• DOLAR 32.571
  • EURO 34.881
  • ALTIN 2433.328
  • ...
‘En Büyük Temennisi YA ZAFER  YA ŞEHADETTİ’
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Ahmet Eburtema / Doğruhaber / Röportaj

 GAZZE: Abdülaziz Rantisi, İslam âleminde özellikle de Filistinliler nazarında eşi az görünen sembol bir liderdir. Abdülaziz Rantisi, imanın tadına varmış, hak üzerinde sebat eden, ilkelerinden taviz vermeyen ve yanında bulunanlara ilham kaynağı ve yol gösterici bir şahsiyetti.

HAMAS Hareketinin kurucusu Şeyh Ahmet Yasin, Mart 2014’te şehit olduktan sonra, Doktor Abdülaziz Rantisi HAMAS’ın liderliğine seçildi. Ancak 15 gün sonra siyonist uçaklarının kendisine yaptığı bir saldırıda, hayatı boyunca temenni edip, uğruna çalıştığı Allah yolunda şehadete kavuştu.

Şehid Abdülaziz Rantisi’nin şehadetinin 10. yıldönümünde oğlu Ahmet’le bir röportaj gerçekleştirdik. Ahmet, Şehid Rantisi’ye yapılan ilk suikastta yaralı olarak kurtulmuştu. Bu güne kadar halen o yaranın acısını çekiyor.

BABAM, ZİLLETE TAHAMMÜL ETMEYEN BİRİYDİ

Babanız Abdülaziz Rantisi’den biraz bahseder misiniz?

Sevgili babam izzet üzere yetişen bir şahsiyetti. Kardeşlerine karşı yumuşak huyluydu. Bununla beraber bedeli ne olursa olsun tavizi ve zilleti kabul etmezdi. Eğitimini yüksek derecede bitirdi. Tıpta uzmanlığını çocuk doktorluğu alanında yaptı. Ardından doktor olarak Filistin’e döndü. Mısır’da eğitim gördüğü yıllarda İhvan-ı Müslimin Cemaatine katıldı. Onun yanında bulunanlardan öğrendiğim kadarıyla İhvan, hak üzerindeki cesaretinden dolayı babamı, Ömer bin Hattab diye isimlendirmişti.

Düşmana karşı ilk fiili mücadelesini Filistinli doktorların siyonistlere vergi vermemesi için yaptığı çalışmalarla başlattı.

Bunun bedelini de, şöhretine rağmen kliniğinin kapatılmasıyla ve bir süre tutuklanarak verdi. Onu tutuklayarak işgale vergi vermesini dayattılar. Ancak o siyonistlere vergi vermeyi reddetti. Ardından cihad çalışmalarına başladı. 1987 yılında HAMAS hareketi resmi bir şekilde kuruldu. Babam da bu hareketin kurucularındandı. İntifada üzerine düşündüler ve camilerden başlayan ilk intifadayı başlattılar.

HAMAS Hareketinin kuruluşundan sonra siyonistler babanız Rantisi’ye karşı nasıl bir tavır takındı?

1987 yılının sonlarında HAMAS’ın kurulması ve camilerde başlayan ilk İntifadadan sonra babam için aranma ve tutuklanma dönemi başladı. Siyonistler babamı 1988 yılında tutukladı. İki buçuk yıl tutuklu kaldı. Ardından büyük bir gayret ve ısrarla yolunu sürdürmeye başladı. 1990 yılının sonunda tekrar tutuklanarak, bir yıl daha tutuklu kaldı. Babamın hapiste de izzetli tavrından vazgeçmedi. O, bazı grupların temsilcileriyle beraber cezaevi müdürüyle görüşmek istiyorlardı. Müdür “Şilteil” diye isimlendiriliyordu. Kendisine muhalif olanlara karşı takındığı tavır ve kibrinden dolayı tutuklular ondan korkuyordu. Ardından onunla görüşmeye gittiler. Görüşmeden önce onları bir odada beklettiler. Ardından bu müdür içeriye girince orada bulunan herkes ayağa kalktı. Ancak babam kalkmadı. Müdür babamın yanına gelerek ona, “kalk” dedi. Babam da ona, “Ben Allah dışında hiç kimseye kalkmam” diye cevap verince, müdür sinirlendi. Çünkü şimdiye kadar kimse onun bu kibrini kırmaya yanaşmamıştı. Tekrar kalkmasını istedi. Ancak o reddetti ve yerinden kıpırdamadı. Onunla beraber gelen temsilciler ondan kalkmasını isteyince de onlara, “Ben ayağa kalkmam, kalkarsam da buradan giderim, onunla görüşmem” dedi. Ardından kalkıp oradan çıktı. Bu tavrından dolayı 3 ay hücreyle cezalandırıldı. Oradan Kur’an-ı Kerim hafızı olarak çıktı.

‘YA ÖLÜRÜZ YA DA VATANIMIZA DÖNECEĞİZ’

Zindandan çıkınca da çalışmalarına kaldığı yerden sürdürdü. Ardından 1992 yılında bazı arkadaşlarıyla beraber Güney Lübnan’a sürgün edildiler. Ancak onlar sınırda Mercuz Zuhur Kampı’nı kurup oraya yerleştiler. Yaptıkları açıklamalarda da, kesinlikle Filistin topraklarını terk edip, Lübnan’a girmeyeceklerini ilan ettiler. Böylece “ya ölüm ya da vatana dönüş” sloganıyla orada heyetleri kabul ettiler. Yine babamın Mercuz Zuhur Kampı’nda yaptığı bir konuşmasında o dönemin siyonist Başbakanı İzak Rabin’e, “Ey Rabin, senin burnunu toprağa sürteceğim” diye sesleniyordu. Böylece tavizsiz bir şekilde sabır ve sebatlarının neticesi olarak bir yıl sonra Filistin’e geri döndüler. Ancak babam döndüğü gibi onu tutukladılar ve 1997 yılına kadar tutuklu kaldı.

Şehid Rantisi siyonist cezaevinden çıktıktan sonra, bu sefer Filistin hükümeti, onu, siyasetlerine karşı çıktığı gerekçesiyle tutukladı. Burada da 2001 yılına kadar tutuklu kaldı.

Rantisi’nin ailesi zor durumlarına karşı nasıl bir yaşam sürdürüyorlardı?

Babam, bize dinimiz ve Filistin davası için bedel ödememiz gerektiği fikrini aşılamıştı. Bunun için babamızın Filistin davası için tutuklu bulunması bize izzet şuuru veriyordu. Babamın yokluğunda annem onun görevini yaparak, bizi terbiye ediyordu.

Yazdığı kasidelerle Resulullah (sav)’in ahlakıyla ahlaklanmamızı ve sabretmemizi tavsiye ediyordu. Yine bize işgal edilmiş vatanımızı hatırlatıyordu. Örneğin kardeşim Muhammed’e yazdığı bir kasidenin bir kısmını size okuyayım:

Senin bir kahraman olmanı istiyorum bunun için
Öfkeli bir aslan ol ki, aslanlar senden korksun
İşte böyle olursan benim gözüm nurlu olacak ve
Bununla yeşerir mezarımda reyhanlar ve güller

Doktor Abdülaziz’in rahatı bırakıp, bu zorlu yola girmesinin nedeni nedir?

Onu dini ve Filistin sevgisi sevk etti. Çünkü o izzetliydi. Zilleti kabul etmiyordu. Eğer siyonistlere karşı ciddi bir direniş gösterilmezse siyonistlerin onlara boyun eğdireceğini ve zillete sürükleyeceğini biliyordu. Yine gireceği yolun zorluğu ve sonun ne olacağının da farkındaydı. Ancak Allah’ın rızası kendi yolundaki bütün zorlukları kolaylaştırır.

Ne zaman Müslüman olarak Filistin davasına sahip çıkması gerektiğinin farkına vardı. Tereddütsüz bir şekilde bu yola girdi. Bu yola girerek de iki hayırlıdan biri ya zafer ya da şehadet olacağının farkındaydı.

Onun eşsiz şahsiyetinin oluşumunu etkileyen faktörler nelerdir?

Babam Muhammed (sav)’in hayatını okuyan ve Kur’an hafızı biriydi. Yine Müslümanın İslam’ı kapsamlı bir şekilde yaşaması gerektiğinin farkındaydı. Allah-u Teâlâ’nın, “Eğer Allah’a yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar” sözünü sürekli tekrar ederdi. İslam’ı kapsamlı bir şekilde tatbik ederek Allah’ın dinine yardım ediyordu. Bunun için de Allah’ın kendisine ve hareketine yardım edeceğinden emindi. Bu nedenle bir konuşmasında şöyle haykırıyordu: “Kesinlikle biz galip geleceğiz… HAMAS galip gelecektir” Bir konuşmasını hatırlıyorum diyordu ki, ben Kur’an-ı Kerim ezberini tamamladıktan sonra Allah-u Teâlâ bana yardım etiğini hissediyorum.

GECE NAMAZLARINI KAÇIRMAZDI

Gece namazlarına kalkardı. Ben onun gece namazı kaçırdığını hatırlamıyorum. Namaza kalktığında bazen bir cüz, bazen iki, bazen bir gecede beş cüze kadar okuyordu. İnsanlara dinin emirlerini öğretmek için camilerde günlük dersler verirdi. Kendisini düşünmez etrafındakilere karşı cömertti.

Rantisi’nin en büyük temennisi neydi?

Kesinlikle her insanın temennisi vardır. Onun bunlardan en çok istediği Allah’ın rızası ve yüce Firdevs cennetiydi. Dünyada da ya zafer ya da şehadetti. Ondan duyduğum en son sözde şuydu: “Benim en çok temenni ettiğim Rabbimin beni cennetine koymasıdır.”
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir