olur.

HİZMET İÇİN MEMLEKETİNİ TERK ETMESİ
İslam’ı daha geniş alanlara yaymak gerektiğine inanır. Mazıdağı’ndan ayrılma zamanı gelir. Bu ayrılışını kendisi şöyle anlatır; “Etibank, Fosfat Tesisleri çalışanları için konutlar inşa etmiştir. Her çalışana bir dubleks daire verilmek üzere taksimat yapılmıştır. Bir gün ben ve bir arkadaşım taksi ile bu konutların önünden geçerken kendisine daireleri gösterip “Sitenin kapısında güvenlik var. Beni düşündüren arkadaşlar geldikleri zaman bu güvenliğin sorun olabileceğidir” demem üzerine arkadaşım; “Sen burada oturacağını mı sanıyorsun?” deyince işten ayrılmam gerektiğini anladım ve 1988 yılında istifa ettim.”
Ailesini Mazıdağı’nda bırakarak Diyarbakır’a yerleşir. Burada bir muhasebe bürosu açar. Bu büro yıllarca İslami hizmetlerin yürütüldüğü merkezi bir yer olur.

CEZAEVİ SÜRECİ
Hayatını İslami hizmetlere adayan babam, Ağustos 1992 yılında gözaltına alınır. Atılı suçları kabul etmediğinden ağır işkencelerden geçirilir. Direnişiyle herkesi kendisine hayran bırakır. Nihayet çıkarıldığı mahkemece tutuklanıp Diyarbakır E tipi kapalı cezaevine gönderilir. Artık cezaevi süreci başlar. Yedi arkadaşı ile beraber aynı koğuşta kalır. Arkadaşları arasında görev taksimi yaparak işe başlar. Bir arkadaşı imam, bir diğeri müezzin, diğer birini TV’den sorumlu yapar. Böylece her bir işe bir arkadaşını sorumlu tutar. Siyer, Risale-i Nur ve İslam tarihi gibi kitapları temin eder ve ders halkası oluşturarak eğitim faaliyetlerine başlar.

Cezaevine girdikten kısa bir süre sonra ziyaretine gelen kardeşi Osman’ın kullandığı araç kaza yapar. Annesi ve babası yaralanırken kardeşi Osman vefat eder. Yine bu dönemde Mazıdağı’nda yıllarca beraber hizmetler yapmış arkadaşı Abdulvahap Yersiz Hoca şehit olur. On ay sonra tahliye olur. 1994 yılında mahkeme sonuçlanarak gıyabi tutuklama kararı çıkar. Ancak kendisi ortadan çekilir. Farklı şehirlerde yaşamaya başlar. İslami hizmetlerini gittiği şehirlerde sürdürür.

EŞİNİN DİLİNDEN
Onunla 1984 başlarında nişanlandık. Bizim ailemiz onlarınkine nazaran İslam’dan kopuktu. Onunla nişanlanmamız benim İslami yaşam tarzına ilk adımı atmam oldu diyebiliriz. Nişanlılık döneminde beni yavaş yavaş İslami hayata alıştırmaya çalışıyordu. İlk istediği şey namaz hassasiyetiydi. Namaza başladığımda bana getirdiği hediye ile hem sevindirmiş hem de teşvik etmişti. Evliliğimizin şartları fedakarlık üzerine kuruldu. Onun istediği ve üzerinde en çok durduğu noktalar; İslami hizmet ve misafir kabulüydü. Onun şahsında İslam’ın güzellikleriyle tanıştım. Öylesine mükemmel bir kimliğe sahipti ki İslamı ondan dinleyip de kabul etmemek mümkün değildi. İslamı tatlı diliyle anlatarak ve yaşayarak insanlara kabul ettirme yeteneğine sahipti. Öylesine güzel ilgileniyordu ki anlattıklarından ve okutturduğu kitaplardan sonra kendim; “artık bana bir çarşaf al da giyeyim” diyebilecek seviyeye geldim. Attığım bu adımımla akraba, komşu, çevre baskısı başladı. Yıllarca hicret hayatı yaşadı. Onu az görürdüm. Çocuklarını, evini, yurdunu, anne, babasını, makam ve mevkisini, maaşını kısacası her şeyini feda etti. Yıllarca anne, baba, evlat hasreti çekti. Hicret yıllarında büyük çocuklarımızı kayınvalidemizde bırakırdık. Onların yüzünü görmeye hasret kalırdı.

Devam edecek...
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir